Bu hafta ağımıza takılanlar

• “Hatırlıyorum. Mahvettiler dükkanları. O ipekler, kumaşlar, yünler hep böyle yerlerde. Böyle görseydiniz milletin, devletin serveti onlar. Mahvettiler. O Beyoğlu’nun halini görseydiniz. Camları, çerçeveleri indirdiler. O zaman da yanlış bir haber çıkardılar. Dediler ki “Atatürk’ün evini bombalamışlar Selanik’te.” Halbuki yok öyle bir şey. Birden ortalık karıştı. Bir gecede insanlar birbirlerine girdiler. Benim eşimin dükkanına gireceklermiş, iki Kürt hamal durdurmuş demiş ki “Sakın böyle bir şey yapmayın. Biz buradan ekmek yiyoruz.” Orada da bizim pek bir hasarımız olmadı ama insanların çok malları gitti, canları yandı. O canları yakanlar hesabını Allah’a verecek. Ne yapalım bunlar oldu. Allah büyük.” / Alegra Bensusan Hanım M.SERDAR KORUCU – demokrathaber.net

İzak BARON Diğer
11 Eylül 2013 Çarşamba

 

  • RAWABİ, İSRAİL’DEKİ MODİİN’E ÇOK BENZİYOR

Rawabi’den hoşlanmamın ikinci nedeni ise TOKİ benzeri, duvarların arkasında bir kent kalesi değil, duvarsız bir kent yapılıyor olması galiba. Filistin yayla manzarası ile barışık, kocaman akıllı bir kent kuruluyor benim gördüğüm. Rawabi’de yalnızca konutlar değil, tiyatrolar, okullar, cami ve kilise ile spor tesisleri ve alışveriş merkezlerinin olduğu kocaman bir kompleks inşa ediliyor. Filistin’deki nüfus artışı, bugüne kadar, mesela, Ramallah’ın göğe doğru yükselmesine neden oluyordu. Rawabi ile birlikte, Filistin şehirlerine düzenli bir biçimde yenilerini eklemek hedefleniyor. Bu çerçevede, Rawabi, İsrail’deki Modiin’e çok benziyor. Modiin projesi, 2003 yılında, Kudüs ve Tel Aviv’de çalışanlara, ikamet edilebilecek konut üretmek üzere tasarlanmıştı. Benzer bir çerçeve burada da var. Ramallah ve Nablus’ta çalışan profesyonellerin ikamet edebilecekleri konutların üretimi temel hedef bu projede. Filistin’in en iyisi olan Birzeit Üniversitesi’ne 15 dakika, Nablus’a 25 dakika, Ramallah’a 30 dakika mesafede Rawabi. Aynı Modiin gibi yani.

Güven Sak

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/guven_sak/rawabide_degisen_manzarayi_begendim_ve_umutlandim-1148995

 

  • İSRAİL BÜTÜN ULUSLARARASI OYUNLARDA HEP KAZANÇLI ÇIKAN ÜLKE OLMASINI NEYE BORÇLU ACABA?

İsrail’in gücünü sadece Amerika ve dışarıdaki Yahudi güce bağlayanlar korkunç bir yanılgı içinde kalıyorlar.. Evet, Amerika ve Batı İsrail’in arkasındadır. İsrail lobisi de çok güçlüdür. İsrail’in asıl gücünü sürekli strateji üreten araştırma merkezlerinden aldığı unutulur.

İsrail’in asıl gücü sosyal politikalar geliştiren üniversitelerde çalışan binlerce bilim adamı ve araştırmacılardır.

Nüfusu Türkiye'nin onda biri bulunan ve bir karış toprağı bulunan İsrail teknoloji üretebilirken, Türkiye, tank, uçak, helikopter ve füze teknolojisi, tohum gibi biyoteknolojik ürünler almak için İsrail'in kapısını aşındırdı yıllardır. Günümüzde belirleyici tek gücün buluşçuluk yenilik, icat olduğunu biz bilmiyorsak da İsrail çok iyi kavramış bulunuyor. İsrail’in bilim adamı ve araştırmacı, bilimsel yayınlara yapılan atıf, üretilen patent ve buluşlar, inovasyon göstergelerini değerlendirerek İsrail’in bilimdeki gücünü (silah ve nitelikli eleman gücünü de) tahmin edebiliriz.

