Nerede evlenelim?

Düğünlerin sinagog dışındaki mekânlarda yapılmasına izin veren uygulama ile ilgili toplumumuz ne düşünüyor? Elbette konu dini gelenekler olunca, kişisel yaklaşımlar devreye girdiği için cemaat olarak ortak bir tavır sergilememiz çok zor. Serbestliğin verilmesi hoşça karşılansa da acaba Türkiye Hahambaşılığı’nın duyurusunun sonunda yer alan temenniye kulak verecek miyiz? Bir geleneğimiz son bulma tehlikesiyle karşı karşıya mı?

Selin SEVİNDİREN Toplum
16 Temmuz 2014 Çarşamba

Yahudi hukuku Alaha çiftlerin evlenebilmesi için gereken şartları asgari seviyede tutar. Gelin damattan değerli bir hediye kabul eder, damat eşini himayesi altına aldığını ve kendini ona adayacağını söyler. Bu iki işleme tanıklık edilir ve hepsi budur. Diğer her detay töredir; bir Hupa* kurulması, bardak kırılması ve hatta töreni bir hahamın yönetmesi dâhil. Düğünlerin bu kültürel mirasın zenginliğini yansıtacak şekilde yapılması şaşırtıcı değildir elbette. Düğünün ne zamanlar yapılamayacağı (Şabat, bayramlar, evlenilmez aylar... vs.) açıkça kurallarla belirlenmiş, fakat mekân ile ilgili bir kısıtlama getirilmemiştir. Sefarad toplumlarda düğün töreni genellikle sinagogda yapılır. Geleneksel olarak Türkiye’de ise törenler sadece sinagoglarda gerçekleşir. Hahambaşılık geçtiğimiz günlerde, mekânın dini kurallara ve toplumsal geleneklere uygun bir tören için elverişli olması durumunda, üç ay önceden bildirilmesi şartıyla, sinagog dışında evlilik törenlerinin yapılabileceğini duyurdu. Yapılan açıklamada, eski bir gelenek olan sinagog düğünlerinin devam etmesi temennisi de yer aldı. 

Bundan dört-beş yıl önce cumartesi günleri yapılan Bar-Mitzvalar yerini, pazartesi veya perşembe yapılan Tefilin törenlerine bıraktığında, toplumumuzda bir taraftan geleneğimizin kaybolması diğer taraftan ise ek yükümlülüklerin ortadan kalkması yönünde karışık bakış açıları doğmuştu. Şimdi benzer fikir ayrılıkları düğünlerin sinagog dışında yapılabilmesinin önünün açılmasıyla yaşanıyor. Bu yenilik karşısında kimileri eski köye yeni adet şeklinde tepki gösterse de kimileri seçim şansını coşkuyla alkışlıyor.

Genel Yayın Yönetmenim konuyla ilgili kamuoyu araştırması yapmamı teklif ettiğinde, bir hem gurur duydum, hem de yaz aylarını Burgazada’da geçiren biri olarak alt kümem hazır önümde olduğu için görevi kabul ettim. Kamuoyu araştırmaları yapılırken ana kütle diye adlandırılan topluluğun her bir bireyine sorular yöneltilemeyeceğinden, örnekleme yöntemi kullanılarak temsil edici özelliğe sahip bir alt küme seçilir. Yaz aylarını Burgazada dışında geçirenler temsil edilmiyorlar diye bozulmasın, Burgazlılar da uzaydan gelmedi. Yediden yetmişe İstanbul’un dört bir tarafından gelen değerli alt kümem pekâlâ ana kütlemizin sesi olabilir. Üstelik konuyla ilgili en yetkili ağız olan Hahambaşımız da Burgazlıdır. Tüm bunları saniyede hesap edip üzerine atladığım görev için acaba patronum da sırf Burgazlı olduğum için mi beni seçmişti? Yine de duyduğum gururu duymamazlıktan gelmedim. Güneş, deniz, havuz, martılar, yanık ten kokusu, çocuk sesleri, kuş cıvıltılarının oluşturduğu bir hayli zor koşullara rağmen size konuyla ilgili toplumuzun nabzının nasıl attığını hakkıyla yansıtmaya çalışacağım.

