VAYİGAŞ : BAZI ŞEYLERİ BİRBİRİNDEN AYIRABİLMEK

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
19 Aralık 2012 Çarşamba

“Veaya ki yikra lahem Paro veamar ma maasehem? Vaamartem anşe mikne ayu  avadeha mineurenu vead ata gam anahnu gam avotenu baavur teşevu beerets Goşen ki toavat Mitsrayim kol roe tson – Paro sizi çağırıp “ne iş yaparsınız” dediğinde kullarınız hayvancılıkla uğraştılar çocukluğumuzdan şimdiye kadar hem biz hem babalarımız diyeceksiniz. Böylece Goşen’de yerleşebilmeniz mümkün olacak. Zira davar çobanlığı Mısır’da tabudur.” (Bereşit 46/33-34)

Yukarıdaki pasukta görüldüğü gibi Yosef, Paro’nun huzuruna çıkmaya hazırlanan kardeşlerine meslekleri hakkında ne söylemeleri gerektiğini tavsiye etmektedir. Kardeşler Paro’ya çoban olduklarını söylerler. Zengin otlakların bulunduğu Goşen eyaletinde oturmak isterler ve oraya yerleşirler. Bu olay insanın aklına Yosef’in Mısır ülkesinin yöneticisi olarak kardeşlerini en iyi otlakların olduğu zengin bir yöreye yerleştirmek istediği fikrini getirir. Bu kadar zaman sonra kavuştuğu babası ve kardeşleri için Mısır’ın iki numaralı adamı birazcık torpil yapmayacak mıdır? Ancak asıl gerçek daha farklı boyuttadır.

Buradaki en temel amaç Mısır halkı ile Yaakov’un ailesini birbirinden ayırmaktır. Her şeyden önce Mısır halkı kuzulara tanrı olarak bakmaktadır ve onları yemek gibi bir niyeti yoktur. Öte yandan bu işle uğraşan Yaakov ve ailesi Mısır halkının gözünde hiç de hoş olmayan bir şey yapmaktadırlar. Göze batmamaları için de birbirinden mutlaka ayrılmaları gerekmektedir.

Haftanın Peraşa’sı broşürlerinden birinde Dr. Asher Wade’ye ait bir öykü anlatılır. Hasidik bir Yahudi olan ve bu şekilde giyinen Dr. Wade soykırım ile ilgili geniş araştırmalar yaparak bu konuda bir konferansçı olma konumuna erişmiştir. Değişik giyim tarzından dolayı etrafındakilerden sıklıkla tepkiler gelmektedir. Nitekim günün birinde genç bir kadın, konu hakkındaki konuşmadan sonra yanından geçerken sert bir bakışla birlikte “Soykırım’ın olmasının sebebi işte sizin gibi insanlardı” şeklinde bir tepki verir. Genç kadının bu tepkisi “farklı olandan nefret edilmesi” prensibine dayanan bir çıkıştır. Dr Wade genç kadına şöyle bir karşılık verir: “Lütfen söyleyin Naziler’in Yahudiler’e duyduğu nefret nerede başladı? Yahudiler’in genellikle Yahudi geleneklerine uygun olarak yaşadıkları Doğu Avrupa’da mı yoksa geniş biçimde asimile oldukları Almanya ve Avusturya’da mı?” Genç kadın bu doğru cevap karşısında biraz düşünür. Ancak şu karşılığı vermekten de geri kalmaz: “Baksanıza siz beni rahat bırakın ben de sizin için aynı şeyi yapayım.” Yani bir başka deyişle, gerçekleri duymaya katlanamıyorum. Kafamı karıştırma. Fikrimi değiştirmeye niyetim yok.

Sürgün yılları ayrı yaşama rağmen Bene Yisrael’den birçok şeyi alıp götürmüştür. Putperestlik, Mısırlılara şirin görünme isteği, Brit mila konusunda gevşeklik, Bene Yisrael’i aşındıran önemli etkenler olmuştur. Bilginlerimiz Bene Yisrael’in üç değişmeyen özelliği sayesinde Mısır esaretinden kurtulduklarını yazar. Her zaman İbranice konuşmaları, kıyafetlerini değiştirmemeleri ve Yahudi isimlerini korumaları.

Günümüze baktığımızda ise sürgünden kurtulmanın üç esas nedeninin iki tanesine karşı oldukça yabancı olduğumuz görülmektedir. İbranice ve Yahudi isimleri. Dünyada birçok Yahudi cemaatinde büyük önem verilen, konuşulan, bu dil ne yazık ki cemaatimizde az önem verilen veya hiç önemsenmeyen bir konumdadır. Bir öğretmen olarak “İbranice çalışacağına birkaç matematik sorusu çöz” lafını ne yazık ki sıklıkla duymuşluğum vardır. Bu gün birçok çocuğumuz kendi Yahudi isminin ne olduğunu bilmemekte sorulduğunda “kimlikte bu yazıyor” şeklinde bir karşılık vermektedir.

Yahudi kalabilmek için mutlaka hasidik kıyafetle dolaşma gerekliliği yoktur. Bu kıyafetle dolaşanlara saygılı olmak elbette bir gerekliliktir.  Ancak birçok önemli esası ve geleneklerimizi izlemek ve uygulamak zorunluluğu vardır. Yahudi dini etrafında olduğu sürece özümlenmeye karşı kullanılan silahların ne olduğu çok da önemli değildir. Önemli olan kendi kendimizin farkında olmak, yaşamımızda Yahudi değerlerine ve Tora’ya yer vermek, bir Yahudi gibi yaşamayı bilebilmektir.

Bunun için geç kalmış olduğunu düşünenler yanılmaktadırlar. Tanrı her zaman bizler için teşuva kapılarını açık tutmaktadır. Asıl düşünmemiz gereken fazla geç olmadan teşuva kapılarını zorlamak ve oradan içeri girebilmektir.