İsrail’in bilim adamı ve buluş sayısının bir zamanlar tüm İslam ülkelerinin toplamından daha fazla olduğunu Nobel bilim ödülünü almış Müslüman fizik profesörü Abdüsselam’ın 'İdealler ve Gerçekler' adlı kitabından okumuştum yıllar önce.

İsrail bilim adamları adım adım her gelişmeyi izleyerek ülke için politika ve strateji geliştirmektedir. İsrailli yöneticiler ve yetkililerin kulağı sürekli üniversitelerdeki gelişmelerdedir. Yıllar önce Kudüs’te katıldığım bir kimya kongresinde bu durumu müşahede etmiştim. Bakan ve bazı yetkililer sempozyumda bizimle birlikte idi. Bizim politikacılarımızın böyle adetleri olmadığını biliyoruz.

Dünyada en büyük gücün eğitilmiş insan olduğunun bilincinde olan İsrail eğitimi birinci öncelik haline getirmiştir. Küçük ama nitelikli nüfusu ile uçak sanayinde ve elektronik sanayinde de gelişmiş ülkelerle boy ölçüşebilmektedir. Altmış yıllık bir devletin dünyanın en büyük silah ihracatçılarından birisi olduğunu çok kimse bilmez. Silahın yanında diğer sahalardaki araştırmaları ve buluşları da insanlara parmak ısırtacak kadar ileride bulunmaktadır. Tarımda, sulamada İsrail bir dünya devi haline gelmiştir. İsrail birçok alanda olduğu gibi biyoteknoloji alanında da çok ileri gitmiştir. Bedende dolaşarak bütün bağırsakların resmini çeken kamera hap bir İsrail buluşudur. İlaç sanayiinden İsrail büyük paralar kazanır. İlaç sanayi deyip geçmeyelim. Daha yakın yıllarda bulunan ve piyasaya sürülen cinsellikle ilgili bir ilacın elde ettiği gelir çoğu ülkenin yıllık ihracatından daha fazlaydı. Türkiye kendi ilaç sanayini geliştiremediği için ilaca ve tıbbi malzemelere yılda 10 milyar lirayı aşan miktarda para ödüyor.

İsrail tarımsal üretimde ileri teknoloji ürünleri yetiştiriyor. Suyun yetersiz olduğu sıcak kurak iklim kuşağında toprakların kalitesinin bozulduğu tuzlu ve alkali toprak koşullarında İsrail yüksek üretim yapmakta ve dünyaya tarım ürünleri ve çiçek satabilmektedir. Türkiye’nin uygun iklimine ve toprağına rağmen, böyle bir stratejisi ve önceliği yoktur. İsrail, ülkemizde kurduğu şirketler ile Türkiye’ye de mal ve hizmet satabilmektedir. İsrail’de 20 kadar ileri düzeyde tohum üreten şirket vardır. Karpuz, domates ve salatalık gibi bölgedeki önemli ihracatlık sebzelerin tohumlarının kilosu altından daha pahalıdır.

Ülkemizde dünya üniversiteleri içinde ilk 500'e giren (bir iki istisna) üniversitesi yokken, İsrail’de üniversitelerin tamamı ilk 500 içinde bulunuyor. İlk 100 içine 1 ve ilk 200 de 3 üniversitesi bulunuyor.

İsrail’de araştırma enstitülerinin her birisi üniversite gibi çalışıyor. İsrail’de bilim adamı topluma ve çevresine faydalı olduğu ölçüde ünvan alabiliyor. Bizde ise, topluma hizmeti yasaklayan bir YÖK sistemi Türkiyedeki bilimi dış ülkelerin taşoronı haline getirmiş bulunuyor. Çünkü akademik ilerlemelerde sadece yurt dışında yayınlanan bilimsel makaleler esas alınmakla Türkiyenin stratejik bilgileri hep dışarıya taşınmaktadır. Halbuki İsrail’de bilim adamını değerlendirirken, yetiştirdiği araştırmacı sayısı, İsrail endüstrisi için yaptığı katkılar, bölge için yaptıkları, ulusal komitelerdeki rolü ve diğer etkinlikler, hatta verdiği seminerler-konferansler bile dikkate alınır. Sadece üniversitelerde değil, araştırma enstitülerinde profesörlüğe kadar yükselme vardır.

