Yıl iki-bin-insanlık

Eran SABANER Köşe Yazısı
15 Ağustos 2012 Çarşamba

Gece yarısı, televizyon karşısına oturmuş 2012 Olimpiyat Oyunlarının açılış törenini izlerken aklımda iki düşünce vardı. İlk düşüncem şovun ne kadar harika olduğuydu. Slumdog Millionaire’den tanıdığımız Danny Boyle gerçekten büyüleyici bir iş çıkarmış. Bir diğer düşüncem ise insanlık olarak son 100 yıl içinde neler başardığımızdı. Gösteride de izlediğimiz gibi 100 yıl içinde biz, sadece çoğunluğun değil, azınlığın da sesini dinlemeye başlamışız. Kadınların oy hakkı kazanmak için verdiği uğraşlar çok da geride değil düşünecek olursak. Veya alt tabakanın hakları için yaptığı protestolar. 100 yıl içinde insanlığın az da olsa bir kısmı ırk, ten, cinsiyet ayrımı yapmaktan vazgeçmiş. Bir kısmı diyorum çünkü büyük bir kesim bu ayrımcılığı hâlâ yapmakta. Peki, günümüz dünyasına ve Türkiye’sine biraz uzaktan bakacak olursak biz insanlık olarak neredeyiz?

Çok da değil yaklaşık bir iki yıl önce Amerika Birleşik Devleti’nde başlayan bir proje tam da yazının konusu olan insanlık adına çok büyük bir gelişmeye imza attı. Projenin amacı LGBT (lesbian gay bisexuel transexual) toplumundaki gençlerin intihar etmesini engellemek. Neden özellikle LGBT gibi bir azınlık toplumu? Çünkü araştırmalara göre 15-24 yaş arası eşcinsel gençlerin intihar etme olasılığı heteroseksüel gençlere oranla dört kat daha fazla. Zorbalığın getirdiği duygusal ve fiziksel stres, gençlerde intihar etme isteğine neden oluyor. ‘It Gets Better’ projesinin amacı da bu isteği, teknolojinin de yardımıyla durdurmak. Projeye katılmak isteyenler, “her şey daha iyi olacak” temalı bir video hazırlıyor ve bu videoyu YouTube’a yüklüyor. Böylelikle milyonlarca eşcinsel genç, gelecek için umutlanmış oluyor. David Cameron, Christina Aguilera, Justin Bieber, Lady Gaga, Anne Hathaway, Tom Hanks, Hilary Clinton ve hatta Barack Obama gibi isimler projeyi destekleyenler arasında. Bir bakıma bu proje her şeyden önce insan olan tüm LGBT toplumunu desteklemiş oluyor.

Günümüzde bu gibi örnekler aslında çok var. Bir kez daha olimpiyatları örnek alalım. Biliyorsunuz, bu sene olimpiyatlara katılan 205 ülkenin hepsinde kadın temsilci var. Suudi Arabistan, Katar ve Brunei ilk defa olimpiyatlara kadın sporcu gönderiyor. Bu demek ki, dünyanın neresinde olursak olalım cinsiyet artık başarıya engel değil. Kim olduğumuz, bizi yavaş yavaş da olsa, haklardan esirgemiyor. Afganistan’ı temsil edecek olan kadın koşucu Tahmina Kohistani Today adlı televizyon programında deneyimi hakkında  “Bazen her şey rüyaymış gibi düşünüyorum ama buradayım,” diyor.  Sizce de özgür bir insanlığa doğru ilerlememiz göz kamaştırıcı değil mi?

Tüm bunların yanında, toplumun bazı davranışları beni korkutmuyor da değil.  Daha önce yayınlanan ‘Liberal Sanat’ başlıklı yazımda bahsettiğim gibi birçok sanatçı azınlığa karşı ırkçı yorumlar yapabiliyor. One Direction adlı erkek müzik grubunun Müslüman asıllı üyesi, sadece dini yüzünden terörist baskısı yemiş oluyor; ‘One Million Moms’ adlı dernek, daha yayınlanmamış bir dizinin, eşcinselliği desteklediği için kaldırılmasını istiyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir kadın eşi tarafından çocukları önünde dövülerek öldürülüyor. İşin kötü kısmı, bu gibi örneklerin en az iyi örnekler kadar çok olması.

Genel olarak insanlık, insan olma konusunda son yüz yıl içinde müthiş bir gelişme içinde. Fakat ne kadar pozitif düşünürsek düşünelim, toplumun büyük bir kısmı, bu gelişmelerden yoksun. Hala bir kısım isteyerek veya istemeyerek ayrımcılık yapmakta ve bunun son bulması için insanoğlunun en az bir yüz yıl daha beklemesi lazım. Ne var ki ben, şu ana kadar kat ettiğimiz gelişmelerden fazlasıyla mutluyum.