Yaralı mısınız?

Estreya Seval VALİ Köşe Yazısı
11 Haziran 2014 Çarşamba

Bu yazıyı şifa ayı olarak bilinen İyar’ın son günlerinde yazıyorum; sizler okuduğunuzda Sivan ayına girmiş olacağız ama İyar’ın geçmiş etkisinden hâlâ yararlanamamamız için bir neden göremiyorum açıkçası.

Öncelikte İyar, neden şifa ayıdır? Şemot Kitabı’nın 15:26. dizesi dolayısıyla: “Eğer Tanrın Aşem’in sözüne itaat eder, Onun gözünde doğru olanı yapar, emirlerine kulak verir ve tüm hükümlerini korursan, Mısır’ın başına verdiğim hastalıkların hiçbirini senin başına getirmeyeceğim çünkü Ben Aşem, sana Şifa Veren’im.” Hemen bir açıklama: Pasuk’un son bölümünün İbranice’si ‘Ani Aşem Rofeha’ şeklinde geçiyor. Ve ‘Ani Aşem Rofeha’ sözcüklerinin baş harfleri, İyar ismini meydana getiriyor.

Aklınıza bir nokta takılmış olabilir. Aşem: “hiçbir hastalığı başına getirmeyeceğim” dediğine göre, şifa vermesine ne gerek vardır? Şöyle: Eğer tüm şartları yerine getirirsen, hiçbir hastalığı başına getirmeyeceğim ama dünyada kimse mükemmel olmadığı için, istemeyerek de olsa hataya düştüğün durumlar olabilir. Bu durumda bil ki, Teşuva kapısı her zaman açıktır. Bana döndüğün takdirde, Ben de sana Şifa Veren’im (Raşi, Sifte Hahamim).

Doktor, hekim sözcüğünün İbranice karşılığı rofe’dir. Yani şifacı. Peki, mademki Aşem, ‘Ani Rofeha’ diyor, o zaman doktora gerek var mı? Hastalandığımız zaman Aşem’in hükümlerine riayet etmediğimizi bileceğiz, teşuva yapacağız, Aşem de bize şifa verecek. Yok, sevgili okurlar. Öyle değil. Hastalandığımız zaman ya da daha hastalanmayı beklemeden elbette teşuva yapacağız ama doktora da gideceğiz. Bunu nereden mi anlıyoruz?

Tabii ki Tora’dan. Yine Şemot Kitabı’na başvuruyoruz (21:18-19): “İnsanlar tartışırken biri diğerine taş ya da yumrukla vurursa ve (darbeyi alan) ölmez, fakat yatağa düşerse (kanun şudur:) Eğer kalkıp evin dışında kendi gücüyle yürüyebiliyorsa, vuran temize çıkar. Ancak (diğerinin) gelir kaybını ödemeli ve sağlığına tamamen kavuşmasını sağlamalıdır.”

İnsan, zarar verdiği kişinin sağlığına tamamen kavuşmak üzere tedavi görmesi için tabii ki doktora başvuracaktır. Buradan bir hastanın Tanrı’dan mucize beklemek yerine doktora gitmesi gerektiğini öğreniyoruz. Her ne kadar her şey Aşem’in elinde ise de, bu pasuk, sağlık gönderme konusunda Onun bir insana aracı olabilmek yetkisi tanıdığını göstermektedir (Talmud, Bava Kama 85a).

Aşem her hastalığın şifasını bu dünyaya yerleştirmiştir. Âlimlerin yapması gereken, şifa veren bitki ve mineralleri araştırmak ve bulmaktır. Bu, onların görevidir. 

Küçük bir sapma yapalım. Tanrı’nın aracısız gönderdiği sağlıkla, insanın sağladığı sağlık arasında bir fark vardır. Tanrı sağlık gönderdiğinde, bu, acısız ve mucizevî bir şekilde gerçekleşir. Oysa doktor, tedavisinde acı ilaçlar kullanmak ya da hastanın vücudunu kesip biçmek gibi sıkıntılı yöntemlerden yararlanmak zorundadır.

Aşem’den kendi başımıza şifa istemek için ne yapmalıyız acaba? Mesele şu ki, çoğu zaman sıkıntımızın ne olduğunu bilmeyiz. Yazımın başlığını neden ‘yaralı mısınız?’ diye koydum, biliyor musunuz? Videosunu izlediğim bir din kadınına (din adamı var da, din kadını niye olmasın?) göre, hastalanmak bir tür yaralanma gibidir ve kendi kendimize şu soruyu sormalıyız: Yaralanmadan önce nasıldım? Kendimi nasıl hissediyordum? O zamanki durumumla şimdiki durumum arasında ne fark vardı? Yaralı olma unsuru, olaya farklı bir boyut getiriyor, öyle değil mi?

Gün batışı ya da son kuşlar (hani güneş batmadan hemen önce kuşlar cıvıldayarak alelacele doğuya doğru uçar ya) meditasyonumu yaparken kendi kendime sordum... Yaralanmadan önce nasıldım? Ortaya çıkan yanıt beni şaşırttı. Ben şimdi yaralı değilim ama küçüklüğümde, gençliğinde çok uzun bir süre yaralı yaşadım. Ve aklıma Notre Dame de Sion’da okurken öğrendiğim küçük çinçillanın (sincaba benzeyen, kürkü çok değerli bir hayvan) öyküsü geldi. Ormanda yaşayan bembeyaz bir çinçilla varmış. Kürkünün temizliği ile öyle gurur duyarmış ki... Bir gün peşine bir tilki takılmış. Minik çinçilla olanca gücüyle kaçmaya koyulmuş. Kaçacakmış kaçmasına ama önüne kocaman bir çamur birikintisi çıkmış. Ve küçük beyaz çincilla, kürkünü kirletmektense, tilkiye yem olmayı tercih etmiş.

Çinçillanın öyküsü neden bu kadar yıl boyunca aklımdan çıkmadı? Çünkü yaralı halim, o küçük sincabın ikilemidir. Bu dünyada tertemiz kalmayı çok isterdim ama herkes gibi kirlendim, lekelendim maalesef.

İyar ayının şifa verme etkisini yıl boyunca hissetmeniz dileği ile, esen kalın.