Titanic’in bilinmeyen kurbanları

Yahudilerle ilgili eski bir fıkra vardır: Adamın biri diğerine sorar; “Titanic’in batmasından Yahudilerin sorumlu olduğunu biliyor muydun?” , diğeri; “hiç olur mu, sorumlu olan aysberg’di (buzdağı)”der, adam; “ne fark eder Aysberg, Goldenberg, hepsi aynı” yanıtını verir

Nelly BAROKAS Kültür
25 Nisan 2012 Çarşamba

Titanic faciasının 100. yılı geçtiğimiz günlerde anıldı, ancak bu acı olayın Yahudilerle ilgisi pek fazla bilinmiyor. 1912 yılının 14 Nisan’ı 15 Nisan’a bağlayan gece batan bu lüks gemi genel bir trajedi olduğu kadar Yahudiler için de trajediydi, farklı açılardan Yahudilerle ilintiliydi.

Öncelikle Titanic gemisi Belfast’ta Harland and Wolff Şirketi tarafından imal edildi. Gustave Wolff Almanya’dan göç etmiş zengin bir sanayici ve İrlanda’nın yerel Yahudi toplumunun tanınmış bir kişisiydi.

İkincisi, üç ayrı sınıfta yolculuk eden ve yaşamını yitiren 1500 yolcunun 100’den fazlası Yahudi’ydi.

Üçüncüsü mürettebatın arasında Yahudi olanlar vardı; örneğin berberlerden biri olan Herbert Klein, Leeds kentinden bir Yahudi’ydi.

Dördüncüsü, kurbanların ailelerine veya hayatta kalabilen kişilere yardım fonları sağlanması yönünde Yahudiler başı çekmişlerdi. Manchester’li Joseph Hyman, geminin batması ile ilgili New York’ta açılan soruşturmada tanıklık etmişti.

Trajediden yıllar sonra Titanic’in sadece zengin ve ünlü yolcuların felaketi olmadığı, fakir kişilerin de yaşamını yitirdiği gerçeği ortaya çıktı. Titanic’in batışının 100. yılı vesilesi ile Southampton Deniz Müzesi’nde açılan bir sergide, yaşamını yitiren 700 kişilik mürettebatın 500’nün bu kentten olduğuna dikkat çekildi.

Titanic’te güverte altında üçüncü sınıf yolcusu olarak seyahat eden kişiler çoktu. Bu kesim olası bir bulaşıcı hastalığı önlemek için birinci ve ikinci sınıf yolcularından uzak bir mekânda olmak zorundaydı.

Felaket sonrasında güverte altında seyahat eden fakir yolcular, korkakça davrandıkları, insanca hareket etmedikleri, Titanic’te paniğe yol açtıkları gibi iddialarla suçlanmışlardı. Gerçek hiç de böyle değildi, gazeteci Filson Young’un vizyonuna sahip olanlar pek azdı. Filson Young yazısında güverte altı yolcularının göçmen olduklarına, fakirliğin, eskiyi geride bırakıp yeni bir hayata başlama heyecanının, başarma yönünde umutların fakir yolcuları birleştirici unsurlar olduğuna değinmişti. Onların Yahudi, Hıristiyan, İslam, Rus, Polonyalı, Rum, Romanyalı, Alman, İtalyan, Çinli ve çok sayıda İrlandalı olduklarını yazmıştı.

Güverte altı yolcularına karşı düşmanlık, 20. yüzyılda Batı dünyasında ayırımcılık dalgasının giderek gelişmekte olduğunun sinyallerini vermekte.  Irkçılık ve antisemitizmin hedef aldığı fakir Yahudiler ile ekonomik durumu bozuk olanlar Avrupa kıtasını terk ediyordu.

Birinci sınıf yolcularından Isidor Abraham Straus ve Ida Straus ile Benjamin Guggenheim, “zengin Yahudi”ye karşı gösterilen antisemitizme karşı direnen kişilerdi.

Titanic’te Ida Straus, eşi Isidor’u terk etmeyi reddedince, karı koca batmakta olan gemide yaşamlarını yitirdiler. Onlar ünlü Macy’s mağazalarının sahibiydiler. Bir görgü tanığı yaşlı çiftin birinci sınıf güvertesinde, etraftaki gürültü ve kargaşaya, yüzlerce kişinin sandallara atlama çabasına rağmen sakin bir şekilde, el ele dikildiklerini anlatır. Cankurtaran sandalına binmeyi reddeden bu iki yaşlı kişi kaçınılmaz bir ölümü sükûnetle beklemekteydi. Görgü tanığının bindiği cankurtaran sandalı uzaklaşırken, Straus çifti hala el ele duruyor, birbirlerine veda öpücüğü veriyordu.

