Sosyal fobi depresyonun bir belirtisi olabilir!

Sosyal fobi, sosyal ortamlarda ve kişisel performans gerektiren durumlarda, başarısız olacağı, aşağılanacağı ve utanılacak şekilde davranacağına ilişkin, kişinin aşırı ve sürekli korku duyması olarak tanımlanıyor.

Raquel AŞKANER HABİB Çocuk-Aile
12 Şubat 2014 Çarşamba

Kişi bu korkuyu hissettiğinde bulunduğu ortamdan uzaklaşmaya çalışır. Çocuk yaşlarda başlayan sosyal fobinin nasıl tanındığı, üstesinden gelebilmek için nasıl bir yol tutulması gerektiğini Uzm. Psk. Danışman/EMDR Terapisti Belin Güner Nas’tan öğrendik

  Sosyal fobi nedir?

Sosyal fobi, sosyal ortamlarda ve kişisel performans gerektiren durumlarda, başarısız olacağı, aşağılanacağı ve utanılacak şekilde davranacağına ilişkin, kişinin aşırı ve sürekli korku duymasıdır. Kişi bu korkuyu hissettiğinde bulunduğu ortamdan uzaklaşmaya çalışmaktadır. Sıkıntı yaşanan ortamdan çıkar çıkmaz rahatsızlık belirtileri de ortadan kalkmaktadır. Başkalarının önünde gülünç duruma düşmek, sosyal fobisi olan kişilerin en temel korkusudur. Bu durum kişinin yaşam kalitesini düşürmektedir. Kişi korkularının anlamsız olduğunu bilir. Ancak buna rağmen korktuğu ortamlardan kaçmaya çalışır ya da kaçamadığında ise şiddetli kaygı yaşar. Sosyal ortamlardan duyulan bu kaygı çoğu zaman kişinin günlük ve mesleki işlevselliğini, toplumsal aktivitelerini ve ilişkilerini bozar.

Sosyal fobi çocuklarda ne gibi belirtiler gösterir? Çocuklarda sosyal fobi nasıl anlaşılıyor?

Tıpkı yetişkinler gibi çocuklar da kaygı yaşadığı ortamlara girmekten kaçınmaktalar. Kalabalık bir doğumgünü partisine gitmek bu çocuklar için kâbus gibi olabilir. Huzursuzlanır, oradan uzaklaşmak için bahaneler üretebilirler. Elleri titremesi-terlemesi, yüz kızarması, terleme, kekeleme, göz teması kurmaktan kaçınma sıklıkla görülen belirtiler arasındadır.

Topluluk önünde performans sergilemekten kaçınma, başkalarının yanında sessiz kalma, konuşmama, kendine sorulan sorulara cevap vermeme, ortak alanlarda yemek yemekten ve tuvalete girmekten, sınıfta yükses sesle okuma, spor ve müzik aktivitelerinden kaçınma yine gözlenebilecek belirtiler arasındadır.

Sosyal fobinin nedenleri neler?

Tam olarak nedeni bilinemese de, genel kabul görülen görüş hem kalıtımsal hem de çevresel faktörlerin bu bozukluğa yol açtığı yönünde. Çocuklarda sosyal fobinin nedenlerini dört ana başlıkta toplayabiliriz.

Kalıtım: Anne baba ya da yakın akrabalardan birinde sosyal fobi olması, çocukta da sosyal fobi çıkma riskini arttırmakta. Yapılan araştırmalar, anne ya da babası utangaç ve kaygılı olan çocukların çekingen davranışlar göstermeye daha yatkın olduğunu gösteriyor.

Anne-bebek ilişkisi(Bağlanma stilleri): Bebeklik döneminde ebeveynle bebek arasında gelişen güvenli ilişki, sonraki yıllarda sosyal ortamlardaki korku ve çekingenlikte önleyici bir faktör olabilmekte. Konu ile ilgili yapılan çalışmalarda sosyal kaygı gösteren annelerin bir yabancı ortama girdiğinde, çocuklarını onunla etkileşime girmede yüreklendirmediği ve çocuklarının daha fazla kaygı ve kaçınma davranışları sergiledikleri saptandı. Yaşamın ilk yıllarında yaşananlar, ebeveynin çocuğa yönelik tutumları, çocuğun benlik algısının şekillenmesinde önemli bir role sahip. Aşırı korumacı ve müdahaleci tutumlar ve çocuğun bireysel gelişiminin kısıtlanması, ailelerin çocuklarına olumsuz yaklaşımı, çocuklara alaycı bir tutum sergilemek, onları psikolojik olarak kontrol etmek, sosyal kaygıyı artırmakta.

