Tecrübe satın almak...

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
28 Ocak 2015 Çarşamba

Dönem dönem kişisel gelişim kitapları ve makaleleri okumak hoşuma gitse de, son birkaç senedir çok ticarileştiklerini düşünüyorum. “Evrenden iste, evren sana yollasın” temalı kitapların her yıl çıkan kopyaları, “Yarını düşünme, bugüne odaklan” temalı kitaplar, “Sevdiğin işi yap, bütün hayatın harika olsun” temalı makaleler... Bazen isyan edesim gelir, yeni bir fikir okumak, kendimi yeni bir bakış açısına hazırlamak isterim. Bazen kızarım bu tarz makalelere, çünkü yazarları çok satanlar listesindeki kitapların bir nevi özetini geçerler farkında olmadan. Faydalı bilgiler vermek isterler ama aslında yazdıkları tekrardan ibarettir. Yine de zaman geçer, umut dolu bir başlık ilgimi çeker... Okumaya başlarım.

***

Business Insider’da Drake Baer’in yazdığı bir makalenin başlığına gözüm takıldı; “Psikologlar bu 7 aktivitenin sizi daha mutlu yapacaklarını söylüyor” diyordu başlık. Mutlu insanların daha mutlu ilişkileri olduğunu, işlerinde daha başarılı olduğunu, daha çok para kazandığını söylüyordu Baer. Bu ilk paragraf idi ve ben neredeyse okumaktan vazgeçecektim çünkü bahsettiği aktiviteler çok klasikti; sizi tatmin eden ve zevk veren bir iş yapmak, sağlıklı beslenmek, uzun süreli bir ilişki yaşamak, egzersiz yapmak gibi... Mantıken sevmediği bir işi yapan veya istediğinden daha fazla bir süredir bekâr olan mutsuzdur diye düşünürseniz, bunu yazıya döktüğünüzde yeni bir bilgi olmuyor. Parmağımı tam tablete değdirip sayfayı çevirmeye karar vermişken, yedinci aktiviteyi gördüm. “Tecrübe satın almak” diyordu. Parmağımı geri çektim.

***

“Birşeyler satın almak yerine, tecrübeler satın alın” diyordu yazar. Beni en mutlu eden aktivitelerden birinin seyahat etmek olduğunu düşündüğüm zaman, yüzüme bir gülümseme yerleşti. Kabul etsek de etmesek de tüketime dayalı bir ekonominin kısır döngüsüne takıldığımız için, bir şeyler satın almak hepimizi mutlu eder. Ancak geçtiğimiz yılı, on yıl öncesini veya çocukluk yıllarımı düşündüğümde aklıma gelen ilk mutlu anlar, denizde yüzüp yüzüme güneş ışınları vuran yaz günleri, sevdiğim arkadaşlarla çıktığım seyahatler, köpeğimle yaptığım yürüyüşler, Büyükada’daki seyyar dondurmacıdan aldığım lale şeklindeki taze dondurmalar, arkadaşımın bahçesinden kopararak yediğimiz vişne ve dutlar, Amerika’daki öğrencilik yıllarım, kardeşimi on beş yaşındayken götürdüğüm NBA maçı, ilk defa yurt dışında gördüğüm bir müzikalde sahneden inen helikopter, ilk defa kendi kendime yaptığım mozaik pasta, gazetede ilk defa yazım çıktığında adımı okurken hissettiğim heyecan... Bunun gibi anılar ile bu liste uzayıp gider. En yeni akıllı telefon, en güzel yemek masası ve süet botlarla değil. Her ne kadar onlar da güzel heyecanlar olsalarda, bir gün geliyor, akıldan çıkıyor. “Saydığın mutlu anılarının da bir kısmı para ile yapılıyor” derseniz, zaten yazar hiçbirşey satın almayın demiyor.  Sizi çok mutlu edecek tecrübeler satın almanız dileğiyle...