CAMPUS CUP 2013: Deniz, rüzgar ve umut dolu bir avuç genç

Geçtiğimiz hafta Marmaris, hem keyifli hem de dinamik bir yarışmaya ev sahipliği yaptı. Üniversitelerin yelken yarışı Campus Cup, rekabeti deniz ve rüzgarla birleştirdi

İdil HAZAN KOHEN Spor
1 Mayıs 2013 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta Marmaris’in en keyifli, dinamik ve eğlenceli yarışlarından biri olan, on yedi üniversitenin yarıştığı Campus Cup’ı yakından izleme fırsatı buldum.  Her ne kadar yakınına gelmişsem de araya kaynayıp da yarışmayı başaramadım. Zira bu sene yarışan tüm teknelere üniversite öğrencileri dışında sadece iki kişinin katılımı koşulu getirilmişti. Aslında objektif olmak gerekirse adil de bir karar olmuştu bu.

Yaklaşık 200 öğrencinin katıldığı bu yarış ilk defa olarak bu sene Marmaris Kış Trofesi’nden ayrı tutulmuş sadece üniversitelerin katıldığı bireysel bir yarış olarak organize edilmişti. Boğaziçi, Koç, Bilkent, İstanbul Teknik Üniversitesi, Dokuz Eylül gibi birçok iyi tanınmış üniversitenin yanı sıra sırf bu yarış için Ukrayna’dan kalkıp gelen bir ekip bile vardı. Daha çok hobi ve gezi amaçlı deniz severleri bir araya getiren yelken sporu, işin içine rekabette eklenince gençler arasında da büyük ilgi toplamaya başlamıştı.

Organizasyon cuma gecesi Marmaris Yelken Kulübü’nde yapılan açılış ile başladı. Hoş yarışanlar genç olunca, organizasyonda da atraksiyon bol oluyordu. Açılış için getirilen sanatçı birkaç şarkı söyledikten sonra tüm üniversiteleri teker teker sahneye çağırıp şarkıları onlara söyletti. Yelkende ses getiremeyen ekiplerin buradan gazı alıp “O Ses Türkiye” kapılarını zorlamaları olasıydı...

Gece çok da uzamadan otellere dönülüp ertesi günkü yarış heyecanını bastıranlar uyudu bastıramayanlar ise gerek yıldız, gerek koyun sayarak uyuma mücadelesi verdi. Sabah, son bir antrenman yapmak ümidiyle birçok üniversite takımı erkenden teknelerine dağıldı ancak sabahın bu ilk ışıklarından yararlanmak isteyen sadece onlar değildi. Gençlerle röportaj yapmak isteyen kanal ve kameralar da oradaydı. Durum bu olunca son antrenman medyanın cazibesine yenik düştü.

Yarış cumartesi sabahı sabah 11’e doğru start aldı. Start anı gelip çattığında ise ekiplerin yarış ve antrenmanların neredeyse iki ayrı spor dalı olduğunu anlamaları çok da uzun sürmedi.

Her tekneden yarışa önde başlama telaşı ile panik dolu sesler yükseliyordu. “Ana yelkene asıl!! Cenova Boşlaaaa! Ekip balkon yap!” Teknenin içinde yaşanan tüm bu kargaşa yetmezmiş gibi bir de start anında birbiri üzerine çıkmak üzere olan tekneler de vardı ki onların “Yol ver! Yol veeerrr!” çığlıkları en gür bass operacılara bile taş çıkartacak nitelikteydi.

Denizin üzerine konmuş beyaz bir kelebek tarlasından farksızdı manzara. Denizin çalkantısında çırpınan, devinen hedefe ile varmaya uğraşan onlarca kelebek...

Yarış boyunca ön saflarda kıyasıya mücadele eden Ege, Dokuz Eylül ve İstanbul Teknik Üniversitesi, bizlere seyri oldukça keyifli bir performans izlettirmişlerdi. Birincilik kupasını ise yedi saniye farkla Ege Üniversitesi kapmıştı. 

Kendi deneyimlerimden sırt ve kollarındaki ağrıları sordum yarışçılara ama hiçbiri ağrı hissetmiyordu. Sadece her biri kollarında ve bacaklarında tekin bir yarıştan döndüklerinin izlerini taşıyorlardı.

Yedi saniye farkla birinciliği kaçırıp ikinci olan Dokuz Eylül Üniversitesi ise, geçen sene benim de aralarında olduğum Lemon Sailing School ile yarışmaktaydı. Bu ekip yarışan diğer birçok üniversitenin aksine hali hazırda bulunan okulun yelken takımı değillerdi. Hatta bir ay öncesine kadar aralarında daha önce yelkenliye binmiş olan bile yoktu. Hikayeleri ise gönüllü bir işadamının onlara sponsor olmalarıyla başladı.

İlk defa yarışa katılan bu takım için ikincilik paha biçilmez bir zafer ve eşsiz bir maceraydı. Nasıl hissetliklerini sorduğumda ise yaşadıkları haklı gurura kayıtsız kalmak imkansızdı.

“Aslında bir yandan yarış içerisindeyken bir yandan da hayata dair adımlar atmayı öğrendik. Rüzgar bizi devirmek için değil bize yol vermek için esiyordu ve bizde adımlarımızı ne yöne atacağımıza bir takım olarak karar verdik. Hayatta istenildiği zaman insanın neler başarabileceği mucizeviydi,” diyerek mutlu zaferini paylaştı Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Hüseyin.

Her ne kadar birebir yarışmasa da insan, Campus Cup’ın havasını alınca, arzu, inanç ve heyecan dolu böylesine genç bir kalabalıkla aynı havayı soluyunca bile tazeleniyordu. Sanırsam gençleşmek için estetik kliniklerine harcanan onca para boşuna. Tek ihtiyacımız, biraz deniz, biraz rüzgar ve umut dolu bir avuç genç...