Tasarımları sayesinde hayatta kaldı

Temerküz kamplarından, ölüm yürüyüşlerinden biraz da sanatsal yeteneği sayesinde hayatta kalmayı başaran Morris Wyszogrod anılarını topladığı kitabında, insan hayatı kurtarmaya çalışan kişilere, Amnon Goeth gibi sadist Nazilere ve tutukluları zarif beyaz atının yularları ile boğmaktan zevk alan Budzyn Kampı komutanı SS Reinhold Feix’e yer verdi

Nelly BAROKAS Kültür
28 Mayıs 2014 Çarşamba

Varşova Gettosu’un Nazilere karşı başkaldırısının bu yıl 71. yıldönümüydü. Morris Wyszogrod’un o döneme ait anıları halen tazeliğini koruyor. Geçtiğimiz Nisan ayının 20’si onun doğum günüydü. Adolf Hitler ile paylaştığı bir tarih.

Morris Wyszogrod ünlü bir grafik tasarım sanatçısı. Ancak Holokost döneminde yeteneklerini Yahudi yaşamı kurtarmak için sahte kimlik belgeleri hazırlamakta kullanıyordu. Savaş sonrasında Morris grafik tasarım alanında tanınan bir kişi oldu ve efsanevi Paul Rand’ın asistanlığını yaptı. Çok sayıdaki profesyonel tasarımları arasında Q-Tips, Vaseline ve Revlon’un Jontue parfümüne tasarladığı logolar sayılabilir. JOİNT’un (Joint Distribution Committee) da 50. yılında logosunu hazırlayan yine Morris oldu.

Kudüs’te yaşamakta olan 94 yaşındaki Morris Wyszogrod, “Günümüzde halen yaşamakta olan pek az Holokost kurtulanı kaldı. Zaman zaman gençlerle bir araya geliyorum, çok parlak bir gençlik ama ne yazık ki Holokost hakkında fazla donanımlı değiller. Aynen benim neslimin gençliğimizde İspanya Engizisyonu hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız gibi,” demekte.

Morris ailesinde dört kardeşten en büyüğüydü. Babası bir müzisyen, annesi şapka ve tiyatro kostümleri tasarlayan bir sanatçıydı. İşlerin durgun olduğu dönemlerde karı/koca ek iş olarak evlerinde müzik aletlerinin onarımını yapmaktaydı. Bu da evlerinin dönemin Polonya’sının ünlü jazz ve klasik müzisyenlerinin uğrak yerine dönüşmesine yol açmıştı. Almanların 1939’da Polonya’yı işgalinin ardından felaketler başladı, müzik sustu, karabasan ülkeye çöktü.

“Olacakları öngöremezdik. Kristallnacht’ta olanları, Yahudilerin haklarının kısıtlandığını, Almanların Yahudileri küçük düşüren yalanlarını duyuyorduk. İnsanlar bu yalanları duymaya alıştılar ve artık gerçek olduğuna inanmaya başladılar” sözleri ile Morris savaş öncesi dönemine ait anılarını dile getirmekte.

Almanlar binlerce Yahudi’yi Varşova dışına taşımaya başladığında, önceleri hiç kimse bu insanların nereye götürüldüklerini bilmiyordu. Geri geleceklerini düşünerek umutlanıyorlardı. Ne yazık ki yanılıyorlardı.

Morris, “Almanlar nazik ve iyi eğitimli olmadıklarını düşündükleri Yahudilerin Alman kültürünü öğrenebilecekleri bir yere götürüleceğini söylüyorlardı. Oysa Yahudileri götürdükleri yerler Treblinka, Majdanek, Sobibor, Auschwitz gibi ölüm üniversiteleriydi. Ben de bu üniversitelerde bulundum,” demekte.

Morris Wyszogrod’un tüm ailesi Hitler’in askerleri ve onların işbirlikçileri tarafından öldürüldüler. Morris, sanatı ve hünerli elleri sayesinde kendisi gibi diğer sanatçı tutuklularla birlikte Luftwaffe hava üssü yakınında güveni sayılabilecek bir mekânda çalıştırılıyordu.

