ÖZGÜN BİR KARA FİLM

38 yıl önce yazılmış bir romanı günümüze uyarlayarak yazdığı senaryoda, Yeni Zelandalı Dominik, inandırıcı karakterler eşliğinde, arka planında sosyolojik okumalar yaptığı eleştirel bir yapıta imza atıyor. Son dört yılda Amerikan kapitalizminin yaşadığı buhranı, bir Mafya hesaplaşması aracılığı ile ele alan film, bizlere hileli bir poker partisinin sonrasında yaşananları anlatıyor. Bu politik ve radikal film günümüz Amerikasını geveze ve mizahi diyaloglar eşliğinde eleştiriyor.

Sanat
27 Aralık 2012 Perşembe

Mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde izlediğim “Killing Them Softly” filmini “Kibarca Öldürmek” olarak Türkçeleştirmiştim. Filmin Türkiye haklarını satın alan Chantier Film, bu tercümeyi benimsemiş olacak ki, film afişlere bu başlıkla çıktı. Şirketin sahibi Metin Anter, geçen hafta beni arayarak, her zamanki nezaketiyle, filme isim babalığı yaptığım için teşekkür etti.

 Yönetmeni Andrew Dominik’in Cannes Film Festivali’ndeki ilk yarışma filmi olan “Kibarca Öldürmek” özgün, iddialı, göz alıcı, usta işi bir kara film denemesi.

George V. Higgins’in 1974’te yazdığı bir romanı günümüze uyarladığı senaryosuyla Yeni Zelandalı sinemacı, inandırıcı karakterler eşliğinde, akıcı, sürükleyici, mesaj taşıyan kaliteli bir film yapmış.

Eric Bana’yı dünya sinemasına tanıtan, ilk filmi olan müthiş seri katil öyküsü, “Kasap / Chopper” ve seviyeli western “Korkak Ford’un Jesse James Suikasti”nden tanıdığımız Dominik, bu kez arka planında sosyolojik okumalar yaptığı eleştirel bir yapıta imzasını atmış. Son dört yılda Amerikan kapitalizminin yaşadığı buhranı, bir Mafya hesaplaşması eşliğinde ele aldığı ustalıklı senaryosunda işleyen Dominik, bizlere hileli bir poker partisinde yaşananları anlatıyor.

Bu politik ve radikal filmde, hileli bir poker partisini basan iki silahlı soyguncunun çaldığı paranın peşine düşen sermayedarların öyküsünü anlatan film Mafyayı, suç dünyasının azılı katillerini, dur durak bilmez bir tempo eşliğinde anlatıyor.

45 yaşındaki senarist-yönetmen Dominik, bu yeni “neo-noir” denemesinde, kaba gücü, organize suçu, kiralık katillerin aracılığıyla devreye sokan Mafya patronlarının acımasızlığını gözlere seriyor.

Akıcı sinema dili, hızlı tempolu anlatımı, ustalıklı kurgusu, göz alıcı aksiyon sahneleri, iyi seçilmiş müzikleri, deneyimli bir oyuncu kadrosunun varlığı ve içinde komik sahneler de barındıran zengin senaryosuyla, “Kibarca Öldürmek yaşadışı dünyalara ilginç bir bakış açısıyla yaklaşıyor.

“AMERİKA BİR ÜLKE DEĞİL,

BİR ŞİRKETTİR”

Eski Hollywood soygun filmlerini entelektüel bir süzgeçten geçirerek anlatan film, yönetmenin “Korku Ford...” filminde de çalıştığı, Brad Pitt’in canlandırdığı, kiralık katil, tetikçi Cogan’ın devreye girmesiyle renkleniyor, film Mafya’nın organize ettiği poker turnuvasında soyulan, ama ikili (James Gondolfini), işbilir Mafya avukatı (Richard Jeenkins) gibi renkli kişiliklerin varlığı ile hareketleniyor. Geveze senaryolu Tarantino filmlerini akla getiren “Kibarca Öldürmek” günümüz Amerika’sını mizah diyaloglar eşliğinde eleştiriyor.  Dominik, filmin finalinde kiralık katil kahramanın ağzında bizlere şöyle sesleniyor: “ABD ülkeden çok, büyük bir işletmedir! Ve bir toplum değil, bir bireyler toplamıdır. ABD Mafya tarafından yöneltiliyor.” Amerikan halkının bir kez daha çöktüğüne inanan sanatçı, ekonomik alandaki çöküşün ahlaki anlamda çöküşü beraberinde getirdiğini söylüyor.

Etkileyici kadrajlarıyla, görüntü yönetmeni Greig Fraser, poker salonu sahibinin (Ray Liotta) dövüldüğü sahnede, direksiyonda serseri soyguncuların vurulduğu sekansta harikalar yaratıyor.

Üstün oyunculğunu sergileyin Brad Pitt, eski tüfeklerden James Gandolfini, Ray Liotta, Richard Jeenkins, kısa rolüne rağmen Sam Shepard bu kadınsız filmin başarılı oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.