Sarı Yahudi Yıldızı: 1 Eylül 1941

Nazi Yönetimi Almanya ve işgal bölgelerindeki altı yaşından büyük Yahudilere açık alanlarda üzerinde Davud’un Yıldızı bulunan sarı bant takma zorunluluğu getirdi.

Metin DELEVİ-Sento ALMALEH Kavram
3 Eylül 2014 Çarşamba

Bu zorunluluk 1939 senesinin eylül ayından beri çeflitli bölgelerde uygulanıyordu. Uygulama yerel yönetimlerin inisiyatifiyle yapılıyordu ve bir ortak düzen bulunmuyordu. Bazı bölgelerde beyaz, bazı bölgelerde ise sarı bant takılmaktaydı. 1 Eylül 1941’de çıkan kanun ile standart hale getirilen uygulamada ise sarı bant üzeri siyah Davud’un Yıldızı ve içinde de yerel dillerde “Yahudi” yazılması öngörüldü.

TARİHİ ÖRNEKLERİ

Antisemitizmin en yaygın uygulaması olan Yahudileri sokaklarda diğer toplumdan ayrıştırmaya yarayan bu tip uygulamalar Nazilerin bir icadı değildi. Tarih boyunca ne ilk ne de son kez uygulandı. Bu uygulamanın en yaygın kullanıldığı dönem ortaçağ Avrupa’sı idi. Yahudileri diğer toplumlardan ayrıştırma ilk başlarda giydiği kıyafetler vasıtasıyla gerçekleşti. 1227 yılında ise papalık yayınladığı bildiride Yahudilerin kalplerinin üzerinde bir rozet takmaları gerektiğini belirtti. Bu kural başta İber Yarımadası’nda olmak üzere İngiltere ve Fransa’da yaygın bir şekilde uygulandı. Almanca konuşan toplumlarda ise ayrışma Yahudilerin “Judenhut /Yahudi şapkası” denilen yüksek konik şapkalar giymesi şeklinde gerçekleşti. 1555 yılında Papa 4. Paul, Yahudilerin sarı şapka takmasını emretti. Osmanlı İmparatorluğu’nda da benzer kıyafet yönetmelikleri olsa da imparatorluğun çok kültürlü, çok toplumlu yapısından dolayı uygulama Yahudilere özgü değil, Müslümanlar da dahil her toplum için yapılmaktaydı. 18. ve 19. yüzyılda, Fransız Devrimi’yle birlikte bu tip ayrımcı uygulamalar seyrekleşti. Ta ki 1935 yılındaki Nüremberg kanunlarına kadar..

 

İLK AYRIMCILIK İSİMLERDE

15 Eylül 1935’te açıklanan Nüremberg kanunları ile geniş toplum ile kaynaşmış olan ve iç içe bir hayat yaşayan Alman Yahudilerinin toplumdan ayrıştırılmasının önü açılmış oldu. İlk önce bazı hakları ellerinden alınan Yahudilerin, Almanlarla evlenmeleri yasaklandı. Naziler, bir süre sonra Yahudilerin toplumdan ayrıştırılmasındaki en büyük engelin isim benzerlikleri olduğunu fark ettiler ve 17 Ağustos 1938’de çıkardıkları bir kanunla bütün Yahudilerin ikinci bir isim olarak Yahudi ismi almalarını mecbur tuttular. Bu ikinci isim ise çoğunlukla erkeklerde ‘Israel’ kadınlarda ise ‘Sarah’ oldu. Yine aynı dönemde, kimlik ve pasaportlar toplatılarak üzerlerine ‘Yahudi’ anlamına gelen kalın siyah bir “J” harfi bastırıldı. Böylece isim ve resmi belgelerde Yahudilerin kimliklerini gizlemeleri imkânsız hale geldi.

Fakat hâlâ bir sorun devam etmekteydi. Yahudiler Siyah tenli olmadıklarından veya alınlarında ‘J’ harfi bulunmadığından dolayı sokaklarda dolaşırken kimlik kontrolü yapılmadan insanların Yahudi olup olmadıkları anlaşılamıyordu. Bunun üzerine yerel yönetimler kendi başlarına bazı kol bandı uygulamaları yapmaya başladılar. Olayın gittikçe karmaşıklaştığını gören Naziler 1 Eylül 1941’de çıkardıkları bir kanunla Alman kontrolündeki bütün topraklarda Yahudilere kamu alanlarında sarı kol bandı takma zorunluluğu getirdiler. Yahudiler artık sokaklarda çok kolay bir şekilde fark edilip aşağılanabiliniyor ve hatta işkence edilebiliniyordu. Onlar için artık tek güvenli yer evleriydi. Ta ki 13 Mart 1943’te Gestapo Yahudilere ait bütün evlerin işaretlenmesini emredene kadar.

Artık güvenli hiçbir yer kalmamıştı. Yahudiler sokaklarda ve evlerinde her an toplanılmaya hazır hale gelmişti. Nihai çözüm adım adım yaklaşmaktaydı.