2015 Bütçe Planlaması

2015 yılı bütçelerini yaparken neleri dikkate alalım? Bütçelerde kesinti yapalım mı?

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
12 Kasım 2014 Çarşamba

Evet, enflasyon artış trendinde, bölgesel riskler risk primini etkiliyor, her ikisi beraber faizleri baskılıyor. FED varlık alımını (QE - Tahvil alımlarını) aybaşı itibarı ile durdurdu. 2015 sonuna doğru ilk faiz artış sinyalini verdi. Bu gelişmeler bizim gibi döviz riski / açık pozisyonu taşıyan ülkelerde bütçelerin hem kur hem de enflasyon nedeni ile öngörülmesini zorlaştırıyor. Üstüne seneye seçimler geliyor.

Bütçeleri yaparken kötümserliğe gerek yoksa bunu açabilir miyiz?

Öncelikle, Merkez Bankası iki tane seçimle geçen 2014 için öngöremediği kuraklık gibi enflasyonu tetikleyici unsurları, özellikle seçim yılı olması nedeni ile enflasyon hedefini tutturabilmek adına daha isabetli takip etmek durumunda. Para politikası uygulamalarında zaten başarılı idi, döviz rezervlerinde halen artış sürüyor. Bilançosu hala büyürken, seneye yaşanabilecek riskleri görerek reeskont limitlerini arttırması ile ihracatçılara olumlu bir mesaj verdi. Mevduatlar üzerinden ayrılan munzam karşılıklara faiz vereceğini açıklayarak bankaların mevduat (banka fonlama) maliyeti konusunda esneme yaptığını gösterdi. Yani, tasarruf başlığında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı  Erdem Başçı'nın belirttiği üzere cezbedici hareketlerine devam edeceğinin sinyalini yine “faizleri indirebiliriz” açıklaması ile destekledi.

Öte yandan, kur (artışı) ve alınan önlemlerin etkisi ile Ödemeler Bilançosu'ndaki Cari Denge'deki açığın GSYİH'a oranı azalmaya devam ediyor. Üstelik payda yani ekonomi (GSYİH) büyümesi yavaşlarken. Bu demektir ki, artan döviz rezervleri karşısında kur üzerinde baskı yaratabilecek en önemli (bahane) unsur (cari açık) konusunda el rahat olacak.

Kamu bütçe dengesinde ufak artışlara rağmen hala dünya ortalaması yüzde 3'ün altında bütçe açığı / GSYİH oranına sahibiz. Faiz ödemelerini dikkate almazsak bütçemiz fazla bile veriyor. Üstelik Maliye'nin son vergi ve alacak barışı, yeni ehliyet uygulaması ile gelir artışı imkânları sağlanıyor. Bir diğer önemli destek yine kamu (bütçe) finansmanı tarafından geliyor. Hazine her ay bir önceki aya göre daha az borçlanıyor. Ülkenin artan iç ve dış borcunun GSYİH'ya oranı hala AB (Maastricht) standartına göre yüzde 50 seviyelerinde ki kabul oranı yüzde 60.

Peki, hiç mi risk yok. Var.

Reel sektörün döviz pozisyon açığı büyüyor. Kur artışı olasılığı, FED'in faiz kararı, Avrupa gibi önemli bir ihracat pazarımızın ekonomik durgunluğa (resesyon) girmesi kur yönünde bir risk yaratıyor. Ama artan döviz tevdiat hesapları ve Merkez Bankası rezervleri, kamunun döviz borcu karşılığında döviz mevcudiyeti de olumlu yanlar. Bankaların döviz kredilerini (sendikasyon) roll edebileceği düşünüldüğünde, FED'in yerine Avrupa ve Japon Merkez Bankalarının varlık alımları karşılığında Euro ve YEN arzını genişleteceği dikkate alınırsa, sıcak para (portföy yatırımları) konusunda bir sorun yaşanması olasılığı yüksek değil. Ama tüm bunlar exposure (riske açıklık) için bir garanti değil.