İsrail’de olaylı hafta sonu

Geçtiğimiz pazar günü Batı Şeria’da bulunan Hebron’da devriye gezen İsrail askerlerine açılan ateş sonucu, bir İsrail askeri hayatını kaybetti. Pazartesi günü binlerce kişinin katıldığı cenaze sonrası İsrail Başbakanı Netanyahu’ya hükümetin sağ kanadından barış görüşmelerini durdurması yönünde çağrıda bulunuldu

Rayka NAYIR GÜVEN Dünya
25 Eylül 2013 Çarşamba

Geçtiğimiz pazar günü Batı Şeria’da bulunan Hebron şehrinde, Sukot Bayramı hazırlıkları sırasında devriye gezen İsrail askerlerine ateş açılması sonucu 20 yaşındaki Gabriel Kubi isimli İsrail askeri boynundan vurularak hayatını kaybetti.  Kubi’nin pazartesi günü Hayfa’da yapılan cenaze törenine binlerce kişi katıldı.

Hükümeti temsilen cenaze törenine katılan İsrail Ekonomi ve Ticaret Bakanı Naftali Bennett, “Düşmanlarımıza Yahudi kanının Ortadoğu’nun en ucuz kanı olduğu imajını vermeyi acilen bırakmamız gerekiyor. Katillerin serbest bırakılmasına karşı savaşacağız. Gabriel’in katilleri en ağır şekilde cezalarını çekecekler. Onların dışarıda serbest bir şekilde dolaşmalarına asla izin vermeyeceğiz,” dedi.

BAYRAM KUTLAMALARINA GÖLGE DÜŞTÜ

10 bin turistin Sukot Bayramı’nı kutlamak için şehre geldiği sırada gerçekleşen saldırıdan hemen sonra İsrail ordusu kentte aramalara başladı ve bölgede geniş çaplı sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Hebron Yahudi Cemaati Sözcüsü David Wilder’e göre şiddet olayları pazar günü, Gabriel Kubi’nin öldürülmesinden önce başladı. İsraillilerin Ataların Mağarası’na  (Cave of the Patriarchs) geçişi sırasında Filistinli bir grup, polis kontrol noktasında bulunan turistlerin üzerine taş ve molotof kokteyli atmaya başladı.  İsrail ordusu da saldırganlara ses ve gaz bombasıyla karşılık verdi.

Saldırıdan hemen sonra İsrail Ekonomi ve Ticaret Bakanı Naftali Bennett, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yazdığı mektupta hükümeti İsrail-Filistin barış görüşmeleri çerçevesinde Filistinli teröristleri serbest bırakmakla ilgili kararlarını yeniden gözden geçirmesi konusunda uyardı. Bennett mektubunda barış görüşmeleri nedeniyle Sukot Bayramı’nın İsrail askerlerinin öldüğü kanlı bir bayrama dönüştüğünü yazdı. Bu saldırı Batı Şeria’da iki gün içerisinde gerçekleşen ikinci ölümcül olay oldu. Cumartesi günü de 20 yaşındaki Tomer Hazan adlı İsrailli asker Filistinli Nidal Amar tarafından kaçırılarak öldürüldü. Tutuklanmasının ardından cinayeti “ağabeyini cezaevinden çıkarma pazarlığı yapabilmek için” işlediğini itiraf eden Amar, ölen askeri beraber çalıştıkları restorandan tanıdığını belirtti.

NETANYAHU: YAHUDİLER HEBRON’DEKİ YERLEŞİM YERLERİNE TAŞINABİLİR

Binyamin Netanyahu, pazar gecesi Gabriel Kubi’nin öldürülmesinden birkaç saat sonra, terörle savaş ve Batı Şeria’da bulunan yerleşim bölgelerinin desteklenmesi ile ilgili yaptığı konuşma sırasında Hebron’da yaşayan Yahudilerin saldırının gerçekleştiği bölgenin yakınlarında bulunan yeni yerleşim birimine taşınabileceklerini açıkladı.

Bu kararla Batı Şeria’da bulunan Yahudi bölgelerin genişlemesi ve Yahudi nüfusun gözle görünür bir şekilde artması bekleniyor.

Bu karar, Netanyahu’nun, temmuz ayında başlayan İsrail-Filistin barış görüşmelerinden beri ilk defa bir araya geleceği ABD Başkanı Barack Obama ile Washington’da gerçekleştireceği görüşmeden bir hafta önce alındı. Ancak hafta sonunda meydana gelen iki saldırının ve İsrail’in Filistin topraklarında devam eden yerleşim projelerinin İsrail-Filistin görüşmelerine gölge düşüreceği tahmin ediliyor.

