Derin bir aşk hikâyesi

Bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında oluşturulan ve yazarlarının en saklı hayallerini kaleme aldığı ‘İmza: Ben’ adlı kitapta Belgrad Ormanı’na ithafen bir hikâyem bulunuyor. Kitabın telif geliri, görmeyenlerin dünyasında minik de olsa bir ışık yakabilmek hedefiyle, bu yıl 10. yılını kutlayan Türkiye Görme Özürlüler Kütüphanesi’ne (TÜRGÖK) bağışlanıyor. Kitabın ayrıca sesli kitap versiyonu da görme engelliler için TÜRGÖK tarafından oluşturuldu

Clara Haia AMRAM Sağlık
14 Mayıs 2014 Çarşamba

Belgrad Ormanımıza, 

Çok uzun zamandan beri sana bu mektubu yazmak istedim. Sana karşı duyduğum derin hisleri yalnızca hissetmekle kalmıştım bunca yıl...

Geçen gün yine seni ziyarete geldim. Kışa yaklaştığımız bu günlerde, heybetli ağaçlarının dökülmüş yapraklarına rağmen yine de muhteşemdin. Ciğerlerime oksijen dolu zengin havanı çekip enerji depolarken karar verdim: Artık daha fazla beklemeyecektim. Sana minnettarım ve duygularımı, düşüncelerimi eve döndüğümde kağıda dökecektim…

Seninle ilk tanışmam, yaklaşık 15 yıl önce oldu.  Bir ilkbaharın başında sana doğru ilk adımlarımı attığımda kollarını açıp beni o büyüleyici güzelliğinle kendine doğru çekmiştin. O an, aramızda kopulmaz bir bağ olacağını bütün benliğimde hissetmiştim! O günden beri seninle uzun ve sağlam bir dostluğumuz var. Her ziyaretimde, güzelliğine daha büyük bir hayranlık duyuyorum, her seferinde sende yeni bir detayı daha heyecanla keşfediyorum.

Sana geldiğimde ağaçlarındaki, çiçeklerindeki, böceklerindeki doğal cazibenin, yüksek enerjinin, her seferinde işitsel bir şölen sunan kuş cıvıltılarının etkisinde kalıyorum. Şırıl şırıl akan, ferahlatıcı, buz gibi sularının verdiği huzur ve rahatlatma ile yaşamın nimetlerine bir kez daha şükran duyuyorum. Ellerimi daldırırım, nemlendiririm yüzümü bazen o berrak sularınla. İçindeki göle baktığımda da hem göğün hem de etraftaki ağaçların yansımalarını huşu ile izlerim hep. Birleşir sende hem gök hem de yeryüzü.

Bilmek ne güzel ki Levent, Maslak gibi sayısız gökdelenlerin insanları küçültüp gri gölgeler yaratan semtlerinden sadece birkaç kilometre öteye giderek sana kavuşabiliriz ve bağrında yücelebiliriz!

Sende, her mevsimin kendine has bir güzelliği hissedilir. Kışın, yeni yağmış bembeyaz karın örtüsü özenle süsler seni. Küçücük hayvanların ayak izlerini görürüm bazen karla kaplı düzlüklerinde. Bazen de ben koşarım karların üstünde ilk izleri bırakmak için. Çocuk gibi hafif ve muzip hissederim kendimi o zamanlar, gülümserim içten bir mutlulukla. İlkbahar ve yazın heybetli meşe ağaçlarının eteklerinde piknik yapmak çok keyif verir, sonbaharda ise yaprakların dallarından uçup toprağa kavuşmalarını, sonra da hafif bir rüzgârda bile derinliklerine doğru savrulmalarını seyretmek hep uzaklara götürür beni. Asla hüzün dolu bir izleyiş değildir bu çünkü inanırım ki her mevsim, yenilenmek, her şeye yeniden başlamak için çok iyi bir fırsattır. Bir de çok kez coşkuyla seyrettiğim için bilirim ki ilkbaharda tomurcukları görünmeye başlayan çiçekler tez zamanda tekrar rengârenk giysilerini giydirecektir sana.

