Son pişmanlık neye yarar? TEŞUVA

İbrani Elul ayına girdik sevgili okurlar. Sinagoglarda selihot (özür) duaları okunmaya başlandı. Bize düşen ne peki? Yaşam koşuşturmamızda hafifçe veya sertçe (gittiğimiz hıza göre) frene basarak kendi içimize dönmek ve hayatımızda neleri düzeltmemiz gerektiğini düşünmek. İçsel bir yolculuk yapmak ve hata yaptığımızı fark ettiğimiz konularda, düzeltme yolunda hiç değilse birkaç olumlu adım atmak. Çaba sarf etmek. Ve en önemlisi teşuva yapmak. Yaparmış gibi değil, yüreğimizin derinliklerinde pişmanlık duymak ki, aynı hataları tekrarlayıp durmayalım. Yapacak o kadar çok hata varken, aynılarını tekrarlamak niye? Bu işin esprisi tabii. Hatasız kul olmaz, kabul ama teşuva yapmak ve ‘doğru insan’ olmaya çalışmak hepimizin elinden gelmeli. Dolayısıyla yazının başlığı “son pişmanlık neye yarar?” sorusunun yanıtı “çok şeye yarar” olmalı

Estreya SEVAL VALİ Kavram
29 Ağustos 2012 Çarşamba

Rabilerimize göre Aşem yaşadığımız bu dünyayı (olam aze) yaratıncaya kadar birçok başka âlem oluşturdu ancak hiçbiri Kendisini tatmin etmediğinden, hepsini yok etti (Bereşit Raba 3:7). Mağara insanı ‘Adam 1’ de aynı yaratılış ve yok ediliş sürecinin ürünüdür. Başka bir deyişle, insanın evrime uğradığı konusundaki tartışmalar aslında bu ilkeye dayanır.

Günümüz insanlığının atası Adam da, ne yazık ki, Yüce Yaratıcıyı düş kırıklığına uğratmıştır. İnsanoğlu Aşem’in beklentilerini karşılayamadı. “Tanrı yeryüzünde insanı yaptığına pişman oldu ve kalbinde ıstırap çekti... Onları yaptığım için pişmanım dedi.” (Bereşit 6:6-7).

Oysa Aşem isteseydi, Adam’ı kusursuz ve günah işleyemeyecek şekilde temiz ahlaklı yaratabilirdi. Ne var ki bu türden bir yaratık, ilahi emirleri kabul ya da reddetme, onlara uyma ya da uymama özgürlüğünden yoksun olacaktı. Özgür iradesi olmayan mükemmel bir insan yaratmak, bir robot yapmaktan farksızdır.

Aşem, Nuh Tufanından sonra Kendi ebeveynlik tanımını (Aşem aynı zamanda bizim hem annemiz, hem de babamızdır ya) yeniledi evlatlarının mükemmel olacağı hayalini sildi: “Çünkü insan kalbinin eğilimi (yetser lev), çocukluğundan beri kötüdür. Tüm hayatı bir daha asla (şimdi) yapmış olduğum gibi vurmayacağım (Bereşit 8:21).

Hani çocukların hep masum olduğunu zanneder, bir yaşıtına ya da hayvana vurduğunda şaşırırız ya? Çocuk bunları yapar çünkü ‘çocukluğundan beri kötüdür’ ve ona doğru yolu göstermek, öğretmek gerekir. 

Tanrı ‘Görüntümüzde ve benzeyişimizde insan yapalım...’ dedi (Bereşit 1:26). Oysa Aşem, sıra Adam’a gelinceye kadar, gökleri ve yeryüzünü, bitki ve hayvanları hep konuşarak var etti: “Işık olsun, suyun içinde bir gök olsun, kara görünsün, yeryüzü bitki yeşertsin, ışık kaynakları olsun...” dedi örneğin. Konudan biraz sapayım mı, sevgili okurlar? Bir önceki yazımda (Heyhat) size Or Aganuz’dan (Gizli Işık) söz ettim. Yaratılış sürecinde Aşem önce “ışık olsun” diyor ama ‘ışık kaynakları olsun’ (yani güneş, ay ve yıldızlar) emrini dördüncü gün veriyor. Aşem’in çok kuvvetli olduğu için daha ilerisi için sakladığı ‘gizli ışık’, ilk gün verdiği ‘ışık olsun’ emrinin ürünüdür.

