Diane Von Furstenberg ve Holokost

Bir Auschwitz kurtulanının kızı olan moda tasarımcısı Diane von Furstenberg, Yahudi kimliğine sahip çıkmasını ve ABD’deki Holokost Müzesi’ne katkılarını anlatıyor…

Nelly BAROKAS Kültür
28 Mart 2013 Perşembe

Diane von Furstenberg ile ABD’deki Washington Holocaust Memorial Museum’un Müdürü Sara Bloomfield karşılıklı oturmuş sohbetteler. Sara sade bir blayzer giymiş, Diane ise süslü bir kürk… İkisi eski arkadaşlar. Sara Bloomfield soykırımlara karşı her daim uyanık olma yönünde çaba harcayan ve dünyadaki birçok müzeye danışmanlık yapan bir kişi. Diane von Furstenberg ise 1974’te moda dünyasında başarısı ile zirveye ulaşmış o dönemden beri de kadın hazır giyim alanında imparatorluk kurmuş bir kadın. Ancak bu iki kadının 20 yılı aşkın bir zamandır sürdürdükleri ilişkilerinin moda ve tasarımla hiç ilgisi yok. İlişkilerinin özünde Furstenberg’in Yahudilik mirasına sahip çıkması var…

Diane von Furstenberg Holocaust Memorial Museum’un kuruluşunun 20. yıldönümü vesilesi ile stüdyosunda 70 konuğun katıldığı bir davet verdi. Konuklar arasında “Sex and the City” dizisinden Jessica Parker ile televizyon spikeri Andy Cohen de vardı. Von Furstenberg’in bu daveti düzenlemekteki diğer amacı Sara Bloomfield ile dostluğunun kaynağını ve Holokost’un anılarının yaşatılması yönünde sürdürdüğü çalışmaları konuklarına anlatmaktı.

Von Furstenberg; “Holokost Müzesi ile yakından ilgiliyim çünkü önemine yürekten inanıyorum. Orada çok önemli şeyler yapılıyor. Örneğin geçen ay beni çok heyecanlandıran birşey oldu., Holokost döneminde annem ile babama ait eşyalarla dolu şu kocaman kutuyu bana gönderdiler. Onlarda herşeyle ilgili fotoğraflar ve belgeler var. Bana gönderdikleri benim için çok değerli şeylerdi,” dedi.

Diane von Furstenberg Yahudi kimliğine, aidiyetine ve mirasına giderek daha çok sahip çıkan bir kişi. Asıl adı Diane Simone Michelle Halfin olan ünlü tasarımcı, Lily Nahmias adında bir Holokost kurtulanının kızıdır. Sarışın bir Yunanistan Yahudisi olan Nahmias, Nazilere karşı mücadele veren direnişçilere katılmış, diğer Yahudilere sahte kimlik ve belgeleri temin etmekte ve ulaştırmakta çalışıyordu. Lily Nahmias 1944’te Naziler tarafından yakalanıp Auschwitz’e gönderildi. Savaş sonunda 30’lu kilolara düşmesine rağmen hayatta kalmayı başaran Lily, Holokost döneminde İsviçre’de barınan Romanyalı Leon Halfin ile evlendi. Doktoru, bünyesi bu denli zayıflayan Lily’nin yeni bir travmayı kaldıramayacağı endişesi ile hamile kalmaması yönünde tenbihlerde bulundu. 1946 yılının sonlarında dünyaya gelen Diane, Yahudilikte yaşama isteğinin gücüne inandığını belirtiyor.

“Annem her doğum günümde; ‘Tanrı beni korudu, ben de sana hayat verebildim. Sen benim özgürlüğümün bayrağısın’ derdi” sözlerini söylerken Sara Bloomfield tarafından davet edilen Holokost Kurtulanları ile göz göze geliyor ve “İşte benim taşıdığım güçlü miras budur” ifadesini kullanıyor.

Gençlik yıllarında Diane von Furstenberg Yahudiliğine böyle sahip çıkmıyordu. Diane annesine kolundaki numarayı sorduğunda dahi Lily savaş yıllarında yaşadığı acı deneyimleri kızına anlatmıyordu. Lily Nahmias, kızı Diane’ın 1969’da Alman Prensi Egon von Furstenberg ile evlenmesine karşı çıkmadı.

Diane von Furstenberg 1981 yılında Anti-Defamation League (ADL) tarafından ‘Başarılı Kadınlar Ödülü’ ile onurlandırılmasının ardından Yahudi kökenlerine geri döndü.

O günü şu sözlerle anlatıyor konuklarına; “Sanırım benim hakkımda fazla birşey bilmiyorlardı.  O gün konuşma yapmak üzere kürsüye çıktığımda, bir Holokost Kurtulanı olan annemin sözcüklerinin benim ağzımdan çıktığını duydum. Orada söylediklerim hiçbir zaman söylemediğim ve düşünmediğim şeylerdi. Bu kendime yaptığım bir itiraftı, Yahudiliğin bana kalmış bir miras olduğunu ve aslında bu mirasa ne denli bağlı olduğumu idrak ettim.”

Washington’da bir Holokost müzesinin kurulması planları tartışıldığında Sara Bloomfield’in başvurduğu ilk kişilerden biri Diane von Furstenberg’di. Von Furstenberg bağış toplamakta pek yeteneği olmadığını belirterek; “Sana bu çeki vereyim, beni rahat bırak,” diyerek gereken fonun oluşmasına önemli bir katkıda bulunmuştu.

Müzenin düzenlediği etkinliklere zaman zaman katılan Diane von Furstenberg, “Müze sayesinde özgürlüğümüzü kutlamak bence çok önemli. Sadece Holokost’u hatırlamak için değil, hoşgörü hakkında konuşmak amacıyla bir araya gelmek de önemli,” demekte.

Washington Holocaust Memorial Museum’un 1993 yılının nisan ayında gerçekleşen açılış töreninde soğuk hava ve yağan doluya ragmen dönemin Başkanı Clinton’un karşısında durduğunu anımsayan Diane, “Tanrı, Holokost kurbanlarının nasıl da üşüdüklerini bizlerin de duyumsamasını istemişti herhalde” sözleri ile konuklarını etkiliyor.

Müzenin kuruluşundan bugüne destekçisi olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Diane von Furstenberg,  “Bu sayede anneme de bir saygı ifadesinde bulunduğumu biliyorum ve onu onurlandırmaya her zaman devam edeceğim. Herşeyi ona borçluyum,” şeklinde bir ifade kullandı.