Memleket nere hemşerim?

Sibel CUNİMAN PİNTO Köşe Yazısı
21 Mayıs 2014 Çarşamba

İnanın, sadece Turkiye’de değil Fransızların da ciddi araba kullanma sorunları var. Sanki arabalarının içinde devleşip yabanileşiyorlar ve tüm kuralları es geçip özgürlüklerini ilan ediyorlar! 2013 yılında 3.250 kişi can vermiştir Fransız karayollarında… Bizler İstanbul’da her an herşey olabilir mantığıyla araba kullanırız ya muhtemel bir kazayı önlemek için programlanmışızdır. Oysa Fransa’da, kültürel olarak hata yapmak utanç verici ve zayıflık kabul edildiğinden Fransız araba kullanırken, kendisi haklıysa, tehlikeli bile olsa, kaza olması pahasına arabayı üzerinize sürer. Hakkını olması gerektiği gibi savunmuştur sonuna kadar….

Yaya geçitleri de ayrı bir heyecan. Büyük şehirler dışınde banliyö ve küçük yerleşimlerde sürücüler daha sakin ve acelesiz olduklarından yaya geçidinde bekleyen yayaya yol verirler oysa Paris’te genelde sürücüler yavaşlamaz, yol vermez. Yol verenler olursa da arkasındakiler kornaya dayanıp ‘ne olacak işte, taşralı’ etiketini yapıştırırlar!

Dibinize kadar gelip size taciz etmek ve yol vermediğinizde sollayıp tehlikeli bir mesafede önünüze girip size zor durumda bırakmak da cabası. Fransa’da, aksi belirtilmediyse, kural sağdan gelen arabanın önceliğidir. Ana caddelerde bile sağdan çıkan küçücük yollara dikkat etmek gerekir. Şehirlerarası yollarda sağdan giren beklemek zorundadır ama yola öyle hızlı girişleri vardır ki önünüze atılacaklar korkusuyla hemen sola kırmak gelir içinizden… Oysa tam zamanında dururlar, sadece bu tarza alışmak epey zaman alır.

1992 yılından itibaren ehliyetlerde puan sistemi çok ciddi çalışmakta. Cezalar karşılığında puanlarınızı bir çırpıda kaybetmeniz ciddi olasılık dahilinde. Her ehliyet on iki puan (gençlerde altı puan)la başlar. Hız limitini 20 km ile geçmek veya araçta telefonla konuşmak iki puan, emniyet şeridinde seyretmek veya kemersiz araç kullanmak üç puan, alkollü araç kullanmak altı puan kaybettirir, belli oran üstünde ehliyete direk el konur. Üç puan ve üstü puan kaybettiğinizde dört ay içinde mecburi staja devam edip puanlarınızı geri kazanmak zorundasınız.

Plakalar ise milli bir mesele! Bir kaç yıl önce ciddi bir kriz oluştu toplumda; yürüyüşler, imza kampanyaları, kurulan internet siteleri… Ne oluyor yine dedim. Ne de olsa devrim çocukları, tepkilerini mutlak dile getiriyorlar, grev nasıl milli sporlarıysa yollara dökülme, protesto yürüyüşleri de günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası. Meğer konu DEPARTMANLARmış. Araç plakalarının son iki sayısı arabanın kaydedildiği departmanın kodunu taşıyordu. Paris 75, Versailles 78 gibi…Bu durumda arabanın her satışında plaka değişmek zorunda. Bu sorunu ortadan kaldırmak için hükümet yeni plakalarda artık departman numaralarının kaldırılacağını açıklar. Nasıl olur da bu mümkün olur? Vay, sen bizim kimliğimizin simgesi olan departmanlarımızı arabamızdan nasıl yok edersin?

Departman konusunu biraz açalım: Fransa’da yerel yönetim üç bölümde incelenebilir. Başında belediye başkanı olan commune’ler- şehir, kasaba veya köy olabilen tüm belediyeleri kapsar. En büyükleri sırasıyla Paris, Lyon, Marsilya, Toulouse, Dijon, Bordeaux ve Strasbourg. Ardından başında préfet (vali) olan département’lar, bir anlamda merkezi yönetimin kontrolünde küçük hükümetler. Ardından da région denilen bölgeler gelir. Ülkede 27 bölge; ülke dışı adalar Martinique, Guadeloupe, Réunion, Guyanne ve Mayotte dahil 101 département ve 37.000 civarinda commune mevcuttur. Commune sayısına bakınca Fransa, küçük köyler ülkesidir denilebilir.

Plakalara geri dönersek bir çok parlamanter, senatör ve belediye başkanı hemen bu oluşuma destek verdiler, kurulan web sitesinin adı: Jamais Sans Mon Département (Departmanım Olmadan Asla!) Televizyonlarda halkla yapılan röportajları izledim, meğer ne kadar önemliymiş şu iki küçük rakamcık. Parisli bir sürücü Paris dışı arabalarının daha ‘köylü’ olduğunu, yaya geçitlerinde yayalara yol verdiklerini, çok daha ağır gittiklerini, sinir olduğunu anlattı. Fransa’nın küçük ilçelerinden bir sürücü yollarda kendi departmanının rakamını taşıyan arabalar görünce içini bir güven hissi kapladığını, farklı bir araba bölgelerine geldiğinde ise hemen dikkat kesildiklerini söyledi. Şimdi Fransa gezilerimizde daha arabadan iner inmez niye delici bakışlarla karşılaştığımızı daha iyi anlıyorum! Marsilya şehrinden bir sürücü ise tatile çıktıklarında yollarda kendi departman numarasını gördüğü arabalara çok daha dostça davrandığını, hatta tanışmasalar bile birbirlerine kornayla selam verdiklerini açıkladı. Sonunda 1950 yılından bu yana yürürlükte olan uygulamaya son verildi. Yeni araçlarda departman numaralarının isteğe baglı olarak plakanın sağ koşesinde ayrıca belirtilmesine karar verildi.

Biraz bizim “Memleket nere hemşerim?” muhabbeti gibi… Nedense yıllardır “Ben İstanbullu’yum” dediğimde insanlar hiç tatmin olmaz. Sanki İstanbul insanın memleketi olamaz gibi burun kıvırır, “Yani annen, baban, deden nereliler” diye üsteler. İşte yalnız değilmişiz. Bizde memleket neyse Fransa’da da departman o!