Saygın ve cömert tarihine de hayranım senin. 1500’li yıllardan beri büyüyen, kalabalıklaşan İstanbul’un susuzluğunu giderdin sen. Günümüze kadar gelen su kemerlerin Mimar Sinan’ın usta ellerinin izlerini taşır. Muhteşemdir onlar ve asırlardır dimdik durarak Osmanlılardan bize özel bir mirastırlar. Sırbistan seferinden dönen Kanuni Sultan Süleyman ve beraberindekilerin koşturduğu atların nal seslerinin yankılarını duyarmış gibi olurum bazen Karadeniz’den esen rüzgârların hışırdattıkları yaprakların ritminde...

Irmak, Kirazlıbent, Kömürcübent, Binbaşı Çeşmesi gibi mesirelerini de keşfettim senin. Berrak su ve tertemiz bir çevre ile günlük hayatın stresinden kurtulmak isteyenler için ne harika bir sığınaksın sen!

Ailece sana kavuştuğumuzda, çocuklarımın, eşimin içten kahkahaları hep mutlu etmiştir beni ve bu güzel anılar için de teşekkür ederim sana.

Piknikçiler, çocuklar, her çeşit sporcular, yeni annelerden, dedelere kadar, sevgililer romantik bir anı seçerken, maratoncular, gezmek ve biraz temiz hava almaya ihtiyaç duyanlar ya da doğada bisikletleri ile süzülenler huzur bulurlar sende. 

Düşündürürsün de beni çünkü her sana geldiğimde bir kez daha çok önemli bir gerçeği hatırlatırsın bana: Doğadaki her şeyin bir rengi, bir anlamı, bir amacı ve bir adı olduğunu. Her rengin bir niteliği, bir var olma sebebi ve bizlere vereceği bir armağanı vardır. Keşfettiklerimiz çoktur sende ama bilirim ki keşfedilecek çok fazla şeyleri de saklarsın sen. Heyecanlandırıp ödüllendirirsin kuytularında, köşelerinde sakladığın küçük, büyük mucizeleri bulanları. Bazen bir ağaç kovuğunda yetişen ve üst üste sıralanmış rengarenk mantarlardır bunlar, bazen de uçuşan iri kelebekler ya da ürkek bir sincabın göründüğünü hissettiğindeki tedirgin bakışıdır.

Bazen doğanın hemen tüm renkleri göz kırpar bana seni izlediğimde. Sayende hatırlarım ki gökkuşağı sadece göklerde değil, güneş ve su ile beslenen toprakta yetişen nimetlerle de hayatlarımızı renklendirir, zenginleştirip sağlık bahşeder bizlere. Her şey ilk önce topraktaki tohumla başlar, filizler köklerini soğuk karanlık diplere salarak hayat veren suyu ve besinleri bulur. Sonrasında da yeryüzüne çıkıp ödüllendirir bizleri. Bu yaşam döngüsünü ne güzel sergilersin sen ve eğitirsin hepimizi dikkatle izlersek seni.

Yıllardır takdirimi, sevdamı ve şükranımı kazandın benim. Derin bir aşk hikâyesidir bu ve her candan seven gibi seni korumak, sahiplenmek isterim. Sevgi, sorumluluk getirir. Bu yüzden hep hatırlatmak isterim ki nimetlerini sadece tüketmekle kalmamalı, yaşamaya devam etmeni ve gelecek kuşaklara hediyelerini, mucizelerini sunabilmen için ne gerekiyorsa yapmalıyız.

Sadece insanlar değil, kuşlar, böcekler ve yiyecek arayan hayvanlar da senin verimliliğine bel bağlarlar. Senin hediyelerini koruyup keyfini sürmek, sayende temiz oksijen depolayarak doğayı hissetmek hepimizin hakkı olduğu kadar bir ayrıcalıktır aynı zamanda. Bunun bilinciyle koruyup sahiplenelim seni ve bizden sonraki nesillerin de sana hayran kalmalarını sağlayalım!

İyi ki varsın Belgrad Ormanı ve iyi ki hayatımdasın!

SENİ SEVİYORUM.

İstanbul 05.12.13