Bu hafta ağımıza takılanlar

İsrail de Doğu ile Batı arasında sıkışmış bir yer. İki toplumda da din ve seküler yaşam arasında bir çatışma var. İki ülke de küresel güçler açısından kritik önem taşıyor. Kendi halinde yaşayan ülkeler değil; ikisinin de üzerinde küresel yükler var. Bu anlamda İsrailliler ve Türkler de birbirlerine çok benzer; düşünme biçimleri bakımından. Komplo teorilerinin iki ülkede de çok üretilmesinin nedeni bu. İsraillileri en iyi Türklerin, Türkleri de en iyi İsraillilerin anlayacağını düşünüyorum. ETGAR KERET – VATAN GAZETESİ

İzak BARON Diğer
20 Kasım 2013 Çarşamba
KENDİ GEÇMİŞİNİZLE BARIŞMALI, KIZGINLIK VE ACI İÇİNDE KALMAMALISINIZ. BENİM AİLEM DE ÇOK FAZLA KAYIP VERDİ, YURDUNDAN AYRILMAK ZORUNDA KALDI, ONLARI AFFETMEYEBİLİRDİK AMA KAVGAMIZ BİR MİLLETLE OLAMAZ

İsrail hakkında konuşmak güç, çünkü birbirinden farklı düşünen çok insan var. Bence İsrail’de çoğu insan, yaşananları ahlaken doğru bulmuyor. Filistinli insanlar, özgürlüklerine sahip değiller, abluka altındalar ama öbür yandan İsrail vatandaşlarının haklarına da sahip değiller. Ya onlara ülkelerini vermek gerekir ya da vatandaşlık haklarını. Onları hem işgal halinde, hem vatandaşlık hakları tanımadan tutamazsın. Birçok İsrailli, Hamas’ın yaptıklarını kabul etmese de, ya da rahatsızlık duyduğu şeyler olsa da, bu yapılanı kabul edilebilir bulmuyor. Çoğunluk, yanlış bir şeyler olduğunun farkında.

(...) İsrail’de pek çok insan Almanları affetmiyor, Alman ürünlerini tüketmiyor ya da oraya gitmeyi hiç düşünmüyor. Ama benim çok Alman arkadaşım oldu, Alman edebiyatı okuyorum, Almanya’yı ziyaret de ediyorum. Bence barış yapmak soykırımdan sorumlu tutulanlar kadar kurbanlar için de önemli.. Kendi geçmişinizle barışmalı, kızgınlık ve acı içinde kalmamalısınız. Benim ailem de çok fazla kayıp verdi, yurdundan ayrılmak zorunda kaldı, onları affetmeyebilirdik ama kavgamız bir milletle olamaz.

Etgar Keret

http://www.zaman.com.tr/kultur_roportajcogu-israilli-filistinle-yasananlari-dogru-bulmuyor_2168400.html

 

İSRAİLLİLERİ EN İYİ TÜRKLERİN, TÜRKLERİ DE EN İYİ İSRAİLLİLERİN ANLAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM

İsrail de Doğu ile Batı arasında sıkışmış bir yer. İki toplumda da din ve seküler yaşam arasında bir çatışma var. İki ülke de küresel güçler açısından kritik önem taşıyor. Kendi halinde yaşayan ülkeler değil; ikisinin de üzerinde küresel yükler var. Bu anlamda İsrailliler ve Türkler de birbirlerine çok benzer; düşünme biçimleri bakımından. Komplo teorilerinin iki ülkede de çok üretilmesinin nedeni bu. İsraillileri en iyi Türklerin, Türkleri de en iyi İsraillilerin anlayacağını düşünüyorum.

(...) Taksim’deki ‘Gezi’ eylemlerinin bir yıl önce İsrail’de hükümete karşı yaşanan protestolara benzediğini düşünüyorum. İki gün önce Hollanda’da bir arkadaşımla konuşuyordum ve İsrail’deki hükümet karşıtı protestoları anlatıyordum. Bir türlü anlamıyordu; “Hükümet var, başbakan var, seçim var, gidip oy veriyorsun. Sokağa çıkmanın ne anlamı var?” diyordu. Ama Türkiye’de biriyle konuştuğumda anında neden bahsettiğimizi anlıyoruz. Sokakların insanlara ait olmasının değeri iki ülkede de iyi biliniyor. Batı’da bir yere gittiğimde benim egzotik bir ülkeden geldiğimi düşünüyorlar. Bildiğim kadarıyla aynı şeyle Batı’ya giden Türkler de yaşıyor.

