Kızıldeniz mucizesi

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
28 Mart 2013 Perşembe

Yıllardır her nedense Pesah hazırlıklarına kek yapmakla başlarım. Bu sene de mutfakta büyükçe bir tepsiye, laborant titizliği ile malzemeleri dizmeye başladım. Önce şeker kavanozunu dolabın üst rafından indirdim. Malum; un şeker gibi gıdalar artık her gün kullanımda olmadığı için yukarılarda duruyor. Boyum belli standartlara ulaşmadığından sandalyeyle çıkmak zorunda kaldım. Neyse, şeker kavanozuna eriştim. Ardından rendelenmiş ceviz kavanozunu aldım. İnce tarafından rendelenmiş portakallar streçlenmiş tabakta bekliyordu. Kapalı balkonda duran sayısız yumurtalardan birkaç adet alıp, tepsiye ekledim.

Otuzbeş yıldır kekleri yaparken ölçü olarak kullandığım kahve fincanı ile kase aynıdır. Zaman içinde kırılan onca cam eşyadan bu ikisinin sağlam kalması şaşırtıcıdır. Sanki Pesah’ı beklerler. Matsa unu da tepside yerini bulunca, malzemeler tamamlandı. Kutusundan çıkarılan mikser tezgâhın bitişiğindeki prize takıldı.

İlk edindiğim alüminyum kek kalıbından sonra, daha çağdaş olanları aldımsa da, evdekiler eskisinde yapılanı severler. Bütün bu ritüelin arasında, malzemeleri karıştırdığım içi beyaz, kenarları lacivert bir emaye leğenim vardı. Evimize gelen emektar yardımcım onu aldığı gibi çöpe attı. “Aha ablacum bu artık kullanılmaz gayrı, baksana çatlamış her bir yanı, sonra kanserocen yapar insanı,” dedi ve konu kapandı. Şimdi yeni bir kabım var ama eskisini özlüyorum.

Özetle, bütün malzemeler çırpıldı. Yağlanmış kalıba boşaltıldı ve doğru fırına. Çocuklar evde oldukları dönemlerde kek yapımına yardım (!) ederlerdi. Çok sevdikleri iki süreç vardı. Birincisi, yumurta akını mikserle çırpıp kar beyazı oluşunu görmek ki, fayanslar da sağa sola sıçrayan köpüklerle bezenirdi. İkincisi, malzemelerden boşalan kapta arta kalanı parmaklarıyla sıyırmak…

Buraya kadarı güzel de sonrasında el veren bir yardımcınız yoksa fena… Tezgâhın üstünde parlayan ve ‘gırç gırç’ diye ses çıkaran şeker kristallerini, çırpıcıdan ummadığınız köşelere sıçrayan noktacıkları silmek; bulaşık makinesine sığmayanları yıkamak, sevgili komşumun dediği gibi “Mısır’daki esaretin mutfaktaki devamıdır”.

Üç lokmada yutulan bir Pesah keki için ne kadar zaman geçirildiğini anlatmak istedim sadece. Artık kekleri de mutfağın farklı yerlerinde saklamaya başladım. Zira evin değerli bireyleri, her birinden bir dilim keser. Misafir geldiğinde ise, bütün bir kek bulmam ‘Kızıldeniz mucizesi’ne benzer.

Hepinize sağlıklı, coşkulu bir bayram dilerim.

Hag Pesah Sameah