Limmud’un 10. yılında siyaset konuşuldu

Kültür Festivali Limmud, Türkiye’deki onuncu yılında yine yüzlerce katılımcıyı farklı alanlarda bilgilendirdi. Salt katılım yerine bire bir paylaşımlarla öğrenmeyi amaçlayan Limmud’a bu yıl siyaset damgasını vurdu. Birçok gazetecinin konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, Türkiye’nin iç ve dış siyaseti, Ortadoğu dengeleri, bölgedeki terör ve ülke ekonomisi farklı bakış açılarıyla tartışıldı. Festivalin açılış gecesinin paneli, Şalom Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas’ın moderatörlüğünde bir araya gelen Soli Özel ve Avraham Burg’un katıldığı ‘Yahudi Geleneğinde Polemik ve Anlaşmazlık’ paneli oldu. Her iki konuğun İsrail ile ilgili eleştirileri tepki topladı. Kültür festivalinde, iş dünyasından başarılı isimlerin bir araya geldiği paneller büyük ilgi görürken, yurtdışından gelen onlarca konuşmacı da farklı uzmanlık alanlarında katılımcıları bilgilendirdiler.

Toplum
19 Kasım 2014 Çarşamba

Fotoğraflar: Burcu ÇAKMAK


Hayat ONca bilginin ESER’idir

1979 yılında İngiltere’de düzenlenmeye başlanan Limmud seminerleri örneğinden yola çıkarak, 9 senedir kasım ayında Türkiye’de de Limmud Kültür Festivali geleneksel oldu. Bu yıl onuncu Limmud 15-16 Kasım’da Ulus Özel Musevi Okulları’nda yoğun katılımla gerçekleşti. Yazarlarımızdan Neli Barokas, Yakup Barokas, Nedim Büyükabolafya, Nazlı Doenyas, Sibel Konfino, Melih Namer, Selin Nasi, Elda Pase, Tuna Saylağ, Sabi Varon ve Aylin Yengin katıldıkları seminerleri, söyleşileri, atölyeleri, konserleri ve sergileri aktardılar

15  Kasım Cumartesi akşamı Liat Murat Barbut’un açılış konuşmasıyla başlayan Limmud, ardından Clive Lawton’un ‘Limmud 10 Yaşında’ konuşmasıyla devam etti. Ardından Profesör Israel Bar-Joseph ‘İsrail’den Dünyaya Yeni Teknolojiler’ sunumunda İsrail’in bilim alanında neden çok başarılı olduğuna dair görüşlerini sundu. Yahudi kültüründen gelen öğrenme hevesi ve açık görüşlü tartışmaların önemine değindi. Bar-Joseph ayrıca İsrail’in görece yeni bir devlet olmasından dolayı teknik ihtiyaçların bilimin ilerlemesine ön ayak olduğunu, diğer yandan daha eski kurumlarda görülen hiyerarşik yapıların ve katı kuralların olmamasının da fikirlerin önünü açtığını, Diaspora’dan da önemli miktarda maddi kaynağın bilime aktarıldığını söyledi. Avraham Burg ve Soli Özel’in katıldığı, moderatörlüğünü Şalom Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı İvo Molinas’ın yaptığı ‘Yahudi Geleneğinde Polemik ve Anlaşmazlık’ konulu panelde Yahudi geleneğinde anlaşmazlık ve bunların tartışılması anlamına gelen Makhloket geleneğinden bahsedildi. Panelistler sonrasında günümüz İsrail politik durumu hakkında yorumlarda bulundular.

İvo Molinas’a göre Makhloket, Yahudi kültüründe gerçeğin bulunması veya erdemli bir amaç için yapılan tartışma ve anlaşmazlık tartışmasıdır. Bir çıkar sağlamak veya tartışmayı kazanmak için anlaşmazlığa gitmek bu çerçevede sayılmaz.

Avraham Burg’e göre, bu tür tartışmaların açık ve serbest olması ise bir kültürün kriz anında ilerleyip ilerlemeyeceği yönünde önemli rol oynar.  Sorgulamak ve öğrenmek de Yahudi kimliğinin önemli bir parçasıdır. 
Fakat günümüz İsrail’inde herkes ana akımın güdümünde sorgulamadan yaşıyor ve azınlık görüşler bastırılıyor veya dışlanıyor. Demokrasi altında çoğunluğun istedikleri kanun olurken azınlık görüşleri kayboluyor. Aslında kültürü tanımlayan her şey değişime uğramışken anlaşmazlık sabit kalan tek şey oluyor. Öte yandan katılımcılara göre günümüze gelindiğinde İsrail’in hükümet ve kültürünün giderek sağa kayarken, azınlık fikirlerinin dikkate alınmadığı bir ortam oluştu. Yani Makhloket kültürü azalmakta İsrail’e karşı yapılan eleştirilere karşı hoşgörüsüzlük artmaktadır. 

