Kral Şelomo ve baykuş

Sevgili okurlarım bu hafta sizlere Kral Şelomo ile baykuş arasında geçen iki küçük hikâyeyi anlatmak istiyorum. Bilge Kral Şelomo, baykuşun ne denli akıllı olduğunu nasıl anlamıştı? Bir kuş gerektiği vakit, nasıl da kralı etkilemişti?

Sara YANAROCAK Kavram
3 Aralık 2014 Çarşamba

KUŞLAR VE TÜYLER

Günlerden bir gün Kral Şelomo kızlarından birini evlendirmeye karar verdi. Sarayda hummalı bir düğün hazırlığı başladı. Prensesin çeyizi hazırlanırken, Kral Şelomo dünyadaki tüm kuşları saraya çağırdı. Kuşlara tüylerini dökmelerini emretti. Kızı için rahat yataklar, yorganlar ve yastıklar yaptırmak istiyordu. Kuşların kralı olan Anka Kuşu, daveti reddetti ve gelmedi. Yarasa hemen geldi. Uysallıkla tüylerinin hepsini döktü ve çırılçıplak kaldı.

Şelomo Anka Kuşu’nun gelmemesine çok öfkelendi ve krallık unvanını ondan geri aldı. Bu arada Baykuş saraya geldi ve kralın huzuruna çıkmayı diledi. Yanına gelince, o’na sordu:

“Yüce kralım, ülkenizdeki kadın ve erkek sayısını biliyor musunuz? Hangisi daha fazla?” diye sordu. Kral: “Erkekler daha fazla” diye cevap verdi.

“Peki, siz, tamah edip, halkından istediklerinizle, halkınızı ne kadar zor durumda bıraktığınızın farkında mısınız?”diye sordu. Kral çok kızdı ve kaşlarını çatarak Baykuş’a ne demek istediğini sordu. Baykuş cevap verdi:

“Biz kuşların tek sahip oldukları şey tüyleridir. Bizler tüylerimiz sayesinde uçarız, kendimize yiyecek buluruz ve kendimizi savunuruz. Onlar bizim silahımız ve her şeyimizdir. Tüylerimiz olmadan perişan oluruz. Siz ki insanların, hayvanların ve cinlerin hükümdarısınız, biz kuşların en hayati şeylerini ellerinden almak istiyorsunuz. Anka kuşu bencil ama Yarasa çok fedakâr, bakın sizin yüzünüzden çırılçıplak kaldı…” dedi.

Kral Şelomo duydukları karşısında hem şaşkın, hem de memnundu. Baykuş ona gerçekleri göstermişti. Baykuş’a dönerek gülümsedi:

“Sen hem hakikatli, hem de adaletli, bilge bir kuşsun, fikirlerine hayran oldum. Bundan böyle seni en bilge kuş olarak kutsuyorum. Bundan sonra, kuşların kralı sen olacaksın” dedi.

O günden sonra Anka Kuşu gözden düştü, Yarasa hep çıplak kaldı ve Baykuş, Kral Şelomo tarafından bilgelikle kutsandı.

Sevgili okurlarım bu hikâyeden çıkarılacak çok dersler vardır elbette ama benim aklıma ilk gelen: Bizden bir şey talep edildiği zaman ölçülü davranalım. Ne Anka Kuşu gibi bencil olalım, ne de Yarasa gibi ölümüne verici olup, ne manen ne de maddeten çırılçıplak kalalım. Yani her ne yapıyorsak ölçülü tartılı olalım, hiçbir şeyde ölçüyü kaçırmayalım, derim…

En güzel kuş hangisidir?

Kral Şelomo bir gün tahtında otururken aklına bir şey takıldı. Hemen haber saldı ve en bilge kuşu olan Baykuşu huzuruna çağırdı. Kuş yanına gelince ona hemen sordu: “Sevgili Baykuş, söyle bakalım, bu dünyadaki en güzel kuş hangisidir acaba?”

Baykuş uzun uzun düşündü, gözlüğünü burnuna dayadı, kafasını kaşıdı ve kraldan bir süre izin istedi. Uçarak uzaklaştı. Uzaklarda viran bağlarda bulunan yuvasına nefes nefese vardı. Yuvasının içinde henüz birkaç gün önce doğan yavrusunun yanına geldi. Onu şefkatle kanatlarının arasına alarak yeniden saraya doğru yola koyuldu. Saraya yorgun argın vardığında, Şelomo’nun yanına geldi ve:

“Yüce kralım, sorunuzu düşündüm ve doğru cevabı buldum. Bu yavru kuş benim evladımdır. Benim çocuğum dünyanın en güzel kuşudur” dedi.

Kral Şelomo’nun o anda gözü açıldı ve gerçeği kavradı. Sorusunun cevabını almıştı. “Bir anne için dünyadaki en güzel yaratık kendi doğurduğu evladıydı.”

Kaynak: The legends of the Bible/Louis Ginzberg