Bu hafta ağımıza takılanlar

• İkinci proje ise Musevi Cemaati Başkanı olan Silvio Ovadyo ve heykeltıraş Tina Varon´un imzasını taşıyordu... Struma´yı hatırlatmak istemişler... Unutmak istediğimiz, hatta hiç olmamış gibi davrandığımız insanlık ayıbını... Yaptıkları metalden kırık dökük gemiye bakarken suçu işleyenler kadar suça sessiz kalanların da günahkâr olduğunu düşündüm... Hatta daha ağır hissettim ´sessiz´ kalmayı... Şöyle yazmışlardı proje sahipleri... “Dışlama doğal olarak dışlanmayı getirmektedir. 20. yüzyılın ortalarında doruğa çıkan dışlanma olgusu maalesef 21. yüzyılda da ortadan kaybolmamıştır. Dışlama’yı toplumlar oluşturabileceği gibi, siyasi görüşler ve hükümetler de oluşturabilmektedir. Gezmekte olduğunuz sergide dışlanma olgusu 2. Dünya Savaşı öncesinde ve sürecinde muhtelif ülkelere doğru yol alan sayısı bir hayli fazla mülteci gemisiyle anlatılmaya çalışılmıştır...” BALÇİÇEK İLTER – TÜRKİYE GAZETESİ

İzak BARON Diğer
8 Ocak 2014 Çarşamba
  • AMERİKA İRAN İLE İLİŞKİLERİNDE YEPYENİ BİR SAYFA AÇARKEN İSRAİL LOBİSİNİN İRAN’A ASKERİ BİR MÜDAHALEYİ SAVUNMASI LOBİNİN HEM AMERİKAN HALKI HEM DE AMERİKAN YÖNETİMİ NEZDİNDEKİ MEŞRUİYETİNE DARBE VURACAKTIR

İsrail lobisinin Amerika ile ilişkisini şekillendirecek, Washington’ın Ortadoğu siyasetinde oynadığı rolü kısıtlayacak bir başka faktör İran ile yürütülen nükleer müzakereler. Eğer müzakereler başarılı olursa Amerika-İsrail ilişkilerinin diğer önemli ayağı olan İran’ı izole etme politikası Amerika’nın resmi politikası olmaktan çıkacak. Amerika İran ile ilişkilerinde yepyeni bir sayfa açarken İsrail lobisinin İran’a askeri bir müdahaleyi savunması lobinin hem Amerikan halkı hem de Amerikan yönetimi nezdindeki meşruiyetine darbe vuracaktır. Bunun emarelerini görmeye başladık bile.

Son haftalarda ana akım Amerikan medyası müzakereler sürerken İran’a yeni yaptırım paketini Kongre’den geçirmeye çalışan ve askeri müdahale çağrısı yapan Kongre üyelerini sert şekilde eleştirmeye başladı. Sadece medyadan değil, sivil toplum örgütlerinden, düşünce kuruluşlarından ve siyasetçilerden de İsrail’in savaş çığırtkanlığı yaptığına dair eleştiriler yükseliyor.

 Fakat belki de iki ülke ilişkilerinin geleceğinde en büyük rolü oynayacak faktör Amerikan kamuoyunun, özellikle de genç neslin İsrail’e bakış açısı. Pew araştırma şirketinin 2013’te yaptığı bir ankete göre genç nesil Amerikalıların büyük çoğunluğu İsrail-Filistin meselesinde körü körüne İsrail’in tarafını tutmuyor. Her iki tarafın da haklı olduğu ve hata yaptığı noktaların olduğuna inanıyor. Ve büyük bir çoğunluk Amerika’nın İsrail’i korumak için İran ya da herhangi başka bir bölge ülkesine askeri müdahalede bulunmasına karşı.

Mart ayında Washington’da önemli bir sivil toplum örgütünün düzenleyeceği konferansın başlığı Washington’da yavaş yavaş yükselen bu yeni ruh halini göstermesi açısından önemli. Diplomatların, sivil ve askeri bürokrasinin, uzmanların ve siyasetçilerin çağrılacağı halka açık bu toplantının başlığı ‘Amerika-İsrail Arasındaki Özel İlişkinin Yeniden Değerlendirilmesi’. Kısacası 2014, Amerika-İsrail arasındaki ilişkinin seyrini değiştirecek dinamikler doğurabilir.

