Yahudi aleminin SUKOT Bayramı: 19 Eylül

Şaloş Regalim- ‘Üç Ayak-Üç Hac Bayramı’nın (Pesah-Şavuot-Sukot) sonuncusu olan Sukot, Yahudilerin en neşeli bayramı, hatta neşelenmenin ve mutlu olmanın mitsva olduğu çok özel bir bayramdır.

Nazlı DOENYAS Kavram
18 Eylül 2013 Çarşamba

TANRI SEVGİSİYLE GELEN MUTLULUK VE GÜVENCE: SUKOT 

Mübarek Elul ayı, sonra gelen Roş Aşana ve Yom Kipur günlerinde, manevi gelişim üzerine tohumlar ekilir, bunlara emek verilir, üzerinde çalışılır. Sukot’ta da bu çalışmanın ürünleri toplanır, Tanrı’nın bize olan sevgisi ve bizi korumasının, Suka duvarlarının içinden bizi sarmaladığı hissedilir.

Sukot ayrıca Su için yargılandığımız ve Tanrı’ya bereket için dua ettiğimiz bir dönemdir. Bet Amikdaş zamanında Kutsal Tapınağa Pesah’ta ‘Arpa Kurbanı’, Şavuot’ta ‘Buğday Kurbanı’, Sukot’ta ise ‘Su Kurbanı’ getirilirdi. Mizbeah’ın üstüne dökülüp Tanrı’ya adanan su ile gelecek yılın bol yağışlı ve bereketli olması dilenirdi.

Bu yıl 18 Eylül Çarşamba akşamı başlayan ve yedi gün ve yedi gece devam edecek Sukot Bayramı boyunca, yemek yemek, okumak, misafir ağırlamak, uyumak gibi evde yapılan her şey, bu bayram için özel olarak hazırlanan çardaklarda gerçekleştirilir.

18 Eylül Çarşamba akşamı Sukot Bayramı şerefine mumlar, güneş batmadan önce yakılır ve beraha söylenir: “Baruh Ata Ad. Elo-enu Meleh Aolam Aşer Kideşanu Bemitsvotav vetsivanu leadlik ner şel Yom Tov- Bizleri mitsvaları ile kutsayan ve bizlere Yom Tov mumlarını yakma mitsvasını veren Evren’in Efendisi Sen Tanrı’mız Mübareksin.”

Güneş battıktan sonra ise, önceden yakılmış bir ateşten faydalanılarak bayram mumları yakılabilir.

YEDİ GÜN VE YEDİ GECE SÜREN SUKOT BAYRAMI’NA ÖZGÜ MİTSVALAR NELERDİR?

Sukot bayramına özel mitsvalar, Suka, arba minim (dört çeşit bitki) ve sevinmek, mutlu olmak mitsvalarıdır.

SUKA, NEYİ SİMGELER?

Belirli kurallara göre yapılan, üstü dallar ve bitkilerle kaplanan Suka, atalarımızın kırk yıl boyunca çöldeyken yaşadıkları çardakları hatırlatır.

Suka, sadece Yahudilerin çöldeyken yaşadıkları barınakları temsil etmez. O barınaklarda yaşarken, Tanrı’nın ‘Onur Bulutlarının nasıl İsrailoğulları’nı çevrelediği, vaat edilen topraklara girene kadar, gece ve gündüz nasıl her türlü tehlikeden koruduğu gerçeği, Suka’da otururken,  evlerimizin duvarlarına, çatısına veya fiziksel dünyadaki herhangi bir şeye umut bağlamamamız gerektiği, tek ihtiyacımız olanın, tek güvencemizin Tanrı’nın İlahi Koruması olduğu akılda tutulur.

Sukot boyunca yenilen her öğün ve yapılan her aktivite Suka'da gerçekleştirilir.

 

ARBA MİNİM NEDİR, NEYİ TEMSİL EDER?

Sukot süresince, Şabat harici her sabah duasının belli bölümlerinde kullanılan Arba Minim, dört çeşit bitkiden oluşur: Lulav (Ağaç dallarının en güzeli olarak kabul edilen Hurma ağacı dalları, insanın omurgasına benzetilir), Adas (Hoş kokulu ağaç dalı yapraklarını simgeleyen mersin ağacı dalları, gözlere benzetilir), Arava (Söğüt ağacı dalları, dudaklara benzetilir), Etrog (Ağaç meyvelerinin en mükemmelini simgeleyen, ağaçkavunu diye bilinen bir turunçgil, insan kalbine benzetilir). Bu yoruma göre, vücudumuzun farklı organlarını temsil eden Arba Minim’i farklı yönlere sallama mitsvası yerine getirilirken, bütün vücudun birlik içinde Tanrı hizmetine adandığı hissedilir.