Soli Özel de İsrail-Filistin barış görüşmeleri ve politikaları üzerinde de yorumlarını iletti.

Her iki yorumcunun da İsrail ile ilgili eleştirileri salonda tepki topladı.

 

SANAT-KÜLTÜR 

SÜZET SİDİ: Bir Öykü, Bir Senfoni, Bir Film

Süzet Sidi konferansında, 20. yüzyılın en önemli yazarlarından Thomas Mann’in otobiyografik eseri olan Venedik’te Ölüm romanından yola çıkarak bu romanın öyküsünün bir senfoni ve bir filmle nasıl ortak bir noktada kesiştiğini gözler önüne serdi.  Thomas Mann ailesi ile çıktığı Venedik seyahatinde değerli Yahudi besteci Gustav Mahler’in ölüm haberini alır ve çok etkilenir. Ölümü, tutkuyu ve Venedik’i konu alan Venedik’te Ölüm romanını yazar. Volfgang Born adlı bir ressam çok etkilendiği kitabın son bölümünü taş baskıya resmeder. Resmedilen kişi aynen Gustav Mahler’e benzemektedir. Thomas Mann ile tanışma fırsatını bulan Yönetmen Lucino Visconti ‘Venedik’te Ölüm’ü sinemaya uyarlar. Süzet Sidi, konferansına konuyla ilgili filmden kesitler ve kısa dinletilerle de renk kattı.

MERİÇ DOVEK-SEYFİ İŞMAN: Amerikalı Yahudi Gangsterler

Meriç Dovek ile Seyfi İşman pek az kimsenin bildiği ve Yahudilerin hâkimiyetinde olduğu için Hollywood’un uzun yıllar beyaz perdeye taşımaktan kaçındığı Amerika’daki mafya dünyasında yükselmiş Yahudilerin hayatlarına ışık tuttular. 1900’lü yıllarda Avrupa ve Rusya’dan Amerika’ya göç eden Yahudi ailelerin çocukları evi geçindirme kaygılarıyla yasadışı imkânlar aramışlar. 1920-‘İçki yasağı’ karşılarına fırsat olarak çıkmış, çeteleşerek zengin olmuşlar. Arnold Rothstein New York’un en güçlü ismi olmuş, ölümünden sonra Lucky Luciano ve Meyer Lansky onun yerini almış ve Al Capone  dâhil Amerika’nın tüm mafyasına  sözlerini geçirmeyi başarmışlar. Ardından  Los Angeles’e hâkim olan yine Yahudi asıllı Bugsy- Benjamin Siegel, Las Vegas’da dev bir eğlence merkezi kurmakta öncü olmuş.

Dinlerine bağlı, kendilerinden sonraki nesli en iyi okullarda okutarak, sokaklardan uzak tutan dönemin Yahudi gangsterleri, yenidünyada cimri, pısırık, çirkin gibi sıfatlardan ziyade acımasız, sert ve tehlikeli sıfatlarıyla anıldılar.

ROZİTA KANDİYOTİ: Görmeyi Öğrenmek, Fotoğrafa Bakış ve Gözümden Karelerle Örnekler

Fotoğrafları ile güne farklı bir perspektif kazandıran Rozita Kandiyoti’nin sunumu, bir anlamda insanın içindeki sanatçı ruhun bir dışavurumu niteliğindeydi. Annelikle birlikte, fotoğraf çekmeye ilgisi artan Kandiyoti, 2006’dan beri profesyonel fotoğrafçıların desteği ve yardımı ile ilerlettiği amatör adımlarını paylaştı. Şimdiye dek dört farklı sergi açan Rozita Kandiyoti’nin objektifinden yansıyan duygu yüklü kareleri izlemek herkese büyük bir keyif verdi.