Gönül Tol

http://www.aksam.com.tr/yazarlar//yazarlar/washingtondaki-israil-lobisi-bu-yili-c2zor-gecirecek/haber-274176

 

  • İSRAİL’İN TOPLAM İHRACATININ YAKLAŞIK DÖRTTE BİRİ YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERDEN OLUŞUYOR. TÜRKİYE’NİN İHRACATININ İSE YİRMİDE BİRİ BİLE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ DEĞİL

Önce birkaç rakam. Türkiye’nin ihracat menzili, 3000 kilometrenin altında, İsrail’in ki ise yaklaşık 7000 kilometre civarında. İsrail ekonomisi, Türkiye ile kıyaslandığında çok daha geniş bir yarıçapta faaliyet gösteriyor. İsrail ekonomisi, bizden çok daha uzağa erişebiliyor. Neden? İsrail ihracatının değer olarak bakıldığında yüzde 34,9’u havayolu ile taşınıyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 3,9 civarında. Neden biz havayolu ile mal taşıyamıyoruz. Gayet basit bir nedenle, Türkiye havayolu ile taşınabilecek mal üretmeyi beceremiyor. Ne demek bu? Türkiye havayolu ile taşınabilecek, yükte hafif, pahada ağır mallar üretemiyor. Önümüze gelen arsaya beton dökmeyi marifet saydığımız için, sanayide ancak fiyatı ucuz, havaleli mallar üretebiliyoruz. Bir rakam daha vereyim, yetsin. İsrail’in toplam ihracatının yaklaşık dörtte biri yüksek teknolojili ürünlerden oluşuyor. Türkiye’nin ihracatının ise yirmide biri bile yüksek teknolojili değil. İşte tam da bundan; Onların ihracatı yükte hafif, pahada ağır; Bizim ihracat ise yükte ağır, pahada hafif. Onlar havayolu ile taşıyor, biz taşıyamıyoruz.

Ben uzun süreden beri, Türkiye ve İsrail ekonomilerine bakarken, ortada bir tamamlayıcılık ilişkisi görüyorum. İşte şimdi Çinliler de, İsrail ekonomisine bakınca, böyle bir tamamlayıcılık ilişkisi görmüşler ve Nanxun İnovasyon Sanayi Bölgesi fikri tam da buradan çıkmış. Yatırımcılar, 7 kilometrekarelik parkı üçe ayıracaklarmış. Birinci bölgede yenilikçi şirketler kümelenecekmiş. Bizdeki yenilikçiler neler çekiyor. İkinci bölgede yeni işe başlayanlar kuluçkada büyütülecekmiş. Biz burada olanı hala heba ediyoruz.  Üçüncü bölgede ise parkta üretilen teknolojiler ticarileştirilecekmiş. Bizim teknoloji transfer ofislerimizin hali ortada.

Güven Sak

http://www.dunya.com/cin-israile-nanxunda-inovasyon-sanayi-bolgesi-yaptiriyor-154333yy.htm

 

  • İSRAİL STRATEJİK KARAR ALMA MERKEZLERİNDE İRAN’IN OLUŞTURDUĞU TEHDİT VE İRAN’A KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER KONUSUNDA VAR OLAN GÖRÜŞ AYRILIĞI BÜYÜK BİR YARIĞA DÖNÜŞMÜŞ GÖRÜNMEKTEDİR

İran’da Ruhani’nin Ahmedinecad’ın yerine geçmesi, Tel Aviv’de İran konusundaki fikri ayrılıkların İsrail karar alıcıları arasında bir yarılmaya neden olmasına neden olmuştur. Netanyahu, Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada İran Cumhurbaşkanı için  “Ahmedinecad kurt postu içinde kurttu, Ruhani ise koyun postu içinde kurt”  diyerek, Tahran’ın izlediği yeni uzlaşma çizgisinin hiç önemli olmadığını ileri sürmüştür. İsrail Hükümeti ve ABD’deki Yahudi lobisinin küçümsenmeyecek bir bölümü, Başkan Obama ve Amerikan Yönetimi üzerinde Ruhani ile uzlaşmama için baskı uygulamışlardır. Oysa İsrail’de istihbarat ve ordunun İran konusunda Netanyahu’dan farklı değerlendirmeler yaptığı anlaşılmaktır. Çünkü Netanyahu’nun BM konuşması için New York’a gitmeden önce brifing veren İsrail askeri istihbaratı AMAN’ın şefi general Aviv Kocavi, Haziran 2013’de Ruhani’nin seçilmesinin İran’da derin bir stratejik değişiklik anlamına geldiğini açıklamıştır. Ayrıca General Aviv Kocavi Aralık 2013 başında İsrail askeri istihbaratının analiz bölümünde çalışan ve İran’da “derin bir değişiklik olduğunu” savunan analizcilere özel bir ödül verilmesini sağlamıştır. Haaretz gazetesinde çıkan bir habere göre de İsrail askeri istihbaratı dinî lider ve muhafazakâr müttefikleri ile Ruhani arasında İran’ın gelecekteki imajı konusunda sert bir mücadele vardır. İsrailli askeri istihbaratçılar Ruhani’nin seçilmesinin Batı’yı yanılmak için dinî lider tarafından yapılan bir hamle olmadığını, Ruhani’nin bağımsız bir güç merkezini temsil ettiğini ileri sürmektedirler.

