Bankaların bankası

Einstein’ın “Evrendeki en etkili güç bileşik faizdir” ve Will Rogers’ın “Tarihteki en önemli üç keşif ateş, tekerlek ve Merkez Bankacılığı’dır” sözlerini dikkate aldığımızda, son günlerde piyasalarımızdaki tansiyonun yüksekliğini anlamak kolaylaşıyor. Bir tarafta (yavaşlayan) ekonomik büyümeye engel olan, diğer tarafta FED’e, enflasyona, cari açığa kalkan olmak zorunda kalan faizler üzerinden piyasalar yönünü bulmaya çalışıyor.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
2 Mart 2015 Pazartesi

G elişmiş ekonomilerde, yatırım ve tüketim üzerinden enflasyonu arttırmak için faizler sıfır seviyelerinde ve hatta eksi iken henüz ekonomik düzelme gerçekleşmese de, düşen faizlerin taşınan bono ve kredi portföylerine daha fazla kâr ettireceği, spot kredi kullanan işletmelere ve sabit faizden kullanılan tüketici kredileri üzerinden hane halkına zarar ettireceği bilgisi teorik olarak karşımızda duruyor.

Öte yandan, rotatif kredi kullanan KOBİ’lerin finansman maliyetlerinin azalması ile işletme sermayesi kullanımına ulaşımda kolaylık, yatırım kredilerinde azalan finansman maliyetlerinin ekonomik büyüme ve istihdama olumlu yansımaları boyutu var. Eğer, faizler düştüğünde talep dövize değil yatırıma ve tüketime giderse, ekonomik canlanmanın getireceği fırsatları, ihracat pazarlarına taşıma imkânı söz konusu olursa, petrol başta ucuz emtia fiyatları ile düşmesi beklenen enflasyon oranımızın avantajı ile yine parlak günlerine dönebilir ekonomimiz. Piyasalardaki stresin kuru volatil tutması yüksek faiz kadar etki yaratmakta, başta kambiyo zararı yazan işletmeler ile fiyat tutturmakta zorlanan ihracatçılar ve yeni bonoların artan maliyeti olarak yansımakta. Ancak, çok önemli bir realitemiz var ki, ülkemizdeki işletmelerin yüzde 90’ından fazlasının şahıs şirketi, esnaf, mikro / küçük işletme olduğu ve (inşaat sektörünün yarattığı) yan sanayiler dikkate alındığında, faizlerin kısa vadeli çözüm olarak düşmesini, (global) sermaye hareketlerini dikkate almazsak, hazır dünyada faizler düşükken denemek lazım.