Aşem’in, insanı yaratırken “yapalım” demesi, insanın yaratılış sürecine (Aşem ile birlikte) katılma ve süreci etkileme kapasitesine sahip olacağı, sorumluluk taşıyacağı ve hesap vereceği anlamına gelmektedir. Ve insanoğlunun sahip olduğu en büyük güç, seçim yapabilme yeteneğidir.

İnsanoğlu ne zaman hesap verir? Yanlış yaptığı zaman. Günah nedir peki? Tanrı’ya ve Onun yarattıklarına yanlış yapmaktır. Bu açıklama basit hatta çocukça gelse de, durumu tam manasıyla açıklamaktadır.

Her ne kadar insan, kalbinde kötü bir eğilimle (yetser ara) yaratıldıysa da, Yahudilik insanoğlunun temelde ‘iyi’ olduğuna inanır.

Sabahları uyanınca, elimizi yıkadıktan hemen sonra okuduğumuz kısa duada şöyle deriz: “Bizi hataya düşürme... Bizi kötü eğilimden uzaklaştır... Kötü eğilimlerden koru...” Çünkü günah, pusuda bekleyen bir tür virüs gibidir. Ancak iş işten geçtikten sonra varlığının farkına varırız. Günah, kendimizden kaynaklanan ruhani bir bozukluk, maneviyatımızdaki bir zayıflıktır belki de. Dolayısıyla günah işlemek, Tanrı’ya yabancılaşmaktır. Çaresi ise, doğru yola geri dönmek ve Aşem’le ilişkimizi canlandırmaktır.

Bizi yetser ara’dan uzak tutması için dua etmemizin nedeni, korumanın bir tek Tanrı’nın elinde olmasıdır. Onun yardımı olmadan, başarmamız pek mümkün değildir.

Aslında günah, doğal bir süreçtir. Yaşadığı süre boyunca hastalanmayan insan var mıdır? “Ben hayatımda doktora gitmedim” diyenleri duyarız ama bu, doktora gitme ihtiyacını duymamalarından çok, mutlu bir bilinçsizlik içinde olduklarını gösterir. Nefes alıp verdiğimiz sürece günah işleyeceğiz. Mesele, tıpkı hastalıklarda olduğu gibi durumun kronik hale gelmemesidir. Hastalık daha akut iken, günah işlediğimizin farkına varmalı ve teşuva yapmalıyız.

Pişmanlığın yedi adımını birer sözcük ilet özetlemek gerekirse: suçluluk, pişmanlık, itiraf, özür, onarma, kefaret, değişmek.

Yukarıda bir ‘defter’ olduğunu, bu defterin Roş Aşana’da açıldığını, on gün boyunca açık kaldığını ki bu günlere Ulu Günler (Yamim Noraim) ya da Huşu Günleri deniyor, Yom Kipur’u takiben kapanıp mühürlendiğini çoğumuz biliyoruz. Bu süre zarfında ‘iyi yaşam kitaplarına yazılmak’ için dua eder, birbirimiz için bu dilekte bulunuruz. Hakkımızda verilecek kararı olumlu yönde etkileyecek olan nedir peki? Teşuva, dua ve doğruluk (Yom Kipur dualarından). 

Pişmanlık duyup teşuva yapan kişi, bambaşka ve yepyeni bir insana dönüşür. “Sanki başka bir insan oldum. O günahları işleyen kişi değilim artık” (Maimonides, Mişne Tora, Pişmanlık Kanunları 2:4). Teşuva yapan kişi bazen ismini değiştirmek isteyebilir. İsmini değiştiren kişiye eski adıyla hitap etmek, bütün değişim ve başarısını inkâr etmek, yok saymaktır ki, hiç kimse böyle bir hakka sahip değildir.

Yahudiliğin bütün kanunlarını Mişne Tora adlı eserinde derleyen Maimonides’e göre, affedilmesi imkânsız ya da zor olan günahlar vardır. Büyük din âlimi bu günahları aşağıdaki şekilde sınıflandırıp sıralar.

(1) Tanrı’nın günahkârın pişmanlık duymasına fırsat vermeyeceği kadar büyük günahlar:

a) Başkalarını Tanrı’nın emirlerini ihlal etmeye itmek (ya da emirleri yerine getirmelerine engel olmak).

b) Birini iyi yoldan çıkararak kötü yola sevk etmek.

c) Birinin kötülük yapmasına mani olmak kişinin elinde iken, hiçbir şey yapmamak.

d) “Günah işlerim, pişman olurum, yine işlerim, yine pişman olurum” demek.

