Galibiyetlerle ve madalyayla yüzümüz güldü

Geçtiğimiz hafta 19. Maccabiat Oyunları’nda sporcularımız yüzümüzü güldürdü. Oyunların ilk günlerinde galibiyet yüzü göremeyen gençlerimiz, bu sefer rakiplerine üstünlük kurmayı başardı. Kuşkusuz en büyük mutluluğu ise, 4x100 bayrak yarışında bronz madalya alan İris Ada yaşattı

İgal MEVORAH Spor
31 Temmuz 2013 Çarşamba

Tek madalyamız atletizmden geldi

Geçtiğimiz çarşamba günü piste çıkan İris Ada, Türkiye’ye madalya sevinci yaşattı. İlk olarak kızlar 400 metre finalinde koşan İris, kimi aksaklıklardan dolayı yarışı sonuncu tamamladı. Ancak sıra 4x100 bayrak yarışına geldiğinde Kanada sporcularıyla birleşen İris, yüksek çabaları sonucunda bronz madalya almaya hak kazandı. Üçüncülük kürsüsüne çıktığında ise, Türk bayrağını taşıma gururunu hem o hem de biz yaşadık. İris’i buradan tekrardan kutluyorum.

 

Basketçiler bu sefer galip

Oyunlar boyunca sürpriz mağlubiyetler alan büyük basket takımımız, son yapılan Güney Afrika maçında bir başka sürprize izin vermedi. Takımımız zorlansa da, zayıf rakibi karşısında galip gelmeyi başardı. Maçta en büyük katkıyı, attığı üçlüklerle Mişel Eliyezer yaptı. İngiltere maçındaki gibi boyalı alandaki etkisizliğimiz göze çarpsa da, dışardan bulduğumuz şutlar başarılı olduğundan galip gelmeyi başardık. Ancak özeleştiri yapmadan geçemeyeceğim. Basket takımımız, Maccabiat tecrübesini yaşadı fakat bir sonraki turnuvalarda biraz daha fazla kondisyona ve antrenmanlı olmaya ihtiyaçları var. Öyle ki karşısındaki takımların kondisyonu basketçilerimizi çok zorladı.

 

Futsal takımımız beşinci oldu

Birçok maçını büyük şanssızlıklarla ve son dakikalarda kaybeden futsal takımımız, gruptaki son iki maçında İspanya ve İngiltere ile karşılaştı. İspanya karşısında son 45 saniyeye 3-2 galip giren milli takımımız, son saniyede penaltıdan yediği golle maçı 3-3 berabere tamamladı. Maçın son düdüğü çaldığında ise oyuncularımız haklı olarak yere yığılıp kaldılar. Ancak asıl isyanları maçın hakemineydi. İspanya’nın ikinci golünde verdiği tartışmalı penaltı oyuncularımızı adeta çileden çıkardı. Oyunu saha içinden takip eden biri olarak söylemem gerekir ki, pozisyonun penaltıyla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktu.

Bir sonraki İngiltere maçında ise çok ciddi bir hava hakim değildi sahaya. Nitekim maç formalite maçıydı. Ancak futsal takımımızın son maçı İspanya’ya karşıydı ve beşincilik altıncılık maçıydı. Bu sefer hepsi son derece motive ve hırslıydı. İlk yarıyı 1-0 geride kapamamıza rağmen, 10 numaralı formasıyla Mark Kohen başta olmak üzere diğer oyuncularımızın çabalarıyla art arda goller bulduk. Maç sonunda ise 3-1 galip gelen taraf Türkiye oldu. Böylece 19. Maccabiat Oyunları’nı futsal takımımız beşinci tamamlamış oldu. Ancak değinmeden geçemeyeceğim bir nokta var. Geçen hafta da bahsettiğim üzere, futsal takımları arasından en iyi kaleci kalecimiz Loni Nifusi’ydi. Kalesinde çok gol görmesi kendisinin kötü kaleci olduğunu göstermez elbet. Yaptığı kurtarışlarla bazen rakip oyuncuları çileden çıkaran Loni’yi, bir kez daha buradan tebrik ediyorum.

 

Netanya’dan Kudüs’e kadar eğlence

19. Maccabiat Oyunları’na katılan milli takımlarımız, ne yazık ki müsabakalardan erken elendiği için yaklaşık bir hafta gibi bir süreyi boş geçirdi. Ancak tam biz endişelenmeye başlarken imdadımıza Maccabiat organizasyonları yetişti.

Eğlencelerin ilk adresi Kudüs’tü. Üç saatlik otobüs yolculuğu sonrası Kudüs’e ulaştık ve bizi küçük çaplı bir konser karşıladı. Kurtlarımızı orada biraz döktükten sonra otele geri döndük. Cuma sabahı ise maçların yapıldığı, Wingate Spor Akademisi’nde (Netanya) türlü türlü eğlenceler düzenlendi. Su kaydırağından, küçük havuzlara kadar bir sürü aktivite bizlerin kullanımına sunuldu. Gençlerimiz de burada eğlenmeyi tabii ki ihmal etmedi. Öte yandan geçen hafta bahsettiğim tişört değiştirme pazarlığı kaldığı yerden bütün hızıyla devam ediyor. Bütün yabancı sporcular, bizim kırmızı tişörtlerimize bayılıyorlar. Bunun akabinde kendi tişörtlerini teklif ediyorlar. Bir tek ülke hariç tişörtünüzü değiştirmeniz mümkün. Rusya asla ve asla kendi kıyafetini başkasına vermiyor. Bir asker üniforması gibi üstlerinde taşıyorlar kıyafetlerini. İşte biz de Türkiye olarak bu pazarlık içinde çok sıkı bir şekilde çalışıyoruz…