Fakat  Morris zaman zaman kendini cehennemin içinde bulduğu oldu. Varşova Gettosu’nun boşaltılması sürecinde makineli tüfekle taranan 400 Yahudi’nin ölü bedenlerini toplayıp kazdıkları ortak bir çukura gömme emrini alanlar arasında Morris de vardı.

Bu türden dehşet, açlık, işkence ve zoraki işçilikle ilgili anılarını Morris Wyszogrod, ‘A Brush With Death’ adlı kitapta topladı. Plaszow temerküz kampına bir süre sonra Morris SS’ler tarafından ölü bedenleri yakılmak üzere fırınlara taşıyacak yüz kişilik ekibe seçildi. “Bedenleri çekerken kemiklere eldiven gibi yapışmış deri ellerimizde kalıyordu. Bu sahneler, SS’ler için bile dayanılması zor sahnelerdi. Bizlerden uzakta durup izliyor ve içiyorlardı” ifadesi kitaptan bir alıntı.

Morris’in kendi çizimlerine de yer verdiği kitabı New York Times, “Yürek parçalayıcı anıların özeti olduğu kadar, toplumun sanatçılara karşı tutumunu yansıtan bir mesel,” olarak tanımladı.

Morris duvarları boyaması, Naziler ve aileleri için portreler ve tebrik kartları yapması sayesinde gettodan, ölüm yürüyüşünden, kamlardan kamplara sürgünden canlı kurtulmayı başardı. “Katiller benim müşterilerimdi,” diyen Morris bir gece tuhaf bir emir aldı. Alman subayların bir sefahat partisinde pornografik çizimler yapması istendi kendisinden. Etkinlik süresince izlemeye zorlandığı bir çiftin sevişmesinden senaryolu çizimler yapması istendi.

Günümüzde Kudüs’te huzur içinde yaşamakta olan bu kişinin gençliğinde Almanların oluşturduğu bu cehennemden sağ kurtulduğunu idrak etmek zor. “Ben hiçbir zaman şanslı veya akıllı olduğumu düşünmedim. Ölüm sürekli etrafımda kol geziyordu. Ölüm korkusu hayatımın bir parçası olmuştu artık. Belki de hayatta kalmanın bir yoluydu. Zamanla duygularımla birlikte korkumu da kaybettim. Korkunun ne olduğunu anımsayamaz oldum. Ölümü, öldürmeyi, işkenceyi görmediğim bir dakika bile yoktu,” sözleri Morris’in yaşadığı ortamı anlamaya yeterli…

Onun anılarında, en umutsuz durumlarda insan hayatı kurtarmaya çalışan kişiler, Amnon Goeth gibi sadist Naziler ve tutukluları zarif beyaz atının yularları ile boğmaktan zevk alan Budzyn kampı komutanı SS Reinhold Feix de var.

Birkaç kez ölüm Morris’in yanından teğet geçti. Bir kez içinde yer aldığı on kişilik tutuklu grubundan bir kişi başarısızlıkla sonuçlanan bir kaçma deneyimine girişti. Bütün grup kurşuna dizilmeliydi. Silahlı askerlerin karşında sıraya girdiler. Son anda komutan yardımcısı müdahale ediyor ve Morris ile iki kişiyi sıradan çıkarıyor. Diğerleri öldürülüyor.

Son olarak New York’taki Pratt Institute için “Never Again” (Bir Daha Asla) yazılı bir grafik tasarım yapan Morris Wyszogrod tüm anılarını anlatma gücüne sahip az sayıda Holokost kurtulanlarından biri. Varşova Gettosu’ndan iki yakın arkadaşı halen hayattalar ve ABD’de yaşıyorlar.

“Holokost kurtulanları olarak görmek zorunda kaldığımız dehşetler ve yaşadığımız deneyimler o denli kötüydü ki, normal bir hayat yaşamamamız ve bazı şeylerden zevk alamamamız gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan ise Yahudi toplumunun kökünün kazınmasına o denli yakından tanıklık etmiş kişiler olarak, bizlere neler yapıldığını dünyaya anlatma sorumluluğunu taşıdığımıza inanıyorum” sözleri ile Morris Wyszogrod,bir  Holokost kurtulanı olarak ikilemini sergilemekte.