Kahraman rehine

Paul Greengrass ‘KAPTAN PHILLIPS’te Somalili korsanlara karflı mücadele eden bir yük gemisi kaptanının yaşadıklarını anlatıyor

Viktor APALAÇİ Sanat
6 Kasım 2013 Çarşamba

2009 Nisan’ında dört Somalili korsan tarafından kaçırılan Amerikan gemisi kaptanı Richard Phillips’in otobiyografik romanından alınan film, kaptanın sağ olarak kurtarılıp kurtarılamayacağı üzerine odaklanıyor. Aksiyon ve gerilim açısından bu birinci sınıf çalışma, Paul Greengrass’ın bir yönetmenlik başarısı. Batılıları mağrur gösterme tuzağına düşen film olayların politik arka planını gözlere serecek derinlikte değil. Somalili gençleri korsanlığa iten sebepleri sosyolojik analizlerle inceleme yerine, film Batılıları yücelterek, “Batılıları tehdit edenlerin sonu böyle olur,” kolaycılığına sığınıyor.

Yüksek tekniğiyle, izleyiciyi avucunun içine almayı başaran, sürükleyici sinema diliyle, iyi bir ‘öykü anlatıcısı’ olarak bilinen İngiliz yönetmen Paul ‘Captain Phillips / Kaptan Phillips’te Somalili korsanlara karşı mücadele eden bir yük gemisi kaptanının yaşadıklarını anlatıyor.

2009 Nisanı’nda Maersk Alabama isimli geminin kaptanı olan Richard Phillips’in otobiyografik romanı ‘A Captain Duty: Somali Pirates Navy Seals and Dangerous at Sea’yi Billy Ray senaryolaştırmış.

Silahlı dört Somalili korsanın ele geçirdiği geminin yardımına koşan Amerikan donanmasının, tek rehine olan gemi kaptanını kurtarma operasyonunu anlatan gerilim dolu senaryo, kaptanın sağ olarak kurtarılıp kurtarılamayacağı üzerine odaklanıyor.

Açık denizlerde korsanlığın geldiği son durumu gündeme getiren film, aksiyon ve gerilim açısından birinci sınıf bir çalışma. 134 dakikalık sürenin nasıl geçtiğini anlamadığımız bu sürükleyici film, Paul Greengrass’ın bir yönetmenlik başarısı.

Senaryo, Somali’nin yoksul, eğitimsiz, zayıf ve ezik gençlerini korsanlığa iten sebepleri sosyolojik açıdan ele alacak, olayların politik arka planını gözlere serecek derinlikte değil.

Film, Batılıların uğradıkları tehditler karşısında kahramanlaştıkları ve hikâyesinin Batılıları yücelterek, anlatımında taraf tutması ile çok eleştirildi.

Kıçında iptidai bir takma motor taşıyan, sandaldan bozma bir tekneyle ticari gemiye saldıran korsan... Karşılarında dünyanın en büyük askeri gücünün tam teçhizatlı donanması.

Teknolojinin tüm imkânlarıyla donanmış gemideki keskin nişancıların korsanları keklik gibi avlamalarını kahramanlık gibi göstermek, ‘biz saldırganlara haddini bildirmesini biliriz,’ propagandası filmin yumuşak karnı sayılır.

Greengrass’in bir önceki filmi ‘Uçuş 93’te olduğu gibi ‘Kaptan Phillips’te, Somalili korsanları bu işi yapmaya iten fakirlik, çıkışsızlık, çaresizlik gibi faktörleri görmezden gelip, sadece Batı düzenini bozan saldırganlar gibi gösterilmesi de eleştirildi.

BİZ EL KAİDE DEĞİLİZ

Sinemaya 1994 yılında ‘Gecenin Rengi / Color of Night’ ile adım atan ‘Açlık Oyunları /  The Hunger Games’ ile popülaritesini arttıran senarist Bily Ray, Hollywood kalıplarına uygun bir aksiyon – gerilim öyküsü yazmakla yetinmiş.

1972’de İngilizlerin Kuzey İrlanda’da gerçekleştirdikleri katliamı anlatan ‘Kanlı Pazar / Bloody Sunday’ (2002) ile senaryo yazarı – yönetmen olarak ünlenen Paul Greengrass, başyapıtını Oscar’a En İyi Yönetmen dalında aday gösterildiği aynı ödülü Bafta ile aldığı ‘Uçuş 93 / United 93’ ile verdi.

58 yaşındaki sanatçı Robert Ludlum’un ünlü ‘Jason Bourne’ serisinin ikinci ve üçüncü filmleri ‘Medusa Darbesi’ (2004) ile ‘Son Ultimatom / The Bourne Ultimatom’ (2010)u senaryolaştırıp yönetti.

Greengrass, gerilim türünün ustası olduğunu bu iki filmde, mükemmel bir sinematografi eşliğinde kanıtlar.

‘Kaptan Phillips’ Amerikan yük gemisi Maersk Alabama’nın 20 kişilik mürettebatıyla Salalah Limanı’ndan (Umman) yola çıkışını gösteren görkemli bir sekans ile başlar.

Rotaları doğrultusunda Somali yakınlarından da geçmek durumunda olan gemide korsan saldırılarına karşı güvenlik tedbirleri vardır. 19. yüzyıldan beri Amerikan bandıralı bir gemiye yönelik ilk başarılı korsan saldırısı bu gemide gerçekleşir.

18-19 yaşlarında dört gözüpek Somalili korsan gemiye çıkmayı ve Kaptan Phillips’i (Tom Hanks) ve ikinci yardımcısını esir almayı başarır. Mürettebat geminin kazan dairesinde gizlenir.

Karşılıklı blöfler ve restleşmelerden sonra kaptan, korsanları, kendisinin rehine olarak içinde bulunacağı bir cankurtaran ile gemiden ayrılmaya razı eder.

TOM HANKS’A ÜÇÜNCÜ OSCAR?

Amerikan donanmasının olay yerine gelmesi, korsanların milyon dolarlık fidye talebi, yapılan pazarlıklar, 12 Nisan 2009’da Başkan Obama’nın talimatıyla düzenlenen kurtarma operasyonu, deniz komandolarının keskin nişancılarının korsanları avlayıp Kaptan Phillips’i kurtarmaları, sürekli yükselen adrenalin eşliğinde anlatılıyor.

Somali’li gençleri korsanlığa iten sebepleri sosyolojik analizlerle inceleme yerine film, “Yabancılar geldi, aşırı avlanma yüzünden ekmeğimizi elimizden aldı, korsanlık yapmak tek çıkışımızdı, biz El Kaide değiliz” gibi diyaloglarla geçiştiriyor.

İlk kez bir sinema filminde oynayan dört korsan görkemli bir oyunculuk sergiliyor. Lider Musa’da Berkhad Abdi, zaman zaman Tom Hanks’ten rol çalarken, Batılılara asla inanmayan Bilal’de Barkhad Abdirahman müthiş oynuyor.

‘Forrest Gump’tan bu yana en iyi performansını bu filmle ortaya koyan Tom Hanks Cast Away’tan sonra vahşetle karşı karşıya kalan şehir insanını oynuyor. Film kendisine bir üçüncü En İyi Aktör Oscar ödülünü getirebilir. “Kaptan Phillips” akıllara Ridley Scott’ın başyapıtı ‘Kara Şahin Düştü / Black Hawk Down’ı getiriyor. 1993’te Somali’de operasyona girişen Amerikan birliklerinin mücadelesini gösteren filmde 18 Amerikan askeri, bine yakın Somali’li ölmüştü.