Yeni ülkeler keşfetmektense, kültürünü bildiğim ülkelere tekrar gitmeyi yeğliyorum

Edebiyat ve sanat ağırlıklı yolculuklar, Ester Almelek kitaplarının olmazsa olmaz baharatı. Bu konuda her zaman söyleyecek bir sözü, anlatacak bir öyküsü var yazarın. Almelek, roman şeklinde kurguladığı son iki kitabı ‘Avrupa Asya Arası Yolculuklar’ ile ‘Çölün Cazibesi’nde kalemini yine farklı coğrafyalarda dolaştırırken ilettiği bilgiler okurun merakını cezbediyor, onu zenginleştiriyor

TUNA SAYLAĞ Sanat
13 Şubat 2013 Çarşamba

Ester Almelek, her iki kitabında da yolculukları, değişik kültürleri ve insanları tanımayı yüceltiyor. Kitapları okurken kendinizi “Ben de yazsam, bir şehri hangi yönleriyle anımsamak isterim?” diye sorarken buluyorsunuz. Her iki kitap da farklı kaynakları karıştırarak bulabileceğiniz birçok detayı size hazır olarak sunuyor. ‘Avrupa Asya Arası Yolculuklar’da Boğaz’ın iskeleleri ve yalıları arasında salınırken, ‘Çölün Cazibesi’nde İsrail’in yapıtaşı kibutzlar ile Mısır’ın gizemli coğrafyasını adeta yaşıyorsunuz.

Ester Almelek ile kitaplarını ve onların arka planını konuştuk

 Her iki kitabın da farklı ülkeleri, farklı kültürleri kahramanların yaptığı seyahatler üzerinden tanıtmaya odaklanmış; sana göre yolculuklar insan yaşamını nasıl etkiler?

 Seyahatlerin insanın hayatında önemli süreçler olduğunu düşünüyorum. Gezdiğiniz ülkenin farklı kültür, sanat ve gelenekleri yakından tanımak, keşfetmek, insanın ufkunu açtığı gibi hayatımıza müthiş bir zenginlik katıyorlar. Ben de seyahat etmeyi sevdiğim için, kitaplarımdaki bazı kahramanlarım da farklı coğrafyalarda hayat bulabiliyorlar.

Öykünün geçtiği ülkelerin sanatlarına da çok yer veriyorum kitaplarımda. Bugüne kadar beş kitabım yayımlandı. Her birinde, bazısında belki daha fazla, sanat olgusu başköşeye yerleşmiştir. ‘Venedik’te Sanatın Gölgesinde Aşk’ kitabında olduğu gibi. Roman bir ressam ile bir sanat tarihçisinin öyküsünü anlatırken, Venedik’teki Vedutizmo akımına ışık tutuyor. Bu son iki kitabın sonunda da yer alan resimlerde Oryantalizm akımlarının güçlü temsilcilerinin örneklerine yer verdim.

Elbet benim gibi 25 yıldan beri bir galerinin yöneticiliğini üstlenen ve sanatla içiçe yaşayan biri olarak bu çok doğal bir davranış olabilir.

Son zamanlarda, kendimde şunu farkettim. Yeni ülkeler keşfetmektense, kültürünü, lisanını bildiğim ülkelere tekrar tekrar gitmeyi yeğliyorum. Bu beni daha fazla mutlu ediyor.

 ‘Avrupa Asya Arası Yolculuklar’ romanı, Boğaz’da ring seferi yapan bir vapur aracılığı okuyucu da adeta iskeleler arasında keyifli bir deniz gezisine çıkıyor. İş yeri yıllardır Bebek’te olan biri olarak Boğaz sana neler hissettiriyor?

 İnsan, İstanbul ve Boğaziçi aşkını nasıl anlatabilir bilemiyorum. Yıllardır özlemle sevdiğim Boğaziçi’nde benim de bir yerim var artık. Beş yıl önce galerimizi Levent’ten Bebek’e taşıdık. Hem de deniz kenarındayız. Galerinin panjurlarını yukarıya kaldırırken birden içeriye dolan manzara, hala beni şaşırtıyor ve heyecanlandırıyor. Sabah gelirken Kuruçeşme’den başlayarak, etrafımdaki güzellikleri seyrederek Bebek’e kadar yürüyorum, akşamda kapının önüne çıkınca, karşımda ışıkların sularda oynaştığı Boğaz’ı görünce, bu bir rüya mı? diye kendime soruyorum.

Boğaz iskelelerine uğrayan vapurlara, uzun yıllardır sık sık binerim. Herkese de tavsiye ederim. Bu güzel şehri denizden izlemek muhteşem bir duygudur. Benim için adeta küçük bir seyahattir. Herkes bu küçük kaçamağı yapabilir. Geçen yaz Bebek Parkı’ndan denize girmeye başladım. Artık Boğazın hem havasından hem suyundan yararlanabiliyorum. Orhan Pamuk, ‘İstanbul Hatıralar ve Şehir’ kitabında öyle güzel anlatır ki Boğaziçi’ni… “Hayat o kadar berbat olamaz” diye düşünürüm bazen, diyor yazar, “Ne de olsa, sonunda insan Boğaz’da bir yürüyüşe çıkabilir.”  Ben de tamamen katılıyorum yazarın bu yorumlarına.

 ‘Çölün Cazibesi’nde İsrail’deki kibutzların yaşam ve kuruluş felsefesinden söz ediyorsun; bunu açar mısın, bugün kibutzlar aynı şekilde devam ediyorlar mı, değişiklikler var mı?

