Fatih projesi ve eğitimde atılım konusu

11 Kasım Pazar günü gazetelerde Vestel firmasının Milli E€itim Bakanlığı´nın son yılların en önemli projesi olarak lanse ettiği Fatih projesinin ikinci fazındaki tablet bilgisayar ihalesini kazandığı haberi sonrasında, uzun zamandır merak ettiğim bu konuyu biraz araştırmaya niyetlendim

Aydın BOLKAR Teknoloji
14 Kasım 2012 Çarşamba

Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi kelimelerinin ilk harflerini kullanarak, Fatih Sultan Mehmet’e de gönderme yapmak istercesine isimlendirilen bu proje ile alakalı Milli Eğitim Bakanlığı’nın web sitesine girdiğiniz zaman sizi proje hakkında medyada çıkmış olan birçok haber videosu karşılıyor. Bu videoların üst kısmında yer alan proje tanıtım videosunda ise sadece ve sadece projenin teknolojik altyapısına, hangi cihazların öğretmen ve öğrencilere dağıtılacağına vurgu yapılıyor. Ayrıca, başka yerlerde benzeri olmayan bir ‘Akıllı Tahta’ adı verilen büyük dokunmatik monitörler, 22. Yüzyılın buluşu gibi anlatılıyor. Aslına baktığınızda, dokunmatik kullanıma uygun olmayan Windows 7 kurulu, bilgisayarı için de büyük bir LCD dokunmatik ekran yapılmış. Yapılan sunumlarda da sanki derslerin konuları PowerPoint sunumlar halinde öğrencilere anlatılacak gibi duruyor…

Kurulacağı iddia edilen e-öğrenme platformu hakkında bilgi yok. Ders kitaplarına ulaşımın tabletler üzerinden yapılacağı vurgulanmış, ancak tanıtım filminde kitaplar kâğıt versiyonlarının taratılarak PDF’e çevrilmiş halinden ibaret.

Sosyal devletin vatandaşına sağlamakla yükümlü olduğu üç hizmet var; adalet, sağlık ve eğitim. Açıkçası adalet ve sağlık konusunda uzman değilim, bu konuda fazla yorum yapmayacağım. Eğitim konusunda da kendimi bir uzman olarak nitelendiremem ama şunu biliyorum; 1. Eğitim, geri dönüşü en yüksek olan yatırımdır, 2. Sadece donanım ve teknoloji iyileştirmesi ile eğitimi iyileştiremezsiniz…

Türkiye’nin karşı karşıya olduğu problemi daha iyi tasvir edebilmek için bir takım rakamlara bakmak gerekiyor sanırım. 2012-2013 öğrenim yılında ilk ve orta öğretimde tam 17 milyon öğrenci ders başı yaptı. Bu sayı, Hollanda’nın toplam nüfusuna eşit.

OECD tarafından 2009 yılında sonuçları açıklanan Programme for International Students (PISA) çalışmasına göre Türkiye 34 ülke arasında 32. sırada yer alıyor ve 15 yaşına gelmiş öğrencilerin yüzde 40’ının temel matematik eğitimi alamamış olduğu saptanıyor. Çalışmanın 2011 yılında tamamlanan ikinci bölümü yüksekokul eğitimi alanında Avrupa’da en geride yer alan Türkiye’nin 18-24 yaş arasındaki nüfusunun sadece ortaöğretim almış kısmı da en büyük yüzdeye sahip.

Yabancı dil eğitimi de oldukça önemli bir problem olarak kaşımızda duruyor. İngilizce Yetkinlik İndeksi (EPI) sıralamasına göre Türkiye 44 ülke arasında 43. sırada yer alıyor. İngilizce yetkinliği, eğitime harcanan paranın da bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Örneğin EPI sıralamasında ilk 25’de yer alan ülkelerin öğrenci başı harcaması 32.000 USD seviyesinde iken bu meblağ Türkiye’de 12.000 USD seviyesinde kalıyor. Aslına bakılacak olursa, bu bileşenler göz önüne alındığında Türkiye teknoloji firmaları için harika bir pazar haline geliyor. Eğitimde teknoloji entegrasyonu kesinlikle teknoloji uzmanlarına bırakılmamalı, zira içerik olmadan bu kadar donanım ve cihaz gerçek anlamda işlevsiz kalacaktır.

Türkiye’de kurumlara ve üniversitelere e-öğrenme konusunda içerik sağlayıp hizmet veren ve dünya standartlarının ilerisinde işler çıkaran firmalar var. Bu firmaların hali hazırda sınav sistemleri, performans geliştirme, interaktif eğitim paketleri gibi konularda muazzam bir tecrübesi var.

Bu konuların hiçbirine FATİH projesinde değinilmiyor. Varsa yoksa kullanılacak tabletlerin özellikleri, deri kılıfı vs. konularına değiniliyor. Çoğu hayatında ilk kez tablet bilgisayar kullanacak çocukların bu cihazları kırmaları veya kaybetmeleri durumunda karşı karşıya kalacakları maliyet büyük ihtimalle can acıtıcı ölçüde olacaktır.

Bu konuda dünyada uygulamaya geçirilmeye çalışılan en büyük çalışmaya kısaca değinerek yazımı tamamlamak istiyorum. 2005 yılında MIT Üniversitesi’nden Nicholas Negroponte tarafından hayata geçirilen One Laptop Per Child (OLPC) çalışmasında tamamen açık kaynak kodlu yazılımlar ile güneş enerjisi ile şarj olabilen, su geçirmeyen ve dış darbelere dayanıklı olacak bir kasaya sahip XO bilgisayarları ile interaktif eğitimin temellerinin atılması amaçlanıyor.

Aradan geçen zamanda 2,5 milyon adet cihaz dağıtılmış. Gana’dan Uruguay’a, Gazze’den Meksika’ya kadar farklı gelir seviyelerine sahip ülkeler hiç de gocunmadan programa dâhil olmuşlar.

Bu konuda sadece bir yazı değil, koca kitap yazılabilir ama başarılı olması durumunda yanılmış olmaktan sonsuz bir keyif alacağım bir proje FATİH projesi. Umarım ben haksız çıkarım.

Hep birlikte bekleyip göreceğiz...