Özgün ve cüretkar

Ari Folman “SON ŞANS”ta “BEŞİRLE VALS”ten beş yıl sonra yenilikçi tavrını sürdürüyor. Entellektüel tavrını sürdüren, zor projelerin yönetmeni Ari Folman çıtayı daha da yükseltiyor. Kült bir bilimkurgu romanını perdeye taşıyan ‘Son Şans’, insanoğlunun gelecekteki yapısı, medya dünyası ve sinemanın geleceği üzerine özgün Şkirler ileri sürüyor. Robin Wright’ın kendini oynadığı gerçek görüntülü ilk bölümü görkemli bir canlandırma bölümüyle birleştiren yapısıyla Şlm, entelellektüel ağırlığıyla ilgili hak ediyor. ‘Son Şans’ geride kalan Şlmekimi festivalinin ilgi gören yapıtları arasındaydı

Viktor APALAÇİ Sanat
23 Ekim 2013 Çarşamba

Filmekimi’nin en çok merak edilen Şlmlerinden biri Ari Folman’ın ‘Son Şans/The Congress’iydi. Folman 2008 yılının ödül rekortmeni ‘Walt with Bashir / Beşir’le Vals’tan 5 yıl sonra yaptığı bu Şlm, gerçek görüntüleri canlandırma ilk birleştiren yapısıyla, entellektüel ağırlığıyla ilgiyi hak ediyordu.

İsrail’in ilk canlandırma sineması örneği olan ‘Beşirle Vals’ aynı zamanda sinema tarihinde gerçekleştirilen ilk belgesel canlandırma sineması ürünü olma özelliğini taşıyordu. Yabancı dilde En İyi Şlm Cesar ve Altın Küre Ödülleri’ni kazanan Şlm, Amerikan Yönetmenler Birliği’nin En Başarılı Belgesel ve En İyi Yönetmen ödüllerinin de sahibiydi.

‘Son Şans’ Stanislaw Lem’in kült bilimkurgu romanı ‘Gelecek bilim Kongresi’nin serbest bir uyarlaması.  İnsanoğlunun gelecekteki yapısı üzerine entellektüel bir arayış içindeki bilimkurgu romanı, medya dünyası ve sinemanın geleceği üzerine özgün Şkirler ileri sürüyor. ‘Son Şans’ın ilk yarısında (kendini oynayan) ünlü sinema yıldızı Robin Wright’ın, büyük bir yapım stüdyosu tarafından sinemasal benliğinin satılması tekliŞni almasını izliyoruz.

Stüdyo, Wright’ı dijital olarak tarayacak, görüntüsünü, her türlü Hollywood yapımımda kullanma hakkına sahip olacaktır. Böylece Robin Wright hem çok para kazanacak hem de 20 yıl boyunca ekranda hep genç kalacaktır.

Aktrisin menajerini oynayan Harvey Keitel, yaşlanmaya başlayan, görkemli güzelliğini kaybetmenin eşiğine gelen Wright’ı yapımcısının bu tekliŞni kabul etmesi için iknaya çalışmaktadır.

‘Son Şans’ sözleşmesinin bitişinin ardından Robin Wright’ın geleceğin sinema dünyasına dönüşünü izliyor.

Şlmin 3. ünlü oyuncusu Wright’ın sorunlu oğlunun doktorunu canlandıran, güvenilir aile dostu rolünde Paul Giamatti’yi izliyoruz.

Holokosttan kurtulan bir ailenin çocuğu olarak 1962’de Hayfa’da doğan Ari Folman’ın kariyerinin en önemli karakteristliği yaratıcı, özgün ve yenilikçi oluşu. 4 yılda hazırladığı ‘Beşirle Vals’ta cüretkarlığının karşılığını sayısız ödülle alan Folman, 16 yaşında keşfettiği Stanislas Lem’in bilimkurgu romanını sinemaya uyarlayarak 25 yıllık hayalini gerçekleştirmiş. 1960’lı yılların sonralarında yazılan roman, komünizmi bir metafor olarak kullanıyor: Kitleleri kontrol altında tutmak amacıyla, totaliter bir rejimin yöneticileri, halk için ideal rejimle yönettikleri masalı ile uyuttular. Savaş sonrası komünist dünyasının bu taktiğini Stanislav Lem, zeki tespitlerle otopsi masasına yatırıyor.

‘Son Şans’ın hemen başında dikkatli sinemaseverler, benzer bir konunun, Andrew Niccol’un 2002 tarihli ‘Simone’sinde işlendiğini hemen hatırladılar.

Al Pacino’nun canlandırdığı bir teknisyen-yönetmen, görkemli bir güzelliğe sahip (Rachel Roberts tarafından canlandırılan) sanal bir karakteri, masa başında dijital ortamda hazırlanan Şlmlerde oynatıyor, yaratılan süperstar başarıdan başarıya koşturuyordu. Al Pacino’nun gizemli kahraman hiç ortaya çıkmıyor, çünkü yaşamıyordu, sanal idi.

