Kedidir kedi

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
26 Haziran 2013 Çarşamba

Metin Akpınar ‘Aslan Bacanak’ adlı filmde bir kadının kafasına kiremit düşmesi olayını aydınlatmak için defalarca arka arkaya ‘kedidir kedi’ diyordu. Aslında herkes Kasımpaşa Canavarı’ndan korkmaktaydı. Sonradan bu söz ‘ben korkmuyorum, siz de korkmayın’ izlenimi yaratmada kullanılan bir tabir olarak yer etti.

Kriz demeye dilim varmasa da sıkıntılı ekonomik günlerin kapımızda olduğu bu dönemde, gerek dövizde yaşanan değerlenmeyi, gerekse borsamızdaki gerilemeyi tartışmaktan kaçınmamızı ve bütün olumsuzlukları Gezi Parkı eylemlerine bağlayarak açıklamayı kolaycılık olarak görüyorum. Aynı filmdeki gibi ‘kedidir kedi’ diyerek gerçek nedenleri görmekten imtina ediyoruz.

10 yılı aşan süredir yaşanan ekonomik büyümeyi Gezi Parkı’nın yarattığı gerginliğin olumsuz etkilediğinden bahsediliyor. Büyümemizi baltalamak isteyen iç ve dış güçlere, sermaye gruplarına suç yükleniyor. Asıl nedenlere dönüp bakılmıyor. Zaten mucize büyüme olarak gösterilmeye çalışılan rakamların geçenlerde Dani Rodrik’in başlattığı bir tartışma ile abartılı olduğu iddia edildi. Bizim de şu anda gelişen ülkeleri sarmaya başlayan sıkıntıdan nasibimizi alacağımız aşikârdı. Zira üreterek büyüme dönemini geride bıraktık. Üretimin önemi azaldı ve endüstri sonrası toplum olduk. Gelişmemizin büyük kısmı inşaattan ve hizmet sektöründen. Bu durumda paraya sahip olduğumuz sürece üretilmiş olanı satın alıp kullanabilir bir ekonomiyiz. Ancak aynı yolu tutturan İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerin trendine girmemiz an meselesi. İşsizlik, üretim azalınca artan bir rasyodur. Dolayısı ile borçlanarak tüketmek, uzun vadede bozulmaya meyilli bir sistem. Ancak bu girdaptan çıkması pek de kolay değil. Devletler sistemi yaratan oldukları halde vatandaşı tembellikle suçluyorlar.

Bunların yanı sıra Fed gibi elimizde olmayan global ekonomi faktörleri de devreye giriyor. Fed, ABD’nin merkez bankası olup para basım ve dağıtım yetkisini elinde bulunduran kurumun adı. Sokaktaki vatandaşın ‘FED’den bana ne’ dediği bir ortamda olsak da, FED eylemi ile değil, niyeti ile bile piyasaları etkileyebilen bir kurum. Fed geçen hafta faizleri yükseltmeyi ve piyasadaki likiditeyi bir miktar azaltmayı düşündüğüne dair açıklama yaptı. Faizlerin yükseldiği bir ortamda iç borçlanma maliyetimiz de ister istemez artacak. Şimdilerde artık paraların geri çekilme dönemi geldi. Faiz yükselince paralar saklanır. Bu gelişmeden de en fazla gelişme yolundaki ekonomiler etkileniyor. Böyle bir durumda içeride kaos olması, bu gergin ortamı daha da gerecek bir etkiye yol açar. Türkiye ve Brezilya’daki halk gösterileri kaos olarak algılanırsa bunun tipik örnekleri.

Kısacası, finansal piyasaları karıştırmaktan sorumlu ararken kedidir kedi diye geçiştirsek de inen kuru ve yükselen faizleri göz ardı edemeyiz. Spekülatörlerin her daim var ve dalgalanmalardan çıkar elde etmeleri kaçınılmaz. Bizim güven telkin etmeye devam etmemiz ve global ortamda aleyhimize gelişen durumdan zarar almadan sıyrılmaya çalışmamız iyi olur. Zira Türkiye global ekonomiye yön veren bir oyuncu olma hayalini sürdürebilir. Hayal gücünün fazlası, hiç hayal kuramamaktan iyidir…