Madam Çela’yla Yeraltı Tarihi
: Siz sorun Tant Çela cevaplasın

Riva HAYİM Köşe Yazısı 0 yorum
3 Aralık 2014 Çarşamba

Madam Çela,

İsmim Teri. 27 yaşındayım. Sefarad sevgilim paşa  torunu olduğunu söylüyor. İlk başlarda ciddiye almadım. İlk bıyık bıraktı, sonra da kıyafetlerini değiştirdi,bir havalar geldi. “Menteş Paşa torunuyum ben” diyerek etrafta dolaşıyor. Osmanlı’da Yahudi paşa mı olur? Allah aşkına akıl fikir verin. İlişkimi kurtarmak istiyorum, bir yardımcı olun. Munçoz grasyaz.

Sevgili Teri,

Erkek arkadaşın doğruyu söylüyor. Osmanlı’da paşalar saraylarda da görevliydi, o zamanın bazı paşaları devlet memuru gibi görebilirsin. Bildiğin gibi, Osmanlı çok uluslu bir imparatorluktu ve sarayda farklı etnik kökenli memurlar görevli olmuştu.

Örnek verirsek, Sultan Abdülmecit hükümdarlığında, Menteş Paşa sarayda doktor olarak görevliydi ve bir Sefarad’tı. O dönem,1853-1856 yıllarında Balkan savaşlarında Ruslara karşı Osmanlılar, İngilizler ve Fransızlar savaşıyordu. -30 dereceye kadar zorlu şartlarda savaşan askerler için mücadele etmek çok zordu. Bununla birlikte, cephede hastalıklar ortaya çıkmaya başlamıştı. Başta kolera ve tifo cephedeki askerler için ciddi tehditti.

Bunun üzerine İngiltere o zamanlar çok genç olan ünlü hemşire Florence Nightingale’i,  Sultan Abdülmecit ise kendi doktorunu görevlendirir. Cephede çıkan salgına müdahale etmek için Menteş Paşa Sivastapol’a gider. Gidiş o gidiş, düşman saldırısında taburuyla birlikte top saldırısında şehit düşer. İşte böyle...

Senin çocuk gerçekten paşa torunu.

Tak koluna etrafa hava at.

İlişkinin hayrını gör…

Sevgiler, Tant Çela

Kaynak:

1- Histoire de la guerre de Crimée par Camille Félix Michel Rousset, 1877, éd Hachette, Paris.

2- La guerre de Crimée 1853-1856 : La première guerre moderne par Alain Gouttman, éd Tempus

3- Découverte de l’antiseptie et de l’asepsie chirurgicale, Histoire de l’Anesthésie et de la Réanimation, mise en ligne par le CHAR, 9 avril 2008. Dr Philippe Gallon, Médecin anesthésiste-réanimateur à Pessac.

4- La dame à la lampe: Une vie de Florence Nightingale, par Gilbert Sinoué, Folio

5- Florence Nightingale de  Daryl Duke (Réalisateur), DVD

6- Témoignage recueilli à Istanbul,  auprès des descendants du docteur amiral Mentes Pasa, la famille Yerusalmi.

--------------------------- 

 

Bahtsız Röportajcı  ‘Titanik Rıfkı’

Rıfkı: Bu haftaki röportajımız Bayan Lora’yla. Öncelikle neden isminiz Lora?

Lora: Ne demek ya neden?

Rıfkı: İsminiz değişik diye sormuştum ondan?

Lora: Nesi değişikmiş!

Rıfkı: Haydaaa… Siz sinirlisiniz galiba.

Lora: Evet, sinirliyim tabi, olmaz mıyım?

Rıfkı: Ay dur bağırmayın, ne oldu?

Lora: EV-LE-NE-Mİ-YO-RUM!

Rıfkı: Bir tatsızlık mı var?

Lora: Hem de ne biçim! Kocayı buldum evlenemiyorum ben.

Rıfkı: Aileler mi istemedi?

Lora: Yok, istedi aileler.

Rıfkı: Ee damat mı kaçtı?

