Festivalde bir barış adamı: Dan Setton

"İnsanların olaylara benim baktığım gibi bakmasını istiyorum"

Ela CENUDİOĞLU Sanat
1 Mayıs 2013 Çarşamba

İsrailli yönetmen Dan Setton ile Filistin ve Filistin eski Başbakanı Selam Fayyad’i konu aldığı belgeseli ‘State 194’ hakkında konuştuk. Kendisi tam bir barış adamı; sohbetimiz belgeselinden yola çıktı,  Ortadoğu ve İsrail sineması üzerinden devam etti.

 

 Bu yıl İstanbul Film Festivali’nde altı İsrailli yönetmenin filmi vardı. Bunun sebebi İsrail sinemasının çok iyi bir yıl geçirmesi mi, yoksa tesadüf mü?

 

İsrail sineması bence oldukça güzel yedi sene geçirdi, sadece bu sene değil. Çok gelişti, bütün dünyada iyi izlenimler bırakmaya başladı. Fark edilmek için çok bekledik, Filmler kendini çok geliştirdi. Bütçeler arttı, tabii ki çok büyük bütçeler söz konusu değil ama yine de eskiye oranla arttı. Film sayısı arttıkça, başarılı olma şansı da artıyor.

 

Festivalde ‘Sinemada İnsan Hakları’ bölümü jürisinde yer aldınız. Bu konudaki izlenimleriniz ne oldu?

 

Filmlerin birçoğu çok iyi. Ödül kazanan filmler hakkında karar vermek zor oldu. Ancak ilginç olan şu ki, film hangi ülkeden gelirse gelsin insanlar artık umursuyor, etrafında olup bitenlere karşı daha hassas. Sadece film konusunda değil, aynı zamanda insan hakları konusunda, daha hassaslar. Zamanla, dünyadaki adaletsizlik, insanların insanlara yaptıkları konusunda daha çok film göreceksiniz. Biz sadece yönetmen değiliz, aynı zamanda kendi fikrimizin olması, her birimizin bir sesi, verecek bir mesajının olması gerekir. Bazen bir mesajın bile olması gerekmez, yalnızca bir duruma dikkat çekmek, o durumu anlatmak bile yeterli olur.

 

Hep belgeselde mi kalacaksınız? Uzun metrajlı bir film yapmayı deneyecek misiniz?

 

Her ikisi de. Bu belgesel üzerinde iki sene boyunca çalıştım, bu yüzden belki bir ara veririm. Sonrasında kurgu bir film yapabilirim ama bu yine de yalnızca kurgu olmaz. Her zaman söylemek istediğim bir şey olacaktır. Sadece hikâye anlatmak istemem. İnsanların olaylara benim baktığım gibi bakmasını istiyorum bu yüzden kurguya da kendi yorumumu katarım. Sonuçta eğlence sektörünün içinde olduğumuzun ve insanlara güzel vakit geçirtmemizin beklendiğinin farkındayım ama yine de birilerinin bazı şeyleri fark etmesini de istiyorum.

 

Filminiz Filistin eski Başbakanı Selam Fayyad üzerine. Kendisi nasıl biri?

 

O bir barış adamı. Barışın tek çözüm olacağına inanıyor ama özgürlüğe daha çok inanıyor. Filistin’deki insanlar da barışın olmasını ve güvenlik istiyor. Normal hayatlarına geri dönmek, bir saat mesafede oturan akrabalarını rahatça ziyaret edebilmek, korkmadan okula gidebilmek istiyorlar. Bu da ancak barışla olur. Ama öncelikli olan özgürlük, önce özgürlük istiyorlar. Barış sonrasında gelecek.

 

Ortadoğu’da barışın geleceğine inanıyor musunuz?

 

Barışın sağlanabilmesi iki tarafın karşılıklı anlaşmasıyla olacak. Aslında 2000 yılında bu neredeyse yapılmıştı, ama Hamas etkeni de var. Şu anki Filistin hükümeti gayet ılımlı ve barıştan yana. Ben mümkün olduğuna inanıyorum. Olup olmayacağını elbette bilemem çünkü bu barışın önüne geçebilecek birçok şey var. Yalnızca bir kurşun barışın sağlanması için harcanan emekleri yerle bir edebilir.

 

‘Epilogue / Son’ filminde Amir Manor çok karamsar bir İsrail portresi çizdi. Gençlerin yurtdışında yaşamak için çareler aradığını söyledi. Katılıyor musunuz?

 

Herkesin bakış açısı farklıdır. Ben iyimser bir insanım. Ortadoğu’daki durumla ilgili de iyimser düşünmeyi tercih ediyorum. Bu durum sonsuza kadar devam edemez. Ayrıca büyük resme bakmayı seviyorum. Belgeselimde de öyle yaptım. Yukarıdan, havadan birçok çekim yaptım, bunu yapmamın sebebi de izleyicilere büyük resmi göstermekti. Mesaj, “Lütfen büyük resmi görün, birlikte yaşamamız mümkün”.  Detaylara takılmak sizi karamsar hale getirebiliyor. Ayrıca geriye bakmak, geçmişi çok deşmek de işleri karmaşık hale getirebiliyor. Bu konuda iyimserim ve politikacıların çözüm bulacak kadar akıllı davranacağına inanıyorum.

 

Tel Aviv’in dışında fakirliğin çok arttığını, fakirlik sınırının yüzde altmışları geçtiğini öğrendik. Doğru mu?

 

Bence bu doğru değil. Dünyanın her yerinde fakirlik var, dünyanın her yerinde kirasını ödemekte zorlananlar var. Hatta İsrail’in ekonomisinin dünyanın birçok yerinden çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. Her halükârda belki barış sağlanırsa fakirlik oranı da azalır, ekonomi düzelir. İnsanların başlarının üzerinde bir çatı olursa savaşmak zorunda kalmazlar ve daha mutlu olurlar.

 

Birleşmiş Milletler’de Filistin’in gözlemci devlet statüsünden asıl devlet statüsüne geçeceğine inanıyor musunuz?

 

Evet, eninde sonunda asıl devlet statüsünde olacaktır. Bu tabii ki karşılıklı pazarlıklar sonucunda olacaktır.

 

Dindar Yahudi toplumu üzerine yapılmış en iyi filmin ‘Kutsal /Kadoş’ olduğunu düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?

 

Evet, ama onun dışındaki diğer filmler de çok iyi.

 

‘Boşluğu Doldur / Fill the Void’ filmi hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Bence çok hassas bir film. Hikâyesi çok özel. Yönetmen insanları çok seviyor ve cesur biri. Buradan onu selamlıyorum.