Anne-baba tutumları: Aileden öğrenilen davranış şekilleri, tutumları ve anne babayı model almak da sosyal fobinin aktarımında önemli bir rol oynar. Anne babanın çocuğu ne kadar kabul ettiği, ona karşı hoşgörüsü, çocuğun kendi ile algılarının oluşmasında önemli bir yer tutar. Aşırı korumacı ya da reddedici davranışlar sosyal fobinin tetikleyicisi olabilmekte.

Travmalar: Sosyal fobi, yaşanan bir travmanın ardından da gelişebilir. Şiddet, istismar, aile içi problemler, sosyal ortamda yaşanan tatsız bir olay sosyal fobinin başlangıcında önemli yer tutabilir. Örneğin; öğretmenin yanındaki arkadaşıyla konuştuğu için arkadaşları içerisinde çocuğu azarlamasının ardından çocuk bir dahaki sefere hiç konuşmamayı seçebilir. Bu bir çeşit kendini koruma yoludur. Çocuk aynı duruma düşmemek için çekingen tavırlar sergilemeye başlayabilir. Bu durum bir süre sonra özel bir durumdan daha genel durumlara yayılabilir. Örneğin; çocuk sınıfta hiç konuşmamayı tercih ederken bir süre sonra yemekhanede de konuşmaktan kaçınabilir.

Sosyal fobi kalıtsal bir rahatsızlık mı? Anne ya da babanın sosyal fobisi varsa çocukta da olma olasılığı nedir?

Kalıtımla ilgili araştırmalar, sosyal fobide genetiğin önemli bir neden olduğunu düşündürmekte. Yapılan araştırmalar birinci dereceden akrabalarda sosyal fobi olmasının, çocukta da çıkma riskini arttırdığı yönünde. Akrabaları arasında sosyal fobik olan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski bir miktar daha yüksek.

İkiz çocuklarda sosyal fobiye daha mı sık rastlanıyor?

Sosyal fobi aynı aile içinde ve ikizlerde daha sık görülmektedir. İkizlerle yapılan çalışmalarda tek yumurta ikizlerinde sosyal fobinin birlikte görülme oranı yüzde 24 iken çift yumurta ikizlerinde yüzde 15.

Kaç yaş aralığında sosyal fobi ortaya çıkıyor?

Sosyal fobi genellikle ergenlik yıllarında ortaya çıkmakla birlikte, kaynağını çocukluk döneminden alır.  Sosyal fobinin başlangıç yaşıyla ilgili çeşitli bulgular bulunmakla birlikte özellikle 7-16 yaş arasında çıktığı birçok çalışmanın ortak bulgusudur. Yirmili yaşlarda bu rahatsızlığın başlama sıklığı gittikçe düşmekte ve daha ilerleyen yaşlarda gittikçe kaybolmakta.

Tek çocuklu ailelerde sosyal fobi sorunuyla daha mı sık karşılaşılıyor?

Bununla ilgili yapılmış özel bir araştırma yok ancak; sosyal fobinin nedenlerinden bahsederken ailenin etkisine de değinmiştik. Günümüzde sosyo ekonomik şartların değişmesi aynı zamanda aile yapılarının da değişmesine neden oluyor. Artık geniş ailelerin yerini tek çocuklu aileler almış durumda. Anne babalar tek çocuk yapıp onu mükemmel yetiştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Tüm maddi imkânlar tek çocuğa verilirken, tüm duygusal yatırım da o çocuğun üstüne yapılıyor. Dolayısıyla ailenin çocuktan beklentileri de çok artıyor. Çocuk, ailenin tüm bu beklentilerini karşılayamadığını hissettiğinde endişesi artıyor ve özgüveni düşüyor. Özgüveni düşük bireylerde sosyal fobi çıkma olasılığının daha çok olduğu göz önüne alınırsa tek çocuklarda sosyal fobinin çıkma olasılığının da daha çok olacağı söylenebilir.

Kendi başına zaman geçiren ve sessiz olan çocuklarda sosyal fobi olduğunun söylenmesi doğru bir yargı mı?