Bugün kibutzların, 60 yıl evvel kuruluş amaçlarına hizmet ettikleri söylenemez. O yıllarda yeni kurulan bir ülkenin içinde bulunduğu zor şartlar böyle bir çözümü gerektiriyordu. Bugünkü İsrail’de kibbutzlarIn işlevselliği değişti. Kibutzlar hala var. Fakat yarısından fazlasında bir özelleştirmeye gidildi. Çocuklar artık aileleriyle birlikte kalıyorlar. Kibutz halkı ancak haftada bir gece, cuma geceleri, birlikte yiyorlar. Dışardaki işlerde çalışabiliyorlar. Dışarıdan da gelip kibutzda ev kiralamak mümkün. Çok zengin kibutzlar olduğu gibi düşük gelirli olanları da var. Bazılarının çeşitli fabrikalarıyla ülkenin ekonomisine hatırı sayılır bir katkıları olabiliyor.

 Her giden çölün gizeminden söz eder; senin böyle bir deneyimin var mı, varsa biraz söz eder misin?

Evet, ben de çöl deneyimini yaşamış şanslı insanlardan biriyim diyebilirim. Ben de yalnız deniz ve dağ manzarasının güzelliğini bilirdim. Ama çölün o uçsuz bucaksız, görkemli ve sessiz kum tepelerinin mistik atmosferi sizi adeta bir masallar ülkesine taşıyabiliyor. Çölde güneşin batışını ve doğuşunu izlemek tek kelimeyle muhteşem, insanın nefesini kesen bir tecrübedir. Eski Mısırlıların Güneş Tanrısı Ra’ya neden taptıklarını anlayabiliriz belki.

‘Çölün Cazibesi’ romanında kahramanlar Nicoletta ve David, çölü baştanbaşa otostopla katediyorlar. 1970 yıllarında geçiyor bu olay. Bugün dünya değişti ve çok tehlikeli bir yer oldu. Bilhassa sözü geçen bölgede ancak toplu taşıma araçlarıyla veya taksi ile bu seyahatler gerçekleştirilebilir.

 Dünyanın en eski uygarlıklarından olan Mısır’ın kültür ve tarihini çok güzel anlatıyorsun, insanın bir uçağa atlayıp oraları ince ince gezesi geliyor. Bu medeniyetin en çarpıcı yönlerini anlatabilir misin?

M.Ö 2650 yılları civarında, Mısır’da gerçekleşen bu mimari devrim, o zamanki dünyanın en eski uygarlığı sayılan Antik Mısır Medeniyeti her zaman çok ilgimi çekmiştir. Ama inanamayacaksınız ben henüz Mısır’ı ziyaret etmedim. Ve bu seyahati şimdiye kadar yapmadığım için çok pişmanım, en kısa zamanda bu eksikliğimi telafi etmek istiyorum. Bu kitabı yazarken Mısır hakkında çok okudum, çok araştırma yaptım. Kaynakça kısmındaki kitap listesinden bellidir. Eski Mısır Medeniyeti yalnız Mısır’da değildir. Dünyanın dört bir yanına dağılmış bir ülke vardır. Yüz binlerce nesne, heykel ve bazı anıtlar denizleri aşmıştır. Sultanahmet ve Concorde Meydanları’ndaki Obeliskler en iyi örneklerdir. Dünyanın en önemli müzelerinde eski Mısır uygarlığını simgeleyen nesneler metrekarelerce alan kaplar. Tıpkı benim New York’ta, Metropolitan Müzesi’nde gezdiğim Dendur Tapınağı gibi.

 Teknik bilgilerle yapılan bu piramit ve anıtlar insanı nasıl heyecanlandırmaz ki?

 Bazı piramit taşlarının 200 ton ağırlığında olduğu göz önünde tutulursa, piramitlerin inşasının ne kadar zor olduğu tahmin edilebilir. Giza’da yapılan deneyler, Büyük Piramidi yaklaşık 25.000 kişilik bir işgücünün yirmi yılda tammlayabileceğini göstermiştir.

Antik Mısır Medeniyeti’nin, dünyanın her yerinde günümüze kadar gelen etkilerini görmekteyiz.  Mısır stiline, mimaride, tasarımda, resimde, heykelde ve takılarda sıkça rastlanır. Diğer bir çarpıcı yanı da o devirde kadına verilen önemdir. Antikitede, hiçbir ulusta kadın, yasaların Mısırlı kadına tanıdığı kadar haklara sahip olmamıştır. Ve çoğunluk monogamiyi benimsemişti. Sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan tezatlar insanı nasıl düşündürüyor değil mi?

 Her iki kitabın da okuru bilgilendiren, rahat ve hızlı okunan romanlar. Bu tarzı özellikle mi tercih ediyorsun yoksa ileride farklı tercihler söz konusu olacak mı?

Bir kitap okuduğum zaman, eğlenceli vakit geçirirken yeni bir şeyler de öğrenmek isterim. Herhangi bir konuda araştırma yapmayı da çok seviyorum. Bu yüzden öykülerimi ciddi ve doyurucu bilgilerle süslemeyi tercih ediyorum. Biyografi kitaplarını okumak bana çok zevk veriyor.  Sanat dünyasına ait kişilerin birçoğunun biyografilerini okudum. İlerde ben de bir biyografi yazmak isterim. Sevdiğiniz, saygı duyduğunuz bir kişinin hayatını araştırmak, onun iç dünyasını keşfetmek olağanüstü bir tecrübe olur herhalde. Bu bir sanatçı olabileceği gibi bir yazar, bir düşünür de olabilir.

 Şu an üzerinde çalıştığın bir kitap var mı?

 Aklımda bazı projeler var ama henüz araştırma aşamasındayım.