HAYKO BAĞDAT ile sohbet

Sohbet tadında geçen ‘Yüzleşme’ konu başlıklı sunumunda, gazeteci / yazar Hayko Bağdat, doğduğumuz ailenin bize öğrettiği kutsalların, aile dışında ne gibi tehlikeler oluşturabileceği konusuna değindi. Özellikle Türkiye gibi değişik dinlerden ve inançlardan bir mozaik oluşturan ülkede, azınlıkların aslında bir araya gelmek suretiyle çoğunluk oluşturduklarını belirti. Bağdat hayatımızın bir Hollywood filminden ziyade, yaşamdan bir kesit sunan bir Fransız filmine benzetilebileceğini ve insanların kendilerine bahşedilen bu kesitten olabildiğince yararlanmalarının kendi çıkarlarına olduğunu söyledi. “İnsan, derdi kadar büyüktür”, konusunu da irdeleyen Bağdat, sorunlarımızı ancak paylaşmak suretiyle çözümleyebileceğimizi belirtti. Sohbetin ardından dinleyicilerden gelen soruları zamanı elverdiğince yanıtladı ve yeni kitabı Salyangoz’u imzaladı.

VİKTOR APALAÇİ: İDA-Polonya Günah Çıkarıyor

Viktor Apalaçi, gösteriminden önce Polonyalı yönetmen Pawel Pawlikowski’nin İda filminin kısa bir tanıtımını yaptı.  İkinci Dünya Savaşı yıllarında Polonya halkının Yahudilere çok zarar verdiğini belirterek, Claude Lanzmann’ın Shoa filmini çekene dek bu gerçeklerin hasıraltında kaldığını, Polonya’nın günümüzde günah çıkarmaya başladığını, İda filminin de buna örnek oluşturduğunu söyledi. Londra ve Toronto film yarışmalarında En İyi Film ödülünü alan İda’da itaat yemini öncesi genç bir rahibe adayı, hayatındaki tek akrabasının hiç görmediği teyzesi olduğunu öğrenir. Rahibe adayı İda’nın hayatının dönüm noktası aslında Yahudi bir anne babanın kızı olduğunu öğrenmesi olur. 1960’lı yıllarda geçen filmde İda ile teyzesi yollara düşerler, gerçek aile köklerini ve ailelerin kötü kaderi üstündeki sır perdesini aralamaya çalışırlar.


PANELLER

Internet Business: Nefes Kesen Başarı Öyküleri ve Girişimcilere Tavsiyeler

Moderatör: Yomi Kastro

Arda Kutsal, Hakan Baş, Hasan Aslanoba

 

İş Hayatımın Dönüm Noktaları  Moderatör: Seymur Tarı

Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, Coca-Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölümü Başkanı Galya Frayman Molinas, Nisan 2010’dan bu yana Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Levent Çakıroğlu, Penti’nin Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo, Turkven CEO’luk görevini devam ettirmekte olan Seymur Tarı  moderatörlüğündeki ‘Kriz Yönetimi ve Liderlik’ adlı panelde bir araya geldiler.

Konulardan kısaca bahsedersek: Sürekli değişen ve gelişen hayat standartları, kişileri ve kurumları ayakta tutabilmek için mütemadiyen yeni davranışlar geliştirmeye zorlar. Kurumlar ve bireyler, tecrübelerinden çıkan deneyimlerini, sezgisel olarak yeni davranışlara çevirmeli. Tedbirleri, kriz anında değil, kriz olmadan almalı. İyi bir lider olabilmek için; hızlı karar verme, esneklik gibi özelliklerin yanı sıra; yapamam demeden önce araştırmak, işi bilmek ve gözü kara olmak, hem analitik (tecrübe), hem içgüdüsel (sezgi) olarak karar verebilmek, çevredekilerin fikirlerine saygı duymak, farklı fikirler üretebilmek ama bu fikirleri söylerken de üslubu iyi ayarlamak, eldeki gücün albenisine kapılıp kibirlenmemek gerekir. Gelişmek isteyen kişi, araştırmacı, zeki, meraklı insanların bulunduğu bir çevre içinde olmalıdır.

 

KAVRAMLAR VE ÖĞRETİLER

RAV DR. LEVI COOPER: Sürekli Şikâyet Eden Haham

Pardes Enstitüsü’nde Yahudi araştırmaları üzerine ders veren Rav Dr. Levi Cooper sunumuna insanların ağlayan, hep şikâyet eden liderler istemediklerini ancak kendisinin ağlayan bir Rav’dan söz edeceğini belirterek ‘The Whining Rabbi’ adlı bir öyküsünü katılımcılara dağıttı ve üzerine topluca tartışılmasını sağladı.

