İzak Baron´dan Ağa Takılanlar

Bennett´in özellikle Yahudi yerleşimleri konusundaki tavizsiz pozisyonu Netenyahu´yu giderek sandıkta zorlayacak bir hal alabilir. Bennett "Halen İsrail Ordusunda rezervde bir asker olarak ben Batı Şeria´daki yerleşimleri terketmeyi ideolojik olarak reddediyorum" diyerek İsrail´in 10 yıllık politikasını darmadağın etmiş görünüyor. Türkiye, Mavi Marmara için "özür ve tazminat" beklerken belki de çok daha sert bir İsrail yönetimi ile karşılaşabilir. Ahu Özyurt – cnnturk.com

İzak BARON Diğer
16 Ocak 2013 Çarşamba

 

 

  • ABD’de ‘İsrail Lobisi’nin güç kaybetmesi, önümüzdeki dönemde dünya dengelerinin farklı bir zeminde gerçekleşmesini sağlayabilir

 

Bir başka önemli gelişme ise, ABD’nin siyasi sistemi içerisinde müthiş ağırlıklı olduğu bilinen ‘İsrail Lobisi’nin bu yeni dönemde etkisinin azalacak olması... Bunun sinyalleri çok güçlü bir biçimde alınmaya başlandı.

‘Lobi’ ağırlığını en fazla hükümete yeni atanacak bakanlar üzerinden hissettirir, ne yapar eder istemediği kişilerin stratejik görevlere getirilmesini engellemeyi başarırdı. Bu defa öyle olmayacağa benziyor.

İlk darbeyi Hillary Clinton’un yerine atanacak dışişleri bakanlığında aldı ‘Lobi’: İsrail’e yakın bilinen, yakınlığını ispat için yapmadığı kalmayan ABD’nin BM’deki temsilcisi Susan Rice’ı kendisine borçlu kılarak işbaşına getirme taktiği uyguladı; taktik elinde patladı. En etkili Musevi örgütü Anti-Defamation League’in başkanı Abraham Foxman’ın “BM’deki hasmane atmosfer içerisinde İsrail’i aslanlar gibi savunan Rice bir ‘gladyatör’dür” sözlü desteği yetmezmiş gibi, Sinagog’ta topladığı 400 hahamı da “Biz onu istiyoruz” açıklaması yapmaya zorlamıştı Rice...

Sonuç: Başkan Obama dışişleri bakan adayı olarak Kongre’ye John Kerry’nin ismini bildirdi.

Daha büyük bir darbe ise dün geldi: Geleneksel olarak ‘İsrail-yanlısı’ siyasilere tahsis edilen savunma bakanlığı makamı için, Obama, eski bir senatör olan ve Lobi’nin düşmanca saldırılarına muhatap Chuck Hagel’i uygun gördüğünü açıkladı.

Obama’nın partisinden bile değil Hagel, Kongre’de eyaleti Nebraska’yı Cumhuriyetçi Parti senatörü olarak temsil etmişti (1997-2009). ‘İsrail-karşıtlığı’ yakıştırmasına hak kazandıracak söylem veya eylemi de yok; yalnızca Bush’un Irak savaşına en sert karşı çıkanlardan biriydi ve İsrail’e sadakat konusunda sıkıştırıldığında, “Benim önceliğim kendi ülkeme sadakattir; ben Amerikalıyım ve Amerika’ya sadığım” cevabını verdiği biliniyor.

Günlerden beri medyada aleyhinde yayınlar çıkıp durdu, o da yetmezmiş gibi kendisini karalayan paralı ilânlarla yıpratılmaya çalışıldı; ama sonunda Kongre’ye bildirilen Hagel’in ismi oldu.

ABD’de ‘İsrail Lobisi’nin güç kaybetmesi, önümüzdeki dönemde dünya dengelerinin farklı bir zeminde gerçekleşmesini sağlayabilir. Ekonomik sorunlarıyla baş etmeye çalışırken başka ülkelerle uğraşamayan Washington’un bizim bulunduğumuz coğrafyadaki boşluğunu Türkiye doldurabilir. Tabii etrafında kendisine dost ülkeler çemberi oluşturması şartıyla...

