İran’ın nükleer politikası değişiyor mu?

İran’ın nükleer programı hiç şüphesiz başta İsrail olmak üzere tüm bölgeyi rahatsız ediyor. (Suudi Arabistan’ın İran’ın nükleer programından İsrail’den daha fazla çekindiğini tahmin etmek pek de zor değil.)

Alber NASİ Köşe Yazısı
13 Kasım 2013 Çarşamba

İsrail’e karşı söylemleriyle İsrail’i ve ABD’yi oldukça rahatsız eden Ahmedinecad’ın görevini tamamlayarak yerini eski nükleer başmüzakereci Hasan Ruhani’ye bırakmasının üzerinden aylar geçti.

Ahmedinecad cumhurbaşkanı iken tüm siyasi kararların kendisi tarafından alındığı gibi bir algı söz konusuydu. Ancak İran’ın yapısına bakıldığı zaman diktatörsel bir teokrasi görünse de aslında devlet geleneği olan bir teokratik devlet olduğu anlaşılmaktadır.

İran’ın nükleer programı hiç şüphesiz başta İsrail olmak üzere tüm bölgeyi rahatsız ediyor. (Suudi Arabistan’ın İran’ın nükleer programından İsrail’den daha fazla çekindiğini tahmin etmek pek de zor değil.)

İran halkı ise demokratik (adayların tek tek gözden geçirildiği ve yüzlerce adayın elendiği bir seçim ne kadar demokratik sayılırsa) seçimlerle ne tesadüftür ki eski nükleer müzakereci olan Hasan Ruhani’yi cumhurbaşkanı seçti.

Nükleer enerji görüşmeleri sırasında yeterince tecrübe kazanan politikacı, selefi Ahmedinecad’ın tersine daha ılımlı mesajlar vererek batı dünyasını belli bir noktaya getirmeyi de başardı.

Ahmedinecad gidince sanki her şey düzelmiş gibi yapmayı tercih eden Obama ve saz arkadaşları daha birkaç ay geçmeden İran’la görüşmelere başladı ve son derece olumlu mesajlar vermeye başladı.

Peki bütün bunlar gerçekten inandırıcı mıdır? İran, nükleer enerji ve nükleer silahlarla ilgili programından vaz mı geçmiştir? İran bir anda İsrail ve hatta Arabistan düşmanlığından vaz mı geçmiştir? Cumhurbaşkanı değişimiyle İran’daki tüm siyaset yeniden mi yapılanmıştır. Mesela İran artık Hizbullah’a ve Suriye’ye olan desteğini zayıflatacak mıdır? Kaldı ki cumhurbaşkanı ülkedeki en güçlü konumda değildir.

Elbette bu kandırmacalara İsrail şüpheyle yaklaşmaktadır. İran’ın bükler silaha ulaşma sevdasından vazgeçeceğine inanmak son derece naif bir yaklaşım olur.

***

Moskova’da ilk önce dedikodu olarak çıkan, sonradan doğrulanan, bir haber yayılıyor. Moskova gümrüklerinde ülkeye uçak ile gelmiş, 100 Euro’luk banknotlar halinde, 20 milyar (milyon değil) Euro bekliyor. Beş sene önce Rusya’ya gelen paranın İranlı bir işadamına zimmetli olduğu biliniyor.

Dünyanın en zenginlerinde bile nakit olarak bulunmayan bu paranın tek bir şahsa ait olmadığı açık. Bu miktarda bir parayla rahatlıkla Karayipler’deki bir vergi cenneti satın alınabilir veya kurulabilir. Para besbelli Rusya’ya bir amaç doğrultusunda getirilmiş. Bu amaç kara para aklamak veya Rusya’nın imarı değildir hiç şüphesiz. Ama kanuni bir amaç olmadığı da aşikâr. Bu para İran’ın nükleer silah için gereken nükleer yakıtı için Moskova’ya gelmiş olabilir mi?