Böyle bir genelleme yapmak doğru olmaz. Her çocuğun doğuştan getirdiği bir takım özellikleri vardır. Bazı çocuklar diğerlerine göre daha fazla içlerine kapanık, daha az girişken ve daha sessiz olabilirler. Sessiz olmak, kendi başına olmaktan daha çok keyif almak, utangaç olmak anlamına gelmez. Bütün sessiz çocuklar kaçınma davranışı sergilemezler. Bulundukları ortamda olmaktan dolayı sıkıntı yaşamazlar. Burada ayırıcı tanı, çocuğun sessizliğine ek olarak sosyal durumlarla ilgili bir kaygısının, sıkıntısının olup olmaması.

Utangaçlık ve sosyal fobi arasındaki farklar neler? Aileler ikisini birbirinden nasıl ayırt edebilir?

Her insan zaman zaman içinde bulunduğu bazı durumlarda utangaçlık yaşayabilir. Hiç tanımadığı insanların arasında konuşma yapmak, ilk defa gittiği bir yerde nasıl davranacağını bilememek hemen hemen hepimizin hayatımızda en az bir kez yaşadığımız bir durum. Kimimiz bu durumu rahat bir şekilde yönetebilir ve bir kaç deneme sonrasında rahat davranmaya başlayabilirken, bazılarımız için bu süreç biraz daha uzayabilir. Utangaç insanlar toplumun içinde çok rahat hareket edemeseler de sosyal ortamlardan tamamıyla kaçınmazlar. Kalabalık bir ortamda daha sessiz kalmayı, dinleyici olmayı tercih ederler. Bu onların sosyal fobisi olduğu anlamına gelmez. Sadece mizacları böyledir. Çocuklar için de durum böyledir. Utangaçlık kalıcı olmayabilir. Utangaç çocuk belli bir yaştan sonra kendine daha çok güvendiği alanları keşfeder ve kendine rahat hissedebileceği ortamlar yaratabilir. Sosyal fobide ise durum bu kadar kolay yönetilemez. Çocuk sıklıkla kaçınma ve kaygı davranışları görülebilir.

Sosyal fobisi olan çocukların okul sürecinde yaşadığı sıkıntılar neler?

Çocuk zamanının büyük çoğunluğunu okulda geçirdiğinden, belirtilerin büyük çoğunluğunun da okul ortamında çıkması şaşırtıcı değil.

Sosyal fobisi olan bir çocuk, sınıfta öğretmeni tarafından tahtaya kaldırdığında, yüksek sesle okuma yaptığında, şarkı söylediğinde yoğun kaygı ve korku yaşar. Sınıfta, öğretmenle göz göze gelmeyecek bir yerde oturmaya çalışır. Dikkat çekmemek için hiç konuşmamayı tercih eder.

Sosyal fobinin aşırı yaşandığı durumlarda çocuk öğretmenin sorduğu soruyu cevaplamakta güçlük çekebilir. Ayrıca performans göstermesi gereken durumlardan kaçındığı için, resim, müzik, drama derslerinin olduğu günler okula gitmek istemeyebilirler.

Okul çağında olan çocuklar arkadaş ve öğretmen desteğiyle bu sorunla başa çıkabilir mi?

Sosyal fobisi olan bir çocuğa en iyi gelecek şey hoş görü ve anlayıştır. Öğretmen ve arkadaşlarından yşaadığı sıkıntılarla ilgili sürekli olumsuz eleştriler alan bir çocuk okula gitmek istemeyecek ya da okuldayken normalde olduğundan daha da pasif davranacaktır. Bu durumda öğretmenlerin rolü çok önemlidir. Çocuğu yapmak istemediği bir şey için zorlamak onu daha da çıkmaza sokacağından, yapabildikleri üzerinden gitmek daha yararlı olacaktır. Örneğin tek başına flüt çalmaktan hoşlanmıyorsa ve bununla ilgili yoğun kaygı yaşıyorsa ona zorla flüt çaldırmak yerine notaları yazma görevi verilebilir. Çocuğa ulaşabileceği hedefler koymak önemlidir.

Sınf içerisinde yapabildiklerini övmek ve ödüllendirmek de önemlidir. Ayrıca öğretmenin sınıfta bu öğrenciye karşı arkadaşları tarafından olumlu bir tutum oluşturulmasına yardımcı olmak amacıyla insanlar arasındaki farklara dikkat çekmesi, farklılıkların bir araya gelmesinin öneminden bahsetmesi uygun olur. Sosyal fobisi olan öğrenciye destek olmak için, sosyal ilişkileri iyi olan bir öğrenci seçilebilir. Bu öğrenci derste arkadaşının yanında oturabilir ve teneffüslerde ona destek olabilir. Sosyal fobisi olan çocukla dalga geçilmesi, bu öğrencinin kaygısını arttıracağından öğretmenin bu konuda sınıfı kontrol altında tutması önemlidir.

