Spor Toto Süper Lig

Rıfat KARAKÖY Köşe Yazısı
4 Eylül 2013 Çarşamba

Spor Toto Süper Lig’de üç hafta geride kaldı. Televizyonlarda “Galatasaray şampi…” yorumlarıyla başlayan Süper Lig’de neler oldu üç haftada? Fenerbahçe için sezon pek iyi başlamadı. Torku Konyaspor deplasmanında 2-0 öne geçtikten sonra maçı 3-2 kaybeden sarı lacivertli ekipte çanlar bu maçla çalmaya başladı. Ardından Arsenal maçlarında takımın pozisyona dahi giremeden elenmesi ile Ersun Yanal ismi iyice tartışılmaya başlandı. Uluslararası Spor Mahkemesi’nin (CAS) Fenerbahçe’yi Avrupa kupalarından men etmesiyle camiada keyifler iyice kaçtı. Hafta sonu eski Fenerbahçeli Roberto Carlos’un teknik direktörlüğünü yaptığı Sivasspor mücadelesi ise ilaç gibi geldi Ersun Yanal’ın ekibine. Krasiç’in gönderilip yerine Holmen’e lisans çıkartılmasıyla maça ilk 11’de başlayan İsveçli, Fenerbahçe için adeta bir sihirli değnek oldu. Orta sahada hem ofansif hem de defansif oyunuyla Meireles ve Selçuk’u rahatlatan Holmen’in takıma katılmasıyla Fenerbahçe adeta Sivasspor kalesini ablukaya aldı ve maçtan 5-2 üstün ayrıldı. Üçüncü hafta sonunda “İşte Ersun Yanal’ın Fenerbahçesi” dedirtti.

Beşiktaş, en çok merak edilen takımların başında geliyordu sezon başlamadan. Stadı yoktu, maçların nerde oynanacağı belli değildi, Olimpiyat Stadı konusunda mutabakat sağlanınca, otoriteler stadın boş kalacağını söylüyordu. Her şeyden öte, sezona yeni bir teknik direktör ile başlıyordu Karakartal. Üç hafta sonunda önce stad konusunda tüm otoriteler yanıldı. Cefakâr Beşiktaş taraftarı Atatürk Olimpiyat Stadı’nı üç hafta sona ererken hiç boş bırakmadı. Her şey’i hayra yormak lazım derler, belki de Beşiktaş Olimpiyat Stadı’nda oynadığı için bu sene İnönü’ye oranla daha çok gelir elde edecek. İkinci husus, Slaven Biliç. Beşiktaş’ın yeni Teknik Direktörü’nü ben Beşiktaş’a nedense çok yakıştırdım. Beşiktaş taraftarının sevdiği bir marjinallik var Biliç’de. Yapılan trasferlerden Atiba tam bir görev adamı olduğunu üç maç sonunda gösterdi. Farklı farklı maçlarda sol bek, önlibero pozisyonlarında başarıyla görev yaptı. Bütün bu olumlu havanın yanında CAS’ın Beşiktaş’ı Avrupa’dan men etmesi bile moralleri çok bozmadı. Takım 3 maç sonunda 3 galibiyet alırken, oynanan güzel futbol da göze çarpıyor. Bu sene Beşiktaş, taraftarının itici gücü, yaş ortalaması genç kadrosu ve Slaven Biliç’in marjinalliği ile ligin en önemli şampiyonluk adaylarından olur diye düşünüyorum.

Son şampiyon Galatasaray ise sezona Emirates Cup ve Süper Kupa ile başlamıştı. Moraller oldukça yüksekti. Son iki yılın şampiyon kadrosu ve teknik direktörü ile başlanıyordu sezona. Hedef dördüncü yıldızı takmaktı bu sezon. Evinde zor da olsa Gaziantepspor’u yenerek lige başladı Aslan. Sonraki hafta rakip Bursaspor’du. Beş sezondur Bursaspor deplasmanında galip gelemeyen Galatasaray bu sene de Bursa’dan 3 puan çıkartamadı. Geçtiğimiz hafta ise bu sefer rakip Eskişehirspor’du. Galatasaray’ın ilk 3 haftalık fikstürünün rakiplerine göre biraz daha zor olduğunu düşünüyorum. Eskişehir deplasmanından da beraberlikle dönülünce, acaba takımda sorunlar mı yaşanıyor tartışmaları başladı hemen. Galatasaray’ın fikstürünün rahatlamasıyla en az rakipleri Beşiktaş ve Fenerbahçe ile şampiyonluk konusunda eşit şansları olduğunu düşünüyorum. Fatih Terim’in hem Galatasaray’ı hem de Milli Takım’ı çalıştıracağı için takımın dengesinin bozulabileceği yorumlarına ise kesinlikle katılmıyorum. Şampiyonlar Ligi’nde zor bir kura çeken Galatasaray’ın bu sezon üçüncü olup yoluna UEFA Avrupa Ligi’nde devam edeceği ve güzel noktalara gelebileceğini hissediyorum.

Şampiyonluğun en önemli üç adayı bu sene yine Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş. Bu üç takımın dışında ise Kasımpaşa ilk üç haftada teknik direktörü Şota Arvaladze ve Ryan Babel’li kadrosuyla can yakacak gibi gözüküyor. Milan Baros’lu, Gekas’lı, Malouda’lı, Bosigwa’lı, Anadolu bu sezon bizlere oldukça keyifli karşılaşmalar izletecek gibi gözüküyor. Ayrıca Cristoph Daum gibi önemli bir ismin de Anadolu’nun son şampiyonu Bursa’da fark yaratacağını görüşündeyim. Bu sene bizleri güzel bir futbol şöleni bekliyor. Umarım yeni sezon, şiddetten uzak, şike ve siyasetten arınmış ve sadece futbolun konuşulduğu bir sezon olur.