Başka bir yoruma göre de Lulav, Tora’yı öğrenen ama iyi davranışları olmayan kişileri; Adas, Tora öğrenmeyen ama iyi davranışlarda bulunan kişileri; Arava, Tora öğrenmeyen ve iyi davranışlarda bulunmayan kişileri; Etrog da Tora’yı öğrenen ve mitsvaları yerine getiren kişileri sembolize eder. Bunların her biri, bütüne katkıda bulunur ve her biri bütünün “olmazsa olmaz”ıdır.

Bu şekilde, Arba Minim’i bir arada tutarken, sadece kendi içimizdeki bütünlüğü değil, bütün halkımıza, kim olursa olsun, bütün kardeşlerimize olan bağlılığımızı ifade ederiz.

Arba Minim’i dünyanın dört yönüne ve yukarı ve aşağı sallamamız, bütün dünyanın, bütün insanlığın, göklerin ve toprağın, her şeyin Tanrı’ya ait olduğunu idrak ettiğimizi simgeler.

 

SEVINMEK VE MUTLU OLMAK, MİTSVA MIDIR?

“… yedi gün sevinç ifade edeceksiniz” (Vayikra 23:40)

Bayramında neşelen” (Devarim 16:14)

“… ve sen, sadece neşeli olacaksın.” (Devarim 16:15)

Tora’da tek bir harf bile gereksiz yere kullanılmamıştır. Sukot’ta “neşelenme” mitsvasından Tora’da bir defadan fazla söz edilmesi, bu mitsvanın önemini vurgular. Önce Elul ayı, sonrasında Roş Aşana ve Yom Kipur’un da içinde olduğu Aseret Yeme Teşuva günlerinde pişmanlık ve yoğun dua dönemi sonrası kişi, Tanrı’ya yakınlaşmanın, özüne ‘dönüşün’ sevincini yaşar. Sukot’ta hissedilen yoğun mutluluk ve neşenin sebebi, günahlarımızdan dolayı affedilmemiz ve hatalarımıza rağmen, Tanrı’nın sevgisinin, yakınlığının, korumasının her an üzerimizde olduğunun bilinci, Tanrı’nın bize yepyeni bir başlangıç yapma fırsatı vermesidir.

 

SUKA’YI ZİYARETE GELEN UŞPiZiN-MİSAFİRLER KİMLERDİR?

Kişi, Suka’da oturduğu zaman bir gün Tanrısal Onur’un koruyucu kanatlarını göklerden onun üstüne örteceğini ümit eder. Suka, o denli bir spritüel enerji yoğunluğu barındırır ki, İsrael’in yedi ‘babası’, Gan Eden (Cennet Bahçesi)’nden çıkıp, Sukot süresince Suka’larda misafirimiz olurlar (Zohar-Emor 103a). Her gün, Suka’ya girerken bir tanesi, diğer altısına (kronolojik veya sefirot sırasına göre) rehberlik eder. Sefirot sırasına göre, birinci gece Avraam (sevgi ve iyilik), ikinci gece İtshak (kişisel güç ve kendine hakimiyet), üçüncü gece Yaakov (güzellik ve gerçek), dördüncü gece Moşe (Tora’nın Hakimiyeti ve ebediyet), beşinci gece Aaron (empati ve Tanrısal Görkem), altıncı gece Yosef (kutsallık ve spritüel temel) ve yedinci gece David (Cennetin Krallığı’nın yeryüzünde kurmak), diğer altısına önderlik eder.

Cenneten gelen uşpizin’lerin, bu değerli misafirlerin her birinin kişisel özelliklerine uygun olarak davrandığımızda, Tanrısal Işık yeryüzüne gelir ve dünyayı, tamamlanmasına yaklaştırır.

Yahudi öğretilerinin vurguladığı en önemli husus, insan davranışlarıdır. Yahudi mistisizminin en önemli eseri Zohar (Emor 103a), Uşpizin’i açıkladıktan sonra, “ …kişi, fakiri de mutlu etmeli, Uşpizin için bir kenara ayrılması düşünülen yemek porsiyonu, ihtiyaçlı kişiye verilmelidir” diye belirtir.

 

SUKA, ATALARIMIZIN MISIR’DAN MUCİZEVÎ BİR ŞEKİLDE ÇIKTIKTAN SONRA ÇÖLDE BARINDIKLARI ÇARDAKLAR ANISINA YAPILIYORSA, NEDEN SUKOT BAYRAMI ÇIKIŞIN GERÇEKLEŞTİĞİ PESAH’TAN SONRA KUTLANMIYOR?