 

Fehmi Koru

http://haber.stargazete.com/yazar/dogacak-o-boslukta-biz-ulkemiz/haber-718171

 

 

 

 

  • Türkler vergilerini eksiksiz ödemişler, sürgün cezasına maruz kalmamışlardır. 

 

 

Dikkat buyrulur ise Varlık Vergisi geliri 314 milyon TL iken yokluk vergilerinin geliri varlık vergisinin üzerinde, 456 milyar TL’dir. 314 milyon Varlık Vergisi’nin 75 milyon TL’sini azınlıklar ödemiştir. Bunun içinde Yahudi mükelleflerin ödediği yaklaşık 35 milyon TL.

Buna karşı Türk vatandaşların ödedikleri Varlık Vergisi ve kırsal kesimdeki Türk asıllılara ödetilen vergilerin yükü 670 milyon liradır. Azınlıklara ağır vergiler yüklendiği doğrudur. Ama Türklere de ağır vergiler tarh edilmiştir. Ve Türkler vergilerini eksiksiz ödemişler, sürgün cezasına maruz kalmamışlardır. 

Özet: Cahit Kayra diyor ki, (1) Varlık Vergisi kötüdür ama daha başka kötü vergiler ile (yokluk vergileri ile) birlikte uygulanmıştır. (2) Hedef azınlıkların özellikle Yahudilerin varını yoğunu ellerinden almak değildir. Yokluk vergileriyle kırsal kesimden 456 milyon TL Varlık Vergisi ile kentsel kesimden 314 milyon TL tahsil edilmiştir. Varlık Vergisi’nin  239 milyonunu Türkler, 75 milyonunu azınlıklar ödemiştir. Azınlıkların ödediği toplam 75 milyon TL, Yahudilerin ödediği miktar 35 milyon TL’dir. (3) Alman işgaline karşı Edirne hududunda 4 yıl bir milyonu aşan askeri aç ve perişan halde beklettik. Azınlıklardan sadece vergisini ödemeyenler Aşkale ve Sivrihisar’da 8 ay kaldılar. (4) Bütün bunlar Varlık Vergisi iyidir diyerek, Varlık Vergisi’ni savunmak için değil, ne olduğunun bilinmesi için anlatılıyor.

 

Güngör Uras

http://ekonomi.milliyet.com.tr/cahit-kayra-rakam-verdi/ekonomi/ekonomiyazardetay/09.01.2013/1653030/default.htm

 

 

 

 

  • Hagel'in büyük günahı İran ile savaşmaya karşı oluşu ve İsrail lobisinin baskılarına, bu ülkenin hayati çıkarlarını desteklese dahi, pek boyun eğmemesiydi.

 

 

 

Obama'nın Senato'da iken yakın ilişki kurduğu ve dış politika konularında iyi anlaştığı Hagel sözünü sakınmayan bir kişilik. Nitekim Obama yönetiminin bilinçli olduğu sanılan bir şekilde adaylık için ismini devreye sokmasıyla birlikte Hagel'e yönelik aşağılık bir aleyhte kampanya başlatıldı. Kampanyanın başını yeni muhafazakârlar ve İsrail lobisine yakın isimler çekti. Hagel'in büyük günahı İran ile savaşmaya karşı oluşu ve İsrail lobisinin baskılarına, bu ülkenin hayati çıkarlarını desteklese dahi, pek boyun eğmemesiydi.

Hagel'in Cumhuriyetçi Parti içinde de düşmanı çok. Zira işler kötü gitmeye başladığında Irak ve Afganista'daki savaşlara sert şekilde karşı çıktı. Bakan adayı ABD'nin, gücünü tasarruflu kullanması gerektiğine inanması. Bu bağlamda savunma bütçesinin düşürülmesinden, ABD'nin dünyadaki her krize müdahale etmemesinden, uluslararası kurumlarla uyum içinde çalışmasından yana. Yeni muhafazakârların ve içe dönük bir ABD'yi tercih eden Cumhuriyetçilerin öfkesini üzerine bu nedenle çekiyor. Son tahlilde, Vietnam gazisi Hagel kendisi gibi fakir işçi çocuklarının seçkinlerin hegemonya hayallerinin bedelini ödemek zorunda kalmasından hazzetmiyor.