Önce torunları evlenme çağına yakın 70’li yaşlarındaki anneanne ve dedelere sözü veriyorum: “Menfi menfi menfi. Her anne babanın rüyası çocuğunu Neve Şalom Sinagogu’nda, o ihtişamla evlendirmektir. İmkânı olan gecesini yapar ama neticede o bir davettir. Bu serbestliğin verilmesini tasvip etmiyoruz. Biz bugüne geleneklerimizle geldik. Bugün bu serbestlik verilir, yarın başka bir şey. Neve Şalom’da kızın babasıyla girişi ve sonrasında kocasıyla çıkışındaki görkem hiçbir düğün salonunda yakalanamaz.”

Her ne kadar neticede gençlerin dediği olur deseler de bu serbestlikten memnuniyet duymadıklarını belli eden çiftin yanından ayrılıp, çocuklarını nispeten yakın zamanda evlendirmiş veya henüz evlendirmemiş kalabalık 50’li yaşlarında bir grubun yanına yaklaşıyorum. Kadınlar hep bir ağızdan atılıyorlar: “Çok İsabetli olmuş. Geç bile kalındı. Olay hafifliyor, bir kerede bitiyor. Faturalar eksiliyor; kıyafet, süsleme, video, fotoğraf, saç, makyaj.” Bir aykırı ses, “Neve Şalom’a sınırsız sayıda davetli çağırabiliyorum, ayrıca böyle bir güzellik dünyanın hiçbir yerinde yok. Bu bir nimettir,” diyor. Tartışma ‘seçim hakkı verilmesi iyi bir şey’ diyerek tam sonuca bağlanacakken arkadan geç 50’lilerinde bir adam araya giriyor: “Yahudilere seçme hakkı verirseniz yanarsınız, kavga çıkar. Neve Şalom ise Neve Şalom.” ‘Dayatma kabul etmeyiz’ sloganlarıyla coşan grubun yanından yavaşça uzaklaşıyorum. Son duyduğum ses “ay çarpıntım geldi” oluyor.

Burgaz kulübünde bir genç kız ve erkeğe takılıyor gözüm. Yaşlarını öğreniyorum, 26 ve 28. Bekârlar. Üstelik kardeşmişler ve yakınlarda güneşlenen de anneleriymiş. Modern aileyle tanışın. Abi, “Benim için fark etmez, karar ilerideki karıma ait,” diyor örnek alınası şekilde. Kız kardeş giriyor araya, “Sinagog düğünleri çok uzun ve stresli oluyor. Eskimiş bir gelenek olarak görüyorum. Bir takım şeylerin yenilenmesi, şekil değiştirmesi güzel.” Gençlere sinagoga ne sıklıkta gittiklerini sordum. Cevapları ‘düğünden düğüne’ oldu. Düğünlerin de sinagog dışına taşınmasıyla artık ayaklarının sinagogdan iyice kesilebileceğini dile getirdiğimde sinagoga gitmenin kişisel inançlarla bağlantılı olduğunu o yüzden düğüne Neve Şalom’a gitmenin çok bir şey değiştirmeyeceğini düşündüklerini söylediler. Annenin bakış açısı ise şöyle: “Her bakımdan çok iyi bir fikir, ekonomik anlamda da, insanları yormamak açısından da. Kendim Neve Şalom’da evlendim ama çocuklarımın nerede evlendiğinin benim için hiç önemi yok. Pratiklik önce geliyor.”