Talmud bilgelerinin yorumuna göre, Pesah zaten havaların ısındığı ilkbaharda olduğu için, o dönemde çardaklarda yaşamak, pek özel bir durum değildir çünkü sıcak havalarda dışarıda olmak, zaten olağan bir şeydir. Ama Yom Kipur’dan sonra, havalar soğumaya başlayınca, insanlar normal olarak içerilerde barınmaya başlar. Sukot’ta sadece Tanrı bize bunu emrettiği için yedi gün boyunca dışarıda yaşarız, hava sıcak ve serinleyelim diye değil. Bu şekilde, Tanrı’nın bizim tek gerçek barınağımız olduğunu ve sadece O’na güvendiğimizi vurgulamış oluruz.

Sukot Bayramı’nın bu zamanda kutlanma sebebinin başka bir yorumu da, sonbaharın hasat zamanı olması ile ilgilidir. Çalışıp emek verdiğimiz ürünleri toplarken, egomuzun oyununa gelerek gururlanabilir, bunu, kendi başarımız olarak görebilir, bize bu mahsulleri sağlayanın kendi kol gücümüz olduğu yanılgısına düşebiliriz. Halbuki biz, yeni senede geçmiş sene yapmış olduğumuz yanlışları tekrar etmemeye niyet ederek Suka’nın mesajını kucaklayıp Tanrı’ya inancımızı, O’na olan güvenimiz ve her şeyimizin O’ndan geldiğinin bilinciyle doğal bir şekilde gelişen mütevazılıği hayatımızın bir parçası haline getirmeyi hedefliyoruz.

Bu konudaki başka bir yorum da, normalde neşe zamanı olması beklenen hasat mevsiminin her zaman bu şekilde olamayabileceğidir. Büyük tarlası olanın ürünleri, küçük bir tarlası olana kıyasla daha çok olacaktır. Her iki tarla sahibi de hasat zamanı kendini mutlu hissetmeyebilir. Büyük tarla sahibi, ya daha büyük bir tarlanın hayalini kurarak ya da zenginliğinin bir kısmını kaybedebileceği endişesiyle, küçük tarla sahibi ise kendinden daha fazla ürün toplanan büyük tarlaya olan kıskançlığından dolayı mutsuz hissedebilir. Çölde tüm Yahudiler eşitti, gökten yağan man herkesin yiyebileceği ihtiyacı kadardı ve ertesi güne saklanamıyordu, herkes çardaklarda yaşıyordu, kimsenin şatosu veya lüks eşyaları yoktu, hırs veya kıskançlık fırsatı yoktu, bu yüzden gerçek mutluluğu yaşayabiliyorlardı.

Gerçek mutluluk için ne gerektiğini kendimize hatırlatabilmemiz için, evlerimizden çıkıp yedi gün boyunca Suka’larda yaşarız. Kırk odalı bir malikânede yaşayan da, geçimini kıt kanaat sağlayabilen de yedi gün boyunca Suka’larda yaşayarak, bu şekilde gerçek mutluluğun, mermer merdivenler ve pahalı halılarda değil, dört duvar ve otlardan yapılmış bir çatının altında sadece Tanrı’ya yakın olarak, O’nu hissederek bulunabileceği gerçeğini kendine hatırlatmış olur.

 

BU KADAR NEŞELİ VE MUTLU BİR BAYRAMDA NEDEN KRAL ŞLOMO’NUN “…BOŞ BOŞ, HER ŞEY BOŞ BOMBOŞ” SÖZLERİNİN MORAL BOZABİLECEĞİ KOHELET OKUNUR?

Kral Şlomo, Kohelet’te “boş, boş, her şeyin boş bomboş” olduğundan söz eder (12:8). Fakat bu sözlerin devamında gerçek mutluluğun ve güvenliğin anahtarını da verir: “Her şey gözden geçirildikten sonra konunun özü şu: Tanrı’dan uzaklaşmaktan kork ve Tanrı’nın İsteği’ni yerine getir, çünkü insanın tek görevi budur” (12:13).

R.David Aaron, Sukot’un bize; mutluluk ve güvenliğin, sahip olduğumuz şeylere değil, Tanrı ile ilişkimizde nerede olduğumuza bağlı olduğunu deneyimlettiğini ifade eder. Sukot Bayramı süresince Suka’da yaşarken, Tanrı koruması, Tanrı gücü ve Tanrı güvenliğinin, ihtiyacımız olan tek şey olduğunu idrak eder ve bundan büyük mutluluk duyarız.

 

 

Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla Every Person’s Guide to Sukkot, Shemini Atzeret and Simchat Torah, Succos-It’s Significance, Laws and Prayers, The Jewsh Book of Why, Inviting God In, 60 Days-A Spiritual Guide to the High Holy Days, Gateway to Judaism, Twerski on Prayer kitaplarından vewww.chabad.org, www.jewfaq.com sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için Özel Günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.