Osman Çakmak

http://www.samanyoluhaber.com/yazar/osman-cakmak/Bilim-ve-stratejinin-gucu-ve-Israil/1026036/

 

  • İSRAİL, GÜVENLİĞİ KONUSUNDA HİÇBİR ŞEYİ ŞANSA BIRAKMAMAYA ÇALIŞIR

İsrail, güvenliği konusunda hiçbir şeyi şansa bırakmamaya çalışır. Bunun için her türlü ihtimali düşünür, gerektiğine inandığı tedbirleri dikkat çekmeyecek şekilde alır, bunların reklamını yapmamaya da özel özen gösterir.

Özellikle de balistik füze tehdidine karşı aldığı ve alacağı tedbirleri, yaptığı çalışmaları, denemeleri elinden geldiği kadar gizli tutmaya çabalar.

Ne var ki, bu çabalar bazen istemediği halde ortaya çıkar, öğrenilir. İki gün önce Doğu Akdeniz’de atılan ve Rusya tarafından tespit edilen iki meçhul balistik cismin İsrail’in füzelerinin olduğunun sonradan anlaşılması buna son örnek sayılır.

Rusya’nın Karadeniz’in kuzeyindeki Krosnadar Kray bölgesinde bulunan Armavir şehri yakınlarındaki erken uyarı sisteminin tespiti sonucu ortaya çıkan ve sonradan İsrail’i bunların kendi füzeleri olduğunu açıklamaya zorlayan iki füzenin İsrail ile Amerika’nın füze denemesinin bir parçası olduğu bugün artık kesin olarak anlaşılmış bulunuyor.

Fikret Ertan

http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/akdenizde-fuze-denemesinin-anlami-israil-isini-sansa-birakmiyor_2129965.html

 

  • İSRAİL VE MENFAATLERİ SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA İSRAİL ADINA HAREKET EDEN AMERİKA’DAKİ BU GRUP VE ÖRGÜTLER (YANİ LOBİ) ZATEN BELLİ

İsrail ve menfaatleri söz konusu olduğunda İsrail adına hareket eden Amerika’daki bu grup ve örgütler (yani Lobi) zaten belli. Bunların belli başlı olanları adında zaten İsrail olan Israel Public Affairs Committee (AIPAC), the Anti-Defamation League (ADL), Republican Jewish Coalition (RJC). Bunları şüphesiz başkaları da takip ediyor.

Bu lobi Suriye’ye askerî müdahale gündeme geldiğinden bu yana her ne kadar müdahaleyi desteklediklerinin bilinmesini sağlamakla beraber genelde bunu aleni yapmıyor, herhangi bir resmî açıklamada da bulunmaktan kaçınıyordu.

Ne var ki, bu durum Obama’nın Kongre’den müdahale onay ve yetkisi istemesiyle birlikte değişti ve bunun üzerine lobi geçen hafta açıkça Kongre üyelerinin Obama’nın talebini karşılaması yönünde açıklama yaptı. Bu bağlamda mesela AIPAC Kongre’ye Obama’nın Amerikan güvenlik menfaatlerini koruma ve Esed rejiminin bundan sonra kimyasal silah kullanmaması yönündeki çabalarını desteklemesi çağrısını yaptı. Bu arada bazı AIPAC yetkilileri de Amerika’nın rejimi destekleyen İran ve Hizbullah’a güçlü bir mesaj göndermesi gerektiğini söylediler.

Fikret Ertan

http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/mudahale-israil-ve-lobi_2132039.html

 

  • BİRİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI SIRASINDA İSRAİL’DE BULUNUYORDUM, İŞÇİ STATÜSÜNDE…

Savaşı yaşadım… Yaşıyorum! Birinci Körfez Savaşı sırasında İsrail’de bulunuyordum, işçi statüsünde… Necef çölünde, Ürdün sınırında, bedevilerle, domates, kavun tarlalarında ırgatlık yapıyordum. Savaş başlayınca, gaz maskeleri verildi hepimize. Saldırı bekleniyordu. Kimyasal olabilirdi. Barakalarımızın hava girebilecek her deliğini naylonlarla kapladık, yemekhaneyi sığınağa çevirdik. Bir bölümümüze silah dağıtıldı. Artık yarımız tarlada çalışırken, yarımız nöbet tutuyordu. Annem yalvarıyordu geri dönmem için. Arkadaşlarımı bırakmak içimi acıtıyordu, ama bu benim savaşım değildi, ailem, dostlarım, vatanım, olmam gereken yer Türkiye’ydi. Geri dönmeye karar verdim. Bir gece vakti çölü geçen tırlara otostop yaparak Tel-Aviv Havaalanı’nın yolunu tuttum. Bu bir aile yazgısı mıydı? Annemin ailesi Gürcistan’dan, Bolşevik devriminden güç bela Türkiye’ye kaçmıştı. Ailenin bir bölümünü, onca mal varlığını geride bırakarak, korku içinde… Babamın ailesiyse Balkan Savaşı’ndan kaçıp Edirne’ye akrabalarının yanına sığınmıştı, Romanlarla beraber yollara düşmüşlerdi, sınır kapısında büyükbabamgillerin kimliğini, “Kıpti” diye damgaladılar aceleyle. Bu ilk savaştan kaçışı değildi atalarımın, ama her seferinde son olacağını umuyorlardı… Barışı özlüyorduk, tüm insanlar gibi…

Havalimanında gaz maskemi teslim ettim. Uçağa daha saatler vardı. Bir köşeye kıvrıldım. Uyuyakalmışım. Siren sesleriyle uyandım, benden başka yolcu yoktu salonda. Koşturan askerleri gördüm, “Durun, beni bekleyin” diye bağırdım. Beni de aldılar yanlarına ve geçici sığınağa indik birlikte, bir bölük asker ve fakir. Herkes gaz maskelerini takıyordu. Gaz maskeli askerlerden bir kadın, bana döndü; “Gaz maskeni taksana” dedi, “Sınır kapısında teslim ettim” dedim… Maskesini çıkarıp bana verişini asla unutmayacağım, belki de hayatı pahasına fedakârlık yapan o kadının karşısında utanma duygusu vardı içimde. Telsizle bazı konuşmalar oldu. Bölüğe, büyük sığınağa gitmeleri emri geldi. Bunun için koşarak uçak pistini geçmemiz gerekiyordu. O pistin ortasında bir an dona kaldık, ilk defa füze görüyordum, Saddam’ın Tel-Aviv’e attığı o ilk “Scud” füzesi karanlığı yararak, üzerimizden geçti, ilerideki tepenin ardından bir patlama sesiyle birlikte göğe doğru kırmızı, mavi bir ateş haresi yükseldi. Orada, o anda kim bilir kaç can yitmişti. Az sonra büyük sığınağın vakumlu kapısı üzerimize kapandığında, canından başka sermayesi olmayan, hiç olmadığım kadar çıplak, bir gariptim…

Musa Dede

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/24667626.asp

 

  • RUMLARI HEDEF ALAN BİR SALDIRI GİBİ GÖZÜKSE DE BU TALANDAN ERMENİ VE YAHUDİLER DE NASİPLENDİ

Hatırlayabileceğiniz gibi 6-7 Eylül olayları sonrasında onca can kaybı yaşandı. Talan edilen yerler de cabası. Bir utanç sayfası olarak yazıldı tarihimize 6-7 Eylül. Kadınlara tecavüz edildi, insanların onuruyla oynandı. Rumları hedef alan bir saldırı gibi gözükse de bu talandan Ermeni ve Yahudiler de nasiplendi.

Toplumumuzdaki linç kültürü refleksini anlamak için bu yüzden çok uzaklara gitmeye gerek yok; geçmişin üzerimizdeki tozlarını birazcık silkelediğimizde neyin ne olduğunu çok net anlıyoruz.

Geçmişle bu anlamda yüzleşmek neden önemli?

Bu gerçekleştiğinde toplumumuzun katmanlarına nüfuz etmiş ırkçılığın en dip noktasına erişebilir, sekter milliyetçiliğin bir gurur kaynağı değil herkesin başına bela olan karanlık bir kuyu olduğunu da anlayabiliriz. Şovenizm kadar bir toplumu içten içe yiyen bir kurt olmadığını, örneğin. Dahası kendi gibi olanların dışında kimseye tahammül edememenin de buralardan ürediğine dikkat kesilebiliriz. O nefret dilinin tohumlarının buralarda atıldığına... Çok sesliliğin, renkliliğin, insani dokunun ve yaşamın katmanlılığının böyle talan edildiğine.

Bugün mü? Bugün İstanbul’da bir avuç Rum kaldı. Şunu anlayabildiğimizde hepimiz feraha ereceğiz: Sadece Rumlar eksilmedi; hepimiz eksildik. Sesler, renkler, geçmiş, mahalle, hepimiz.

