Obama ve çok kültürlülük

ABD Başkanı Barack Obama ile Cumhuriyetçi Aday Mitt Romney arasındaki seçim savaşını sonunda çikolata renkli bir başkanın kazanması aynı zamanda dünyadaki çok büyük bir değişikliğe de işaret ediyor.

Sami AKER Dünya
8 Kasım 2012 Perşembe

Artık hiçbir siyasi lider dünyanın çok kültürlü, farklı diller konuşan, değişik inançlara sahip insanlarını ulusunun bir parçası olarak görmeden siyaset sahnesinde var olamaz.

ABD 2. Dünya Savaşı’ndan süper bir güç olarak çıkmıştı, yeni dünyanın 1950’lerde Gayrı Safi Milli Hasılasının dünya GSMH’sine oranı öylesine büyüktü ki ekonomistler ‘Amerika hapşırsa dünya nezle olur’ diyorlardı.

Su yolunda akar misali,  bir dönem dünyada üretilen mal ve hizmetlerin nerdeyse yüzde 50’den fazlasını üretmiş bu süper ülke, 1950’lerden 1980’lere kadar eğitimli eğitimsiz, çeşitli ırklardan değişik dil ve inanca sahip bir mülteci akınına sahne oldu.

Bugün bu mülteciler topluma karışarak son derece başarılı Amerikan vatandaşları oldular.

Bugünkü ABD’yi artık nerede ise sadece Amerika Birleşik Devletleri olarak değil aynı zamanda Amerika Birleşik İnsanlığı olarak nitelemek pek de yanlış olmaz.

Yukarıda söylediğim gerçeği kendi gözlerinizle görmek istiyorsanız tek yapmanız gereken Brooklyn Washington Street durağından kuzey Manhattan yönünde giden bir metro trenine binmeniz.

 O trende, 1950’lerin Amerika’sının siyah beyaz TV serilerinde gördüğünüz Amerika imajını göremediğiniz gibi, İngilizce dışında kaç değişik dil konuşulduğuna da şahitlik edeceksiniz.

Siyahi Başkan Barack Obama’nın siyasi başarısı ülkede yaşayan bu azınlıkların gücünde yatıyor.

Amerikalı Demokratlar, Cumhuriyetçilerin aksine klasik Amerikan rüyası yerine, toplumun her kesimini kucaklayan çok kültürlü bir ulusu idealize ettikleri için başarılı oldular.

Cumhuriyetçiler her ne kadar son zamanlarda ABD azınlıklarına da seslenmeyi keşfetmiş olsalar da bu konuda Obama ve takipçileri son derece daha ileride.

Daha 1930’larda Demokrat Partinin yeniden yapılanmasında ABD eski başkanı Roosevelt, Yahudilerin, Siyahların, işçilerin ve güneylilerin rolü olmasını istemişti.

Daha da ötesi Amerikan iç savasından zafer ile çıkan modern ABD’nin kurucusu Abraham Lincoln ekonomik çıkarları dolayısı ile köleliği savunan güneydeki toprak ağaları ile savaşmıştı.

Bu tarihi ve kültürel miras, bugün yaprakları gökyüzüne bakan dev bir ağaç olmuş ve meyvesini Barack Obama’yı ikinci defa başkan yaparak vermiştir.

Savaşlar ve devrimler ani değişikliklere sebep olsa da, sosyolojinin yasaları, bu devrimlerin toplumların kültürlerine nüfus etmesinin nesiller alacağını öğretir.

ABD ‘de iç savaştan sonra anayasa garantisine giren Zencilerin köleliğinin kaldırılmasının sokaklara yansıması nerdeyse 100 yıl sürmüştür.

Temennimiz çok kültürlülük ikilemini çözememiş diğer ulusların başına…