Pesah Selfie’si

Öğrencilik yıllarında Pesah’ı ailesinden ayrı geçirmiş biri olarak, ailece Pesah geçirmenin keyfini ve kıymetini bilirim. Yurtdışında geçirilen bayramlarda, en sevdiklerinizden ayrı olmanın verdiği hüznün yanı sıra bir de yemek sıkıntısı vardır. Bütün yıl gözünüzde tüten evdeki pırasa köftelerinin, ıspanaklı böreklerin, havuçlu cevizli keklerin yerine birdenbire karşınıza hepsine şeker katılmış sebzeler, yine şekerli soslu bir balık, matzadan yapılmış bir çorba çıkar.

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
17 Nisan 2014 Perşembe

Öğrencilik yıllarında Pesah’ı ailesinden ayrı geçirmiş biri olarak, ailece Pesah geçirmenin keyfini ve kıymetini bilirim. Yurtdışında geçirilen bayramlarda, en sevdiklerinizden ayrı olmanın verdiği hüznün yanı sıra bir de yemek sıkıntısı vardır. Bütün yıl gözünüzde tüten evdeki pırasa köftelerinin, ıspanaklı böreklerin, havuçlu cevizli keklerin yerine birdenbire karşınıza hepsine şeker katılmış sebzeler, yine şekerli soslu bir balık, matzadan yapılmış bir çorba çıkar.  Boğazınızdan geçmez, alışık olduğunuz damak tadına ters gelir ama ucundan yemeye mecbur olursunuz. Ne de olsa kendisi de öğrenci olan, tüm Türk arkadaşlarına evini açan Meksikalı bir arkadaşınız pişirmiştir. Ayıp etmek istemezsiniz, ne de olsa bayram…

Neredeyse on beş yıl geride kalmış o günler, her Pesah akşamı aklıma gelir.  Pazartesi akşamı da aklıma geldi; Kolombiyalı komşumun evindeki Pesahlar, Meksikalı arkadaşlarımın evindeki Pesah ve Türk arkadaşlarımızla birlikte yapmaya çalıştığımız Pesahlar… Farklı ülkelerden insanlarla birlikte bayramları kutlamak güzel bir anı, kültürel bir zenginlik. Ancak bir o kadar da farklılar göz önüne çıkıyor; duaları kısa bulanlar, uzun bulanlar, geç başlayan yemek yüzünden kan şekeri düşmek üzere olanlar, mısır yiyenler, yemeyenler, pilav yiyenler, yemeyenler, harosetin içine çarşıda ne bulduysa koyanlar… Sonuç zevkli, hareketli, anılardan silinmeyen yemekler, yorgun ev sahipleri... Başka bir ülkede iken sıcak bir Pesah masasına davet edilmek çok kıymetli, ancak insanın kendi ailesiyle, sevdikleriyle çevrili bir Pesah akşamı gibisi yok.

***

O yıllarda saat farkına rağmen ailemle konuşabilirsem eğer, mutlu olurdum.  Tabii sadece konuşma ve siyah beyaz mesaj atma fonksiyonu olan kamerasız, minik bir cep telefonum vardı. Adı üstünde vasıfsız bir telefon. Çoğu insanın sosyal medyada sevdikleriyle ‘selfie’ - yani cep telefonunun kamerasını kendinize doğru çevirip kendi kendinizin resmini çekme- yayınladığı bu günlerde Pesah’ı en sevdiklerinden uzak geçirmek zorunda olanlar için teknoloji anlamında seviniyorum. Görüntülü konuşmak yan yana olmanın yerini tutmasa da, telefonun öbür ucundan gelen bir sese göre daha güzel bir his. Geçtiğimiz pazartesi akşamı facebook ‘Pesah selfieleri’ ile, Instagram ise marifetli hanımların bazıları ‘master chef’ seviyesinde olan bayram yemekleri ile çalkalandı. Çiçeklerle süslenmiş bayram masaları, pırasa köfteleri, enginarlı salatalar, armut tatlıları, bezeli çikolatalı pastalar… Hamursuz unundan şaheserler yaratılmış bu sene. Bunca emeğin ardından, sadece evdekilerden değil, online olanlardan da beğeni almayı hakkediyor hazırlayanlar.

Bu ‘selfie’ olayını bazıları saçma ve gereksiz bulsa da, bence insanın sevdikleriyle birlikte geçirdiği neşeli günlerin fotoğraflanması eğlenceli. Sadece ve sık sık kendini ofisinde, evinde, spor salonunda resmedip rapor verir gibi facebook’a aktaranlardan bahsetmiyorum tabii. 

Güzel bir bayram akşamında, sevdiklerimizle çevriliyken anı yakalamak bu senenin modasıyla bir ‘selfie’ ile neden olmasın? Selfie modası geçse de, sevdiklerinizle geçirdiğiniz güzel anları fotoğraflamanız, anları güzel anılar yapmanız dileğiyle… Hag Sameah!