Yeni doğalgaz hatları ve mesajları

Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin imzalandığı hafta Turkish Policy Quarterly de ‘Güney Gaz Koridoru için Kritik Kavşak’ konulu bir yuvarlak masa toplantısı düzenleyerek konuyu uzmanlar eşliğinde ele aldı.

Selin NASİ Diğer
22 Ekim 2014 Çarşamba

Güney Gaz Koridoru, Azerbaycan doğalgazını Türkiye üzerinden Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya’ya ulaştırmayı hedefliyor. Bünyesinde Trans Anadolu Doğalgaz hattı (TANAP) ve Trans Adriayatik boru hatlarının inşasını bulunduran proje, enerji hatlarının çeşitlendirilmesi ve Avrupa’nın Rusya’ya gaz bağımlılığını azaltmaya yönelik bir adım teşkil etmesi açısından önem taşıyor. Yerli ve yabancı enerji uzmanlarının katıldığı toplantı öncesinde, konuşmacılardan Turcas Petrol Yönetim Kurulu üyesi, ABD’nin Azerbaycan Büyükelçiliğini yapmış Matthew Bryza ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Güney Gaz Koridoru’nun önemi ve getireceği yeni dengeleri konuştuk.


  Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) 14 Ekim’de imzalandı. TANAP ve Güney Akım Hattı birbirine rakip projeler olarak görülüyor. Katılıyor musunuz?

Rusya açısından bu görüşe katılıyorum. Kremlin ve Gazprom’un Güney Akım Hattı’nı planlamaktaki amacı sadece Ukrayna’yı saf dışı bırakmak değil, Hazar bölgesindeki gazı çevreleyerek Gazprom’un tekelini güçlendirmekti. Ama günün sonunda, Rusya Güney Akım projesi için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, TANAP veya Güney Koridoru’nun hayata geçmesini engelleyemeyecek. Rusya’nın bu konudaki stratejisi çökmeye mahkûm.

  Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı azaltmak açısından TANAP’ın önemi nedir?

Öncelikle TANAP Güney Koridoru’nun sadece bir parçasını oluşturuyor. TANAP’ın yanında Güney Kafkasya’yı Azerbaycan ve Gürcistan’la birleştirecek gaz hatları uzanıyor. Buna ek olarak gelen gazı İtalya’dan Avrupa’nın kalbine taşıyacak Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) var. Dolayısıyla TANAP gazı Türkiye’den geçirecek. Elbette önemli. Türkiye-Yunanistan sınırına ve oradan da Avrupa’ya 10 bcm gaz taşıyacak. Bugün Rusya Avrupa’ya 160 bcm gaz ithal ediyor. Arada epey bir fark var.

 

Selin Nasi ve Matthew Bryza


Ama Kremlin’e bir mesaj da verecek, ne dersiniz?

Güney Gaz Koridoru henüz oyunun yönünü değiştirecek güce sahip değil. Ancak genişleyecek bir anayol oluşturması açısından önemli. Bu daha başlangıç. Hatlar zaman içinde genişleyecek. İleride gaz taşıma kapasitenin üç kat artırılması hedefleniyor. Gazprom’un sağladığı miktarın yüzde 18’ine ulaşabilirsek, bu gayet iyi bir rakam olur.

  Güney Akım’la TANAP’ı kıyaslayan uzmanlar, erken biten projenin daha avantajlı ve uzun ömürlü olacağını savunuyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Genel olarak doğru bir tespit. Boru hatlarının faaliyete geçme zamanlaması piyasa payı açısından belirleyici olabiliyor. Kısıtlı olan pazar payını ilk devreye giren proje kaptığında, ikinci projeye pay kalmayabiliyor.

Tam da 1990’larda böyle bir durum oluşmuştu. Türkmenistan’dan geçmesi planlanan Trans Hazar Gaz Boru Hattı projesine odaklanmak yerine Türkiye ikili oynayıp, Karadeniz’den geçecek Mavi Akım projesine imza atmıştı. Bu da Trans Hazar Boru Hattı’nın yıllarca ertelenmesine yol açmıştı.

Bugün bahsettiğimiz durum ise biraz daha farklı. TANAP ve TAP Rusya ne yaparsa yapsın gerçekleşecek. Dünyadaki en pahalı ve ekonomik açıdan işlevsiz projesi olan Güney Akım boru hattının inşa edilip edilmemesi ise Rusya’ya kalmış. Bu kararının ardında siyasi sebepler bulunuyor.

  Enerji hatlarının çeşitlendirilmesi ekonomik şantajlarla mücadele etmenin bir yolu olarak görülüyor. Özellikle Rusya ve Ukrayna arasında yaşananlardan sonra... Ancak satın alınan enerjinin fiyatı, enerji temin edilen kaynağın belirlenmesi açısından önemli. TANAP bu konuda nasıl bir fayda sağlayacak?

Türkiye gaz ithalatının yüzde 60’ını Rusya’dan yapıyor; bir kısım gaz da İran’dan temin ediliyor. Ve rakamlar gizli tutulmakla birlikte, gaz alım fiyatlarının çok pahalı olduğu biliniyor. Azerbaycan’ın sunduğu fiyat ise çok daha düşük olacak. Azerbaycan gibi İsrail veya Kıbrıs’tan gaz temin edilmesi durumunda Türkiye’nin masrafları epey azalacak.