Öyküye göre Rabbi Eliezer babasının sunduğu verimli toprakları işletmeyi reddetmesi ve Tora öğrenmek istediğini birkaç kez ağlayarak belirtmesi üzerine babası onu Rabbi Yohanan Ben Zakkai’ye gönderir. Özetle aktarılan hikâyenin taşıdığı anlam şudur: Babası özürlü olduğunu ve öğrenemeyeceğini düşünerek oğlunun toprakta çalışmasını istemiştir. Oysa gerçek yaşamda da herkesin bir özrü, bir engeli vardır. Ancak çözüm farklı yöntemlerle bu engelleri aşmaktır.

CLIVE LAWTON: Tanrı Vazgeçince-Kutsal Kitap’taki Birkaç Garip An

 Clive Lawton bu sunumunda Tanah’tan örnekler ile insan ve Tanrı arasındaki iletişimden bahsetti. Aslında diğer dinlerden farklı olarak Yahudilikte Tanrı öğreten ve öğrenen konumunda. Yaşanan olayların sonucunu bilse de hem insana öğrenme fırsatını vermek hem de kendisi de insandan öğrenmek amacıyla olayların akışında insan müdahalesine fırsat veriyor. Tanrı çoğu zaman insani özellikler (kıskançlık, öfke, merhamet) gibi özellikler ile tasvir edilse de bunun asıl amacı yine insana öğretme amaçlı.

RAV ODED MAZOR: Yahudilikte ve Reform Hareketinde Çoğulculuk

 İsrail’de Hanaton adlı farklı Yahudilik görüşlerine sahip bir kibbutzta yaşayan Rav Oded Mazor çoğulculuk kavramını Talmud’dan verdiği örneklerle anlattı. Talmud’da Acher yani ‘Öteki kişi’ olarak geçen Elişa Ben Avuya’dan bahseden Rav Mazor, Elişa Ben Avuya’nın belki de ilk çoğulcu düşünceye sahip Yahudi lideri olduğunu belirtti. Reform hareketinin 19.yüzyılda asimilasyona ve çeşitli Yahudilerin cemaatten dışlanmasına karşı kurulduğunun anlatıldığı sunum soru cevaplar ile sona erdi.

RAV MENDY CHITRIK: Limmud-Yahudilikte Öğrenim, İlim ve Eğitim

 Rav Chitrik konuşmasında Limmud yani öğrenmenin, bizim vatanımız, milli hobimiz, kimliğimiz olduğunu ve Yahudilikte soru sormanın önemini vurguladı. Tora öğrenimi konusunda İstanbul’un asırlar boyunca çevresine ışık saçan bir merkez olduğunu ve İstanbul cemaatinden birçok Yahudi bilgesinin çıktığına dikkat çekti. Rav Chitrik, Tora gerçeklerinin, tüm tarihe, kültürlere, ortamlara ve şartlara nüfuz ettiğini, Tora’nın her zaman ve her yerde geçerli olduğunu, hayatımızdaki günlük olaylardan en önemli kararlara kadar bize kılavuzluk ettiğini önemle belirtti. Öğrenmeye başlamanın yaşı ve süresi olmadığını, her kişinin ayırabileceği kendi zaman dilimine göre öğrenmeyi seçebileceğini, cemaatimizde bütün bu fırsatların var olduğunu, kendisinin memnuniyetle bu fırsatlar hakkında bilgilendirebileceğini ifade etti.

MURAT BİLDİRİCİ: Siyah ve Beyaz ve Grinin Güzelliği

Murat Bildirici sunumunda Kabala’nın ana kitabı Zohar’ın  yazarı olduğu söylenen Rabi Bar Yohay’ın tamamı maneviyat ile başlayan hayat yolculuğunda denge arayışını ele aldı. Tanrı’nın Bar Yohay’a gösterdiği tepki ve bir liderin kendisi gibi olmayanlara yönelik şefkat ve sorumluluk alma hissini Talmud ve Zohar’daki kaynaklar üzerinden interaktif olarak analiz etti.

MUSA DEDE: Kuran’dan Günümüze Beni-İsrail, Yahudiler ve Gelecek Günlere Hazırlanmak

Hürriyet Gazetesi köşe yazılarından tanıdığımız Lari Dilmen nam-ı diğer Musa Dede, konuşmasına ilerlediği yolda yaşadığı deneyimleri aktararak başladı. Musa Dede adını kendisine tasavvuf hocasının verdiğini ifade eden Dilmen, tasavvufun her dinle bir araya gelebileceğini söyledi. Tevhid, şeriat, tarikat, hakikat, nefs, Beni İsrail, Müslüman, mümin gibi kavramların ne anlama geldiğini örnekler ve hikâyeleriyle açıklayan Dilmen, dinlerin ve onların peygamberlerinin neden insanlara gönderildiğini sebepleriyle anlattı.

