Balon

İgal MEVORAH Köşe Yazısı
4 Aralık 2013 Çarşamba

Son on senedir Türk spor medyasını takip ettiyseniz eğer bilirsiniz. Gaz vermeyi onlardan başka bu kadar seven yoktur. Ancak şu an yazdığım sayfayı Türk spor medyası içine almıyorum yanlış anlamayın. Ciddi spor (futbol) gazetelerinden bahsediyorum. Hani birbirleriyle rekabet için artık suyun yanında bedavaya verecekleri gazeteler…

Oralarda bütün gününü harcayan gazetecilere değil lafım tabii ki. Bu yolu görmüş geçirmiş biri olarak asla oradaki insanlara laf etmem, edeni de tasvip etmem. Ancak şöyle bir alışkanlık oturmuş tam anlamıyla spor medyamıza. “Sen aslansın, sen kaplansın.” Ya da “Anadolu kaplanı!” gibi. Dikkatinizi çekerim ki bu gazeteler bu başlıkları sadece Anadolu takımlarına atarlar. Dört büyükler için kullanmazlar böyle boş şeyler, zaten ihtiyaçları yoktur onların. Hep Anadolu’dan şampiyon çıkmıyor diye yakındık bunca senedir ve bunu hep maddiyata bağladık. Tabii ki çok büyük bir sebebi maddiyat fakat biraz da başka yerlere bakalım. Fazla uzağa gitmeyelim, hemen bu sezon başına bakalım. İlk hafta,”Rizespor’u tutabilene aşk olsun”, ikinci hafta, “Rize koptu geliyor”, üçüncü hafta,”Çaykur çayı koydu, demliyor” (şampiyonluğa adım adım yaklaşıyor yani). Hoop bir mağlubiyet sonrası “Rize pes etti”, “Rize havlu attı!” Hemen hemen her sezon ilk 5-6 haftaya süper giren takımlar oluyor ancak medyanın gazına ne yazık ki boyun eğiyorlar. Medya da Anadolu takımları kazanınca onları övmeyi fakat yenilince yerden yere vurmayı da çok iyi biliyor tabii. Sonuç olarak da çay demlenemiyor. Kimi takımlar çayı demliyor son haftalarda döküyorlar. Mesela 2000-2001 sezonunda Gaziantepspor ya da 2008-2009 sezonunda Sivasspor. Kimisi de çayı içmeyi ve aynı zamanda dört büyüklerin yanında medyayı da yenmeyi başarıyor (Bursaspor).

Demem o ki, belki saygın spor medyamız bu takımları bu kadar gazlamasa, çok daha rekabetli bir lig izleyebiliriz. Şimdi başlığıma dönebilirim diye düşünüyorum. Bir balon belli bir noktaya kadar şişirilebilir, bir noktadan sonra da patlar. Hastasıyım bizim spor medyamızın balon şişirişine. Beş-altı hafta şişiriyorlar sonra ağızlarında patlatıp çöpe atıyorlar. Ondan sonra ne mi yapıyorlar? Kırılmayan, patlamayan, kesilmeyen tahta kılıçlarla oynuyorlar. Onlarla başlık atıyorlar. Dört büyükler yani. Ancak birimizin söylemesi gerekiyor ki, Türk futbolu sadece tahta kılıçlardan ibaret değildir. Gerçi, Hikmet Karaman’ın çalıştırdığı takımların aldığı her galibiyete “Var bu işin bir Hikmeti” başlığını atan bir medya topluluğundan ne bekleyebiliriz, o da ayrı bir soru işaretidir tabii.

“Al abi al sudan ucuz…”