Annesi Yahudi bir kardinalin hayat hikayesi

Kardinal John Joseph O’Connor 2000 yılında öldüğü güne dek büyükbabasının bir haham olduğunu bilmedi. New York Katolik Kilisesinin en yüksek düzeydeki din adamı Kardinal John Joseph O’Connor aslında bir Yahudi’ydi. Bu gerçek ancak ölümünden 14 yıl sonra ortaya çıktı

Nelly BAROKAS Kültür
25 Haziran 2014 Çarşamba

New York Times’da ve ABD’nin diğer birçok medya organlarında yayınlanan haberlere göre New York’ta 16 yıl kardinallik görevinde bulunan ve 2000 yılında 80 yaşındayken hayata veda eden John Joseph O’Connor’un annesi Yahudi’ydi. Oysa kardinal bunu bilmiyordu.

Her şey kardinalin 87 yaşındaki kız kardeşi Mary O’Connor Ward-Donegan’ın ataları hakkında bilgi edinme arayışına girişmesiyle başladı. Mary olayı şu sözlerle aktarmakta; “Gerçek, annemin Yahudi olduğuydu. Yahudiliğin anneden geçtiği göz önüne alınırsa, iki erkek kardeşim Yahudi’ydi, kız kardeşim Yahudi’ydi, ben de Yahudi’yim. Bununla da onur duyuyorum.”

Yahudi dostu olmakla tanınan kardinal İsrail’i de ziyaret etmişti. New York Times’a göre, ABD ordusunun bir görevlisi olarak Dachau kampında tanık olduklarını sık sık anlatan O’Connor dini sıfatını kullanarak Sovyet Yahudiliğine de destek olmuş, Vatikan’ın İsrail ile olumlu ilişkiler kurmasında etkin rol oynamıştı.

 

Torun kardinal, büyükbaba rabi

Anti-Defamation League’in (ADL) Uluslararası Müdürü Abraham Foxman CBS’ye verdiği demeçte O’Connor’u Yahudi halkının gerçek dostu olarak tanımlarken, “O tam bir kardeş gibi hareket etti, aslında kardeşti” şeklinde konuştu.

Bir zamanların New York Valisi, Bronx doğumlu bir Yahudi olan Edward I. Koch, kardinal ile oldukça yakın ilişkide olup işbirliği yapmış ve O’Connor’u bir kardeş gibi sevdiğini dile getiren bir başka kişiydi.

O’Conner’ın kız kardeşi Mary O’Connor Ward-Donegan kızı Eileen Ward Christian’ın yönlendirmesi ile soyağacını oluşturmaya başladı. “Önce baba tarafımın soyağacını inşa ettim. Sıra anne tarafıma gelince kaynak bulmakta çok güçlük çektim. Annem Dorothy bize kendisi hakkında fazla bir şey anlatmazdı” demekte Mary. Mary’nin kızı Eileen internette yaptığı araştırmalar sonucu Dorothy’nin bir Yahudi evinde doğduğu bilgisine erişince, hatta bu bilgilere ilişkin İbranice yazılara rastlayınca bazı taşlar yerine oturmaya başladı.

Ayrıca Eileen’in bilgilerine ulaştığı mezar taşları Gustave Gumpel ile eşi Tina Ruben’e aitti. Mary O’Connor Ward-Donegan bu çiftin anne tarafından Prusya doğumlu büyükannesi ve büyükbabası olduğunu biliyor artık. Bu mezar taşları Connecticut’daki Yahudi mezarlığında bulunuyor.

Yahudi soy bilimi konusunda uzman bir kişi olan Renee Stern Steinig yürüttüğü araştırma sonucunda, kardinalin büyükbabası Gustav Gumpel’in Yahudi olmakla kalmayıp, bir rabi ve bir kasap olduğunu ortaya çıkardı.

Dorothy aslında Deborah’tı

Jeneolojik araştırmanın ortaya koyduğu diğer bir bulgu da, Rabi Gumpel’in ikinci eşi Tina’nın 30 yaşında öldüğünde  Dorothy’nin yeni yeni yürümeye başladığı, rabinin ortak beş çocukları ile bir önceki evliliğinden olan dört çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kaldığıydı. Çiftin en küçük çocuğu olan Dorothy’yi iki yarı üvey kız kardeşi büyüttü.

1887 yılındaki doğum kayıtlarında adı Deborah’tı, Katolikliğe geçtiği ve Papaz William J. Fitzgerald tarafından Bridgeport’ta 1908’de vaftiz edildiğinde adını Dorothy Gomple olarak değiştirdi. Bir yıl sonra Thomas O’Connor ile hayatını birleştirerek Philadelphia’da yeni bir hayata başlıyordu.

 

İlk Yahudi kardinal değil

Toplumsal arşivlerde Rabi Gumpel’in adı sinagogun ilk binasının 1911’deki açılış kayıtlarında ve cemaat merkezi kurucu aileleri mensuplarından birinin 1889’daki düğün kayıtlarında geçer.

O düğünde evlenen çiftin torunu avukat Robert K. Lesser; “Sanırım rabi Gumpel o Yahudiler için biraz fazla Ortodoks’tu. Aynı zamanda kasap olduğu için fazla saygı görmüyordu. Çünkü bu biraz aşağı tabaka mesleği olarak algılanıyordu” demekte.

Rabi Gumbel olayını, kızı farklı bir din mensubu ile yeni bir hayat kuran ‘Damdaki Kemancı’nın Amerikan versiyonu olarak niteleyenler de var. Mary O’Connor Ward-Donegan, annesi Dorothy’nin baba evini niçin terk ettiğini, bu konuda kimin onu etkilediğini hiçbir zaman öğrenemeyecek. Aslında Gumpel’ların yaşadığı dönem ABD’de asimilasyonun güçlü olduğu, bu ülkeye göç eden Yahudilerin çoğunluğun kültürünü benimseme eğiliminde oldukları bir dönemdi.

Yahudi olup da Katolik Kilisesi temsilcisi olan tek kişi John Joseph O’Connor değil. 24 yıl süresince Paris başpiskoposu olan ve 2007’de hayata veda eden Kardinal Jean Marie Lustiger, Polonyalı Yahudi bir göçmen ailesinin oğlu olarak dünyaya gelmiş, Aaron Lustiger genç bir delikanlı iken Hıristiyan olmuştu.

O’Connor’un aksine Lustiger hayatı boyunca Yahudi kökenlerinin bilincinde yaşadı. Cenazesinde yeğeni Kadiş duasını okurken, Mezmurlar İbranice, Latince ve Fransızca okundu. Kudüs Zeytin Dağı’ndan getirilen toprak bir çömlek içinde mezarına gömüldü. Jean Marie Lustiger’nin öyküsü “The Jewish Cardinal” adlı filme konu oldu.