“One Minute’ten Mavi Marmara’ya” BİR DİPLOMATIN KALEMİNDEN TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ

Mavi Marmara olaylarının yıldönümü haftasına girerken Türkiye-İsrail ilişkilerinin en sarsıntılı döneminde İsrail’de görev yapmış Emekli Büyükelçi Oğuz Çelikkol’un yayınladığı ‘One Minute’ten Mavi Marmara’ya Türkiye-İsrail Çatışması’ isimli kitap, gün yüzüne çıkardığı perde arkası detaylar ve tam da aynı hafta Mavi Marmara davasından İsrailli askerler hakkında tutuklama kararı çıkması ile gündeme damga vurdu

Selin NASİ Dünya 0 yorum
4 Haziran 2014 Çarşamba

Türkiye-İsrail arasında ilişkilerin düzeleceği yönünde beklentiler yükseldiği sırada Mavi Marmara davasından aralarında İsrail Genelkurmay eski Başkanı Ashkenazi de olmak üzere dört üst düzey komutan hakkında tutuklama kararı çıkması gerek İsrail gerekse Türkiye’de şaşkınlık yarattı. 2010 yılında Gazze’ye insani yardım taşıyan filonun İsrail askerlerince durdurulması ve silahlı müdahale sonucunda 10 kişinin hayatını kaybettiği Mavi Marmara olayı sonrasında Türkiye, ilişkilerin normalleşmesi için İsrail tarafına üç koşul öne sürmüştü. Bunlar; İsrail tarafının resmi olarak özür dilemesi, hayatını kaybeden kişilerin yakınlarına tazminat ödenmesi ve Gazze’ye ablukanın kaldırılması idi. Sonuncu madde zaman içinde deniz ablukasının Türkiye’ye ayrıcalık sağlayacak şekilde gevşetilmesine dönüşmüştü. Geçtiğimiz haftalarda Türk ve İsrail resmi kaynaklarının açıklamaları tarafların tazminat konusunda anlaştıkları ve  tazminat miktarının İsrail parlamentosunda onayı sonrası iki ülke arasında bir mutabakat zaptı imzalanacağına işaret ediyordu. Ancak son gelişmelerin ardından iki ülke arasındaki yakınlaşma sürecinin sekteye uğrayacağından endişe ediliyor.

İşte tam da Mavi Marmara olayının yıldönümü haftasında, 2010 yılında dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Danny Ayalon ile yaşanan koltuk kriziyle talihsiz bir şekilde gündeme gelen Emekli Büyükelçi Oğuz Çelikkol’un yazmış olduğu ‘One Minute’ten Mavi Marmara’ya Türkiye-İsrail Çatışması’ isimli kitabı yayınlandı. İki ülke arasında yaşananların perde arkasına ışık tutan kitabın tanıtımı amacıyla 29 Mayıs’ta Çelikkol’un öğretim üyesi olarak görev aldığı İstanbul Kültür Üniversitesi’ne bağlı Global Politik Eğilimler Merkezi'nde (GPOT) bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi.  Toplantıda Türkiye’nin İsrail’i yeterince tanımadığına değinen Çelikkol kitabı yazmaktaki amacının Mavi Marmara olayına giden süreci anlatmanın yanı sıra İsrail’in devlet yapısı ve siyasi işleyişi, Filistin sorununun tarihsel gelişimi gibi birçok konuda bilgi veren çok yönlü bir kaynak oluşturmak olduğunun altını çizdi.

Elbette, toplantıda yöneltilen başlıca soru “Mavi Marmara davasına ilişkin tutuklama ve kırmızı bülten kararının iki ülke arasında normalleşme sürecini nasıl etkileyeceği?” idi. Çelikkol, Türkiye-İsrail arasında siyasi ilişkilerle mahkeme sürecinin birbirinden ayrılması gerektiğini savunurken, normalleşme amacıyla sürdürülen müzakerelerin karşılıklı güven tesis edilmeden nasıl devam edeceği ayrı bir tartışma konusu. Güven konusu benzer bir şekilde enerji alanında arzu edilen işbirliğinin hayata geçirilmesi açısından da önem taşıyor.

Çelikkol’un İsrail’de büyükelçi olarak görev yaptığı dönemde tanıklık ettiği, gölgede kalan ayrıntıları topladığı kitabının en can alıcı bölümü ise Mavi Marmara olaylarında Mısır’ın rolü olduğu iddiası. Çelikkol’un aktardığı üzere Mavi Marmara gemisine düzenlenen operasyonun şiddet dozunun bu denli yüksek olmasının arkasında Mısır istihbaratının İsrail’i geminin silah taşıdığı yönünde yanlış bilgilendirmiş olma ihtimali bulunuyor.  Elinde somut bir kanıt olmadığını  belirten Çelikkol, gemiye binecek yolcu listesinde bulunan bir Mısırlının son anda gemiye gitmekten vazgeçmesi ve daha sonra bu kişinin Mısır istihbaratında çalıştığı yönünde bir duyum alınmış olması; ayrıca Mavi Marmara olayından bir hafta kadar önce Mısır İstihbarat Başkanı Ömer Süleyman’ın İsrail’e giderek Mavi Marmara hakkında görüşme yapmış olması bu iddiayı destekleyen veriler olarak değerlendiriliyor.

Dış politika konularının adeta birer iç politika meselesi haline geldiği Türkiye açısından uluslararası konjonktür, bölgesel gelişmeler ve dış aktörlerin arabuluculuk girişimleri iki ülkenin işbirliği içinde bulunması ve yakınlaşmasını teşvik eden faktörler arasında görülüyor. Ancak son tahlilde Türkiye-İsrail ilişkilerinin ne ölçüde normalleşeceği Türkiye’nin dış politika çizgisinin ne yönde seyredeceğine göre belirlenecek.  Diğer bir deyişle Türkiye’nin batı sistemi içinde kalmak isteyip istemediği sorusuna verilecek cevap Türkiye-İsrail ilişkilerinde yakınlaşmayı yönlendirecek. Bu bağlamda Çelikkol’un kitabında yer verdiği üzere ‘İsrail-Filistin barış müzakerelerinde iki devletli sona ulaşılmasının Türkiye-İsrail ilişkileri ve işbirliğini olumlu yönde etkileyeceği’ gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor.

1 Yorum