 

KİŞİSEL GELİŞİM 

RAYKA KUMRU: Kamusal Seks, Tabusal Seks

Rayka Kumru öncelikle çeşitli örnekler vererek Ortaçağ’dan günümüze seksin nasıl algılandığına değindi. Tabuların insanlar tarafından yaratılıp yine insanlar tarafından kaldırıldığını belirtti.  Kumru, kamusal seksin toplumun meşrulaştırdığı ve dünyaya çocuk getirme amaçlı yapılan seks olduğunu anlattı.

LEVENT ERDEN: Dönüşüm

Halen Bilgi Üniversitesi MBA ve e-MBA programlarında pazarlama, entegre pazarlama iletişimi, reklam ve tüketici davranışları konularında dersler veren Levent Erden ‘Dönüşüm’ konusuna değindi.

Erden sosyal medyanın ve teknolojinin hayatımızın odak noktası haline geldiği, değerlerin ve değer algılarının dönüştüğü bu dönemde insanların tamamen ‘Ben’cil düşünmeye başladığına değindi. Gezi olayları ile ilgili görüşlerini de paylaşan Erden ülke olarak dönüşüp değiştiğimizi hatırlattı.

RENAN ESKENAZİ: Çocukları Girişimci Olmak Üzere Eğitelim

Renan Eskenazi çocukların girişimci olabilmeleri için nasıl eğitilmeleri gerektiği konusunda konuştu. “Girişimcilik, çerçevenin dışına çıkıp bakabilmektir. Her çocuğun kendisine özel bir yeteneği vardır. Bazen çocuğumuzun sistemin bir parçası olmasında ısrar ettiğimizde, onun bu yeteneklerini göz ardı etmiş oluruz” diyen Eskenazi, “Çocuklarımızın özel yeteneklerini oynayacağı farklı oyunlarla ortaya çıkartmalı, onlara farklı şeyleri deneyimleterek, neyi sevdiğini bulabilmeliyiz. Oyun; yaratıcılık, algı, takım çalışması, reaksiyon, rekabet, düşünme, eğlence, hız gibi unsurları tetikler. Hayat da bir oyundur ve bir çocuk hayatı önce oyunlardan öğrenir” vurgusunu yaptı.

HEDY SCHLEIFER: Bağlantı Mucizesi: Görünmez 3 Bağlayıcı

Pazar gününün son semineri olan ‘Bağlantı Mucizesi: Görünmez Üç Bağlayıcı’ interaktif olarak psikoterapist Hedy Schleifer tarafından sunuldu. Kendi yaşam öyküsünü ve deneyimlerini, Alzheimer olan annesi ve eşi ile yaşadıkları üzerinden anlatan Schleifer, Bağlantı Mucizesi’nin temel dinamikleri olan üç bağlayıcıyı, ‘Mekân, Köprü ve Karşılaşma’ öğelerini açıkladı. Temelini empati ve iyi niyetten alan bu davranış şekli, Martin Buber’in felsefesi ile Yahudiliğin temel değerlerine dayanmakta olup, bu çalışmanın kişiler arasındaki ilişkinin iyiye ve doğruya evirilmesine yarayan bir araç olduğunu vurgulayan Hedy Schleifer, iki gönüllüyü sahneye davet ederek bir uygulama yaptırdı.

 

FARKLI KONULAR VE KONUKLAR

JOSEF TARI: Tanrı Parçacığı- Son Gelişmeler

 Josef Tarı, CERN’de  27 km uzunluğundaki Large Hadron Collider(Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) ismi verilen yerin 100 metre altında bulunan LEP tüneline inşa edilen deney alanında gerçekleştirilen deneyi,  bilim insanı Peter Higgs’den ismini alan evreni anlamamızı sağlayacak olan Higgs bozonu teorisinin CERN’de, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda protonların büyük hızla çarpıştırılması sonucu bulunduğunu ve teorinin doğrulandığını, Heisenberg’in Belirsizlik Teoremi’nin ise artık çürütüldüğünü  belirtti. CERN’de yapılan deneylerin evreni daha iyi anlamamız yanında yan buluşlar ile medeniyete verdiği katkıları aktardı. (MR makineler, CAT Beyin tarayıcıları vb.)