Netanyahu yaptığı açıklamada, “Bizi atalarımızın yaşadığı bu şehirden uzaklaştırmak isteyenler tam tersi bir sonuçla karşılaşacaklar. Bir yandan terörle savaşmaya devam ederken diğer yandan da yerleşim bölgelerini güçlendireceğiz,” dedi.

David Wilder Netanyahu’nun konuşmasında dile getirdiği Ataların Mağarası’nın karşısında bulunan üç katlı binayı satın aldıklarını ve Mart 2012’de binaya taşındıklarını fakat tapunun yasal geçerliliği olmadığı gerekçesiyle 4 Nisan 2012’de İsrail ordusu tarafından zorla çıkartıldıklarını açıkladı. Wilder, Temmuz 2013’te askeri mahkeme kararıyla binanın tapusunu yasal hale getirmelerine rağmen İsrail Savunma Bakanı Moşe Ya’alon’un imzasının eksik olması nedeniyle binaya girmelerine izin verilmediğini sözlerine ekledi.  Gerekli imzanın yakın zamanda çıkarılması bekleniyor.

 Ancak yerleşim bölgelerinin liderleri ve hükümetin sağ kanadından bazı siyasiler Filistin ile doğrudan görüşmelerin kesilmesi ve Filistinli mahkumların serbest bırakılması gibi iyi niyet göstergelerinden vazgeçilmesi gibi daha sert adımların atılması gerektiğini söyledi.

Öte yandan İşçi Partisi milletvekillerinden Ömer Bar-Lev, Netanyahu’nun Yahudilerin Ataların Mağarası’nın karşısında bulunan tartışmalı binaya taşınmalarına izin vermesini eleştirdi ve bu kararla barış görüşmelerine karşı olanların eline koz vermiş olduğunu söyledi.

Gabriel Kubi’nin keskin bir nişancı tarafından vurularak öldürülmesinden sonra Hebron’daki askeri birliklerin sayısını arttıran İsrail ordusu pazar gecesinden bu yana on iki şüpheliyi tutukladı ve olayla ilgisi olduğu belirlenen iki silaha el koydu. Pazartesi günü sokağa çıkma yasağını kaldıran İsrail ordusu bölgede arama çalışmalarına devam ediyor.

İsrailli üst düzey bir yetkili yaptığı açıklamada tutuklamaların ordunun pazar günü gerçekleşen saldırılar karşısında aldığı sıkı güvenlik önlemlerinin neticesi geçekleştiğini ve ele geçirilen şüphelilerin güvenlik güçleri tarafından sorgulanacağını söyledi. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, gece boyunca birçok aramanın yapıldığını ve artık eski düzene geçildiğini, Yahudilerin Sukot Bayramlarını güven içerisinde geçirmelerini sağlamaya çalıştıklarını sözlerine ekledi.

 SALDIRILAR BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ

İsrail Genelkurmay Başkanı Beni Gantz İsrail Radyosu’na yaptığı açıklamada Gabriel Kubi ile Tomar Hazan’ın öldürülmesinin ‘birbirinden bağımsız’ iki olay olduğunu söyledi. Gantz, yaşanan her iki olayın da oldukça üzücü olduğunu ve olayın faillerinin en kısa zamanda yakalanacağının altını çizdi. Gantz ayrıca saldırıların İsrail ile Filistin arasında yaşanan şiddet olaylarının bir göstergesi olmadığını söyledi.

İsrail ordusu sözcülerinden General Yoav Mordechai da iki İsrailli askerin öldürülmesinin Filistinlilerle yaşanan herhangi bir gerginliğe işaret etmediğini ve bu iki saldırının münferit olayların olduğunu söyledi. Mordechai sözlerini İsrail ordusunun alarm durumuna geçtiğini ve İsrail halkının güvenliği sağlamak için gereken önlemleri almaya devam edeceklerini söyleyerek noktaladı.

“BARIŞ  GÖRÜŞMELERİNİ DURDURMAK GEREKSİZ”

Filistin Dışişleri Bakanı Riad al-Maliki haber ajansı Ma’an’a İsrailli asker Gabriel Kubi’nin öldürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada bu olayın barış görüşmelerini yarıda kesmek için geçerli bir sebep olmadığını söyledi.

Maliki her iki tarafın da ekim ayının sonunda Filistinli tutuklularının bir kısmının daha serbest bırakılması konusunda anlaşmaya vardıklarını vurguladı.