(2) Teşuva yoluna engel koyan günahlar

e) Kişinin kendini toplumdan ayırması

f) Rabilerin emirlerinden çıkmak

g) Emirleri hor görmek

h) Öğretmenlerle alay etmek

i) Sitem ve eleştiriden nefret etmek (direnmek)

(3) Kurbanları tespit edilemeyen günahlar

j) Çok sayıda kişiye aynı anda lanet okumak

k) Çalıntı mal almak

l) Kayıp eşyaya, sahibini bulmaya yeltenmeden el koymak

m) (Göçebe olduğu için kimliği çok iyi bilinmeyen) yoksulun öküzünü (yani malını) almak

n) Adaleti engellemek için rüşvet almak

4) Daha hafif addedilen günahlar

o) Ev sahibi için yeterli yiyecek yokken, sofrasında yemek çünkü bu, hırsızlık gibidir

p) Yoksulun rehin bıraktığı bir şeyi kullanmak

r) Cinsel açıdan yasak olan birine bakmak (yakın akraba ya da başkasıyla evli birine)

s) Başkasının sırtına basarak yükselmek

ş) Dürüst kişiler hakkında kuşku uyandırmak

5) Alışkanlık haline gelmiş günahlar

t) Dedikodu

u) İftira

v) Çabuk öfkelenmek

y) Kötü düşünceler beslemek

z) Kötülük yapanlarla işbirliği etmek

Nasıl? Ortaçağ’dan bugüne değişen fazla bir şey yok, değil mi sevgili okurlar?

Yazımızı, günah ve pişmanlık hakkında birkaç özlü sözle bitirelim mi?

“Reş Lakiş şöyle dedi: “Pişmanlık muhteşemdir çünkü kişinin bilerek işlediği günahları basit hatalara dönüştürür.” Reş Lakiş başka bir keresinde ise şöyle dedi: “Pişmanlık muhteşemdir çünkü kişinin bilerek işlediği günahlarını liyakate dönüştürür. Burada bir çelişki yok çünkü birincisinde korkudan, ikincisinde ise aşktan ötürü duyulan pişmanlıktan söz ediyor.” (Talmud, Yoma 86b).

Üç şeyi aklından çıkarmazsan hiç günah işlemezsin: Yukarıda kimin olduğunu bil – gören bir göz, duyan bir kulak ve amellerin kaydedildiği bir kitap (Pirke Avot 2:1).

Tevazu, pişmanlığın kökü ve başlangıcıdır – İbn Pakuda

“‘Günah işleyeceğim ve pişman olacağım, işleyeceğim ve pişman olacağım’ diyene, pişman olma şansı verilmeyecek.” (Mişna, Yoma 8:9)

Bütün bunlara karşı Aşem’in cevabını merak ediyor musunuz?

Tanrı onlara dedi ki, “Her şey size bağlı, söylendiği gibi ‘Bana geri dönün ve Ben size geri döneceğim’” (Malahi 3:7)

Aşem’in sözünün üstüne söz söylenir mi?

 

 

Hovot Alevavot (Kalbin Görevleri) kitabının yazarı

İbn Pakuda, pişmanlığa giden yolda atılacak adımları şöyle sıralar:

(1) Kişi, işlediği günahın bilincine varmalıdır.

(2) Yaptığının Yahudi Kanunu açısından suç olduğunu anlamalıdır.

(3) Günahının cezasız kalmayacağını bilmelidir.

 (4) İşlediği günahın yukarıda ‘deftere kaydedileceğini’ idrak etmelidir.

 (5) Hastalığının çaresinin pişmanlık duymak olduğuna ve şifanın bu yoldan geleceğine yürekten inanmalıdır.

 (6) Yüce Yaratıcının ona bahşettiği iyilikleri düşünmeli, Ona minnet duyması gerekirken neden başkaldırdığını anlamaya çalışmalıdır.

(7) İçine düştüğü kötülükten kurtulmaya azmetmeli, kötülükten uzak durmak ve tamamıyla vazgeçmek için çabalamalıdır.

 

 

Kaynak: Repentance

The Meaning & Practice of Teshuvah

Dr. Louis E. Newman

Jewish Lights Publishing, Vermont, 2010