Bu atamayla Obama en azından sembolik düzeyde çok güçlü üç mesaj vermiş oldu. Birincisi İran ile müzakere yoluyla bir mutabakata gitmeyi tercih ettiğini vurguladı. İsrail ile iyi ilişkileri önemsese de giderek sağa kayan bu ülkeyle ilişkilerin gelecekte geçmiştekinden farklı olabileceğinin altını çizdi. Üçüncü olarak dünya ile ilişkisinde ABD'nin bundan sonra daha sınırlı bir angajmana gireceğini gösterdi.

Bölgesel güçlerle ilişkilerin yeniden tanımlanması da bu üçüncü boyutla yakından ilgili.

 

Soli Özel

http://www.haberturk.com/yazarlar/soli-ozel/810020-hagel-atamasi

 

 

 

 

  • Tel Aviv’in mevcut yönelimi, İsrail’i yalnızlaştırıyor ve savunulması güç bir noktaya taşıyor.

 

 

Gerilimin birkaç boyutu var: Birincisi İsrail ve Yahudi lobisi Hagel üzerinden Obama’ya çakarak müstakbel çıkarları garantiliyor. Hagel ‘İsrail karşıtı’ damgasını yedikten sonra Tel Aviv’in isteklerine direnemez. İkincisi Yahudi oylarının İsrail’e endeksli olmadığını gören ve yeniden seçilme kaygısı olmayan Obama, 2. dönemde Yahudi lobisinin baskılarından daha azade hareket etme şansına sahip. Ayrıca kuyruk acısı var. İsrail, ABD seçimlerine fazlasıyla burnunu sokmuştu. Mesela Knesset Başkan Yardımcısı Danny Danon, Jerusalem Post’ta Obama aleyhine zehir zemberek bir yazı kaleme alacak kadar Cumhuriyetçi Mitt Romney’in sözcüsü kesilmişti. Beri tarafta İsrail’in aşırı sağa yatması hem Demokratlar hem de liberal Yahudiler arasında kaygı nedeni. Çünkü Tel Aviv’in mevcut yönelimi, İsrail’i yalnızlaştırıyor ve savunulması güç bir noktaya taşıyor.

Son olarak BM’de Filistin’e oy hakkı olmayan devlet statüsü verilirken sadece 8 devlet İsrail’in yanında yer aldı. Aslında bu sadece uluslararası toplumda değil ABD yönetimi nezdinde de örtülü bir tecride işaret ediyor. Obama, Filistin lideri Mahmud Abbas’a “Bu işten vazgeç” dese de tehditkâr bir tutum sergilemedi, üstelik BM’deki ‘Hayır’ cephesini büyütmek için fazla bir şey yapmadı. Aksi takdirde ABD’nin de yalnızlaşması pahasına Obama’nın sözünü dinleyenler Kanada, Panama, Çekya, Palau, Marshall Adaları, Nauru ve Mikronezya ile sınırlı kalmazdı. Filistin hesabına kazanılan zaferin Batı’nın muhatabı ve İsrail’in ‘barış ortağı’ Abbas’ı siyaseten dirilttiğini de not edelim. Hiç kimse Fetih’in 2007’de kovulduğu Gazze’de yıllar sonra devasa kitleyle 48. yılını kutlayacağını beklemiyordu. Siyaseten kadavraya dönüşen Abbas’ın dirilişi, Hamas’ın aksine İsrail devletini tanıyan Fetih’in de şahlanışı oldu. Bundan İsrail siyasetinin güvercin kanatları ve Batılı müttefikler de hoşnut olmalı. Filistin’deki bu eğilime karşın İsrail’de üretilmiş korkulardan beslenen aşırı sağın yelkeni şişiyor. 22 Ocak’taki seçime birlikte giren Başbakan Benyamin Netanyahu’nun partisi Likud ile Avigdor Lieberman’ın partisi Beytune oy kaybetse de zafere oynuyor. Likud-Beytune’den kaçan oylar sola değil daha sağcı Naftali Bennett’in Yahudi Evi’ne gidiyor. Şahin dış politikanın İsrail’i getirdiği yer Cumhurbaşkanı Şimon Peres’i de kaygılandırmış olmalı ki geçenlerde elçilere ‘Düşman değil dost kazanın’ öğüdünü verdi. Velhasıl İsrail askeri üstünlüğünü ve dokunulmazlığını ABD’ye borçlu. Obama belki asıl patronun ABD olduğunu hissettirmek istiyor. Ve son not: Hagel tercihi, 2. dönemde Obama’dan İran ve Suriye’ye müdahale umanlar için düş kırıklığı olabilir.