ABD VE BM’DEN TEPKİ

ABD, New York’ta gerçekleştirilen BM Genel Kurulu öncesi, Batı Şeria’da meydana gelen ve iki askerin ölmesiyle neticelenen saldırıları kınadı.  

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki yaptığı yazılı açıklamada bu tarz şiddet olaylarının kabul edilemez olduğunu ve bu olayların artmasının, hedeflenen barış görüşmeleri için her iki tarafın gösterdiği olumlu çabalara gölge düşürdüğünü belirtti.

Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da saldırıları kınayarak İsrail ve Filistin’e sağduyulu olmaları konusunda çağrıda bulundu. AB’nin hayatlarını kaybeden askerler için üzüntü duyduğunu söyleyen Ashton, her iki tarafa da müzakere sürecini olumsuz etkileyecek herhangi bir davranıştan kaçınması gerektiğini hatırlattı.

EL FETİH:  KUBİ’NİN ÖLÜMÜNDEN İSRAİL SORUMLU

El Fetih üst düzey yetkililerinden Abbas Zaki, Gabriel Kubi’nin ölümünden İsrail hükümetini sorumlu tuttu. İsrail Radyosu’na verdiği demeçte Kubi’nin ölümüne Binyamin Netanyahu ve aşırı baskıcı hükümetinin neden olduğunu söyleyen Zaki, Netanyahu’nun Hebron’daki yerleşim yerine taşınmalarıyla ilgili kararını da ‘kendini haklı çıkarma’ davranışı olarak değerlendirdi.

İsrailli bir yetkili de pazartesi günü geç saatlerde yaptığı açıklamada Filistin Yönetimi’ni Batı Şeria’da son günlerde yaşanan olaylarla ilgili gereken önlemleri almaması nedeniyle ABD hükümetine şikayet edeceklerini belirtti. İsrailli yetkili, Filistinli güvenlik görevlilerinin Hebron kentinde yaşanan saldırıyı durdurmak için gerekeni yapmadıklarını ve Filistin medyasının İsrail’e karşı kışkırtma politikası içinde olduğunu sözlerine ekledi. Yetkili, şikâyetin Filistin Yönetimi’nin henüz konuyla ilgili kınama açıklamasında bulunmamasını kapsayıp kapsamadığıyla ilgili bilgi vermedi.

 

ABBAS KINADI

Filistin Lideri Mahmud Abbas pazartesi gecesi İsrailli askerlerin öldürülmesi ile ilgili yorum yaparak saldırıları kınadı. BM Genel Kurulu için New York’ta bulunan Abbas Yahudi cemaatine yönelik yaptığı açıklamada yaşanan ölüm olaylarını ve sivillere karşı yapılan her türlü şiddet içerikli hareketi kınadığını söyledi. Abbas açıklamasında İsrail’in de geçtiğimiz haftalarda Kalkilya’da İsrailli askerlerin açtığı ateş sonucu dört Arap gencin öldürülmesiyle neticelenen olayı kınamasını istedi.

ABD: Barış görüşmeleri devam ediyor

ABD Ortadoğu’da barış görüşmelerinin devam ettiğine dair güvence verirken bazı Filistinli gruplar barış görüşmelerinin rafa kaldırılması için çağrı yaptı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, cuma günü yapılan basın toplantısında İsrail ve Filistinli yetkililerin barış görüşmelerine devam ettiğini belirtti. Harf, sürecin kolay olmadığını ancak görüşmelerin devam ettiğini ve her iki tarafın da masada kalmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.

Harf bu sözleri ile Filistinli Başmüzakereci Saeb Erekat’ın bir önceki gün İsrail’in barış görüşmelerini baltaladığı suçlamasına yanıt vermiş oldu. Erekat perşembe günü basına yaptığı açıklamada İsrail’in barış görüşmelerini, sürecin başından beri yerleşim bölgeleriyle ilgili yaptığı açıklamalarla sabote ettiğini öne sürmüştü.

Diğer yandan bazı Filistinli gruplar da FÖY’ün İsrail ile barış görüşmelerini durdurması için yeni bir kampanya başlattı. Pazar günü  basın toplantısı düzenleyen bu gruplar, Filistin Yönetimi’nin zamanını Filistin devletinin organizasyonuna ve Birleşmiş Milletler nezdindeki adaylık başvurusunun tamamlanmasına harcaması gerektiğini savundular. Ayrıca İsrail ile yapılacak herhangi bir toprak değiş tokuşuna veya İsrail’e herhangi bir toprağın bırakılmasına karşı olduklarını da belirttiler.