Müge İplikçi

http://haber.gazetevatan.com/kalimera-fener-salom-balat/567426/4/yazarlar

 

  • EĞER LİDERLER MUĞLAK SİNYALLER GÖNDERMEYE BAŞLARSA, BİR TAKIM AKLI BAŞINDA OLMAYAN İNSANLAR BUNLARA SARILIP DAHA FAZLASINI YAPMAK İÇİN SINIRSIZ YETKİ (CARD BLANCHE) OLARAK GÖREBİLİRLER. YAHUDİ CEMAATİ KONUSUNDAKİ KAYGIM DA BU TÜR SİNYALLERİN ONLARIN HAYATINI ZORLAŞTIRANLAR TARAFINDAN KULLANILACAĞI BİR İKLİME NEDEN OLMASI İHTİMALİ

- Böyle düşünülmesinin temel sebebi, sanıyorum Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları için diplomaside çok güçlü bir karşılığı olan ‘kınama’ ifadesini kullanmış olmanız.

Bence bu biraz fazla anlam yüklemek gerçekten de. Türk Başbakanı’nın Mısır ordusunun müdahalesinin arkasında İsrail’in olduğunu söylemesinden memnun olmadık. Bu açıklamayı bir kenara bırakırsak, benim Türkiye’de daha az olmasını gerçekten temenni ettiğim şey komplo teorilerine yönelik bu ilgi. Bu hiç de sağlıklı değil. Bu merak başka ülkelerde de var biliyorum ama komplo teorileri sizi hiçbir yere götürmez. Çoğu zaman ya kendi mesuliyetlerinizin ötelenmesinden doğar ya da entelektüel tembellik işaretidir. Belki ben bu eğilimden çok rahatsız oluyorum, çünkü çoğu kez bu komplolar bir şekilde ABD ile bağlantılı oluyor. Bu çılgın hikâyelere inanmak ne Türk gazeteciliğine ne de siyasetçilerine fayda sağlamaz. Şunu da söylemem lazım; 5 yıl önce Tzipi Livni ile Bernard Henri Levy arasındaki diyaloğun İsrail’in askeri müdahalenin arkasında olduğunu ortaya koyduğunu iddia etmenin ciddiye alınacak tarafı yok. Bu konularda, gelin ciddi tartışmalar yapalım, böyle komplolara dayalı tartışmalar değil.

...

- Bu tür açıklamaların Türkiye’de Yahudi karşıtlığı eğilimini beslediğine yönelik kaygınız var mı?

Var. Birkaç tane doğrudan Yahudi karşıtlığı olarak algılanabilecek açıklama oldu. Çoğu zaman bunlar kinayeli biçimde tarihsel olarak Yahudi karşıtlığıyla bağdaştırılan bazı ifadelerin kullanılması şeklinde oldu. Bilinçli ya da değil, faiz lobisi bunlardan biri olarak düşünülebilir. Başkaları da var. Görebildiğim kadarıyla bu tür kavramlar genelde İsrail’in siyasi çizgisini eleştirmek için kullanılıyor. İsrail’in bölge politikaları üzerine çok şey söyleyebilirsiniz ama kullandığınız dile çok dikkat etmelisiniz. Amacınız İsrail devletinin politikasını eleştirmek iken Yahudilerden bahsetmeye başlarsanız bu, dünyanın epey geniş bölümünde başka bir anlama gelir. Eğer Yahudi karşıtlığına dair sinyaller göndermeye başlarsanız, başka insanlar bunu uç şeyler yapmak adına yeşil ışık olarak algılayabilir. Ne yazık ki Türkiye’nin geçmişinde bu tür üzüntü veren olaylar var. Hrant Dink olayını hatırlayın. Eğer liderler muğlak sinyaller göndermeye başlarsa, bir takım aklı başında olmayan insanlar bunlara sarılıp daha fazlasını yapmak için sınırsız yetki (card blanche) olarak görebilirler. Yahudi cemaati konusundaki kaygım da bu tür sinyallerin onların hayatını zorlaştıranlar tarafından kullanılacağı bir iklime neden olması ihtimali.