Trajedi sonrasında Jewish Chronicle gazetesinde yer alan haberde, Banker Benjamin Guggenheim’ın da sandallara atlamayı reddettiği yazılıydı. “Hayır, gitmeyeceğim. Ben ödlek olduğum için hiçbir kadın kurtarılmadan bırakılmamalı” demiş, kadınların sandallara bindirilmesinde yetkililere yardımcı olmuş ve dudaklarında hafif bir gülümseme ile can vermişti.

Bazı kişiler Guggenheim ile Straus’ların tavrının antisemitleri yalancı çıkarmak isteğinden kaynaklandığını ileri sürmekteler.

Yine o dönemin Jewish Chronicle gazetesi, üçüncü sınıf yolcusu olarak seyahat eden çok sayıda Yahudi’nin yaşamını yitirdiğini yazmış hatta bazılarının isimlerini de yayınlamıştı. Cesaret tabii ki birinci sınıf yolcularına özgü değildi sadece. Dönemin diğer bir Yahudi gazetesi Jewish World, 1892’de Whitechapel’de doğmuş Gershon Cohen adlı bir gençten söz eder. Besteci olan ve üçüncü sınıf biletiyle Brooklyn’deki amcasına gitmek üzere seyahat eden bu gencin yaşamının kurtulduğu yazılıdır.

Aynı gazete gencin New York’a yaklaşırken ailesine yazdığı mektuba da yer verir. Gershon, cankurtaran sandalına doğru yüzmek üzere suya nasıl atladığını anlatır. Yaralı olmasına rağmen sandaldaki üç erkekten biri olan Gershon Cohen batmakta olan Titanic’in dalgasından sandalı uzaklaştırmak için çaba gösterir. Beş saat sonra başka bir gemi tarafından kurtarılırlar.

Bu gencin maceralı yaşamı devam etti. Savaşın başlamasıyla orduya katılmak üzere İngiltere’ye döndü, iki kez yaralandı, sol gözü kör oldu. İkinci Dünya Savaşı’nda hayatta kaldı, geçkin yaşta Southend’de öldü. Savaşlarda ve Titanic felaketinde gördüğü dehşete rağmen iyimserliğini hiç yitirmedi. Onun ifadesine göre Titanic’in üçüncü sınıf güverte altı katında 42 Yahudi yolcu vardı, beşi hayatta kaldı: bir erkek, iki evli kadın, bir bekar kadın ve Gershon.

Hayatta kalanlardan Joseph Hyman, felaket sonrasında ciddi travma geçirmiş. Uzun süre kaldığı New York’taki Yahudi şarküteri dükkânlarından etkilenmiş, Manchester’de bir örneğini açmak üzere yatırım yapmıştı. Cankurtaran sandalında kendine yer bulabilmek için kadın elbisesi giyip sandala atladığı şeklinde hakkında çıkan dedikodulara rağmen Joseph Hyman hayatını yeni baştan kurmayı başardı.

Hyman, Titanic kazası karşılığında aldığı tazminatla, günümüzde hala aile şirketi olarak devam etmekte olan şirketini kurdu. Şirkette Joseph Hyman ile Titanic’in fotoğrafları adeta gururla yan yana yer almakta.

Hyman ile Cohen, Titanic’in güverte katında yolculuk yapıp hayatta kalabilmiş az sayıda erkek arasında yer aldılar. Titanic’in battığı 1914’ten önce de Yahudi göçmenleri taşıyan birçok gemi batmıştı. Bundan sekiz yıl kadar önce batan bir geminin 635 kurbanının üçte biri ABD’ye göç etmekte olan Rus Yahudileriydi.

Titanic’in tüm kurbanlarının yanı sıra Guggenheim ve Straus ailelerini anarken Selmon Slocovski ve Leah Gilievsky gibi basit Rus Yahudilerini de unutmamak gerekir. Onlar ve güverte katındaki diğerleri Avrupa’dan yeni umutlara Yahudi göçünün simgelerindendi.

Tony Kushner’den kısaltılarak çeviri