 

Fehim Taştekin

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1116310&CategoryID=81

 

 

 

  • Yakın tarih, ABD ve İsrail liderlerinin birçok konuda benzer görüş ayrılıklarına düştüklerini de gösteriyor

 

 

ABD ve İsrail'in en çok birbirlerini önemsedikleri, su götürmez bir gerçek. Ancak bu yargı, ABD'nin iplerinin İsrail'in elinde olduğu gibi bir anlayışa neden olmamalı. Özellikle Benyamin Netanyahu iktidarıyla birlikte iki ülke arasındaki bakış açısı ve yaklaşım farklılıkları ciddi şekilde ortaya dökülmüş bulunuyor. Yakın tarih, ABD ve İsrail liderlerinin birçok konuda benzer görüş ayrılıklarına düştüklerini de gösteriyor. Yakın bir örnek olmak üzere, Ronald Reagan ile Menachem Begin arasındaki atışmaların kayıtları arşivlerde mevcut.

 

Taha Kılınç

http://www.usasabah.com/Yazarlar/taha_kilinc/2013/01/10/sloganlar-cumleler-yargilar

 

 

 

  • İsrail’in gücü vardır ama neden arayı düzeltmeye çalıştığı ve aslında Suriye’de İran’a karşı başarılı olmasını istediği Türkiye’yi tehdit etsin, neden Fransa’nın midesini bulandırsın, neden stratejik baktığı Kürtlerle dostluğuna zarar versin?

 

 

Ve birinci soru: Barışı kim engellemek ister?

Bu da ikincisi: Türkiye’nin barışını istemeyenler arasında kimin Paris’te böylesi kusursuz cinayetleri işlemeye yeterli istihbarat imkanı ve operasyon gücü vardır?

En saçması “Türkiye yaptı” iddiasıdır.

PKK’ya silah bıraktırmaya uğraşan bir hükümet, neden aynı anda görünmez eliyle bunu önlemek istesin?

Ve neden Fransız topraklarında cinayetler işleterek, kendisi için değerli olan Türk-Fransız ilişkilerini tehlikeye atsın?

“Türk Gladiosu”, “eski derin devlet” diyenler var. Ancak onların bütün kaleleri ya düşürüldü, ya da teslim alındı; operasyon güçleri tasfiye edildi.

Paris’teki operasyonun eski derin devlet kalıntıları tarafından düzenlenmiş olabileceği ihtimali sıfıra yakındır. Zaten böyle bir niyetleri olsa, “az masraflı ve kolay” olduğu için Türk topraklarını kullanırlardı.

Bu arada “İsrail yaptı” iddiası da oraya atıldı.

İsrail’in gücü vardır ama neden arayı düzeltmeye çalıştığı ve aslında Suriye’de İran’a karşı başarılı olmasını istediği Türkiye’yi tehdit etsin, neden Fransa’nın midesini bulandırsın, neden stratejik baktığı Kürtlerle dostluğuna zarar versin?

