Sermaye sınır tanımaz

Alber NASİ Köşe Yazısı
12 Eylül 2012 Çarşamba

90’lı yılların sonunda onsu 350 dolar mertebesinde olan altın, son finansal krizlerin ardından logaritmik olarak yükseldi.

Küresel durgunluk beklentisine bağlı olarak değerli madenlerin fiyatlarının düşmesi altın fiyatlarının da bir miktar gerilemesine sebep oldu.

Diğer yandan sürekli çoğalan para arzı, faiz ve gayrimenkulün istenen getirileri getirememesi, altının yastık altından çıkarak bankalarda ciddi bir yatırım enstrümanı olarak işlem görmesi elbette altın fiyatının daha uzun süreler en azından 1000 doların üstünde kalacağını gösteriyor.

Avrupa krizden çıkış yolları ararken, ABD sırf politik kaygılarla parasal genişleme opsiyonunu sıcak tutuyor. Son zamanda altının çıkışı ABD’nin yapacağı parasal genişleme beklentisine bağlanıyor.

Altın parasal genişlemeden ziyade savaş beklentisine bağlı yükseliyor olabilir. Kimin kiminle savaşacağını kestirmek oldukça güç.

Obama İsrail’i sürekli engellese de İsrail’in sabrının taşması an meselesi gibi görünüyor. Her ne kadar İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak askeri operasyonu son opsiyon olarak gördüğünü söylese de İsrail’in sabrının limitlerde olduğunu anlamak pek zor olmasa gerek.

Irak, istense de istenmese de iç savaşın eşiğinde. Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Haşimi’nin gıyabında idam kararı verilmiş durumda. Irak mahkemeleri Haşimi’yi terör örgütü kurmakla suçlamış ve yargılamıştı. Geçen hafta biten mahkemenin kararı şok etkisi yaratmakla beraber, Irak’ta hassas dengelerin derinden sarsılacağını ve ülkede bir Şii –Sünni savaşının başlamak üzere olacağını gösteriyor.

Irak, Suudi Arabistan ile İran’ın tam ortasında yer alıyor. Olası bir Irak iç savaşında İran ve Suudi Arabistan’ın müdahil olmamasını beklemek kendi kendimizi kandırmaktan öteye geçmez. Müdahale bu ülkelerin direk ordularıyla olmasa bile çok ciddi silah desteği ile gerçekleşebilir.

Limitsiz silah desteğiyle tarafların birbirine vereceği zarar akıllara durgunluk verecek boyutlarda olabilir.  Bu durumda sessiz sedasız gelişen kuzeydeki Kürt federasyonunun bağımsızlığını ilan etmesi hiç de şaşırtıcı olmaz.

Elbette ABD kendi menfaatlerini korumak amacıyla gereken önlemleri alacaktır. İnsan hayatları güvence altına alınmasa bile petrol bir şekilde güvence altına alınacaktır. Yakında çok kan akacağı kaçınılmaz gibi görünüyor.

Bernard Arnault, dünyanın dördüncü, Avrupa’nın en büyük zengini. Louis Vuitton, Moet&Chandon, Dior gibi lüks tüketim ürünlerini bünyesinde bulunduruyor. İşi tamamen lüks tüketim üzerine. Fransız vatandaşı olan  Bernard Arnault, Belçika vatandaşlığına geçti. Sebebini anlamak hiç de güç değil. Belçika’nın getirdiği vergi avantajı cazibesi…

Bu arada sermayenin sınır tanımadığının ve özellikle belli bir zenginliğin üzerindeki insanların vergi ödememek için her yola başvurabileceklerinin açık bir göstergesi.

Doğruyu söylemek gerekirse çok para kazanan ve çok zenginler bir şekilde vergi ödememenin yollarını bulurlar. Devletlere düşen hizmet kalitesi ile ekonomik aktiviteyi arttırarak vergileri yükseltmek ve toplanan vergileri en verimli şekilde kullanmaktır. Arnault, çok zengin olduğu için göze çarpan bir örnektir. Globalleşen dünyada çok daha düşük servet sahiplerinin bile vergi vermekten kaçınacağı artık devletlerin kabullenmesi gereken bir gerçek.