Savaş sonrasında beş Nazi çocuk

II. Dünya Savaşı’nda Hitler’in intiharından sonra, Nazi Partisi üyesi ebeveynlerinin teslim olmasıyla, ortada kalan beş çocuğun hayatta kalma mücadelesini anlatan ‘Savaşın Gölgesinde/Lore’ şüphesiz ki haftanın en ilginç filmi

Viktor APALAÇİ Sanat
28 Ağustos 2013 Çarşamba

Genç Avustralyalı kadın yönetmen Cate Shortland’ın, Rachel Seiffert’in ilk romanı ‘Karanlık Oda’ adlı romanından senaryolaştırıp yönettiği film, psikolojik derinliği ile Soykırım’a farklı bir açıdan bakıyor.

2004’te Abbie Cornish’i şöhrete ulaştıran, ilginç büyüme öyküsü ‘Somersault’ ile adını duyuran Shortland, dokuz yıllık bir suskunluk döneminin ardından yaptığı ‘Lore’ ile savaş ve faşizmle yüzleşen bir genç kızın olgunlaşma öyküsünü anlatıyor.

Hitler’in intiharı ve savaşın kaybedildiği bilinciyle, savaş suçlusu olarak akıbetlerini bilen anne- babanın çocuklarını terk etmesiyle, beş çocuğun en büyüğü olan Lore (Saskia Rosendahl) çok uzakta yaşayan büyükannelerine ulaşmak için kardeşleriyle zorlu bir yolculuğa çıkar.

Almanya’nın gerçekleriyle yüzleşen, ergenlikten olgunluğa geçerken, faşizmin çocuklar üzerindeki tahribata tanıklık eden Lore’un, temerküz kampından yeni çıkan bir Yahudi gençle yolları kesişince yazgısı değişir. Nazi dünyası dışında bilgisi olmayan, savaşın gerçekleriyle ilk kez yüzleşen beş kardeş, Yahudi Thomas’a güvenmek zorundadır.

Yolda karşılarına çıkan tehlikelerden, zekâsı sayesinde kardeşleri kurtaran Thomas, sözünden dışarı çıkan ikiz kardeşlerin birinin ölümüne engel olamaz.

Düşman olarak bildiği gence ilgi duyan, duyduğu cinsel arzusunu sorgulayan, cinselliği keşfeden Lore, zorlu bir süreç yaşarken, film önyargılara, güven duygusuna, toplumsal suçlara dair ilginç mesajlar veriyor.

Cate Shortland, bir genç kızın olgunlaşma sürecini, insana ve doğaya ait mesajlar eşliğinde, duygu sömürüsünden uzak kalmayı başaran, gerçekçi bir sinema diliyle anlatıyor.

II. Dünya Savaşı’nı kaybeden Almanya’daki yıkımın Nazi çocuklarının ruhlarındaki tahribatını, kuvvetli görsel ve işitsel üslup eşliğinde ele alan film, faşizm, sevgi ve korku üzerine ilginç tespitlerde bulunuyor.

Bu filmle ilk kez kamera karşısına geçen, Lore’un çaresizliğini ve hayatta tutunma arzusunu perdeye müthiş bir oyun gücüyle yansıtan, 20 yaşındaki Saskia Rosendahl yeteneğiyle ileride adından çok söz ettirecek.