 

Kadri Gürsel

http://dunya.milliyet.com.tr/gare-du-nord-daki-mukemmel-komplo/dunya/dunyayazardetay/13.01.2013/1654690/default.htm

 

 

  • Türkiye, Mavi Marmara için "özür ve tazminat" beklerken belki de çok daha sert bir İsrail yönetimi ile karşılaşabilir

 

 

 

1972 Haifa doğumlu Naftali Bennett, San Fransisco'dan göçeden bir ailenin oğlu. Bilişim teknolojisi şirketi Cyota'yı çok iyi bir paraya sattıktan sonra siyasete girdi. Askerliğini İsrail Ordusu'nun Özel Kuvvetleri "Sayeret Matkal"da yaptı ve halen Binbaşı rütbesine sahip. Dini pratiklerini uygulayan bir Yahudi olan Bennett'in eşi ise "laik" olarak tanımlanıyor.

Bennett'in Filistin sorunu için önerdiği proje öylesine radikal ki pekçok İsrail'li bile muhtemelen bu seçimi yürekleri ağızlarında izliyor. Bu genç siyasetçiye göre İsrail, Batı Şeria'nın tamamını sınırları içine katmalı. Bütün Filistinlilere de İsrail vatandaşlığı verilmeli.

Bennett, Gazze'nin de aşamalı olarak Mısır'a verilmesi gerektiğini İsrail'in Gazze meselesiyle meşgul edilmemesi gerektiğini düşünüyor. İlginçtir ki bu görüşleri ve "Siyonizme bağlılığı" İsrail'de giderek artan bir ilgi topluyor. Bennett'in bir dönem Netenyahu'nun Genel Sekreterliğini yapmış olması da CV'sindeki diğer bir dikkat çekici nokta. Yani Netenyahu bir sol parti ile koalisyon yapacağına yıllarca beraber çalıştığı Bennett ile ortaklık kurmayı tercih edebilir.

Ama Bennett'in özellikle Yahudi yerleşimleri konusundaki tavizsiz pozisyonu Netenyahu'yu giderek sandıkta zorlayacak bir hal alabilir. Bennett "Halen İsrail Ordusunda rezervde bir asker olarak ben Batı Şeria'daki yerleşimleri terketmeyi ideolojik olarak reddediyorum" diyerek İsrail'in 10 yıllık politikasını darmadağın etmiş görünüyor.

Türkiye, Mavi Marmara için "özür ve tazminat" beklerken belki de çok daha sert bir İsrail yönetimi ile karşılaşabilir.

 

Ahu Özyurt

http://www.cnnturk.com/Yazarlar/Ahu.Ozyurt/Israil.iyice.saga.kayarken/120.6709/

 

 

 

  • Netten okumalar

 

  • İsrail - İran savaşı: Asimetrik savaş - RÉNE NABA

 

http://evrensel.net/news.php?id=46033

 

  • Natanyahu kazanır mı – Rafael Sadi

 

http://www.odatv.com/n.php?n=natanyahu-kazanir-mi-1301131200

 

  • Dünya'yı sarsacak sır Başbakan Erdoğan'ın elinde! – Talat Atilla

 

http://www.gunes.com/2013/01/08/yazar/3634/talat_atilla/dunya_yi_sarsacak_sir_basbakan_erdogan_in_elinde_.html

 

  • Roz Kohen ve 1950’lerin İstanbul’unda Yahudiler

 

http://kehaber.org/2013/01/13/7620/

 

  • Tarihe tanıklık eden isimlerden gençlere hayat dersleri

 

http://tr.euronews.com/2013/01/11/tarihe-taniklik-eden-isimlerden-genclere-hayat-dersleri/

 

  • Acıların En Büyüğü Kraków’da

 

http://blog.tomtomella.com/acilarin-en-buyugu-krakowda.html

 

  • Savaşın Karşısında Sanat: Yahudi Bir Yazar ve Bir Kore Gazisinin Düşündürdükleri

 

http://www.paslanmazkalem.com/savasin-karsisinda-sanat