SERCAN ÇELEBİ: Oy ve Ötesi Tecrübesi

Sosyal medya ve basın/iletişim alanlarında faaliyet gösteren bir şirketin CEO’su olarak görev yapan ve aynı zamanda Oy ve Ötesi Derneği’nin yönetim kurulu üyesi ve sözcüsü olan Sercan Çelebi, yaşanmış deneyimlerden yola çıkarak sivil toplum/siyaset ilişkisini irdeledi. Başlangıçta sekiz kişilik bir grup olarak daha dar bir amaç doğrultusunda bir platform oluşturmayı hedeflediklerini ifade eden Çelebi, 30 Mart seçimleri öncesinde kısa bir sürede 35 bin kişiye ulaştıklarını açıkladı. Çelebi, sistemin şeffaf işlemesi için çaba gösterdiklerini ve her partiye eşit mesafede yaklaştıklarını belirtti. Çelebi, Haziran seçimlerinde Türkiye’nin genelinde sistemi daha da yaygınlaştırmayı hedeflediklerini, özellikle herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini açıkladı.

MİCHAL BARDAVİD: IŞİD Sınırında Haber Sunmak

Çin’e ait CCTV’nin Türkiye muhabiri olan Mihal, güneydoğuya yaptığı haber gezilerinden bahsetti. IŞİD’e neredeyse sıfır noktasında Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteciler ile yaptığı haberleri, röportajları katılımcılarla paylaştı. Bunun yanı sıra Bardavid yaşanan insanlık dramını, Suriyeli göçmenlerin çaresizliğini ve çözümsüzlüğünü katılımcılarla paylaştı.
Bardavid, gazeteci olarak karşı karşıya kaldıkları büyük riskleri, haber peşinde giderken habercinin hayatını ortaya koyduğunu paylaştı.

PROF. DR. ASAF SAVAŞ AKAT: Türkiye Ekonomisi 2014

Türkiye ekonomisi hakkında konuşan Akat genel olarak iyimser bir çizgi çizdi. En önemli vurgusu krizlerin artık eskisi gibi tat vermediği yönünde oldu. Günümüz krizlerinde ne dolar aşırı yükseliyor ne de faiz.  Bizim kur sever bir millet olduğumuzu, fakirinden zenginine herkesin kulağının kurda olduğunu belirtti. Eğitimin kalitesiz olduğunu, bunu da her sene yapılan reformdan anladığını söyledi. Akat,  2015 senesinin 2012-13 ve 14 gibi sakin geçeceğini belirtti.  Gelen sorulara verdiği yanıtlarda çok daha çarpıcı bilgiler vardı. Türkiye’nin doğurganlığının 1,3’e indiğini, kırsal kesimlerin dahi çocuk konusunda hassas davrandıklarını özellikle belirtti. Tecrübeli ekonomist Türkiye’nin nüfusunun büyük olasılıkla 85 milyonu geçmeyeceğini bunun şu anda genç olan nüfusun gelecek 30 senede yaşlanacağına bağladı.

Akat, her sene bir milyonun üzerinde çiftin evlendiğini buna bağlı olarak konut ihtiyacının halen bitmediğini fakat gelecekte böyle bir sorunun ihtimal dâhilinde olduğunu ekledi.

SAMİ BASUT: Reklam Bahane, Mesele Hikâye

Sami Basut, konuşmasında yaratıcı yazarlığın nelerle beslendiğini anlattı, yaşadığımız her şeyin, bizler için bir yaratıcı hikâye potansiyeli oluşturduğunu ifade etti. Basut, “Dini tarihimizdeki pek çok enteresan hikâye gibi… Ya da bir annenin oğluna yaklaşımı gibi.  Hikâyelerimiz veya mesajlarımız bazen politikadan etkilenip, yaşadığımız dünyayı değiştirmeye odaklanır. Bazense bir markanın konumlandırmasının güçlendirilmesine. İnsanın yaşadıklarının ve değerlerinin farkında olması, metin yazarlığının en önemli unsurlarındandır,” dedi. 

KAREN GERSON ŞARHON, ANNA ESKİNAZİ, SÜZET HERMAN: Lo De Ayer I Lo De Oy, Oy, Oy, Oy

Şalom’un, dünyanın tek, aylık, tamamı Judeo-Espanyolca olan gazetesi El Amaneser’in editörü olan Karen Gerson Şarhon; Lo De Ayer I Lo De Oy, Oy, Oy, Oy başlığı ile sunduğu oturumu Anna Eskinazi ve Süzet Herman ile birlikte gerçekleştirdi. Tamamı Judeo-Espanyolca olan sunumda ‘Dün ve bugün; nesiller arasındaki fark, dağlar, denizler kadar mı? Modern iletişim bizleri ayırıyor mu birleştiriyor mu?’ sorularının cevaplarını nükteli ve eğlenceli bir anlatımla sunan grup konuşmalarını,  Las Sardelas Ensaladas isimli, sözleri Karen Şarhon’a ait olan şarkı ile bitirdiler.

