Geçim Dünyası

Estreya Seval VALİ Köşe Yazısı
27 Kasım 2013 Çarşamba

Neden çalışmak zorundayız hiç düşündünüz mü, sevgili okurlar? Tora’daki birkaç dize bize bunu bize gayet güzel açıklıyor: “Adam’a ise, ‘Eşini dinlediğin ve sana özellikle emrederek, ‘Ondan yeme!’ dediğim ağaçtan yediğin için, toprak senin yüzünden lanetli olacak’ dedi. ‘Hayatının tüm günlerinden, ondan (topraktan) ıstırapla yiyecek çıkaracaksın. Senin için diken ve çalı yeşertecek ve sen, yabani ot yiyeceksin. Toprağa geri dönene kadar ekmeğini alnının teriyle yiyeceksin çünkü sen, ondan (topraktan) alınmıştın; çünkü tozsun sen ve toza geri döneceksin’” (Bereşit 3:17-19).

Yani yılan Hava’yı baştan çıkardı, Hava, yasak meyveden yedi, kocasına da yedirdi ve Gan Eden’de ekmek elden, su gölden, ferah ferah yaşarken, rahat battı ve Adam, hayatlarını sürdürebilmek için topraktan, hem de ıstırapla, yiyecek çıkarmaya mahkûm edildi. Tabii başta sadece çiftçilik ve hayvancılık yapıldığı için toprak simgesi kullanılmış. Bugün pek azımız toprakta ilgileniyor ama ekmeğimizi taştan, hatta aslanın ağzından çıkarıyoruz.

Bilgelerimiz der ki, Adam işini yaparken, Tora’nın dürüstlük ilkelerine kesinlikle uymak zorundadır. Bu ilkeler öylesine önemlidir ki, kişi, büyük parasal kayba uğrayacaksa bile, sahtekârlıktan uzak durmalıdır (Şaare Teşuva 3, 182).

Peki, maddi zorluğa düşmez mi o zaman? Kral David bizi bu konuda şöyle rahatlatır: “Hakikat topraktan fışkıracak” (Teilim 85:12). Başka bir deyişle, hakikati söylediğimiz zaman, fiziksel geçimimiz için gerekli olan yağmuru alacağız. Tıpkı dizenin devamının ve bir sonraki dizenin belirttiği gibi: “Ve doğruluk göklerde belirecek. Aşem de iyiyi bahşedecek ve toprağımız ürününü verecek.”

Tanrı’nın tam aksine, üzerimize kıtlık ve yoksulluk getirdiği zamanlar da vardır. Talmud bilgesi Ula, Babil’de iken yağmur bulutları görmüş ve halkı uyarmış. Zarar görmemeleri için işi gücü bırakıp aletlerini kapalı bir yere saklamalarını söylemiş. Ne var ki, yağmur yağmamış. Hava şartlarındaki bu değişikliğin nedeni, Babil halkının dürüstlükten uzak davranışlarıymış (Taanit 9a).

İnsanın hayatını kazanırken dürüst olması neden öylesine önemlidir? Çünkü kişinin geçimi için çalışmak zorunda olmasının nedeni, Adam ile Hava’nın Aşem’in sözü yerine yılanın sözünü dinlemesidir. Sahtekârlık ederek bu maceradan kârlı çıkacaklarını zannettiler. Geçimini sahtekârlıkla elde eden, Adam ile Hava’nın düştüğü hataya düşmektedir ve tıpkı onlar gibi, kazandıklarından çok daha büyük bir kayba uğrayacaklardır.

Parasının üstünü almayı unutan müşterinin peşinden koşan dükkân sahibi, umulmadık bir kazançtan olacaktır elbet. Ancak buna karşı dürüst bir tüccar olarak bilinecektir ki, “iyi bir isim, iyi bir yağdan daha iyidir” (Koelet 7:1).

Çağdaş yaşam bu fikirleri oldukça modası geçmiş buluyor ama inanın sevgili okurlar, dürüstlüğün modası geçmez diyorum ama büyüyünce ne olmak istediği sorulduğunda, küçük bir kızın verdiği cevap aklımdan gitmiyor doğrusu: “Hacker (bilgisayar korsanı) olacağım çünkü o işte iyi para var.”

Naçizane fikrimce para ile yılan el ele gider. Tora’daki bacakları olan ve konuşabilen yılan, Adam ile Hava’yı yasak meyveden yedikleri takdirde gözlerinin açılacağı ve Tanrı gibi olacakları yalanıyla kandırmıştı. Günümüzde sahte ilah sayılmak için en gerekli silah, para ile güç (ki gücü de büyük ölçüde para getirir) değil midir? Lise öğrencilerini “gözü açılsın” diye geçici bir işe koymaz mı bazı anne babalar?

Bütün bunlar iyi de, biz kadınlar niye çalışmak zorundayız? Bizim cezamız farklıydı: “Istırabını ve hamileliğini fazlasıyla artıracağım. Istırap içinde çocuk doğuracaksın. Tutkun kocana olacak ve o, sana egemen olacak” (Bereşit 3:16).

Bu cezanın üzerine, evde çalışmak yetmezmiş gibi, bir de el kapısında çalışmak niye?