Yeni uygulamadan haberdar 27 ve 33 yaşında bir başka çift 31 Ağustos tarihinde Neve Şalom’da evlenmek üzere tarih almışlar. Neden Neve Şalom diye soruyorum, “Öncelikle sinagogun atmosferi bambaşka, Teva’ya doğru babamın kolunda yürüyecek olmanın duygusu tarif edilemez. Ayrıca bu güzel günümüzü geceye davetli olmayan insanlarla da paylaşmak istedik,” diyen gelin adayına müstakbel eşinden tam destek geliyor.

Kayıt cihazımı 10-15 yıldır evli olan kendi neslime yaklaştırıyorum. Aralarında hayalindeki düğünü gerçekleştirmediğinden yakınanlar da var, ne olursa olsun Neve Şalom diyenler de. Öne sürülen çarpıcı gerekçelerden bazıları şöyle:

***  “Teva’ya çıkmak ve Sefer Toraların bizim için açılması çok anlamlı.”

***  “Bu serbestliğin verilmesini doğru bulmuyorum. Kurallar iyidir aidiyet hissettirir, bir arada tutar ve kimseyi ayırt etmez.”

 *** “Herkes dini modernleştirme çabasında ama din yenilemez ki; herkes kafasına göre takılırsa kimi kalkıp denizin ortasında, ya da uçan balonda evlense bu işin ruhu kaybolur. Bana gerici diyecekler, ama olay o değil.”

 *** “Düğünler de olmasa sinagoglardan iyice ayaklar kesilecek. Sinagoglar içi insan doluyken güzeldir.”

 ***  “Neve Şalom’da gün bulmak ve gece kutlamasının yapılacağı mekânın uygunluğunu o güne denk getirtmek ayrı bir mücadele. Maalesef sırf bu yüzden hayalimdeki düğünü gerçekleştiremedim.”

 ***  “Sinagog kapısında sıkı güvenlikten geçtiğim andan itibaren bir tedirginlik başlıyor. Her ne kadar düğünün büyüsüne kapılsam da kafamın bir köşesinde bir korku var.”

 ***  “Düğün dediğin neşeli olur ama Neve Şalom’daki düğünleri neşeli bulmuyorum. İsrail’de düğünlerde bardak kırıldıktan sonra  müthiş bir alkış kopar, gelin damat istediği coşkulu bir müzikle Hupa’ya yürüyebilir, gelinliğin modeline karışılmaz. En güzeli de törenden sonra parti hemen başlar.”

 *** “Bu özgürlükçü yaklaşımın gençlerde dine karşı bir sempati uyandıracağına, kendi iradeleriyle daha fazla sinagoga gideceklerine inanıyorum.”

 

Telefonla İzmir’e bağlanıyorum. Orada daha gelenekçi bir gözle bakıyorlar duruma, mistik ambiyansından dolayı sinagogda evlenmeyi yeğlediklerini söylüyorlar. Ayrıca İzmir düğünlerinin İstanbul düğünlerinden zaten daha güzel olduğunu ekliyorlar. Nasılsa yazı gazeteye çıktıktan sonra gazeteci kimliğimden çıkıp kavga edebilirim diyerek hızla telefonu kapatıyorum.

Bir düğün gecesinden sonra en çok konuşulanlardan biri şüphesiz düğün süslemeleri. Cemaatimizde tanınan bir davet şirketinin sahibinin görüşlerini alıyorum; Burgazlı olduğu için değil ama, bini aşkın düğünde imzası olan bir duayen olduğu için. Şaşırtıcı bir şekilde işine avantaj sağlayacak bu uygulamaya şiddetle karşı çıkıyor: “Gençlere çok çekici gelebilecek bu uygulama en çok anne babaları zor durumda bırakacak; bu güzelliğin Neve Şalom’da sınırsız sayıda insanla paylaşılması varken bundan feragat ediyorsun, bir yandan da bir geleneğin kaybolması söz konusu.”