Limmud Pazar akşamı ‘Ladino Prensleri’ İsrailli iki kardeş, Guy ve Roy Zu Aretz’in sunduğu ‘Evimizden Ladino Ezgiler’ konseriyle sonlandı.

Katılımcılar gün boyu Suzy Hug Levy’nin Aydınlanma-Gül Kitabı Enstalasyonunu, Selim Barokas’ın ‘İsimsiz’, ve Reysi Kamhi’nin ‘Kayıt’ adlı sergilerini gezmek fırsatı buldular.

 

İÇ VE DIŞ POLİTİKA

MURAT YETKİN: 2015’te Türkiye’yi İçte ve Dışta Nasıl Bir Tablo Bekliyor?

Murat Yetkin Limmud için hazırladığı sunumuna Türkiye için kötü ve daha kötü haberleri olduğunu söyleyerek başladı. Yetkin, Esprili üslubuyla Türkiye’yi yakından ilgilendiren küresel siyasi ve ekonomik gelişmeleri ortaya koydu. Türkiye’yi bekleyen 2015 seçimleri sonrası için öngörüşlerini paylaştı.

HUGH POPE: Ortadoğu’daki Kürtler Arasında Değişen Dengeler

Hugh Pope, çözüm sürecinin başlamasından günümüze dek, Irak ve Suriye’de yaşananlara paralel Kürt sorununun çözümünde gelinen aşamayı inceledi. Bu bağlamda hükümetin ve Kürt tarafının üzerine düşen görev ve sorumlulukların üzerinde durdu. Pope, Sürecin kırılgan yapısı sebebiyle eskiye dönülmemesi için alınması gereken tedbirlere değindi.

BEKİR AĞIRDIR: Yol Kavşağında Türkiye

Gazeteci Bekir Ağırdır, mesleğinin verdiği donanımla, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve toplumsal durumu grafik ve istatistikler rehberliğinde dinleyicilerle paylaştı. Dinamik sunumuyla dikkat çeken Ağırdır, 2015 seçimlerinin Türkiye için kritik bir eşik,  bir yol kavşağı olacağını belirtti. Ülkenin dört partiye konsolide olduğunu, kültürel kimlikler arasındaki kutuplaşmanın had sayfaya ulaştığını, halkın yüzde ellisinin hukuka güvenmediğini ifade etti. Türk seçmenin zihinsel portresini de çizen Ağırdır, var olan anayasanın mutlaka değişmesi gerektiğine işaret etti ve Türkiye’de ortamın giderek lümpenleşerek bir İnek Şaban filminden bir Recep İvedik filmine dönüştüğünü anlattı.

RIFAT BALİ: Yolun Sonuna Geldik mi? Valizleri Hazırlayalım mı?

Günün hiç kuşkusuz en çok izleyici çeken konuşmalarının başında, tarihçi / yazar ve araştırmacı Rıfat Bali’nin ‘Yolun Sonuna Geldik mi?’ adlı sunumuydu. Bali, genel hatlarıyla, insanın doğup büyüdüğü ülkeden hangi sebeplerle taşınmak isteyebileceği fikrinden hareket ederek, dünyanın son yıllarda nasıl bir değişimden geçtiğine değindi. Dünya böyle bir değişim içindeyken, bazılarımızın kış uykusunda olduğuna, bazılarının ise değişime ayak uydurmaya çalıştığına parmak bastı. Sunumunda ayrıca, Türkiye’nin değişmez gerçekleri, günümüz şartlarında Türkiye’de yaşamanın artıları ve eksileri konularını da irdeleyen Rıfat Bali, sunumunun büyük bir bölümünü dinleyicilerden gelen soruları yanıtlamaya ayırdı. Neticede, anavatanını terk edip başka bir ülkeye yerleşmenin, her insanın şahsi kararı olduğu ve hiç kimsenin durumunun bir diğerininki ile aynı olmadığı sonucuna varıldı.