Ari Folman gerçek çekimlerle başlattığı Şlmini, mükemmel hazırlanmış uzun bir canlandırma bölümüyle sürdürüyor, Şlminin gerçek çekimlerin yer aldığı kısa bir Şnal ile noktalıyor.

Ari Folman, son Cannes Şlm Festivali’nin yönetmenlerin On Beş Günü bölümünün açılışını yapan ‘Son Şans’ ile çıtayı epey yükseğe çıkarıyor, adını yaşayan en ünlü canlandırma ustaları arasına yazdırıyor. 

 

KALİTELİ ROMANTİK KOMEDİ

‘Dört Nikah, Bir Cenaze / Four Wedding and a Funeral’ ve ‘Notting Hill’in senaristi olarak tanıdığımız romantik İngiliz komedilerinin yaratıcısı Richard Curtis, ‘Aşk Her Yerde / Love Actually’ den sonra, iyi bir yönetmen olduğunu ‘Zamanda Aşk / About Time’ ile gösteriyor.

Bildik romantik komedi temalarına bilim kurguyu ve zaman yolculuğunu ekleyen yapısıyla Şlm zeki, esprili, oyalayıcı, duygusal yanlarıyla etkilemeyi başarıyor.

21 yaşına basan, kızlara karşı şansını iyi kullanamayan genç avukat adayı Tim (Domhnall Gleeson) babasından (Bill Nighy) ailesindeki tüm erkeklerin sahip olduğu gizli bir yeteneğinin olduğunu öğrenir: Zamanda seyahat edebilmekte ve kendi hayatlarının herhangi bir anına dönüp hayatını değiştirebilmektedir.

Babasından, kapalı bir mekana girip yumruğunu sıkınca zamanın gerisine dönmek gibi bir yeteneği olduğunu öğrenen Tim, bir kız arkadaş edinerek hayatına anlam katmaya karar verir. Londra’da tanıştığı ve aşık olduğu Amerikalı Mary (Rachel Mc Adams) ile sağlıklı bir ilişki kurmak için zaman yolculuğu kabiliyetini kullanacaktır. Televizyonda Mr. Bean efsanesini yaratan senaristilikteki beceresini, neŞs bir yılbaşı Şlmi olan ‘Aşk Her Yerde’ adlı ilk Şlmiyle yönetmenlikte sürdüren 57 yaşındaki Richard Curtis’in 2. Şlmi ‘The Boat That Roched’ bizde vizyon şansı bulmadı.

3. Uzun metrajlı Şlm olan ‘Zamanda Aşk’ zamanı geriye alabilseydik hayatımızda nasıl bir değişiklik yapabilirdik! Sorusuna cevap arıyor.

Sağlam bir baba oğul ilişkisi yanında sıradışı bir aşk öyküsü anlatan Şlm, hoş bir fanteziyi inanılır kılan bir romantik komedi kalıpları içinde anlatılıyor.

Yeni Zelanda doğumlu senarist – yönetmen, Michel Gondry klasiği ‘Sil Baştan / Eternel Sunshine of the Spotless Mind’ ve Harold Ramis’in ünlü ‘Bugün Aslında Dündü / Groundhog Day’ Şlmlerini akla getiren ‘Zamanda Aşk’ hüzünlü bir dram anlatıyor.

Aşk, hayat, aile kurma, mutluluğu yakalama, baba olma temalarını ustalıkla işleyen yapısıyla ‘Zamanda Aşk’ hepimizin yaşadığı her andan keyif almamız gerektiği mesajını iyimser bir tonla veriyor.

Zaman yolculuğu gibi fantastik bir konuyu, yumuşak ve iyimser bir sosla inandırıcı kılmayı çalışan atmosferiyle, bu zekice kotarılmış, zarif Şlm hoşça vakit geçirtmeyi başarıyor. Bunda uyumlu bir oyuncu kadrosunun da katkısı var.

Ünlü İngiliz aktörü Brendan Gleeson’un oğlu Domhnall Gleeson Şlmin bütün yükünü omuzlarında taşırken Tim rolünde yeteneğini sergiliyor.

Kızıl saçlı aktör Herry Potter serisinin Bill Weasley’inden sonra, geçen yıl Joe Wright’ın ‘Anna Karenina’sında, Keira Knightley ve Jude Law’ın yanında Konstantin Levin karakteriyle müthiş bir performansa imzasını atmıştı.

Yeni Hugh Grant olarak lanse edile aktör, Richard Curtis’in fetiş oyuncusu emektar Bill Nighy ile mükemmel bir baba – oğul ikilisi oluşturuyorlar.

Mary rolünü Zoozy Deschanel’den devralan Kanadalı Rachel McAdams her zamanki gibi sevimli ve sevecen. Ailenin, cep telefonunu elinden düşürmeyen, toplma ayak uyduramayan kızı Kit Kat rolünde Lydia Wilson, oyuncu kadrosunun başarısını tamamlayan aktris oluyor.