Scott Kilner

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24671622.asp

 

  • Netten okumalar
  • FATİH İBRANİCE BİLİYOR MUYDU? – NUH ARSLANTAŞ

http://www.nuharslantas.com/Yz-43-Fatih-Ibranice-Biliyor-muydu-tr.html

 

  • LEON VEİSSİD

http://www.annefrank.de/mensch/tr/leon-veissid/biografie/

http://www.annefrank.de/mensch/tr/leon-veissid/dokumente/

http://www.annefrank.de/mensch/tr/leon-veissid/dokumente/

 

  • ALMANYA’DA TÜRK YAHUDİLERİ

http://www.annefrank.de/mensch/tr/leon-veissid/schwerpunktthemen/tuerkische-juden-in-deutschland/

 

  • ROŞ AŞANA’DA BARIŞ VE KARDEŞLİK YEMEĞİ

http://sariyergazetesi.com/ros-asanada-baris-ve-kardeslik-yemegi.html

 

  • BİR YEŞİLÇAM MANZARASI: RUMLAR FAHİŞE, YAHUDİLER TÜCCAR

http://t24.com.tr/haber/bir-yesilcam-manzarasi-rumlar-fahise-yahudiler-tuccar/238919

 

  • OLGA BENARİO - İYİ VE ADİL OLAN İÇİN, DAHA İYİ BİR DÜNYA İÇİN

http://evrensel.net/news.php?id=67409

 

  • İSRAİL SURİYE’YE MÜDAHALENİN NERESİNDE? – TAHA KIVANÇ

http://haber.stargazete.com/yazar/israil-suriyeye-mudahalenin-neresinde/yazi-786809

 

  • İSRAİL SURİYE KRİZİNİN NERESİNDE – İBRAHİM KİRAS

http://haber.stargazete.com/yazar/israil-suriye-krizinin-neresinde/yazi-786480

 

  • İSRAİL NE YANA DÜŞER? – FİKRET AYDEMİR

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/fikret-aydemir-bruksel/israil-ne-yana-duser-c2/haber-243333

 

  • 6-7 Eylül
  • YA YAHUDİLERİN 6-7 EYLÜL’Ü?

“Hatırlıyorum. Mahvettiler dükkanları. O ipekler, kumaşlar, yünler hep böyle yerlerde. Böyle görseydiniz milletin, devletin serveti onlar. Mahvettiler. O Beyoğlu’nun halini görseydiniz. Camları, çerçeveleri indirdiler. O zaman da yanlış bir haber çıkardılar. Dediler ki “Atatürk’ün evini bombalamışlar Selanik’te.” Halbuki yok öyle bir şey. Birden ortalık karıştı. Bir gecede insanlar birbirlerine girdiler. Benim eşimin dükkânına gireceklermiş, iki Kürt hamal durdurmuş demiş ki “Sakın böyle bir şey yapmayın. Biz buradan ekmek yiyoruz.” Orada da bizim pek bir hasarımız olmadı ama insanların çok malları gitti, canları yandı. O canları yakanlar hesabını Allah’a verecek. Ne yapalım bunlar oldu. Allah büyük.” / Alegra Bensusan Hanım

...

“İzmir’de evdeydik. Evimiz Mithatpaşa’daki Mektupçu durağının oradaydı. Olayları radyodan takip ettik ve duyduk ki talan ediliyor bütün Beyoğlu. İzmir’de münferit bir iki olay oldu. Mesela bizim sokakta sürekli alışveriş ettiğimiz gazeteci bize sulanmaya geldi. Küfrederek, elinde taşlarla... Camları indirecek. Ama komşular mani oldular. Hidayet Ağabeyimiz vardı, kovaladı onu ve bize sahip çıktı. Ertesi gün de o terbiyesiz adam, hiçbir şey yokmuş gibi bize gazete getirdi. Bu tarz şeyler. 6-7 Eylül’den sonraki ilk cumartesi günü önlem olarak Sinagogların açılmadığını hatırlıyorum.” / Leon Bey

...