ITAİ ANGHEL: İslam Devleti’nin Yolunda (IŞİD)

İsrailli muhabir, gazeteci İtai Anghel sunumuna Suriye’de yaptığı çekimleri aktararak başladı. IŞİD’in Irak – Şam açılımını açıkladı. Şam olarak Suriye, Lübnan, İsrail ve Ürdün’ün kast edildiğini, bölgedeki otorite boşluğu sebebi ile daha da fazlasını istediklerini anlattı. Irak ordusunun yapı olarak Sünnileri (BAAS eskileri) yani gerçek askerleri dışlayarak aslında kağıttan bir kaplan olarak kaldığını belirten Anghel IŞİD’in eski BAAS’çıları kullanarak güçlendiğini, terör ve barbarlığı kullanarak psikolojik üstünlük sağladığını belirtti. Anghel, IŞİD yüzünden Pandora’nın kutusunun açıldığını ve sonucun belirsiz olduğunu ifade etti.

SOLİ ÖZEL ile sohbet

Toplumda çeşitli tartışmalara yol açan, aralarında Cem Bahar, Soli Özel, Roni Margulies gibi Yahudi aydınların imzasıyla ağustos ayında yayınlanan ‘İsrail, Gazze ve Yahudi Cemaati’ başlıklı bildiriyle ilgili soruları cevaplayan Soli Özel, İsrail siyaseti ve bölge güvenliğine ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu. Özel, “Dünya üzerindeki Yahudiler İsrail politikaları tarafından esir alınmamalı” yorumunu yaparken, “Evet, antisemitizm var ve ciddi bir sorun. Ancak giderek radikal sağa kayan İsrail siyasetini sadece İsrail’in düşmanlarla çevrili olmasından ötürü meşru görmemizi gerektirmiyor. İsrail politikaları mevcut şekilde devam ettiği müddetçe statükonun devam etmesi İsrail’i daha güvenli hale getirmeyecek” şeklindeki eleştirilerini dile getirdi.

LONİ BAHAR: İsrail Nereye Gidiyor?

Loni Bahar sunumunda İsrail’in güncel siyasi aktörlerinden yola çıkarak İsrail’in geleceğine bakılmasını sağladı. Filistin meselesinin çözümsüz bir yola girdiğini, hayat pahalılığı ve Arap asıllı İsrailli vatandaşların fırsat eşitsizliği altında yaşamalarının da daha büyük sorunlara yol açabileceğinden bahsetti. Mevcut hükümet aktörlerinin aslında koltuklarını korumak adına hareket ettiklerinden ve bazı bakanların da işlerinde ehil olmadıklarından ötürü ekonomik ve siyasi olarak yanlış yolda ilerlenildiğinin altını çizdi.

MİRİ EİSİN: Yeruşalayim - Son 150 Yıldır Dünya Jeopolitiğinin Odağı

Miri Eisin Yeruşalayim’in hikâyesini Osmanlı döneminden başlayarak ele aldı. Haritalar ile Yeruşalayim’in günümüze kadar nasıl şekillendiğini, kimlerin bu şekillenmede rolü olduğunu anlatan Miri Eisin ayrıca son üç haftada yaşanan olaylara da değindi. Üç din için kutsal sayılan Yeruşalayim’de Tapınak Tepesi veya Harem-i Şerif olarak adlandırılan bölgede yaşanan gerginliklerin sebebi de irdelendi. 

ASLI AYDINTAŞBAŞ: Ortadoğu’da Değişen Dengeler ve Türkiye

Aslı Aydıntaşbaş Gezi olaylarının Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğini vurguladı. Bu olayların akıllı telefonların ve sosyal ağların ne kadar etkili olduğunu gösterdiğini,  bireyleri ortaya çıkardığını ifade etti.Aydıntaşbaş’ın Ortadoğu için çizmiş olduğu tablo hiç de iç açıcı değildi. 1948 den bu yana ilk defa sınırların değişim gösterebileceğini, değişikliklere yeni oluşmaya başlayan mezhep savaşlarının sebep olabileceğini söyledi. İslam teröründe de değişimin başladığını ve artık sadece bomba patlatmaktan öteye gittiğini ve bir amaca hizmet ettiğini belirten gazeteci, ABD’nin IŞİD terörünü bitiremeyeceğini bildiğini, bu nedenle sadece kontrol etmeye çalıştığını üzerine basarak tekrarladı.  Sözlerine dünyada Kürtlerin yükselişte olduğunu, ileride bir devlet sahibi olacaklarını tahmin ettiğini söyleyerek devam etti. Aydıntaşbaş, Türkiye Kürtlerinin yaşadıkları topraklarda mutlu olduklarını, sadece bazı grupların aşırı uca kaydığını belirterek konuşmasını sonlandırdı.