Normandiya Çıkarması (6 Haziran 1944): ‘Tiyatro ve şiirin değeri’

Sami AJİ Köşe Yazısı
4 Haziran 2014 Çarşamba

Başlıktaki resimler aynı kişiye ait değil mi? Hayır değil. Birinin adı Meyrick Edward Clifton James, diğerinin adı da Mareşal Bernard Montgomery, nam-ı diğer ‘Monty’. Hangi fotoğrafın kime ait olduğunu siz bulmaya çalışın.

Ancak her ikisinin de II. Dünya Harbi’nde ve özellikle Normandiya Çıkarması’nda önemli rolleri olmuştur.

Dilerseniz 1944 yılının başına dönelim. Harp Pasifik’ten Atlantik’e bütün şiddetiyle hüküm sürmektedir.

Özellikle Ruslardan gelen ısrarlı talepler sonucunda batı Avrupa’da Almanlara karşı ikinci cephenin açılması kararı müttefiklerce alınmış ve hazırlıklara başlanılmıştır. Muazzam bir armada Amerika ve Kanada’dan İngiltere’ye sevk edilmekte, nakliye gemileri, uçaklar ve planörlerin adedi inanılması güç rakamlara ulaşmaktadır.

Böylesine yoğun bir hazırlığın, Almanların gözünden kaçması imkânsızdı. Nitekim onlar da Fransa’nın tüm kıyılarını tahkime başlamışlar hatta bu cephenin başına da efsanevi Mareşal Rommel’i getirmişlerdi.

Bu çerçevede, istihbarat ve bilhassa çıkarmanın nereden ve ne zaman yapılacağı hayati bir önem kazanmıştı. Mayıs ayına gelindiğinde çıkarmanın artık haziran başında yapılacağı herkesin malumu olmuştu. Belki inanmayacaksınız ama o günleri yaşamış iki büyüğümle görüştüm. Kendileri bana, “6 Haziran’da haberleri BBC’ nin saat 13’teki öğle bülteninde radyodan almaya başladık. İstanbul Radyosu da akşam ajansında vermeyi uygun gördü. Ama hiç heyecanlanmadık. Hepimiz bunu bekliyorduk” dediler.

Peki, herkesin başlamak üzere olduğunu bildiği bu devasa harekâtta Almanlar nasıl oldu da gafil avlandı?

Hâlbuki Almanlar tüm hazırlıkları çok yakından izlemekteydiler. Alman istihbaratı çıkarmaya hazırlanan asker sayısı, savaş gemileri, uçakların sayılarını net olarak bilmekteydi. O kadar ki, Amerikan-İngiliz ordularının çıkarmaya 48 saat kala, Fransız direniş hareketine verecekleri parolayı dahi ele geçirmişlerdi: Ünlü Fransız sembolist şairi Paul Verlaine’in ‘Chanson d’Automne’ isimli şiirinin ilk kıtası BBC’nin radyo yayınında duyulduğunda artık saldırıya saatler kalmış demekti:

“Les sanglots longs / Des violons / De l’automne / Blessent mon coeur / D’une langueur / Monotone” (1)

Tüm bu bilgilere ve yukarıdaki mısraların okunduğunu duymasına rağmen,  Rommel, 5 Haziran günü cepheden ayrılıyor. Karısının doğum günü partisine katılmak için ülkesine dönüyor ve 6 veya 7 Haziran için Hitler’le görüşmek üzere randevu da istiyor. 5 Haziran’ı 6 Haziran’a bağlayan gece, ilk komando planörleri Alman cephesinin arkasına inmeye başladıkları haberi gelince dahi, Alman komuta heyeti bu olayı sadece bir şaşırtma taarruzu olarak değerlendiriyor.

Bu muazzam yanılgıya nasıl düşüldü?

İşte Almanları amiyane tabirle ‘ters köşeye’ yatıran kişi yukarda (sağda) resmini gördüğünüz Clifton James’tir. Pek tanınmış bir aktör değildi. II. Dünya Harbi’nde askerlerin moralini yükseltecek gösteriler yapmak için orduya katılmıştı. Fakat üstlerinden biri çıkarmanın başkomutanı Mareşal Montgomery’e benzerliğini fark ediyor ve bunu Ordu Film Merkezi komutanı, hepimizin yakından tanıdığı aktör ‘Yarbay’ David Niven’e gönderiyor. David Niven derhal onu çalıştırmaya başlıyor; Clifton James’e Montgomery’nin ses tonunu, mimiklerini, davranışlarını, huylarını öğretiyor. Sinirlendiği zaman ne gibi hareketler yaptığını, altlarına veya üstlerine karşı neler söylediğini de ezberletiyor. Hazır olduğuna kanaat getirdikten sonra, önce Monty’nin karşısına çıkarıyor sonra da karargâha getiriyor.

Hiçbir subay karşılarında, komutanları değil, bir taklidinin bulunduğunu fark edememiştir.

Bir süre sonra, 25 Mayıs 1944’te Churchill’in özel uçağı İngiltere’den havalanıyor ve Cebelitarık’a iniyor. Yolcusu ‘Monty’dir, ama sahtesi. Havalimanındaki Alman casusları Mareşal’in ziyaretini Berlin’e aktarmışlardır. Gerçekten aynı uçak oradan Cezayir’e ve nihayet Kahire’ye gitmiştir. Her gittiği yerde ‘Monty’ Fransız ve Amerikan subayları ile görüşmüş ve sık sık plan 303’ten bahsetmiştir. (Güney Fransa’dan yapılacak çıkarma). Alman istihbarat ajanları 5 Haziran’da, Montgomery’nin Kahire’de olduğunu gözleriyle görmüşlerdir. Tüm bu haberleri değerlendiren Alman komuta heyeti çıkarmanın en erken ağustosta yer alacağı ve belki de Kuzey Atlantik’te değil Güney Fransa’dan yapılabileceği kanaatine varmıştır.

6 Haziran’da savaş gemileri Normandiya kıyılarına dizilip ateş yağmurlarını yağdırmaya başladıkları anda dahi Clifton James’i Kahire’de görenler şaşkın halde Mareşal’in Mısır’da bulunduğunu üstlerine bildiriyorlardı. Ama asıl Montgomery o sıralarda Fransa kıyılarına ayak basmak üzereydi.

Almanlar olayı kavrayıncaya kadar çok geç kalmışlardı…

7 Haziran 1944 tarihli Cumhuriyet gazetesi çıkarmayı, tarihin kaydettiği en büyük askeri harekâtı olarak okuyucularına aktarıyordu. Gerçekten en ince detayına kadar planlanmış bir harekâttı. Ancak sanatın da bu kadar geniş bir şekilde kullanılmış olduğu bir askeri operasyonu samimi söyleyeyim, hatırlamıyorum.

İki gün sonra Normandiya Çıkarması’nın 70. yılı, savaş bölgelerinde büyük törenlerle anılacak. Tüm ABD ve AB medyası herhalde yepyeni yorumlarla okur ve izleyicilerini bilgilendirecek. Bakalım Clifton James’i veya Paul Verlaine’i hatırlıyan olacak mı?

 

(1) Şöyle tercüme edilebilir: “Sonbahar kemanlarının uzun hıçkırıkları, kalbimi, tekdüze bir sıkıntı ile yaralıyorlar.”