Etgar Keret

http://haber.gazetevatan.com/etgar-keret%3B-turkleri-en-iyi-israilliler-anlar/584010/1/gundem

 

ABD; IRAK-SURİYE-TÜRKİYE VE İRAN TOPRAKLARINDA BİR KÜRT DEVLETİ KURULMASINI ASLINDA “İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ” AÇISINDAN DESTEKLİYOR

Gözden kaçırdığımız veya unuttuğumuz önemli bir nokta var. ABD; Irak-Suriye-Türkiye ve İran topraklarında bir Kürt devleti kurulmasını aslında “İsrail’in güvenliği” açısından destekliyor, uzun yıllardır PKK’ya gizli gizli destek vermesinin, “Türkiye’ye istihbarat vereceğiz” derken onlara silah vermesinin, ikili oyununu sürdürmesinin nedeni de buydu. Öte yanda Barzani ’nin ailesinde Yahudi Kürtler’in olduğu, aslında PKK’nın içinde de çok sayıda olduğu söyleniyor.

Peki eğer gerçekten Barzani “İsrail için ABD ile birlikte” plan yapıyorsa, Suriye’de özerklik ilan edecek olan PYD böylece “Türkiye’nin geleceği” için de “özerk bölge” tehlikesi yaratıyorsa, PYD’nin özerklik ilan etmesi de Barzani’nin isteği ise.. Bizim ona “şeref konuğu” itibarı vermemiz ne anlama geliyor dersiniz?

Bir hatırlatma daha.. Suriye’de PYD “Esad’ın yanında” savaşıyor, biz “Esad’ın karşısında” olan terör örgütlerine bile destek verdik.. Esad bu politikamız nedeniyle PYD’ye Kuzey illerini bırakıp çekildi ve böylece tüm Güney ve Güneydoğu sınırımız PKK-PYD oldu.. Yani bir yanda “Esad’la olanların” yanındayız, diğer yanda “karşısında olanların”.. Hepsini birleştirin, çıkan bulmacayı çözmeyi size bırakıyorum!

Ruhat Mengi

http://haber.gazetevatan.com/barzani-israil-icin-mi-calisiyor/584424/4/yazarlar

 

HER ŞEYDEN ÖNCE ABD’NİN ŞİİLİK İLE BİR SORUNU FALAN YOK. İRAN’IN Şİİ OLUŞU DEĞİL, ANTİ-AMERİKAN VE ANTİ-İSRAİL DURUŞU ONLAR İÇİN BİR SORUN

Obama’nın İran devlet başkanı Ruhani ile diyaloğa geçmesinin ardından Irak yönetimine de göz kırpması ve Türkiye’yi bu yönde teşvik etmesi dengelerin yeniden oluştuğunu gösteriyor. Her şeyden önce ABD’nin Şiilik ile bir sorunu falan yok. İran’ın Şii oluşu değil, anti-Amerikan ve anti-İsrail duruşu onlar için bir sorun. Diğer konu ise nükleer bir İran oluşturma tasavvuru ki, o meselede esas sorunu İsrail ve Körfez ülkeleri yaşıyor. Ruhani yönetiminin bu konudaki tutumunu yumuşatması halinde İran gibi bir ülke ile ilişkilerin tamir edilmesi konusunda ABD’nin hızlı adımlar atması şaşırtıcı olmaz. Cenevre’de yapılan nükleer müzakerelerden şimdilik somut bir sonuç çıkmasa da, tarafların eskisinden daha umutlu beyanlarda bulunmasını gözden kaçırmamak gerekiyor. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin “Netanyahu’nun görüşmeler konusundaki olumsuz tavrını zamansız bulduğunu” açıklamasını da bir not olarak kenara iliştirmek lazım. Kısaca bu yöndeki gelişmeler olumlu seyrediyor...

Türkiye’nin Orta Doğu politikası da bu yeni gelişmelere paralel olarak esneyecek gibi görünüyor. Bölgede şimdilerde belirginleşen tehdit, diktatöryal yapılar ya da mezhepsel ayrışmalar değil, El Kaide ve onun türevi olan terör örgütleri. Arap Baharı denilen değişim rüzgârlarını durduran esas faktör de bu. Radikal İslamcı grupların şiddet ile beslenen politikaları -bırakın bölgede İslamın gücünü artırmayı- dünya sathında bir düşmanlaştırma projesine önayak oluyor. El Kaide kanımca Müslümanların en büyük düşmanı olarak sivriliyor. Üstelik bir yandan da ortak öcü ihtiyacını karşılayarak rakip ülkeler arasında stratejik ittifaklar oluşmasına yol açıyor.

Deniz Ülke Arıboğan

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/deniz-ulke-aribogan/576731.aspx

 

İRAN’LA UZLAŞMA-RİSK Mİ FIRSAT MI?