 

Kamuoyu araştırmasına izninizle bizim Şabat sofrasında son veriyorum. Anneannem isyankâr bir şekilde: “Neve Şalom’un haşmeti hiçbir yerde olamaz. Ayrıca herkesi geceye davet edemezsin. Çoğunluğun dert yakındığı kıyafet sorunu içinse eskiden sinagoglarda uzun elbise giyilir, geceye aynı kıyafetle devam edilirdi, sabaha ayrı döpiyes modası sonradan çıktı,” diyor. Eşimden başka bir bakış açısı geliyor, “İsteme akşamıymış, nişan kutlamasıymış, resmi nikahmış, kına gecesiymiş, maraton gibi okazyon yapıyorsun, neden sinagog töreninden kısasın?” Babam işin toplu maneviyat boyutuna dikkat çekiyor, “Birçok insan düğünden düğüne sinagoga gidiyor. Eminim bir an için bile olsa o ruhani mekânda insan dua ediyordur.” Annem ve kayınvalidem seçme şansı verilmesinden memnun ve hoşgörüyle yaklaşıyorlar.

Son sözü bu sayfanın yaşça en olgun kişisi olan anneanneme bırakıyorum. “Her şey bir kenara, gençler ne derse büyükler uymak zorunda. Özgürlük verilmesi doğru. Demokrasi iyidir. Fakat gönül ister ki bir geleneğimiz yok olmasın.”

 

*Düğün töreni gençlerin kurmayı planladıkları yuvayı temsil eden dört değneğin üzerine gerili bir talletten oluşan Hupa’nın altında gerçekleşir.


---------------


Burgazada Tatilevi’nin açılış gecesinde Hahambaşımız Rav İsak Haleva’ya yanaşarak konu hakkındaki düşüncelerini sordum. Etrafını saran sevgi selinden konuşmaya fırsat bulamadığımız için evinde sözleştik. Ribbi’mizin yorumlarını okurken kendisine has, canlı ve herkesi kucaklayan konuşma tonunu aklınızda canlandırmanızı tavsiye ediyorum.

“Dini nikah dışarıda her ne kadar süslü, neşeli ve dinsel koşulları da yerine getirerek yapılıyor olsa da sinagogdaki havayı veremez, ruha hitap etmez. Avrupa’dan gelen birçok misafir bizim Neve Şalom düğünlerine bayılır. O Sefer Toralar açıldığı zaman çift kuracakları yuvanın temelli ve güzel olması için dua eder. Maalesef son zamanlarda boşanmalar çok oluyor. Bunun nedeni kadının daha hür hissetmesi mi bilemem ama ben gözlerimle gördüm; o Sefer Tora açıldığında gelin damadın elini sıkı sıkı tutarken dudakları bir dua okuyor. O gözler pırıl pırıl, anneler babalar tallet’in ucunu tutuyor, sanki Tanrı ile bütünleşiyorlar. Gençlere hep şöyle derim ‘Ola ki biriniz yüksek sesle konuşmaya başlarsanız hemen Sefer Toraların önünde el ele durduğunuz o tablo aklınıza gelsin, bakın sesiniz hemen alçalacak.’

Madem artık bazı insanlar için sinagog düğünü rutin geliyor, son zamanlarda gittikçe artan dileklere karşı gelmemeye karar verdik. Bizim toplum ‘bu budur’ dayatmasına gelmez. Geçmişte yurtdışından emekli hahamlar getirtenler oldu ve tabi ki Ortodoks kurallarına uygun olduğu için biz bu düğünleri geçerli sayarız. Fakat bir yandan bu duruma üzülüyorduk. Açıkçası başta sinagog dışında düğün fikrine direndim ama sonra soğukkanlılıkla düşündüm. Cemaatimin taleplerine kulak verdim çünkü benim en önemli görevim bu cemaati bir arada tutmaktır. Cemaatimin huzuru en önemlisidir. Dini kaidelere riayet etmek suretiyle dışarıya haham göndermeyi kabul ettik. Pek memnun değilim, hâlâ yadırgıyorum. Geçen hafta Şalom’da deniz kenarında bir düğün resmi gördüm. Allah onları bahtiyar etsin, onlar için kendi çocuklarım gibi dua ederim. Güzel bir yuvaları olsun. Beni çok kez dışarıda düğünlere davet ettiler, fakat şimdilik gidemem, belki günün birinde…”

Sinagog dışında evlenen ilk İstanbullu çift Melis Altaras-Ceki Erginbaş düğünlerinden yukardaki güzel kareyi paylaşmakla kalmayıp sorularımı da yanıtladılar.