  Benzer bir durum Avrupa için de geçerli değil mi? Bir toplantıda görüştüğüm Gazprom yetkilisi şöyle demişti: “Eğer Avrupalılar bizim onlara sattığımızdan daha ucuza gaz bulamazlarsa, dönüp dolaşıp yine kapımıza gelecekler.”

Gelebilirler ve birçok kereler geldiler de. Kuzeybatı Avrupa’da, Kuzey Denizi’ne yakın İngiltere, Hollanda, Belçika, Fransa ve Almanya gibi ülkeler, Rusya’dan uzanan hatlarla Norveç dahil Avrupa’daki hatlarını birbirine bağlayan doğalgaz ticaret ağı merkezleri oluşturmaktalar. Bu şekilde işleyen halihazırda sekize yakın doğalgaz merkezi var. Ulaşan gaz tamamen piyasadaki arz talep dengesine göre fiyatlandırılıyor; Gazprom’un kendisini kayıran yüksek fiyat politikasına göre değil. Örnek vermek gerekirse bugün sıvılaştırılmış doğalgaz piyasada 6,5 dolardan (per stream) işlem görürken, Güney Fransa’da 10 dolardan satılıyor. Çünkü Güney Fransa’nın Kuzey Denizi’ndeki gibi ticaret kapasitesi yok. Kuzey Avrupalı devletler Gazprom’un elini sıkıştırarak daha düşük gaz fiyatları için baskı kurabiliyorlar. Hatta pazarlıklar sonucu indirim elde ettikleri gibi, Gazprom’dan paralarının bir kısmını geri de aldılar, geçmişte yüksek seyreden fiyatlardan ötürü.

  Rusya’nın saf dışı bırakacak alternatif enerji hatlarının sağlanması, Rusya’nın çevrelenmesi politikasını ana ayağını oluşturuyor. Sizce bu strateji Rusya’yı daha fazla saldırganlaştırma riski de taşıyor mu? Enerji hatlarının kontrolünü ele geçirme adına bölgedeki ülkelerine müdahale etmek gibi? Kafkasya’da örneğin...

Kesinlikle hayır. Hatta tam tersi. Eğer Rusya için enerji hatlarının kontrolü veya hatlara müdahale cazibesini koruyorsa, onları ele geçirmek için harekete geçer. Kırım meselesi bundan ibaretti. Ukrayna’da Başkan Yanukoviç’in kaçışı ardından hezimete uğrayan Başkan Putin’in kendisini güçlü gösterecek bir hamleye ihtiyacı vardı. Ele geçirilecek kolay hedef ise Kırım’dı.

Ancak şimdi NATO güçlü bir şekilde karşılık verdi. Rusya’nın ekonomisi düşen petrol fiyatlarının bütçeye verdiği zarardan dolayı zora girmiş durumda. Neredeyse yüz yirmi milyar dolarlık, muazzam bir yabancı yatırımcı çıkışı var piyasadan. Enflasyon yükseliyor. Üstüne bir de Rusya’nın dünya çapında yalnızlaştığını ekleyelim. Rusya geri adım atıyor. Rusya zaten bu politikaya duvara toslayıncaya kadar devam edebilirdi.

  Turcas’ın İsrail’in Leviathan projesine teklif veren şirketler arasında olduğunu biliyoruz. Ancak şimdilik projeler askıda kalmış durumda.

Evet, donduruldu.

  Sizce Türkiye ve İsrail arasında ortak ekonomik çıkarlar siyasi sorunların üstesinden gelebilecek mi?

Bence hayır. Ben boru hatlarının barış getirdiğine inanmıyorum. Önce siyasetin belli bir raya oturması gerekli ki ekonomik ivmeye zemin oluşsun. Ve ileride siyasi ilişkileri daha da olumlu bir noktaya taşısın.

  Peki, ya Kıbrıs ve Türkiye?

Aynı şekilde düşünüyorum. Enerji itici bir güç sağlıyor. Ancak nihai güven inşası için, iki tarafın bir araya gelerek, gerçek anlamda alışveriş yapacakları görüşmelere başlamaları gerekiyor. Geçen yıl yürütülen müzakereler neticesinde bir nebze yaklaşmış olsalar bile henüz o noktaya varmış değiller.

 

Enerji boru hatları genellikle siyasi açıdan avantaj olarak değerlendirilir. Aynı zamanda dış politika açısından yükümlülükler de taşıyor mu?

Evet, yükümlülükler taşıdığı söylenebilir. Avrupa açısından böyle oldu nitekim. Avrupa uyandı ve farkına vardı ki Rusya’ya bağımlı olmak bir yükümlülük. Rusya’nın enerji sağlayıcısı olarak tek başına sivrileceğini öngören Ronald Reagan Avrupa’yı 1980’lerde uyarmıştı: “Yapmayın, Rusya’ya bu kadar bağımlı hale geldiğinize pişman olacaksınız!” diye. Şimdi uyandılar ve pişmanlar.