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/deniz-ulke-aribogan/576784.aspx

 

İSRAİL-FİLİSTİN MÜZAKERELERİNDE YOL ALABİLMEK İÇİN OBAMA’NIN İRAN İLE MÜZAKERELERDE ÇOK DİKKATLİ HAREKET ETMESİ VE MÜMKÜN OLDUĞUNCA HEM NETANYAHU’YU HEM DE KONGRE’Yİ SAKİNLEŞTİRMESİ ŞART

Geçen hafta Ortadoğu Enstitüsü’nün 67. Yıllık konferansının açılışında konuşan Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice’ın konuşması işte bu yüzden önemliydi. Rice konuşmasında Kongre’nin ‘İran’a yeni yaptırımlar uygulanmalı, müzakereler İran’a bomba üretmek için zaman kazandırıyor’ endişelerini sakinleştirmeye çalıştı. Hafifletilmesi düşünülen yaptırımların şartlı ve geri çevrilebilir olduğunu, Amerikan yönetiminin İran’a bütünüyle güvenmediğini, müzakerelerde temkinli ilerlediğini ve bu süreçte müttefiklerinin güvenliğini de göz ardı etmediğini altını çize çize anlattı.

Fakat tüm bu çabalar bölgedeki kaos yüzünden güvenlik kaygısının tavan yaptığı İsrail Başbakanı Netanyahu’yu sakinleştirmeyebilir. İsrail-Filistin meselesinin çözümü için müzakerelerde aktif rol oynamış emekli bir büyükelçi ‘Netanyahu istediği kadar ağlasın, Obama bildiğini yapacak’ dedi fakat Obama için mesele sadece Netanyahu’yu kızdırmak değil. Netanyahu’nun elinde Obama’ya karşı kullanacağı önemli bir koz var: İsrail-Filistin meselesi.

Obama başkanlığının ikinci döneminin dış politika önceliklerini sıralarken danışmanlarını dahi şaşırtarak İsrail-Filistin meselesinin çözümünden bahsetmişti. Eğer Obama İran ile nükleer müzakerelerde Netanyahu’nun kaygılarını göz ardı ederse, Netanyahu da Dışişleri Bakanı Kerry’nin büyük mesaisini harcayıp canlandırmaya uğraştığı İsrail-Filistin müzakerelerinde ayak sürüyebilir. Filistin ile müzakerelerin sonuç vermemesi Obama’nın dış politika hanesine bir eksinin daha yazılması demek.

İsrail-Filistin müzakerelerinde yol alabilmek için Obama’nın İran ile müzakerelerde çok dikkatli hareket etmesi ve mümkün olduğunca hem Netanyahu’yu hem de Kongre’yi sakinleştirmesi şart. Bunun için Obama’nın Kongre ile daha yakın çalışması, kaldırılması hedeflenen yaptırımlar ve İran ile bir sonraki adım konusunda Kongre’yi düzenli olarak bilgilendirmesi gerek. Kerry’nin ise Netanyahu ile benzer bir diyalog kanalı açması önemli. Aksi takdirde Obama ‘dış politika gündemimin en önemli iki maddesi’ dediği İran’ın nükleer silah üretmesini engelleme ve İsrail-Filistin meselesini çözme konusunda yol alamadan Beyaz Saray’dan ayrılabilir.

Gönül Tol

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/gonul-tol-/kongre-ve-israil-obamayi-zorluyor/haber-261825

 

Netten okumalar

 

MUHARREM İNCE’YE KIYMAYIN YA DA ‘GÂVURUN’ SİYASAL İŞLEVLERİ – FOTİ BENLİSOY

http://www.agos.com.tr/haber.php?seo=muharrem-inceye-kiymayin-ya-da-gvurun-siyasal-islevleri&haberid=6126

 

CHP VE DİMİTRİ’LER YORGO’LAR... – MUTLU TÖNBEKİCİ

http://haber.gazetevatan.com/Haber/583455/4/Yazarlar

 

OLACAK ŞEY DEĞİL: ABD İSRAİL’E İHANET ETMİŞ... – TAHA KIVANÇ

http://haber.stargazete.com/yazar/olacak-sey-degil-abd-israile-ihanet-etmis/haber-805536

 

FRANSA-İSRAİL VE NÜKLEER MÜZAKERELER – FİKRET ERTAN

http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/fransa-israil-ve-nukleer-muzakereler_2168664.html

 

Netten seyredin

KARANLIĞI AYDINLATAN TÜRK

http://www.youtube.com/watch?v=vHf8VEymAw8l

http://www.youtube.com/watch?v=6E0ajjNVBks

http://www.youtube.com/watch?v=PDr7tw-Vd64