Zarif ve aşk dolu Monica Molina yeniden İstanbul´da

Uzun zamandır Pasion Turca sayesinde yakınlık kurma şansı elde ettiğim ve en sevdiğim isimlerden biri Monica Molina… Belki zarafetine sahnede de tanıklık edeniniz olmuştur; ama hâlâ görmediyseniz, 6 Ağustos akşamı Harbiye Açık Hava’da, Turkcell Yıldızlı Geceler’in misafirlerinden biri olarak İspanyol sanatçıyı kaçırmayın derim. Konser akşamını beklerken Monica ile müzik de konuştuk, aşk da…

Cenk ERDEM Sanat
23 Temmuz 2014 Çarşamba

İnanın, tüm içtenliğine rağmen sarılırken bile çekinirsiniz Monica Molina’ya; öylesine kibar ve güzel ki, tıpkı nadide bir çiçek gibi… Mahcup gülüşü de cabası… Sevgi dolu bir kadın Monica ve Türkiye’de de albümleri en çok satanlar arasında. Yumuşak aşk şarkıları dinlemeyi seven müzikseverlerin birçoğu, eminim radyolarda en azından ‘Oh Amores’ ve ‘Pequeno Fado’ şarkılarını duymuştur.

İstanbul’a bayılan ünlüler içinde Monica’nın özel bir yeri var. En iyi şarkılar derlemesi ‘Autoretrato’nun kapağındaki Boğaz fotoğrafı bir yana, yurtdışında verdiği röportajlarda bile hep İstanbul’u anlattığını biliyorum. Sanatçının son albümü ‘Mar Blanca’, babasına bir vefa albümü niteliğinde. Babası da yaklaşık 22 yıl önce kaybettiğimiz İspanya’nın efsanevi Flamenko ve halk müziği şarkıcısı Antonio Molina.

Yıllardır aşk şarkıları söylüyorsunuz; albümlerinizde aşkla ilgili bu kadar çok söz ve müzik, şarkı söyleyişinizi nasıl etkiliyor?

Doğal olarak yıllar içinde aşktan neler anladığınız da değişiyor. Deneyimlerinizle, kazandıklarınızla, kaybettiklerinizle aşkı daha iyi tanıyorsunuz, kendinizi de… Olgunlaşırken, genç bir kızın duyduğu heyecanı kaybettiğiniz zamanlar da oluyor ancak aslında aşk en güzel hediye ve şarkılarıma tüm bu deneyimler de yansıyor. 

Son albümünüz ‘Mar Blanca’ için farkli bir yol izlediğinizi söylüyorsunuz ama albümde yine o bildiğimiz tarziniz var, öyle değil mi?

Çok haklısın, çünkü babamın şarkılarını seçerken de kendime en yakın hissettiğim şarkıları seçmiş olduk, üstelik Noel, düzenlemeleri yaparken albümlerimdeki tarza mümkün olduğu kadar yakınlaştırmış oldu. Babam gibi söylemeye çalışmak büyük cüret olurdu; ben yine içimden geldiği gibi ve kendi tarzımda seslendirdim onun şarkılarını… 

O halde şarkılarınızda kendi deneyimlerinizden yola çıkıldığını da söyleyebilir miyiz?

Yıllardır işin içinde kardeşim Noel var ve beni çok iyi tanıyor. Hem günlük hayatımda iki kardeş olarak, hem de profesyonel kariyerimde en çok paylaştığım arkadaşım diyebilirim. Şarkıları yazarken de elbette beni tanıyarak, hikâyelerimi bilerek yola çıkıyor. Ancak son albümde ilk defa farklı bir yol izledik, çünkü seçtiklerimiz babamın şarkılarıydı…

Peki, 6 Ağustos gecesi repertuarınızda ağırlıklı olarak son albümünüz mü olacak?

İstanbul’da bir yaz gecesi sahnede olmak fikri, şimdiden çok romantik geliyor ve kariyerim boyunca söylemekten en çok keyif aldığım şarkıları söylüyor olacağım. Türkiye’de albümlerime ve şarkılarıma gösterilen ilgiyi Pasion Turca ekibinden ve plak şirketi yetkililerinden de biliyorum; bana platin plaklar armağan eden bir ülkenin dinleyicileri için çok sevdiklerini bildiğim şarkılarımı söylüyor olacağım.

 

İstanbul’u ne kadar sevdiğinizi biliyoruz, en çok neleri seviyorsunuz desem?

Sanırım Javier Salas’ın çektiği fotoğraflardan en çok Boğaz’ı sevdiğim belli oluyordur. Ama her gelişimde Kapalıçarşı alışverişine çıkmadan dönmüyorum. Kendime otantik rengârenk şallar almadan yine dönmem. İstanbul’da özellikle ışık harika ve eski sokaklarını, tarihi dokusunu ayrıca çok seviyorum. Noel ile her gelişimizde bir hamam keyfi de yapıyorduk ama sanırım şimdilik o keyfimizi bir kış ziyaretine saklayabiliriz.

Son olarak kariyerinize dönüp baktığınızda, sizce en büyük şansınız?

2002 yılı benim için olağanüstü bir yıldı ve bana şöhret kapılarını açtı. O yıl, ‘Vuela’ albümüne hem farklı ülkelerden gelen olağanüstü tepkiler, hem ardı ardına verdiğim konserler, beni bugün kariyerimde olduğum yere taşımış oldu. Ayrıca Latin Grammy adaylığı ve albümdeki hemen hemen her şarkının radyolarda gördüğü ilgi, büyük bir cesaret verdi bana. Hâlâ şansım devam ediyor; aynı ilgiden ve yurtdışı konserlerinden büyük mutluluk duyuyorum. Antonio Molina’nın kızı, bir anne ve bir şarkıcı olarak kendimi hep çok şanslı hissediyorum. İlk albümüm ‘Tu Despedida ’ile altın plak aldığımdan beri hiç hayal kırıklığım olmadı. 6 Ağustos gecesi tüm güzel duygularımı, şarkılarımı İstanbul’da paylaşıyor olacağım…