Döviz mi, lüfer mi?

2015 yılına dair beklentiler, seçim, FED, dış borç, cari açık derken sahi ne olacak bu dövizin hali? Yenilir mi içilir mi? Buyurun biz rakamları paylaşalım kararı siz verin

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
10 Aralık 2014 Çarşamba

ABD’de tarım dışı istihdam verileri beklenenden iyi gelince bir anda döviz kendini yine yukarı attı. Bundaki temel sebep FED faizleri beklenenden daha erken yükseltebilir düşüncesi ve ülkemizde (döviz) açık pozisyon taşıyanlar ile spekülatif yatırımlar…

2015 yılına dair beklentiler, seçim, FED, dış borç, cari açık derken sahi ne olacak bu dövizin hali? Yenilir mi içilir mi? Buyurun biz rakamları paylaşalım kararı siz verin. Tabii paylaştığımız veriler matematiksel sonuçlara yansıyacaktır, davranışsal finans, politik gelişmeler gibi sistematik olmayan risk etkenleri ile piyasa dinamikleri her zaman fark yaratabilir.

Öncelikle FED’den başlayalım. 29 Ekim 2014’de Quantitative Easing’i bitirdiğini açıklayan FED varlık (bono) alımını durduracağını belirtmesine rağmen, (17 Eylül 2014 Hey Corc Versene Borç başlıklı yazımızda henüz bu kararı ortada yokken tahmin ettiğimiz gibi) bilançosunda şu anda 7 milyar dolar daha fazla bono ve dolaşımda (emisyonda) 20 milyar daha fazla dolar taşıyor. Vade yapısı nedeni bilançosunu hızla daraltamayacağından, faizleri arttırması durumunda, dolar arzından çok maliyetleri (tabii getirileri) konusunda daha çok sıkıntı yaşanması büyük olasılık. Artan tüketici kredileri, artmayan kapasite kullanım oranları dâhilinde faizlerini arttırması halinde, bankaların mevcut düşük faizli kredilerden zarar yazması olasılığı, enflasyonun beklenen hızda artmıyor olması nedenleri ile bir tek tarım dışı istihdam verisi ile faizlere karar vermek mümkün değil. Öte yandan Avrupa Merkez Bankası’nın varlık alımlarına başlayacak, Çin, Japon Merkez Bankalarının para arzına devam ediyor, olması noktasında aşırı değer kazanan(cak) doların ABD ihracatına etkisini de göz ardı etmek mümkün değil.

Bize dönersek, Hazinemiz 2005’den bu yana TL cinsinden daha fazla borçlanıyor. Nette ise geri ödemelerin fazlalığı nedeni ile dış borçlanmada azalma ve bu seneki dış borçlanma göz ardı edilirse genelde aynı çizgide bir dış borç kullanımı söz konusu. Kasım 2014’de toplamda yıllık 5,8 milyar dolar net dış borç almışız. 2014 yılının ikinci çeyrek sonu itibarı ile Hazine verilerine göre 401 milyar brüt, 238 milyar dolar net dış borcumuz var. Bankacılık sektörü hariç dış borcumuz stok olarak 232 milyar dolar. Ancak, TCMB verilerine göre reel sektörün varlıkları dikkate alındığında bu rakam 179 milyar dolara düşüyor. Hazine’nin dış borç ödeme projeksiyonlarına göre, 2015 yılında toplamda 63,6 milyar dolar ödememiz var. Bunun 22 milyar doları kısa vadeli borçlardan 2015’e denk gelen. 15,7’si kamuya, kalan 47,9 milyarı özel sektöre ait fakat bu rakamlara finansal kuruluşlar dâhil. 2014 yılına göre toplamda 17 milyar dolar kadar bir fazla ödeme görünse de, 63,6 milyarda içinde 16 milyar dolar bankacılık dışı kesime ait dış borç. TCMB verilerine göre Eylül 2014’de reel sektörün 12,5 milyar dolar net kısa vadeli döviz pozisyon açığı bulunuyor. Reel sektörün toplam döviz yükümlülüklerinin yüzde 40’ı ithalat ve dışarıdan temin edilen döviz kredi borcu. Bankaların 2015 yılında kredileri (faizler yükselse dahi) roll edebileceği dikkate alınırsa, reel sektörün varlıkları dikkate alınmadan bile Merkez Bankası’nın net 129 milyar dolarlık net dış varlıkları, 101 milyar dolarlık rezerv parası ile rahatlamak mümkün. Kamunun 2015’de 15 milyar dolarlık toplam borcuna karşılık yine sadece Merkez Bankası’nda 10 milyar dolar varlığı bulunuyor. Bankalardaki döviz tevdiat ise Kasım ayında 91 milyar dolar ve 54 milyar Euro.

Cari Açık beklediğimiz gibi düşüyor

Geçen sene ilk 9 aya göre 2 milyar dolar az para girişi olmuş ülkeye ancak geçen sene Mayıs ayında ilk Bernanke konuştuktan sonra bile ülkeden çıkan 4,5 milyar dolar yılsonunu nette daha fazla gelerek 21 milyar dolar olarak artıda kapatmış. Bu sene seçime kadar 2,5 milyar dolar çıkmış, aynı şekilde nette 23 milyar dolar Sermaye ve Portföy yatırımı gelmiş.

Peki kur niye artıyor? Bölgesel belirsizlik, Euro / Dolar paritesindeki değişim, altın ve petrol fiyatları, vade ve dönemsellik etkisi, seçim ve açık pozisyonlar ile spekülatif hareketler bunun nedeni. Hazine geri ödeme günlerinde bollaşan likiditenin de etkisi olabilir, mesela 7 Ocak ve 11 Şubat 2015. Yukarıdaki rakamlara göre matematiksel olarak dövizin artması gerekir mi, döviz alalım mı sorusuna cevabımız, vallahi yorum sizlere ait ancak İstanbul Ekolü olarak biz döviz bolluğuna değil, her geçen gün azalan lüfer sayısına daha çok kafayı yoruyoruz, kıt kaynaklara ve gıda fiyatlarının enflasyona etkisi açısından.