Sosyal fobi aile desteğiyle aşılabilir mi yoksa doktor desteği alınması gerekiyor mu?

Sosyal fobinin başlangıç yaşı ve şiddeti nasıl bir yardım alınması gerektiği konusunda yol göstericidir. Eğer durum başında yakalanmışsa, uygun tutumlarla üstesinden gelinebilmekte. Ancak genellikle durum başladıktan birkaç yıl sonra tedavi için başvurulduğundan durum daha kronik hale gelmekte ve mutlaka bir uzman yardımı gerekmekte.  Ancak tedavi süreci bir uzman gözetiminde de olsa ailelere büyük görev düşmektedir. Burada en önemli nokta, ebeveynin çocuğa tedavi döneminde soğuk ve reddedici davranmamasıdır. Onun kaygılarını anladığını ifade etmek çocuğu rahatlatacaktır.  Ayrıca herşeyi çocuk yerine üstlenen, problem çözümünü çocuğa bırakmayan ailelerde çocuk gölgede kalacağından sorun daha da büyüyebilir. Bu durumlarla karşılaşılamaması için çocuğun karşılaştığı problemleri, çok üstüne gitmeden, kendi çözmesi için teşvik edilmelidir. Çocuğu zorlandığı kalabalık bir ortama sokmak yerine alışabilmesi için öncelikle ikili üçlü gruplarla buluşmalar gerçekleştirmek, bu buluşmaları çocuk kendini nerede güvende hissediyorsa orada yapmak sorunun çözümünde ailenin verebileceği destekler arasında.

 

Sosyal fobinin tedavisi hakkında bilgi verir misiniz?

Sosyal fobinin tedavisinde kullanılabilecek yöntemler şöyle özetlenebilir.

Oyun Terapisi: Oyun Terapisi,  Çocukların, oyunları ve oyuncakları kullanarak, uzman bir oyun terapisti gözleminde, kendilerini doğal bir şekilde ifade ettikleri bir yöntem. Oyun terapisi sürecinde, çocuklar kendi içlerinde mücadele ettikleri duygusal deneyimlerini yansıtan oyunlar yaratırlar. Çocuklar oyunlarında özel oyuncaklar seçerek içsel çatışmalarını yansıtan önemli konuları (kaygılar, korkular) tekrar canlandırırlar. Oyun terapisi yolu ile gerginlik, hayalkırıklığı, öfke, korku, saldırganlık, güvensizlik,çatışma, kıskançlık gibi duygular dışa vurulur, bu duygularla yüzleşirler. Terapi süresince bu duyguları kontrol etmeyi ve terk etmeyi öğrenirler.

Bilişsel Davranışçı Terapi: Sosyal fobide de en sık uygulanan terapi şekli ‘Bilişsel ve Davranışçı Terapi’dir. Bilişsel terapide kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır.  Çocuk tekken, sosyal ortamda ve aile içerisinde uygulanabilir.  Bu terapi çeşidinde davranışlarını nasıl kontrol edebileceğini öğrenir. Bu modelin içinde maruz bırakma, atılganlık eğitimi, sosyal beceri eğitimi, gevşeme tekniklerinin çğretilmesi ve aile eğitimi  vardır.

EMDR: Özellikle ruhsal travma sonucu başlayan sosyal fobilerde; EMDR olarak bilinen (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) göz hareketleri eşliğinde duyarsızlaştırma ve yeniden proses etme yönteminden yararlanılabilir. Bu tedavi yönteminde çocuğun daha önce yaşadığı ve kendisinde korku yerleşmesine yol açan olay etrafında çağrışımları toplanmakta, gözden geçirilmekte ve işlenmektedir. Hızlı ve kalıcı etki bırakan bir yöntem olması nedeniyle sosyal fobide sıklıkla kullanılmaktadır.

İlaç Tedavisi: Günümüzde pek çok ilaç sosyal fobi tedavisinde kullanılmakta ve başarılı olmakta. Bu tip tedavide özellikle seratonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar seçiliyor.