Veren tarafta olmak

Riva ŞALHON Köşe Yazısı 0 yorum
18 Aralık 2013 Çarşamba

Günümüzde her ne kadar yaşam koşulları iyileşiyor gibi görünse de açlık, evsizlik, salgın hastalık gibi sorunlar hala mevcut. Bu yüzden de dünyada sosyal sorumluluk adı altında yürütülen binlerce proje var.

En orta halli bireyden en zengin şirketlere kadar herkes kazancı doğrultusunda gerek yardıma muhtaç gruplara gerekse kâr gütmeyen organizasyonların projelerine yardımda bulunuyor.

Önce dünyadaki uygulamalara bir göz atalım. Gelişmiş ülkelerin kârlı şirketleri ve zenginleri kazandıkları paranın belli bir bölümünü kendi iş kolları ile ilişkili sosyal projelere aktarıyorlar. Bunu yaparken bir hedefleri de kurumun imajına ve  kârlılığına katkı sağlamak; çalışanları ile daha sıkı bağlar kurmak. Aynı şekilde ünlüler de kendi marka değerlerini kuvvetlendirecek projelerde boy göstererek sosyal sorumluluk görevlerini yerine getiriyorlar. Kendi beğendikleri projeleri desteklemelerinin en büyük avantajı kesenin ağzını cömertçe açmaları oluyor. Parayı veren düdüğü çalar misali. Ancak sosyal sorumluluk, parayı veren tarafın zevkine ve gösteriş merakına bırakılınca duyarlılık gerektiren pek çok proje cazip olmadığı için finansman bulamıyor. Aynı şekilde, imaj ve şöhrete ihtiyacı olmayan pek çok varlıklı kurum ve insan da sosyal sorumluluk görevini yerine getirmekten imtina ediyor.

Buna önerilebilecek çözüm, tamamen tarafsız bir kurumun verilen yardım fonlarını ve projeleri bir havuzda toplaması ve adilce yönetmesidir. Kendi tüzüğü olan bu organizasyon, böylece kaynakların atıl kalmasını engelleyebilir. Ve yardım gereken her projeye eşit eğilinmesini sağlayabilir. Böylece herkes belli miktarda sosyal sorumluluk üstlenmiş olur.  Fazlasını ve gösterişlisini yapmak isterse bunun için de üst kurumdan yetki ve onay alır. Böylece kimsenin umursamadığı projeler her şekilde havuzda biriken parayla desteklenirken daha flaş projeler de işbirliği ile gerçekleşir. Bu modele itiraz edenler olacaktır. Her ne kadar tarafsız diye de yola çıksa, bir kuruma etki eden lobiler ve çıkar grupları kararların lehlerine çıkmasına sebep olabilir.

Bu önerdiğim, dünya çapında yapması imkansız ve hayali bir modelse de halihazırda bizim cemaatimizde ufak bir replikası var. Zaten tarif ettiğim senaryolar bizim minik cemaatimizde bile geçerli. İnsanların daha yardımsever olması için proje üstlenmeleri bir avantaj sağlıyor. Yardımının nereye gittiğini bilememek hayırseverliğin motivasyonunu  azaltıyor. Ancak cemaatimiz, cazip olmayan projelerin de desteklenmesi için herkesten boyuna uygun yardımlar talep ediyor. Bilinçsiz yapılan yardımların kontrollü hale gelmesini sağlıyor. Bu modeli desteklemeyenlerin itirazı şu olabilir: Havuza yardım bazıları için yeteri kadar cazip değil, bu yüzden gönüllerinden daha azı kopuyor. Merkezi yönetim, insanlardaki şevki azaltıyor. Doğru olabilir. Ancak o kurumda vizyon sahibi yöneticilerin olması bu dezavantajı da yok ediyor kanımca…Zaten fazlasını vermek isteyenlere gayet aklı başında bağımsız projeler de sunuyorlar.

Her zaman veren tarafta olmanız dileği ile…

1 Yorum