Lora: Doğru konuşun benle! 10 yıl aradım o damadı ben! Edirneli bir Aşkenaz buldum. Adamı ikna ettim, o kadar evleneceğiz dedik, olmadı.

Rıfkı: Ne oldu ki?

Lora: Neler olmadı ki! Önce kocayı buldum...

Rıfkı: Eee?

Lora: Koca çıktı mı Aşkenaz?

Rıfkı: Aşkenaz olunca ne oluyor?

Lora: Damat Avrupa Yahudisi, biraz farklı Sefarad’lardan… Biz Sefaradız. Neve Şalom’da düğünü yapalım dedik. Damat tarafı olmaz dedi.

Rıfkı: Niyeymiş?

Lora: Neve Şalom Sefarad sinagoguymuş. Damat Aşkenaz diye Aşkenaz Sinagogu’nda olmalıymış düğün. “Ay tamam” dedim. Olsun da Aşkenaz Sinagogu’nda olsun. Sinagog bitti, bu sefer ay olayı çıktı.

Rıfkı: Ay mı?

Lora: “Ay düşüyormuş.” Bu ay gökyüzüne yükselince evlenmek lazımmış.  “Tamam” dedim ya ay yükselsin göğe öyle evlenelim. Ayı bekledim düştü çıktı, düştü çıktı. Dedim “Lora ha gayret olacak bu iş.” Bu arada benim göz sürekli ayda, astrolog gibiyim. Bu sefer de bayram olayı çıktı.

Rıfkı: Bayram?

Lora: Ay göğe pozisyonlandı, yetmiyormuş... Bu sefer dediler ki iki bayram arası olmaz düğün.

Rıfkı: Hayırdır inşallah. Size karşı komplo mu var?

Lora: Var tabi var. Yetmedi... Biz İzmirliyiz damat Edirneli. Ayı pozisyonladım, bayramları ayarladım. Kondisyon tamam… Bu sefer de Edirne olayı çıktı.

Rıfkı: Edirne olayı mı?

Lora: Damat tarafı tutturdu, Edirne’de olsun düğün. “Tamam ya! Ona da tamam” dedim, düğün Edirne’de olsun. Gelinlik-melinlik her şeyi hazırladık, ayı pozisyonladım, bayram arası zamanlamasını yaptım, Edirne’yi ayarladım.2015’e bomba gibi girecekti... Yine olmadı.

Rıfkı: E neden olmadı?

Lora: Bu sefer de Vali Edirne sinagogunu ibadete kapatacakmış sanırım.

Rıfkı: Size karşı komplo var?

Lora: Var tabi.

Rıfkı: Damat nerde?

Lora: Kaçtı… Ay yükselsin, iki bayram geçsin, doğru sinagog isabetiyle... Ay yükselsin… Ay... Bayram... İki bayram… Vali... Sinagog... Edirne... Pozisyon pozisyon...

Rıfkı: Lora Hanım iyi misiniz? Lora Hanım?

Lora: …

 

 

Eski Şeyler

Rehmido:

Daha çok İzmirlilere ait bir gelenektir. İstanbul’da yapılan Pidyon törenine çok benzer. Doğrum yapılan eve bir Kohen gelir ve ilk doğan çocuk sezaryen değilse temsili olarak çocuğun anne babasına “bu çocuğu alıp götüreceğim” der. Kohen’in çocuğu alıp götürmek isteme sebebi, Tanrı’ya hizmet için çocuğu din adamı olarak yetiştirmesi içindir.

Bunun karşılığında temsili olarak aile “çocuğumuz bizimle kalsın” der ve temsili olarak Kohen’e gümüş kaşık sunar. Kohen ikram edilen gümüş kaşığı kabul etmezmiş gibi yapar. Yine aile ek olarak Kohen’in huzuruna başka bir gümüş çıkarır. Kohen razı olur ve çocuğu evde ailesiyle bırakır. Çocuğun evde kalacağını öğrenen aile, mogado ve şarope gibi beyaz tatlılar yiyerek bu durumu kutlar.

 

Kalabalıklar içinde Ladino söylenmek

Del loco y el nino se sabe la verdad

Gerçekler bebeklerin ve delilerin ağzından dökülür.

 

1 Yorum