Sonuç olarak; İsrail stratejik karar alma merkezlerinde İran’ın oluşturduğu tehdit ve İran’a karşı alınacak önlemler konusunda var olan görüş ayrılığı büyük bir yarığa dönüşmüş görünmektedir. Bu durumda İsrail’in dünya kamuoyunu İran’ın bir tehdit olduğu konusunda ikna etmesi her zaman olduğundan daha da zordur.

Ümit Özdağ

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/israilde-stratejik-yarilma-29307yy.htm

 

  • YAPTIKLARI METALDEN KIRIK DÖKÜK GEMİYE BAKARKEN SUÇU İŞLEYENLER KADAR SUÇA SESSİZ KALANLARIN DA GÜNAHKÂR OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM...

Geçtiğimiz birkaç gün, yeni yıl koşuşturması, hani evde 6 yaşında ikizler olunca falan... İnsan mecburen ihtiyaç molası veriyor... Bu molaların birinde bir sergi gezdim. Işık Okulları mezunlarının fotoğraf sergisi... Okulun 128 yıllık tarihi süresince insanları etkileyen, dünya ve Türkiye’de yaşanmış olaylar konu edilmiş...  İki çalışma aslında her ne kadar reklam arası desem de asıl filmi anlatıyor bize...

(...) İkinci proje ise Musevi Cemaati Başkanı olan Silvio Ovadyo ve heykeltıraş Tina Varon'un imzasını taşıyordu... Struma'yı(*) hatırlatmak istemişler... Unutmak istediğimiz, hatta hiç olmamış gibi davrandığımız insanlık ayıbını... Yaptıkları metalden kırık dökük gemiye bakarken suçu işleyenler kadar suça sessiz kalanların da günahkâr olduğunu düşündüm... Hatta daha ağır hissettim 'sessiz' kalmayı... Şöyle yazmışlardı proje sahipleri...

“Dışlama doğal olarak dışlanmayı getirmektedir. 20. yüzyılın ortalarında doruğa çıkan dışlanma olgusu maalesef 21. yüzyılda da ortadan kaybolmamıştır. Dışlama’yı toplumlar oluşturabileceği gibi, siyasi görüşler ve hükümetler de oluşturabilmektedir. Gezmekte olduğunuz sergide dışlanma olgusu 2. Dünya Savaşı öncesinde ve sürecinde muhtelif ülkelere doğru yol alan sayısı bir hayli fazla mülteci gemisiyle anlatılmaya çalışılmıştır...”

Balçiçek İlter

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/balcicek-ilter/577584.aspx

 

  • Netten okumalar
  • MEĞER YAHUDİ LOBİSİYMİŞİZ YA BİZ!

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/meger-yahudi-lobisiymisiz-ya-biz-45192

 

  • MAKLUBE DEYİP GEÇMEYİN...- TAHA KIVANÇ

http://haber.stargazete.com/yazar/maklube-deyip-gecmeyin/yazi-824859

 

  • ABD’Cİ VE İSRAİL’Cİ NİTELEMESİNE KİM DAHA ÇOK YAKIŞIYOR? – ALİ ÜNAL

https://aliunal55.wordpress.com/

 

  • 28 ARALIK 1933: IRKÇI NİHAL ATSIZ, TRAKYA OLAYLARI'NIN ZEMİNİNİ HAZIRLIYOR

http://marksist.org/tarihte-bugun/13462-28-aralik-1933-irkci-nihal-atsiz-trakya-olaylarinin-zeminini-hazirliyor

 

  • MEĞER ‘DIŞ MİHRAK’LAR NELER YAPMIŞ NELER! – TUĞBA KAPLAN

http://www.zaman.com.tr/pazar_meger-dis-mihraklar-neler-yapmis-neler_2191394.html

 

  • Netten seyredin
  • ANNE FRANK’IN HATIRA DEFTERİ

http://www.sinemadafilmizle.com/anne-frank-in-hatira-defteri-sinema-film-izle.html

 

  • SHALOM SİNEGOGU KONAK İZMİR

http://mekan360.com/360fx_shalomsinegogukonakizmir-anasayfa.html

 

  • BET ILEL SİNEGOGU KONAK İZMİR

http://www.mekan360.com/360fx_betilelsinegogukonakizmir-izmir-konak.html

 

  • SEÇBİR KONUŞMALARI 28: PINAR DOST-NİYEGO, GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEDE HAFIZA/LAŞTIRMA VE EĞİTİMİN ROLÜ: HOLOKOST ÖRNEĞİ

http://vimeo.com/69676563