 “Çok net hatırlıyorum. İzmir’de pek bir şey olmadı ama. O zaman biz Karantina’da (Küçükyalı) oturuyorduk. O gece bize telefon geldi, cemaat içinden arayanlar oldu ve “İzmir’de bir takım nümayişler var” dediler, ikaz amaçlı. Biz de ailecek evdeydik. Ama Karantina’da nümayiş olmadı. Hatta telefonda söylediler, bir Yahudi çiçekçi vardı Şirozer. “Şirozer’in dükkanı yağmalandı” dediler. İzmir’de pek bir şey olmadı. Bir tek Yunan Konsolosluğu’na hücum etmişler ve Fuar’daki Yunan pavyonuna saldırmışlar. O zaman tabi Fuar açık. Eskiden 20 Ağustos’tan 20 Eylül’e kadar Fuar açıktı ve 6-7 Eylül, Fuar zamanına denk geldi. Nümayişler olmuş tabi. Ama esas itibariyle merkez üssü İstanbul olmuş.” / Nelson Bey

M.Serdar Korucu

http://www.demokrathaber.net/ya-yahudilerin-6-7-eylulu-makale,7281.html

 

  • EYLÜL'ÜN VİCDAN DÖKEN RÜZGARI

http://bianet.org/bianet/insan-haklari/149662-eylul-un-vicdan-doken-ruzgari

 

  • BİR DEVLET KENDİ TAPU KAYITLARINDAN NEDEN KORKAR

http://www.taraf.com.tr/haber/bir-devlet-kendi-tapu-kayitlarindan-neden-korkar-2.htm

 

  • ‘DİMİTRİ’NİN EVİNDE KİMLER OTURUYOR!’

http://www.haberturk.com/gundem/haber/875936-dimitrinin-evinde-kimler-oturuyor

 

  • 58 YILDA YİTİRDİĞİMİZ 58 ŞEY

http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay/73098/4369/1/24666375/58-yilda-yitirdigimiz-58-sey

 

  • FERİT İLSEVER ANLATTI:'BABAM SUBAY ÜNİFORMASINI GİYDİ GERİCİLERİ DEFETTİ'

http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/ferit-ilsever-anlattibabam-subay-uniformasini-giydi-gericileri-defetti-h14769.html

 

  • EYLÜL – BEKİR COŞKUN

http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=439746&kn=885&ka=4&kb=5&kc=885

 

  • ‘BİZ İKİ KERE GÂVURUZ’

http://birgun.net/haber/biz-iki-kere-gavuruz-3610.html

 

  • 'BİR DAHA ASLA' DİYEBİLMEK İÇİN...

http://birgun.net/haber/bir-daha-asla-diyebilmek-icin-3746.html

 

  • 6-7 EYLÜL: ÖNCESİ, SONRASI

http://www.bianet.org/bianet/toplum/149697-6-7-eylul-oncesi-sonrasi

  • 6-7 EYLÜL OLAYLARINDA BASININ ROLÜ

http://www.bianet.org/bianet/toplum/149700-6-7-eylul-olaylarinda-basinin-rolu

 

  • 6-7 EYLÜL OLAYLARINI BASIN NASIL GÖRDÜ?

http://www.bianet.org/bianet/medya/149698-6-7-eylul-olaylarini-basin-nasil-gordu

 

  • “NE KADAR GAYRİMÜSLİM VARSA DÜKKANLARINA, EVLERİNE DALDIK”

http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/149747-ne-kadar-gayrimuslim-varsa-dukkanlarina-evlerine-daldik

 

  • EYLÜL'ÜN VİCDAN DÖKEN RÜZGARI

http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/149662-eylul-un-vicdan-doken-ruzgari

 

  • BİR 6-7 EYLÜL HİKÂYESİ: ‘ÇOK İÇLİ DIŞLIYDIN O RUM KIZLA’

http://www.zaman.com.tr/yorum_bir-6-7-eylul-hikayesi-cok-icli-disliydin-o-rum-kizla_2130665.html

 

  • KİMSENİN ÜSTLENMEK İSTEMEDİĞİ SUÇ: 6-7 EYLÜL

http://www.radikal.com.tr/fotogaleri/turkiye/kimsenin_ustlenmek_istemedigi_suc_6_7_eylul-1149585

 

  • 6-7 EYLÜL KÜLTÜRÜ – ARİS NALCI

http://t24.com.tr/yazi/6-7-eylul-kulturu/7378

 

  • 6-7 EYLÜL OLAYLARI NEDİR NE DEĞİLDİR – AZİZ ÜSTEL

http://haber.stargazete.com/yazar/67-eylul-olaylari-nedir-ne-degildir/haber-787107

 

  • BURADA, YERİMİZDE KALACAĞIZ – HİLAL KAPLAN

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/HilalKaplan/burada-yerimizde-kalacagiz/39457