Neden sinagog dışında düğün yapmak istediniz?

Düğün davetimiz yazın ve açık havada olacağı için dini törenin aynı mekânda gerçekleşmesini istedik. Bunun hem davetliler hem de düğün sahipleri için rahatlık sağlayacağını düşündük. Evlenecek çiftlerin Türkiye dışında olduğu gibi mekân seçme özgürlüğü olması gerekir. Dışarıda ama Hupa altında düğün yapmanın da bence kendine göre ayrı bir büyüsü var. Bu hayalimizi gerçekleştirebilmek çok da kolay olmadı. Cemaatin ileri gelenleriyle yaptığımız uzun süren görüşmeler sonunda hem kendimiz için, hem de başkaları için bu yolu açmış olduk.

Aile büyüklerinizden kararınızla ilgili olarak nasıl bir tepki aldınız?

En büyük desteği annelerimizden aldık. Diğer aile büyüklerimiz ilk olmaktan dolayı başlarda biraz tereddüt etseler de sonradan desteklediler. Töreni dışarıda yapmaktan dolayı herkesi davet edememek bazılarına dezavantaj gibi gelebilir, ancak kimileri de tatil olan pazar gününden çok istemese de ‘onor’ yapmak adına fedakârlık yapma durumunda kalıyor.

Düğünün dini töreni ile ilgili kısmını kısaca anlatabilir misiniz?

İzzet Bana’nin Neve Şalom’daki düğünlerde çalan müzikleri eşliğinde önce Ceki’nin ailesi, sonra annesi ile birlikte Ceki, erkek kuzenlerim Eren ve Aksel arasında annem Hupa’ya yürüdüler. Sonra nedimeler ve en sonda da babamla ben Hupa’ya yürüdük. Törenin akışında, nedimelerin ve babamla birlikte benim Hupa’ya yürüdüğümüz esnada çalan müzik ve Anoten bölümü dışında, Neve Şalom’un formatına aynen sadık kaldık. Törenin bizim için en güzel sürprizi Cemaat Başkanımız İshak İbrahimzadeh’nin dualardan birini okuması oldu. Bu bizim için büyük bir sevinç ve onur oldu, kendisine de çok teşekkür ederim.

Sıcak bir yaz gecesi, oğlunu Kilyos’da bir plajda, güneş batımı manzarası eşliğinde kumların üzerindeki bir Hupa altında evlendiren Tilda Almaleh de duygularını paylaştı:

“Önceden bir beklentim yoktu çünkü bizim için bir bilinmezlikti. Sadece ezber bozduğunu biliyorum. Böyle bir Hupa’nın altında olmak çok değişik bir histi. Kendi namıma tallet atmayı isterdim. Benim kafamda tallet, gelinle damadın altında birleştiği bir çatıdır. Ancak herkes bana –hahamlar da dahil– ‘Yanlışsın, tallet tallet’tir’ dedi. Tepemizdeki tallet’in altında hepimiz vardık. Ben tallet’in onların evlerinin çatısı gibi sadece onların üzerinde olması gerektiği gibi bir düşünceye sahiptim, yanlışmışım. Anne-babaların tuttuğu, onların desteğiyle oluşan, gelinle-damadın üzerindeki çatıyı tercih ederim. Bu benim kişisel görüşüm. Onun dışında her şey çok güzeldi, çok duygusaldı.”