Kızlı erkekli

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
18 Şubat 2015 Çarşamba

İnancım şu ki, kısıtlamalar problemle yüzleşmeyi geciktirir.

Köpek bağcık kemiriyorsa bütün bağcıkları ortadan kaldırmak kemirme problemini çözmez. Çocuk arkadaşlarını dövüyorsa etraftan ağır cisimleri yok etmek tam da çözüm değildir.

Genç, alkol almaya eğilimli ise parasını kısmak davranışın bitmesine yeterli olmayacaktır.

Kız ile erkek arasında yakınlaşmayı kısıtlamak temel bir dürtüyü yok saymaktır, o dürtüyü ortadan kaldırmaz.

Kısıtlamalar insan doğasındaki temel dürtüleri yok etmez aksine daha takıntılı, saplantılı bir merak haline dönüştürür. Yasaklama, o dürtünün yok olmasına değil bastırılmasına ve daha şiddetli bir patlamayla tekrar kendini göstermesine neden olur. Bu yüzden ben kızlarla erkeklerin daha küçük çocuklar iken beraber oynamaları ve birbirlerine olan meraklarının giderilmesi gerektiğine inanıyorum. İlkokuldan itibaren ayrı tutulan çocukların gerçek hayatta karşı cinse tavizkâr ve önyargılı olmaları kaçınılmaz. Yazın mayolu kız görünce gözü dönen, toplu taşıma aracında savunmasız kız görünce bunu fırsat bilen nesiller, zamanında karşı cinsle muhatap olma imkanı sunulmamış bu nedenle de nasıl davranması gerektiğini öğrenememiş insanlardır. Kız - erkek yakınlaşmasını yasaklamak, hormonları yüzünden yanıp tutuşan gençleri birdenbire akıllı uslu hanımefendilere ve beyefendilere çevirmiyor tabii ki…

Kısıtlamaların kaldırılması kısa vadede belirgin bir suiistimale neden olabilir. Örneğin esrar kullanımı serbest bırakılsa önce bu işin gizeminden heyecan duyan büyük kitleler bu özgürlüğün tadını çıkarmak isteyebilir. Ancak reklam edilmeden ve yönetmeliğe uygun yerlerde satılan her şey gibi esrar da doğal akışına döner. Bütün ülkenin esrarkeş olacağına şahsen inanmıyorum. Ayrıca karaborsa ve gizlice zehirleme çabaları da sona ererdi. Aynı şekilde üniversitelerde kız erkek yurtlarının karışık hale gelmesi ilk aşamada büyük bir cinsel açlığın doyurulması açısından aşırı örneklere sahne olabilir. Ancak bütün ülkenin işi gücü bırakıp her daim bu serbestliğe yoğunlaşması beklenemez, hayat tekrar normal akışına döner ve ülke birbirine öfke, açlık ve tiksinti duymayan, aklını ve enerjisini daha yapıcı şeylere yönlendiren normal insanlardan oluşurdu.

Kısıtlamalar problemi erteliyor sadece. İletişim sorunu olan kişi içine kapanırsa değil çıkıp pratik yaparsa rahatlıyor, doğallaşıyor. Dürtülerini yaşayamayan toplum, çözümü kadın erkeği birbirinden daha da uzaklaştırmakta arıyor. Hatta kendisine uygulanan kısıtlamalardan öfkeli olduğu için daha da ileri uygulamalar öneriyor, sözde birilerini koruyacaklar…

Önerim şu: Yetişkinleri aciz gibi korumaya almayalım. Kısıtlamalar ve koruma politikaları merakı perçinliyor. Şiddete çeviriyor. Göz önünde ve serbestlik içerisinde olan her şey gibi kadın - erkek ilişkisi de nefsi terbiye ile sağlanabilmelidir. Bunun için de öncelikle merakın doyurulması gerekir. Merak çok keskin bir dürtü, ama doyurulması o kadar da kolay aslında…

Galiba kızlı erkekli iken daha iyi idik…